23 Kasım 2024 itibariyle Covid-19 ile mücadelede aşılanan sayısı kişiye ulaştı.

1xbetbetpasmariobet
a
en iyi rulet siteleri

“2026’da geliÅŸmiÅŸ ülkeler kategorisine gireceÄŸiz”

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Türkiye'nin bu yıl yaklaşık 1,1 trilyon dolarlık bir ekonomi haline geleceğini belirterek, "Türkiye, 2026'da Dünya Bankasının tanımıyla yüksek gelirli gelişmiş ülkeler kategorisine girmiş olacak." dedi.

CumhurbaÅŸkanlığı himayesinde gerçekleÅŸtirilen ve Türk diasporasının önemli isimlerini bir araya getiren Dünya Türk Ä°ÅŸ Konseyi 10. Kurultayı, Haliç Kongre Merkezi’nde devam ediyor.

Dış Ekonomik Ä°liÅŸkiler Kurulu (DEÄ°K) tarafından düzenlenen etkinliÄŸin gala yemeÄŸinde konuÅŸan Hazine ve Maliye Bakanı ÅžimÅŸek, kurultaya Almanya’dan gelerek katıldığını ve orada Almanya’nın en büyük 50 firmasının CEO ve CFO’larının olduÄŸu bir etkinlikte Türkiye’nin yeni programını anlattıklarını söyledi.

Dünyanın düşük bir büyüme döneminde olduÄŸuna iÅŸaret eden ÅžimÅŸek, “Önümüzdeki 5 yıl ortalama yüzde 3 civarında küresel büyüme öngörülüyor. Bu kısmen tabii ki yüksek enflasyonla mücadele için parasal sıkılaÅŸtırmayı yansıtmakla birlikte aslında daha yapısal birtakım karşı rüzgarları yansıtıyor. Çünkü dünya çok büyük bir borç içinde ve bu büyümeyi sınırlıyor. Nüfusta ciddi bir yaÅŸlanma söz konusu. Yatırımlarda nispeten düşük bir seyir var. Verimlilik düşük seyrediyor. Bütün bunları bir arada düşündüğümüzde zaten büyümeyi sınırlıyor.” ifadelerini kullandı.

“Yakın ve dost ülkelerden tedarik noktasında Türkiye’nin ön plana çıkacağına inanıyorum”

Ancak daha da önemlisi dünyada çok ciddi bir jeopolitik çöküntü olduÄŸunu belirten ÅžimÅŸek, “Yani dünya aslında son yıllarda büyük bir çekiÅŸme nedeniyle korumacı bir patikada yoluna devam edecek gibi görünüyor. Tabii ülkemiz için bu önemli fırsatlar da içeriyor. Ãœlkemiz açısından baktığımız zaman özellikle pandemi sonrası da bir trende dönüşmüş olan yakın yerlerden tedarik veya dost ülkelerden, piyasalardan tedarik trendi çok önemli bir trend. Dolayısıyla ben Türkiye’nin o açıdan çok büyük avantaja sahip olduÄŸunu düşünüyorum. Çünkü Avrupa BirliÄŸi gibi çok önemli bir bölgeye sadece coÄŸrafi anlamda yakın deÄŸiliz. Gümrük BirliÄŸi’yle ve uzun süredir devam eden adaylık iliÅŸkisi nedeniyle dost ülkelerden tedarik kategorisine yakın piyasalardan tedarik özelliÄŸine sahip bir ülke. Benzer bir ÅŸekilde aslında Orta Asya’yla, Balkanlar’la, Orta DoÄŸu’yla, hatta Afrika’yla yine yakın ve dost ülkelerden tedarik noktasında ben Türkiye’nin ön plana çıkacağına inanıyorum. Bu trend bizim lehimize.” ÅŸeklinde konuÅŸtu.

“Enflasyonla mücadelede kararlıyız. Daha önce baÅŸardık, tekrar baÅŸaracağız”

Bu noktada önce makrofinansal istikrarın tesis edilmesi gerektiğini dile getiren Şimşek, şunları kaydetti:

“Bizim programın üç tane temel bileÅŸeni var. Birinci bileÅŸeni dezenflasyon. Yani fiyat istikrarının tekrar saÄŸlanması. Maalesef dünyada da pandemi sonrası çok yüksek enflasyonist bir dönem söz konusu ama tabii Türkiye’de enflasyon çok daha yüksek seviyelerde. Enflasyonun yüksek olduÄŸu yerlerde iÅŸ yapmak kolay deÄŸil. Öngörülebilirlikten, sürdürülebilir büyümeden bahsetmek zorlaşıyor. Türkiye’yi tekrar yüksek, sürdürülebilir, dengeli bir büyüme patikasına sokmak için enflasyonla mücadelede kararlıyız. Daha önce baÅŸardık, tekrar baÅŸaracağız.

Dezenflasyon programı deyince aklımıza tabii ki parasal sıkılaÅŸma geliyor. Dünyada da öyle… Aslında sadece Türkiye’de deÄŸil. Bakın size bir rakam vereyim. Son 21 ayda 12 geliÅŸmiÅŸ ülke toplam 107 kez, 22 geliÅŸmekte olan ülke ise 162 kez faiz artışına gitti ve ÅŸu anda küresel enflasyon aÅŸağı yönlü bir trend idi ama uzun vadeli ortalamaların hala çok üzerinde. Dolayısıyla ülkemizde de bir parasal sıkılaÅŸmaya gidiyoruz. Aynı zamanda seçici kredi sıkılaÅŸmasına da gidiyoruz. Bunun amacı kıt olan imkanlarımızın üretken alanlara kanalize edilmesidir.”

“Bu dönemde en büyük önceliklerimizden biri de ihracat”

Bu dönemde en büyük önceliklerinden birinin de ihracat olduğunu vurgulayan Bakan Şimşek, şunları kaydetti:

“Ä°hracat dediÄŸiniz zaman tabii ki iÅŸin içinde üretim var, istihdam var, yatırım var. Dolayısıyla aslında CumhurbaÅŸkanımızın da hep vurguladığı gibi yatırım, istihdam, üretim ve ihracat perspektifine sahibiz. Ãœlkemizdeki kıt kaynakların bu alana kanalize olması noktasında kararlıyız. O nedenle de seçici kredi düzenlemelerine gidiyoruz. Bunun yanında tabii miktarsal sıkılaÅŸtırma da söz konusu ve bir bütünlük içerisinde baktığımız zaman önümüzdeki dönemde tabii ki enflasyonun özellikle 2024’ün ikinci yarısından sonra çok ciddi bir ÅŸekilde aÅŸağı yönlü kalıcı bir trende girmesini bekliyoruz. Çünkü para politikası gecikmeli olarak çalışıyor. Kredi politikası, benzer ÅŸekilde maliye politikası tabii depremin etkisiyle bir süre daha geniÅŸleyici gibi görünebilir ama depremin etkilerini bir kenara bıraktığımız zaman aslında biz tekrar Maastricht kriterlerine ulaÅŸmaya yönelik çok ciddi tedbirler aldık. Bu tedbirler sayesinde maliye politikasındaki bozulma geçici olacak.”

“Enflasyonla mücadele sadece para politikası üzerinden yürütülebilecek bir mücadele deÄŸil”

Mehmet Şimşek, ekonomi programın ikinci önemli bileşeninin maliye politikası olduğunu vurgulayarak, maliye politikasının geçmişte Türkiye’nin en güçlü tarafı olduğunu, deprem etkileri bir kenara bırakıldığında tekrar o noktaya bu program döneminde dönüleceğini söyledi.

2026’da deprem etkisi hariç bütçe açığının yüzde 3’ün ciddi bir şekilde altında olacağını ifade eden Bakan Şimşek, şöyle devam etti:

“Dolayısıyla hem Maastricht kriterlerini yakalamış olacağız hem de aslında son 20 yılda yakaladığımız ortalamalara yakın bir açıkla yolumuza devam edeceÄŸiz. Maliye politikası ve para politikası ahenkli bir ÅŸekilde gidecek. Çünkü enflasyonla mücadele bizim gibi ülkelerde sadece para politikası üzerinden yürütülebilecek bir mücadele deÄŸil. Çünkü para politikasına aktarım mekanizması geliÅŸmiÅŸ ülkelerdeki gibi çok iyi çalışmıyor bizim gibi ülkelerde. Çünkü para ikamesi var. BaÅŸka bir sürü faktör var. Bunların da farkındayız. O nedenle biz maliye politikası olarak da tabii deprem yaralarını sararken bir taraftan da para politikasını destekleyici bir noktaya gelmek arzusundayız. Onun için de zaten gereken tedbirleri aldık. Almaya devam edeceÄŸiz.”

“Ãœlkemizi, geliÅŸmiÅŸ ülkelerle hızlı bir ÅŸekilde arayı kapatan bir patikada büyüyen noktaya getireceÄŸiz”

Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, uygulanan ekonomik programın çok önemli bir bileşeninin de yapısal dönüşüm, yani yapısal reformlar olduğuna işaret ederek, şu ifadeleri kullandı:

“Vergiden tutun yatırım ortamına kadar birçok alanda 7 ana baÅŸlık altında Türkiye’nin yapısal dönüşümü için çalışmaya devam edeceÄŸiz. Yapısal dönüşümden maksadımız verimlilik artışını saÄŸlayacak önemli düzenleme ve uygulamalardır, doÄŸru alanlara yatırımdır. Çünkü yatırım ve rekabet ortamının iyileÅŸtirilmesi, Türkiye’de inovasyonun ve verimliliÄŸin anahtarıdır. Dolayısıyla biz tekrar ülkemizi gerçekten geliÅŸmiÅŸ ülkelerle hızlı bir ÅŸekilde arayı kapatan bir patikada büyüyen noktaya getireceÄŸiz. Bu sene tabii ki bizim tahminlerimize göre, Türkiye yaklaşık ilk defa bu sene 1 trilyon doların üzerine çıkacağız. Yuvarlamam gerekirse (bu yıl) yaklaşık 1,1 trilyon dolarlık bir ekonomi haline geleceÄŸiz. Bu önemli. Bu program dönemi sonunda yani 2026’da, Türkiye, 2026’da Dünya Bankasının tanımıyla yüksek gelirli geliÅŸmiÅŸ ülkeler kategorisine girmiÅŸ olacak. Bu çok önemli bir eÅŸik. Ä°nanıyorum ki biz bunu baÅŸaracağız. Bunun ön koÅŸulu fiyat istikrarıdır.”

“Fiyat istikrarıyla birlikte Türkiye tekrar yüksek ama sürdürülebilir bir büyüme patikasına girecek”

Bakan Şimşek, büyümeyi yeniden dengelemelerinin gerektiğini kaydederek, fiyat istikrarına doğru politikalarla ve büyüyerek erişebileceklerini söyledi.

Büyümenin yeniden dengelenmesi için ellerindeki kıt imkanları aşırı tüketim yerine üretime aktarmalarının gerektiğini vurgulayan Şimşek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bizim bankalarımızdan talebimiz bu ve yaptığımız düzenlemelerin tamamı da bugüne kadar bu yönde ama fiyat istikrarının bugün bulunduÄŸumuz noktadan saÄŸlanabilmesi için fedakarlık gerekiyor. Sabır gerekiyor. Evet, kolay deÄŸil ama biz bunu baÅŸaracağız ve fiyat istikrarıyla birlikte Türkiye tekrar yüksek ama sürdürülebilir bir büyüme patikasına girecek. Maliye politikası burada önemli bir çıpa görevini görecek. Dış kaynak noktasında ben inanıyorum ki piyasalar, bu programa yönelik olarak deÄŸerlendirme yapacaklar ama deÄŸerlendirmelerinden sonra ben inanıyorum ki buraya kaynak aktarımıyla güvenoyu verecekler.”

ÅžimÅŸek, son 3 ayda Türkiye’nin risk priminin 700 baz puandan 400 baz puanın altına indiÄŸini, bu seviyelerin kendileri için hala yeterli olmadığını, Türkiye’nin CDS’inin orta vadede 200 baz puanın altına düşeceÄŸini ümit ettiklerini ve buna yönelik çalıştıklarını söyledi.

“Çok ciddi not artışları zaman içerisinde gelecek”

Mehmet ÅžimÅŸek, uluslararası derecelendirme kuruluÅŸlarının Türkiye’nin notuna iliÅŸkin olumlu deÄŸerlendirmelere baÅŸladığını kaydederek, Fitch’in Türkiye’nin görünümünü bir derece yükseltip negatiften duraÄŸana dönüştürdüğünü, bir baÅŸka kuruluÅŸun bankaların negatif görünümünü duraÄŸana dönüştürdüğünü, bunların ilk adımlar olduÄŸunu anlattı.

Bu programı uyguladıkça, program sonuç verdikçe çok ciddi not artışlarının zaman içinde geleceğini dile getiren Şimşek, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Bu da ülkenin risk primini düşürecek. Bu da firmalarımızın daha uygun koÅŸullarda hem içeride hem dışarıda finansman imkanlarına kavuÅŸmasını saÄŸlayacak. Dolayısıyla sabredersek, bu programı kararlılıkla uygularsak ki bu konuda en ufak bir tereddüt yok hem fiyat istikrarını saÄŸlayacağız hem tekrar ülkemizi yüksek büyüme patikasına koyacağız hem de yapısal birtakım diÄŸer sorunlarımızı, mesela cari açığımızı, daha sürdürülebilir bir noktaya düşürmüş olacağız. Bu açığın finansmanını da çok uygun koÅŸullarda yapabileceÄŸiz. Onun için gerek içeride gerek dışarıda Türk iÅŸ dünyasının biz kabiliyet gücüne dinamizmine inanıyoruz çünkü Türkiye’nin en büyük avantajları sizlersiniz. Sizler dünyanın dört köşesinde gerçekten inanılmaz baÅŸarı hikayeleri yazıyorsunuz.”

“Önümüzdeki dönemde ihracat en büyük önceliÄŸimiz olacak”

Hazine ve Maliye Bakanı ÅžimÅŸek, Türk iÅŸ insanlarının dünyanın dört bir köşesinde inanılmaz baÅŸarı hikayelerinin olduÄŸunu belirterek, “Bence Türkiye’nin en büyük kaynağı, en büyük gücü Türk giriÅŸimcileridir. Bizim en önemli sermayemiz sizsiniz. Dolayısıyla sizler bizim için çok deÄŸerlisiniz. Sizin kurultayınız da o anlamda çok deÄŸerli. Ä°nÅŸallah hep birlikte baÅŸaracağız.” ÅŸeklinde konuÅŸtu.

Gelecek dönemde en büyük önceliklerinin ihracat olacağını vurgulayan Şimşek, şu ifadeleri kullandı:

“Biliyorum dünya ekonomisi yavaÅŸ büyüyecek. Bu ÅŸartlarda yani mallarımıza, hizmetlerimize olan talep belki eski döneme göre güçlü olmayacak ama biz her alanda sizleri çok güçlü bir ÅŸekilde destekleyeceÄŸiz. Sizler de çabalayacaksınız, yeni pazarlar, mevcut pazarlarda daha büyük pazar paylarıyla inÅŸallah ülkemize destek olacaksınız. Bu baÅŸarıda en büyük rol sizin olacak inÅŸallah.”

Bir katılımcının yerel para birimleriyle ticaret konusundaki projeksiyonlara ilişkin sorusunu yanıtlayan Şimşek, bunun birkaç ihtiyaçtan kaynaklı bir süreç olduğunu ve gelişmiş bazı ülkelerin uyguladığı yaptırımların bazı ülkeleri yerel para birimleri cinsinden ticarete, alışverişe zorladığını dile getirdi.

DiÄŸer yanda da swap’lar üzerinden bu tür çabaların söz konusu olduÄŸunu belirten ÅžimÅŸek, ÅŸunları kaydetti:

“Ben yakın bir dönemde küresel birkaç para biriminin rezerv pozisyonunda çok büyük bir deÄŸiÅŸiklik olacağını tahmin etmiyorum. Ama tabii bu yöndeki çabaların bir miktar ivme kazanması ihtimali yüksek. Ä°ÅŸte BRICS’in geniÅŸlemesi ve bildiÄŸim kadarıyla orada bu yönde birtakım çabalar söz konusu olacak. Biz Türkiye olarak da bazı ülkelerle swap anlaÅŸmaları ve yani ikili anlaÅŸmaları üzerinden bu süreci canlandırma gibi bir çabamız var. Ama dediÄŸim gibi hala küresel ticarette birkaç para birimi yani dolar, avro gibi para birimlerini bırakırsanız, yerel para birimleri cinsinden ticaretin payının hala çok düşük oranlarda olduÄŸunu söyleyebilirim. Ama dediÄŸim gibi bazı uygulamalar bazı ülkeleri çok daha büyük oranda bunu çok daha zorlayıcı bir noktaya getirebiliyor. O trendleri yakından izleyeceÄŸiz. Ãœlke olarak da dediÄŸim gibi bazı ülkelerle bu yönde birtakım diyaloglarımız, birtakım çabalarımız söz konusu.”

“Türkiye’nin çok önemli avantajları var”

Bakan ÅžimÅŸek, bölgedeki jeopolitik gerginlikler ortamında Türkiye’nin ticaret açısından nasıl bir strateji izleyeceÄŸine yönelik bir soruya ise şöyle cevap verdi:

“Akıllı bir strateji izleyeceÄŸiz. Bir denge siyaseti tabii burada önemli. Bizim ticaretimizin önemli bir kısmını Avrupa BirliÄŸi’yle yapıyoruz. Finansmanın da önemli bir kısmı Avrupa BirliÄŸi’nden. Makro açıdan bakarsanız hizmet gelirlerinin de önemli bir kısmı, yani turizmden bahsediyorum, Avrupa BirliÄŸi’nden. DoÄŸrudan yatırımlarından önemli bir kısmı Avrupa BirliÄŸi’nden. Dolayısıyla Avrupa BirliÄŸi ile biz özellikle Gümrük BirliÄŸi’ni güncelleyerek, kapsamını geniÅŸleterek süreci daha da güçlendirmek istiyoruz. Dolayısıyla orası önemli ama pazar çeÅŸitlendirmesi anlamında zaten son 20 yılda çok önemli ilerlemeler kaydedildi. Özellikle Orta DoÄŸu olsun, Afrika olsun, en zayıf olduÄŸumuz yer muhtemelen takdir edersiniz ki Asya.”

Jeopolitik gerginliklerin korumacılığı beraberinde getirebildiğine dikkati çeken Şimşek, şu ifadeleri kullandı:

“Bu küresel büyüme açısından olumsuz bir trend olur. Ama hikayeniz güçlüyse ülke olarak yani önemli bir yapısal dönüşüm içerisindeyseniz, saÄŸlıklı politikalarla yolunuza devam ediyorsanız her zaman için o sıkıntılı ortamlarda bile o sıkıntıları ciddi bir avantaja, bir fırsata dönüştürmek mümkün. Umarım tabii bu gerilimler, gerginlikler çok daha büyük kırılmalara yol açmaz. MeÅŸhur bir filozof 1930’lu yıllarda şöyle diyor. ‘Eski dünya ölüyor. Yeni dünya doÄŸum sancıların sancısında. Åžimdi canavarlar zamanı’ diye bir ifadesi var. Åžimdi 1945 sonrasında, Ä°kinci Dünya Savaşı sonrasında kurala dayalı çok taraflı yeni bir dünya düzeni kuruldu. Åžimdi burada çatırdamalar var. Ama yeni bir düzende henüz oluÅŸmadı. Onun için kolay bir dönem deÄŸil. Yani bu açıdan baktığınız zaman ama Türkiye’nin çok önemli avantajları var.”

“Dezenflasyon programıyla biz yeni bir hikaye oluÅŸturacağız”

Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, iki önemli trendin Kovid-19 salgını sonrası ve bu küresel, jeopolitik gerginliklerle birlikte öne çıktığına işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“(Birincisi) Yakın yerden tedarik. Çünkü tedarik zincirinin çeÅŸitlendirilmesi çok deÄŸerli hale geldi. Bir de dost, müttefik ülkelerden tedarik… Ben Türkiye’nin her iki baÄŸlamda da çok önemli avantajlara sahip olduÄŸunu düşünüyorum. Dolayısıyla Türkiye için çok önemli fırsatlar söz konusu. Bakın Türkiye’nin altyapısı bence geliÅŸmiÅŸ ülkeler düzeyine neredeyse çıkmış durumda. Dünya Bankası’nın lojistik endeksine bakın, 38. sıradayız ve dünyadaki 91 geliÅŸmekte olan ülkenin önündeyiz.”

ÅžimÅŸek, Türkiye’nin dünyadaki geliÅŸmelerden bağımsız olarak fırsata çevirebileceÄŸi çok deÄŸerli özelliklerinin bulunduÄŸunu kaydetti.

Türkiye’nin nüfusuna oranla sahip olduÄŸu kiÅŸi başına düşen milli gelirine deÄŸinen ÅžimÅŸek, ÅŸunları söyledi:

“Hep ÅŸunu soruyorum. Bugün de sordum yatırımcılara. Basit bir soru. Dünyada bana nüfusu 80 milyonun üzerinde olup da kiÅŸi başına milli geliri 10 bin doların üzerinde olan kaç ülke sayabilirsiniz? Tabii ki ABD var, Japonya, Almanya, Meksika, Rusya ve Çin var. Türkiye, 7’nci ülke. Bu anlamda çok fazla ülke yok. Nüfusu 85 milyona çıkartırsanız Almanya’da çıkıyor denklemden. Dolayısıyla gerçekten biz ÅŸimdi reformlarla fiyat istikrarına yönelik dezenflasyon programıyla biz yeni bir hikaye oluÅŸturacağız. Yeni bir hikaye yazacağız. Dolayısıyla dünyadaki bu gerginliklere raÄŸmen inÅŸallah fırsatlarla yolumuza devam edeceÄŸiz.”

“Çok daha büyük imkanları ihracatçımızın hizmetine sunacağız”

Bakan Mehmet Şimşek, mevcut kurlarla rekabetçi olunamadığına ilişkin yorum ve kurla ilgili görüşlerinin sorulması üzerine, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Prensip olarak kur, faiz benzeri konularda yorum yapmıyorum. Bence ihracatçımızın tabii ki verimliliÄŸe odaklanması gerekiyor. Biliyorum iÅŸin zor tarafı o ancak zaten verimli deÄŸilseniz, doÄŸru alanlarda deÄŸilseniz, kar marjlarınız yeterli düzeyde olmayınca da zorlanıyorsunuz. Onun için verimlilik esastır. Birinci konu o. Finansmana eriÅŸim noktasında mayıs ayından bu yana ihracat reeskont kredilerini tam 10 kat arttırdık. Tamam hala belki arzuladığımız düzeyde olmayabilir. Ama hala deÄŸiÅŸik kanallardan çok ciddi çabalarımız var. Yani Dünya Bankası’ndan, Orta DoÄŸu’dan çok daha büyük imkanları ihracatçımızın hizmetine sunacağız. O anlamda bir seferberlik anlayışı içerisindeyiz. Ä°hracat deyince tabii aklımıza mal ihracatı geliyor. Bizim için deÄŸerli. Ama hizmet ihracatında bizim rekabet gücümüz çok büyük. Turizmde yanılmıyorsam bu sene muhtemelen Fransa ve Ä°spanya’dan sonra dünyanın en çok turist çeken üçüncü ülkesi olacağız ve burada potansiyel çok büyük.”

ÅžimÅŸek, müteahhitlikte ve saÄŸlık turizminde potansiyellerinin çok yüksek olduÄŸunu, eÄŸitimde çok önemli avantajlarının bulunduÄŸunu kaydederek, “Ben bardağın dolu tarafına bakmayı tercih ediyorum.” dedi.

Sadece kur üzerinden rekabet gücünün kazanılamayacağını tarihin kendilerine defalarca gösterdiÄŸini vurgulayan ÅžimÅŸek, “Esas olan verimliliktir, inovasyondur. Bu da büyük oranda yapısal dönüşümle kaynakların doÄŸru alanlara kanalize edilmesiyle iliÅŸkilidir.” açıklamasında bulundu.

“Önümüzdeki dönemde düzenlemeleri daha piyasa dostu düzenlemelerle deÄŸiÅŸtireceÄŸiz”

Hazine ve Maliye Bakanı ÅžimÅŸek, bir katılımcının “ihracattan elde edilen dövizin bir kısmının TL’ye çevrildiÄŸi ve döviz rezervi belli bir miktarın üzerinde olan firmaların kredi kullanırken bazı zorluklarla karşılaÅŸtığı, bunun yatırım yapmak isteyen ÅŸirketleri zorladığı” ÅŸeklindeki yorumu üzerine ÅŸunları kaydetti:

“Önemli bir konu. ArkadaÅŸlar, peyderpey ama kararlı bir ÅŸekilde daha iyi iÅŸleyen bir piyasa mekanizmasına yönelik adımlarımıza devam edeceÄŸiz. Birdenbire bütün düzenlemeleri biz yok varsayarsak baÅŸka sorunlar çıkma ihtimaline binaen biraz daha temkinli ama kararlı bir ÅŸekilde gitmemiz gerekiyor. Attığımız her adımda tabiri caizse duyarlılık analizi yani etki analizi yapıyoruz. Ona göre yani sadece iÅŸin matematik kısmı deÄŸil, aslında bu konulara biz sanat olarak yaklaşırız. Yani gerçekten önemli düzenlemeler yapılmış. Dönemin ÅŸartları o düzenlemeleri gerektirmiÅŸ. Önümüzdeki dönemde peyderpey biz bu düzenlemeleri daha piyasa dostu düzenlemelerle deÄŸiÅŸtireceÄŸiz. Size net bir takvim veremiyorum ama ÅŸunu söyleyeyim; gelecek sene bu vakitlerde bu konuları inÅŸallah konuÅŸmuyor olacağız.”

AA

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Merkez Bankası açıkladı: İşte dolar, faiz ve enflasyon tahmini

HIZLI YORUM YAP