27 Aralık 2024 itibariyle Covid-19 ile mücadelede aşılanan sayısı kişiye ulaştı.

1xbetbetpasmariobet
escort konya
a
en iyi rulet siteleri

‘Hedefimiz Akkuyu’yu 2023’te devreye almak’

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Dönmez, "2023 yılında Akkuyu nükleer enerji santralinin devreye alınmasını hedeflemekteyiz." dedi.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda bakanlığının 2020 yılı bütçesinin sunumunda, Türkiye’de enerji talebinin sorunsuz karşılanması için çalışmaların kararlılıkla sürdüÄŸünü ifade etti.

Enerji alanında yerli ve yenilenebilir kaynakların öncelendiÄŸi bir stratejinin izlendiÄŸini vurgulayan Dönmez, “On Birinci Kalkınma Planı kapsamında yer alan politikalar çerçevesinde 2023 yılında Akkuyu nükleer enerji santralinin devreye alınmasını, yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilen elektrik enerjisi miktarının yükseltilmesini ve denizlerde hidrokarbon arama faaliyetlerinin artırılarak 26 adet sondaj yapılmasını hedeflemekteyiz.” diye konuÅŸtu.

Dönmez, madencilik sektöründe 2023’te 10 milyar dolarlık ihracat hedeflendiÄŸinin altını çizerek, elektrik tüketiminde son 15 yılda ortalama yüzde 5,3 artış olduÄŸunu dile getirdi.

2000’li yıllarda 130 milyar kilovatsaat seviyelerinde olan elektrik tüketiminin yüzde 134 oranında artarak 2018’de yaklaşık 305 milyar kilovatsaat olduÄŸunu bilidren Bakan Dönmez, “2019 yılı 10 aylık tüketim 252,2 milyar kilovatsaat olmuÅŸtur. Son 15 yılda elektrik enerjisi üretimindeki ortalama artış ise yüzde 5,3 oranında gerçekleÅŸmiÅŸtir. 2000’li yıllarda 129 milyar kilovatsaat seviyelerinde olan elektrik üretimimiz yüzde 136 oranında bir artışla 2018 yılında 304,8 milyar kilovatsaate ulaÅŸmış olup 2019 yılı 10 aylık üretim 253 milyar kilovatsaat olarak gerçekleÅŸmiÅŸtir.” bilgisini paylaÅŸtı.

Elektrik üretiminde rekor yerli ve yenilenebilir payı

Dönmez, 2019’un 10 ayında üretilen elektriÄŸin yüzde 36’sının kömürden, yüzde 46’sının yenilenebilir enerji kaynaklarından üretildiÄŸini belirterek, “Üretilen elektriÄŸin yüzde 17’si doÄŸal gazdan, geri kalanı ise diÄŸer kaynaklardan saÄŸlanmıştır. Elektrik üretimimizde yerli ve yenilenebilir kaynakların oranı 2019 yılının 10 ayında rekorla yüzde 64 düzeyinde gerçekleÅŸmiÅŸtir.” dedi.

Elektrikte kurulu gücün ekim sonu itibarıyla 91 bin 70 megavata ulaÅŸtığına dikkati çeken Dönmez, Türkiye’de 2000’li yıllarda 298 seviyelerinde olan elektrik üretim santrali sayısının, 2019 ekim sonu itibarıyla yirmi yedi katına çıkarak 8 bin 112’ye yükseldiÄŸini aktardı.

Dönmez, artan enerji ihtiyacının karşılanmasında, enerji portföyündeki yerli ve yenilenebilir enerji payının artırılmasına yönelik çabaların devam edeceÄŸini vurgulayarak, ÅŸöyle devam etti:

“Yerli kömür ile rüzgar, güneÅŸ, hidrolik, jeotermal gibi yenilenebilir kaynaklarımızın enerji üretim sepetimizdeki payı artırılmış ve daha da arttırılacaktır. Yenilenebilir enerji, arz güvenliÄŸi ve kaynak çeÅŸitliliÄŸi saÄŸlamasının yanı sıra, düÅŸük karbonlu ekonomiye geçiÅŸ, yenilikçi yaklaşımlar ve yeni teknolojiler sayesinde sürdürülebilir kalkınmaya olan katkısı bakımından da önem arz etmektedir. Yenilenebilir kaynaklardan elektrik enerjisi üretimini artırma çalışmaları küresel açıdan da ivme kazanmıştır. Küresel elektrik üretiminin yüzde 25’inin yenilenebilir enerji kaynaklarından elde edildiÄŸi dikkate alındığında ulaÅŸmış olduÄŸumuz yüzde 46’lık yenilenebilir kaynaklardan elektrik üretim oranı ile ülkemiz dünya ortalamasının üstünde yer almaktadır.”

Yenilenebilir kaynaklardan elektrik üretiminin 2000’li yıllarda 34 milyar kilovatsaat seviyesinden 2018’de 99 milyar kilovatsaate çıktığına dikkati çeken Dönmez, yenilenebilir enerji kaynaklı kurulu gücün ekim sonunda 44 bin 258 megavata ulaÅŸtığını kaydetti.

“DoÄŸal gazda arz güvenliÄŸi sorunu kalmadı”

Dönmez, doÄŸal gaz arz güvenliÄŸi için de çalışmaların devam ettiÄŸine deÄŸinerek, sözlerini ÅŸöyle sürdürdü:

“Ä°lk aÅŸamada yıllık 6 milyar metreküp gazı ülkemize, 10 milyar metreküp gazı Avrupa’ya taşıyacak olan ve yüzde 30 ortak olduÄŸumuz yıllık 32 milyar metreküp taşıma kapasitesine sahip Güney Gaz Koridoru’nun ana omurgasını oluÅŸturan TANAP Projesi’nin açılışı 2018 Haziran’da gerçekleÅŸtirilerek Azerbaycan Åžah Deniz Ä°kinci Fazından üretilen gazın Türkiye’ye arzı baÅŸlatılmış olup ekim sonu itibarıyla yaklaşık 3 milyar 180 milyon metreküp gaz sevkiyatı gerçekleÅŸmiÅŸtir. TANAP’ın Avrupa’ya gaz arz edecek kısmının çalışmaları da tamamlanmış olup 30 Kasım 2019’da gerçekleÅŸtirilecek ‘TANAP Avrupa BaÄŸlantısı Açılış Töreni’ ile Azeri gazını Avrupalı tüketicilerle buluÅŸturmuÅŸ olacağız. Güney Gaz Koridoru’nun Avrupa ayağını oluÅŸturan Trans Adriyatik Gaz Boru Hattı Projesi’nin 2020’de ticari iÅŸletmeye alınarak akabinde yıllık 10 milyar metreküp Azeri gazının Avrupa’ya arz edilmesine baÅŸlanacaktır.”

Türkiye’nin hem elektrik hem de doÄŸal gazda arz güvenliÄŸi sorunu kalmadığını vurgulayan Dönmez, bunu güçlendirmek için çalışmaların devam ettiÄŸini belirtti.

Dönmez, Türkiye’de petrol potansiyelinin ortaya çıkarılması için de 2019’un dokuz ayında 117 petrol arama, üretim ve tespit kuyusu açıldığını ve toplam 250 bin metre sondaj yapıldığı bilgisini verdi.

Potansiyeli yüksek sahalarda arama, sondaj ve üretim faaliyetlerinin aralıksız sürdüÄŸünün altını çizen Dönmez, “2019 başında Trakya’da Batı Çeltik ve Batı DeÄŸirmenköy sahalarımızda yapılan yaklaşık 3 milyar metreküplük bir doÄŸal gaz keÅŸfi ile bu sahalarda yıllık 300 milyon metreküp yani yaklaşık 300 bin hanenin 10 yıllık ihtiyacını karşılayacak doÄŸal gaz üretme kapasitesine ulaÅŸacağız. Trakya’nın yanı sıra Güney DoÄŸu Anadolu’da yapılan sondaj çalışmalarımıza hız vereceÄŸiz.” diye konuÅŸtu.

DoÄŸu Akdeniz’deki çalışmalar

Fatih Dönmez, DoÄŸu Akdeniz havzasının dünyaca referans kabul edilen kuruluÅŸların raporlarına göre önemli bir doÄŸal gaz rezervine sahip olduÄŸuna dikkati çekerek, burada Türkiye’nin yürüttüÄŸü aramacılık faaliyetlerinin uluslararası hukuktan kaynaklı haklara dayandığını vurguladı.

KKTC halkının çıkarlarını da korumak adına KKTC ve Türkiye tarafından tahsis edilen ruhsat sahalarında meÅŸru haklardan taviz verilmeden bölgedeki kapsamlı ve uzun soluklu arama ve sondaj faaliyetlerinin devam edeceÄŸinin altını çizen Bakan Dönmez, “DiÄŸer taraftan, üç boyutlu deniz sismik veri toplama ve sondaj çalışmalarını bağımsız ve milli imkanlarla yapabilme kabiliyetine kavuÅŸtuk.” dedi. 

Dönmez, sismik araÅŸtırma gemileri Barbaros Hayrettin PaÅŸa ve Oruç Reis ile detaylı sismik aramalar yürüttüklerini anlatarak, “Bu kapsamda bugüne kadar, DoÄŸu Akdeniz’de 37 bin kilometrekare üç boyutlu sismik veri toplanmıştır. Bu sismik aramalar ile elde edilen emareler doÄŸrultusunda derin deniz sondajlarını da milli kaynaklarımızla yapma çalışmalarımız hız kazanmıştır.” ifadesini kullandı.

Ayrıca DoÄŸu Akdeniz’de iki derin deniz sondaj gemisinin çalıştığını belirten Dönmez, Fatih gemisinin 30 Ekim 2018’de Akdeniz’de faaliyete baÅŸladığını ve göreve baÅŸladığı tarihten bu yana iki sondaj gerçekleÅŸtirdiÄŸini, üçüncü olarak KKTC açıklarında Magosa-1 kuyusunda çalıştığını dile getirdi.

Fatih’in yanı sıra geçen Mart ayında temin edilen ve aynı teknolojik özelliklere sahip ikinci sondaj gemisi Yavuz’un ilk sondajını Karpaz bölgesinde tamamladığını hatırlatan Dönmez, ÅŸunları kaydetti:

“Åžu anda Güzelyurt-1 lokasyonunda ikinci sondajını sürdürmektedir. Karpaz-1 kuyusuyla birlikte önceki operasyonlarda yabancı ÅŸirketlerden saÄŸlanan servis hizmetlerinin önemli bir kısmı milli imkanlarla gerçekleÅŸtirilmiÅŸ olup, nihai hedefimiz yerlileÅŸtirme faaliyetlerimizi devam ettirerek yabancı servis ÅŸirketinden hizmet alınmadan derin deniz sondajı yapmaktır. Milli gemilerimiz ile ilk kez sondaj yaptığımız alanlardaki kuyulardan elde edilen jeolojik veriler bundan sonraki çalışmalarımıza ışık tutacaktır.

Milli gemilerimiz ile 2020 yılı içerisinde 5 adet kuyu açarak petrol ve doÄŸal gaz aramacılığında aktif bir strateji izleyeceÄŸiz. Derin deniz aramacılığı yüksek teknoloji, yüksek maliyet ve yüksek risk içermesi nedenleriyle petrol endüstrisinin en üst düzey operasyonlarındandır. Memnuniyetle ifade etmek isterim ki derin denizlerde belirlediÄŸimiz alanlardaki kuyuları tamamen milli imkanlarla ve sektör ortalamalarının altında maliyetlerle kazma kabiliyetini elde etmiÅŸ durumdayız.

Türkiye’nin tehditlere boyun eÄŸerek, DoÄŸu Akdeniz’deki haklarından geri adım atmasını ummak boÅŸ bir beklentidir. Türkiye olarak, DoÄŸu Akdeniz yetki alanları ile ilgili tavrımızı gerek açıklamalarımızla gerekse sahadaki faaliyetlerimizle net bir ÅŸekilde ortaya koymaktayız. Konuya yaklaşımımız her zaman DoÄŸu Akdeniz’deki hidrokarbon kaynaklarının bir gerginlik deÄŸil barış ve istikrar unsuru haline gelebilmesi yönündedir.”

AA

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Koç Holding’ten ‘yatırımlara devam edeceÄŸiz’ mesajı

HIZLI YORUM YAP