05 Kasım 2024 itibariyle Covid-19 ile mücadelede aşılanan sayısı kişiye ulaştı.

1xbetbetpasmariobet
a
en iyi rulet siteleri

2023 ekonomisinde bizi neler bekliyor?

Küresel resesyon, özellikle de Avrupa’nın resesyonu bizi oldukça etkileyecek. Hatta başladı bile. Tekstil sektöründe siparişlerin azaldığı haberleri geliyor. Bizim bu noktada “Uzak Ülkeler Stretejisi”ni devreye sokmamız ve de ihracat pazarlarımızı çeşitlendirmemiz gerekli.

2023’te Bizi Neler Bekliyor?

2022 tüm dünya ekonomileri için zorlu bir yıldı. Küresel olarak enflasyonun arttığı, enflasyonla mücadele adına tüm dünyada sıkı para politikasının uygulandığı ve tabii savaşın tüm emtia fiyatlarını yükselttiği zorlu bir dönemin içinden geçtik. Peki bitti mi? Maalesef bazılarını 2023’e taşıyoruz.

Rusya-Ukrayna Savaşı

2022 Şubat’ında yani savaş daha yeni başlarken kimse savaşın bu kadar uzun sürebileceğini beklemiyordu. Ancak savaş bölgede hala devam ediyor ve 2023’te de devam edecek. Tabii bu iki ülkenin tahıl üreticisi olması gıda enflasyonu açısından önemli. Her ne kadar Türkiye’nin arabuluculuğu ile sağlanan tahıl koridoru sevkiyat sorununu çözse de taraflar çok kırılgan. En ufak bir sürtüşme bu koridorun kapanmasına neden oluyor. Ayrıca savaş ortamı bu ülkelerde ekilebilir alan problemi de yaratıyor. Yani rekolte düşüyor. Bu da küresel gıda fiyatlarında yukarı yönlü bekleyişin devam etmesine neden oluyor.

Rusya Ukrayna savaşının ardından Rusya’ya yaptırımlar emtia fiyatlarında ciddi sıçramalara neden oldu. Petrol, doğal gaz, nikel, paladyum fiyatları çok yükseldi. Şimdi bunlar geri dönse de özellikle petrol fiyatları; OPEC’in üretimi arttırıp arttırmayacağı, Rusya ve AB arasındaki gerilimlerin nasıl seyredeceği gibi faktörlere bağlı olacak.

Küresel Resesyon

2022 enflasyonla mücadele ile anılacak bir yıl olacak. FED başta olmak üzere neredeyse bütün merkez bankaları enflasyonla mücadele adına şimdiye kadar görülmemiş oranlarda ve artarda faiz artırımına gittiler. Tabii faiz artırımlarının bir sonucu da resesyon. Yani durgunluk. FED’in daha önce başlattığı 11 faiz artırım sürecinin 8’inden sonra bir resesyon görülmüş. Bugün de bunu beklemek yanlış değil. Atlantik’in diğer yakasında işler daha da karışık. Bir yandan hiç görülmediği kadar bir enflasyonla mücadele ederken diğer yandan da savaş nedeniyle yükselen enerji maliyetleri Avrupa kıtasında resesyon ihtimallerini daha da güçlendiriyor.

Çin

Çin dünyanın en kalabalık nüfusa sahip ülkesi. Covid’le uğraşmak bu ülkede tabii ki oldukça zor. Şimdiye kadar Covid’e karşı sıfır tolerans politikası yürütüyordu. Bulaşı önlemek için Covid vakası görülen bir bölgede tamamen izolasyon uyguluyor ve yayılmasını önlemeye çalışıyordu. Bu politika limanların kapanmasına, tedarik zincirlerinin sekteye uğramasına ve de küresel çapta fiyatların artmasına neden oldu. Bu politika artık hem Çin’in içinden hem de dışından tepki çekiyor. Kendi vatandaşları sosyal nedenlerle karşı çıkıyor ve artık dünyanın geri kalanı gibi normal bir hayat düzenine dönmek istiyorlar. Diğer yandan tedarik zincirinde sıkıntılar yarattığı için tüm dünyadan tepki çekiyor. Bu baskılar sonucunda şimdilik bu politikadan caymış gibi görünüyor. Ama Çin’e bu anlamda güvenmek pek de kolay değil. Keza Çin’de üretilen aşıların koruyuculuğu oldukça düşük, mRNA aşısı yok ve yaşlı nüfusu da yoğun. Covid’te yeni bir dalga tekrar kapanmalara gitmesine yol açabilir.

Türkiye

Yukarıda bahsettiğim risklerden Türkiye’nin etkilenmemesini beklemek doğru değil kuşkusuz. Rusya Ukrayna savaşında Türkiye ortada ve dengeli tavrını korumaya devam ediyor. ABD ve Avrupa tarafının Rusya’ya yaptırımlarda vites arttırması bizden de aynı tavrı beklemelerine neden olabilir. Tabii Türkiye emtia ithalatçısı bir ülke. Özellikle petrol ve doğal gaz maliyetleri bizi çok etkileyecektir. Şu anda Rusya ile doğal gaz ödemelerinin ertelenmesi konusunda bir anlaşma söz konusu. Bu olumlu. Benzer bir anlaşma petrolde fiyat indirimi şeklinde yapılabilir. Tabii ABD ile ipler gerilmezse…

Küresel resesyon, özellikle de Avrupa’nın resesyonu bizi oldukça etkileyecek. Hatta başladı bile. Tekstil sektöründe siparişlerin azaldığı haberleri geliyor. Bizim bu noktada “Uzak Ülkeler Stretejisi”ni devreye sokmamız ve de ihracat pazarlarımızı çeşitlendirmemiz gerekli.

Çin’de kapanmaların devam etmesi Türkiye açısından da fiyatların artması demek olacak. Ancak bu Türkiye için bir fırsata da dönüşebilir. Çin bu şekilde devam ederse, küresel tedarik zincirleri açısından güvenilmez bir üretim üssü olarak nitelendirilcek. Alternatif olarak Türkiye’nin de öne çıkma ihtimali var. Hem Avrupa ve Ortadoğu arasında kalan ayrıcalıklı konumu hem de AB ile olan gümrük birliği nedeniyle üretim üssü potansiyeli taşıyor. Tabii bunun için önce makroekonomik ve politik istikrarın sağlanması önemli.

Türkiye bu risk ve fırsatları görerek politika üretmeli. Ancak tabii önümüzde bu sene bir seçim var. Seçim atmosferinin bizi başka gündemlere sürükleyeceği çok açık. Umarım bir an önce bu atmosferden çıkar, silkinir, dünyada neler oluyor anlamaya çalışır ve ona göre pozisyon alırız.

2023 hepimize umut getirsin!

İyi yıllar…

 

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bahçeli ile görüştü

HIZLI YORUM YAP