Türkiye’de çalışanların yüzde 64’ü evden tam kapasiteyle çalışabiliyor

0

BEÄžENDÄ°M

ABONE OL

News

0

Türkiye BiliÅŸim Vakfı (TBV), BiliÅŸim Sanayicileri DerneÄŸi (TÜBÄ°SAD) ve Türk Elektronik Sanayicileri DerneÄŸi (TESÄ°D) iÅŸ birliÄŸiyle kurulan Dijital Türkiye Platformu, Avrupa BirliÄŸi dijital gündeminin belirlenmesi ve teknoloji alanında geliÅŸmelerin takip edilmesi konularında faaliyet gösteren Digital Europe’un üyesi olarak Türkiye ile AB ülkeleri arasında bilgi-iletiÅŸim ve telekom baÅŸlıklarında geliÅŸmelerin paylaşılmasına aracılık ediyor.

Bu kapsamda Dijital Türkiye Platformu, Digital Europe’un Kovid-19 salgını ile ilgili olarak, içerisinde Türkiye’den de önemli ölçüde katılımın olduÄŸu toplam 634 firmanın mevcut durum ve gelecek beklentilerine iliÅŸkin yaptığı araÅŸtırmanın sonuçlarını düzenlediÄŸi online toplantıyla açıkladı.

Dijital endüstrideki ÅŸirketlerin katılım saÄŸladığı ve 17 Mart-16 Nisan tarihleri arasında gerçekleÅŸtirilen araÅŸtırmaya göre, ÅŸirketlerin yüzde 77’si Kovid-19’un olumsuz finansal etkilerinin olmasını, yüzde 93’ü salgının global resesyona yol açacağını, yüzde 35’i ise çalışan sayılarında azaltmaya gidilebileceÄŸini belirtti.

Åžirketler devlet desteklerinden memnun

Tedarik zincirlerinin etkilenmesi açısından ise Avrupa firmaları, Çin ile aralarındaki tedarik zincirinde yüzde 86, Güney Kore ile yüzde 71, Avrupa içerisinde yüzde 74, ABD ile yüzde 62 aksama yaÅŸadıklarını ifade etti.

Türkiye ile ilgili sonuçlarda ise araÅŸtırmaya katılan firmalar, Çin’den yapılan tedariklerde yüzde 49, Avrupa’dan yüzde 46, Türkiye içinde ise yüzde 46 aksamalar olduÄŸunu belirtti.

AraÅŸtırmaya göre, Türkiye’de çalışanların yüzde 64’ü evden tam kapasiteyle çalışabiliyor.

Ayrıca, katılımcı ÅŸirketlerin çoÄŸunluÄŸu verilen devlet desteklerinden memnun olduÄŸunu belirtti.

“Türkiye’nin teknoloji alanında inovasyon gücü olduÄŸuna inanıyorum”

TBV BaÅŸkanı Faruk Eczacıbaşı, online toplantıda yaptığı konuÅŸmada, koronavirüs süreci ile bütün dünyanın ağır bir travma geçirdiÄŸini söyledi.

Salgının sosyal ve ekonomik etkilerinin nasıl olacağı ile ilgili henüz bir netlik olmadığını anlatan Eczacıbaşı, ÅŸunları kaydetti:

“Åžu anda herkesin söylediÄŸi bir ÅŸey var: ‘Hiçbir ÅŸey eskisi gibi olmayacak’. Bunun ne kadarı doÄŸru, ne kadarı yanlış olduÄŸunu söyleyebilme imkanı yok ÅŸu anda. Herhalde ortalarda bir yere oturacak bu söylem. Ben burada kötümserlikten biraz uzaklaÅŸmamız gerektiÄŸini düÅŸünüyorum. Burada farklı bir fırsat ortamı karşımıza çıkıyor. Bunun özellikle Türkiye için de çok geçerli olduÄŸunu düÅŸünüyorum. Evet gelecek belirsiz ve ekonomik olarak çok zor bir dönemden geçiyoruz ancak fırsatlar da terazinin öbür tarafını biraz da olsa dengeleyecek duruma getiriyor diye düÅŸünüyorum.

Digital Europe ile bu fırsatların deÄŸerlendirilmesi için ortak çalışmalarda biz hızımızı artıracağız. Bu fırsatları mümkün olduÄŸu kadar birlikte deÄŸerlendirip Türkiye pazarında da bu giriÅŸimlerin yayılmasını saplamak için elimizden geleni yapacağız. Avrupa BirliÄŸi’nde Türkiye’den çıkan giriÅŸimler fırsat yakalayabilir ancak bunun alt yapısını iyi saÄŸlamamız lazım. Türkiye’nin özellikle teknoloji alanında kendi sınırlarını aÅŸarak dışarıya çıkabilecek bir inovasyon gücü olduÄŸuna ve fırsatların da bu ortamda daha fazla geliÅŸebileceÄŸine inanıyorum.”

TÜBÄ°SAD BaÅŸkanı Kübra Erman Karaca da tedarik zincirlerinden satış pazarlarına birbirleriyle iç içe geçmiÅŸ iÅŸ süreçlerinin bütün ülkeleri birbirine baÄŸladığını belirterek, “Ä°nsan saÄŸlığını tehdit eden bir kriz karşısında bu zincirler mecburen kopuyor. SaÄŸlık riski ve ekonomik risk birbirine baÄŸlanıyor ve birisindeki performans probleminin ağırlaÅŸması diÄŸerindeki problemi de ağırlaÅŸtırıyor. Bu da tüm ülkeleri hem saÄŸlık hem de ekonomik açıdan daha kırılgan hale getiriyor.” diye konuÅŸtu.

“Teknoparklarda müthiÅŸ bir hamle var”

TESÄ°D Yönetim Kurulu BaÅŸkanı Müjdat Altay ise araÅŸtırma sonuçlarına deÄŸinerek, yerli üretimin bu süreçte ön plana çıkacağını söyledi.

Koronavirüs süreci boyunca tedarik zincirinde ciddi sıkıntılar meydana geldiÄŸine iÅŸaret eden Altay, “Aslında bu sıkıntılar büyük bir deÄŸiÅŸimin de kapısını aralıyor. Ülkeler tedarik zincirine yüzde 100 bağımlı bir yaÅŸamdan tedarik zincirine daha az bağımlı bir noktaya doÄŸru gidecekler. Bu vazgeçilmez bir ÅŸey. Bu nedenle de ülkelerin kendi için de de bazı ihtiyaçlarını kendi yerli üretimleri ile karşılayacakları da aslında bir gerçek.” deÄŸerlendirmesinde bulundu.

Altay, elektronik sektöründeki yerliliÄŸin Türkiye’nin alışkın olduÄŸu bir durum olduÄŸunu belirterek, sözlerini ÅŸöyle tamamladı:

“90’lı yıllarda telekomünikasyon sektöründe elektronik yerlilik yüzde 50’nin üzerindeydi. 2000’lerin başında savunma sanayisinin yerliliÄŸi yüzde 20 civarındaydı. Sektörde yüzde 50 gibi müthiÅŸ bir hedef kondu ancak birçok kimse buna inanmadı. Bakıldığında sonunda bu hedef gerçekleÅŸti ve savunma sanayisinde yerlilik yüzde 70’lere ulaÅŸtı.

2010 yılında bir inisiyatif ile Ulak projesi kuruldu. Ulak projesi çerçevesinde yerli baz istasyonu yapacağız dedik ve yaptık. Dünyada kendi 4,5G baz istasyonunu yapan ilk 5’in içerisindeyiz. Teknoparklarda müthiÅŸ bir hamle var. Gençlerimiz büyük bir enerji ile çalışıyorlar.”