23 Kasım 2024 itibariyle Covid-19 ile mücadelede aşılanan sayısı kişiye ulaştı.

1xbetbetpasmariobet
a
en iyi rulet siteleri

Asya’da Yeni Ticaret Bloğu, RCEP, Yürürlükte

Türkiye’nin bölge ülkelerine olan ihracatı çok fazla değil. 2020 yılında 7 milyar dolar ihracat yapmışız yani ihracatımızın %4’ü. Bu ülkelerden Güney Kore, Singapur ve Malezya ile de ticaret anlaşmamız olmasına rağmen ihracatımız düşük düzeyde. Yine de pazar kaybımız söz konusu olabilir. UNCTAD Türkiye’nin kaybının yaklaşık 200 milyon dolar olabileceğini tahmin ediyor.

Biz kendi ekonomik gündemimizle yoğunlaşmışken Dünya’da dengeler değişiyor, ticaretin rotaları yeniden yazılıyor. 1 Ocak 2022’de Asya Pasifik’te Dünya’nın en büyük ticaret bloğu olan Bölgesel Kapsamlı Ekonomik İşbirliği (RCEP) Anlaşması yürürlüğe girdi. Şimdilik onay süreci on ülkede tamamlandı. Diğer beş ülkede de onay süreçlerinin tamamlanması birkaç ay içinde bitecek. Bu anlaşma Çin, Güney Kore, Japonya, Avustralya ve Yeni Zelanda ile on ASEAN (Endonezya, Malezya, Tayland, Filipinler, Singapur, Bruney, Vietnam, Laos, Myanmar, Kamboçya) ülkesini Serbest Ticaret Anlaşması (STA) ile birbirine bağlıyor.

RCEP, 2011 yılında ABD’nin Asya Pasifikte başlattığı Trans Pasifik İşbirliği Anlaşması görüşmeleri başlayınca Çin’in karşı bir hamle ile ortaya attığı bir anlaşma teklifi aslında. Her ne kadar Trump 2017 yılında göreve başlar başlamaz Trans Pasifik Anlaşmasından çekilse de RCEP müzakereleri ASEAN çerçevesinde devam etti. Anlaşma on beş ülke tarafından Kasım 2020’de imzalandı. Başlangıçta Hindistan da müzakereci devletler arasında yer almasına rağmen Çin ile rekabetten çekinerek 2019’da müzakerelerden çekildi.

Bu anlaşma ile Dünya’nın en büyük ticari bloğu oluştu. Dünya nüfusunun yaklaşık %30’u bu bölgede yaşıyor. Dünya GSYH’sında bölgenin payı %30.5. Bu oran ABD-Kanada- Meksika ticaret bloğunun %28.5’lik payını geçiyor. Bölge içindeki ticaret hacmi ise yaklaşık 2.3 trilyon dolar. Bu sayısal üstünlüklerinin yanında bu anlaşma ilk defa Güney Kore, Japonya ve Çin’i bir STA ile birbirine bağlaması açısından da önemli.

RCEP Anlaşması tarımda ve otomotiv gibi sektörlerde istisna sağlasa da bölgedeki gümrük vergilerini %90 oranında azaltacak. UNCTAD gümrük vergilerindeki bu indirimler sayesinde bölgede ticaretin 42 milyar dolar artacağını bekliyor. Bu artışın 17 milyar doları vergi düşüşleri sonrası artan ticaretten, 25 milyar doları ise bölge dışından bölgeye sapan ticaretten kaynaklanacak. Bu kazançlar tüm ülkeler tarafından eşit paylaşılmayacak ne yazık ki. Japonya, Çin, Avusturalya, Güney Kore gibi ülkelerin düşen gümrük vergileri nedeniyle ticaretten daha kazançlı çıkmaları bekleniyor. Oysa daha az gelişmiş ülkeler zaten düşük gümrük vergilerine muhatap oluyorlardı. Dolayısıyla bu ülkelerin ticaret kazançlarının çok olması beklenmiyor.

RCEP’ten beklenen daha önemli bir kazanım ortak bir menşei kuralı getiriyor olması çünkü bölgede bu konuda bir karışıklık söz konusu. Asya Pasifikte bölgeselleşme yeni bir olgu değil. Bölgede hali hazırda 27 STA var. Bu anlaşmalarda farklı menşei kuralları belirlenmiş. Bu durum karışıklık yaratıyor ve üreticilerin imtiyazlı gümrük vergilerinden yararlanmasını engelliyordu.  Bölge ülkeleri arasındaki ticaretin yalnızca %22’si ticaret anlaşmalarının sunduğu imtiyazlı gümrük vergileri üzerinden yapılabiliyordu. RCEP ile birlikte 15 ülkede tek bir menşei kuralı geçerli oluyor ve bu da ticareti kolaylaştıracak. Ortak bir menşei kuralı küresel tedarik zincirleri açısından oldukça önemli çünkü özellikle kompleks küresel tedarik zincirlerinde mallar sınırlardan defalarca geçiyor. Bu durum RCEP içerisinde zaten yoğun olarak var olan küresel değer zincirlerinin gelişimini destekleyecek kuşkusuz.

Diğer yandan RCEP çok kapsamlı, derin bir anlaşma değil. Çevre, işgücü gibi konulara değinmiyor. Fikri mülkiyet hakları ile ilgili düzenlemeler yetersiz. Politik açıdan bakacak olursak, bu anlaşma Çin’in ticaret kurallarını empoze ettiği, oyun alanını şekillendirdiği bir anlaşma. Çin bu anlaşma ile oyun kurucu olma tarafına geçiyor. Bunun yanı sıra üretim modelini değiştirerek, daha sofistike, inovasyonu daha fazla önceleyen bir modele döndürdü. Bu anlaşma ile hedeflenen Çin, Güney Kore, Japonya tarafından yaratılan teknolojilerin Vietnam, Endonezya gibi üretim üslerinde üretilmesi ve Batılı ülkelere olan bağlılığın azaltılması. Üstelik bu ülkelerin nüfusları da hayli yüksek. Yeterli talebi sağlamak da kolay. Yani bölgenin Batı’dan bağımsız olarak hem üretmesi hem tüketmesi mümkün.

Diğer taraftan, ABD’nin Çin’e olan tutumu malum. Peki, ABD’nin müttefikleri Güney Kore, Japonya ve Avusturalya nasıl böyle bir bölgeselleşme içine girdiler? Nedeni ekonomik. Bu üç ülkenin de en önemli ticari partneri Çin. Üstelik RCEP sonrası en çok kazanacak ülkeler de bu ülkeler olacak. Bu ülkeler arasındaki küresel değer zincirleri kapsamında da ticaretin kolaylaşması ekstra bir avantaj sağlayacak.

Türkiye için Riskler ve Fırsatlar

Türkiye’nin bölge ülkelerine olan ihracatı çok fazla değil. 2020 yılında 7 milyar dolar ihracat yapmışız yani ihracatımızın %4’ü. Bu ülkelerden Güney Kore, Singapur ve Malezya ile de ticaret anlaşmamız olmasına rağmen ihracatımız düşük düzeyde. Yine de pazar kaybımız söz konusu olabilir. UNCTAD Türkiye’nin kaybının yaklaşık 200 milyon dolar olabileceğini tahmin ediyor.

Bizim açımızdan anlaşmanın küresel değer zincirlerindeki yaratacağı değişim daha önemli olacak. Eğer Çin, Güney Kore merkezli küresel değer zincirleri bloklaşır ve bölge içerisinde yoğunlaşırsa, ABD ve AB merkezli küresel değer zincirleri de üretimlerini başka ülkelere kaydırabilirler. Bu durumda üretim üssü olarak, Türkiye, Meksika, Brezilya gibi ülkeler daha düşük işgücü maliyetiyle öne çıkabilirler. Bu da bizim açımızdan bir fırsata dönüşebilir.

Özetle, Dünya ticaretinde oyunun kartları yeniden dağıtılıyor, bloklar yeniden şekilleniyor. Bizim de bu değişimi okuyabilmemiz ve ona göre kendimizi konumlandırabilmemiz gerek. Tabii bu değişimden yararlanabilmek ve üretim üssü olabilmek için önce istikrarı sağlamak önemli. İstikrarı sağlayamaz ve yatırım için uygun bir ortam oluşturamazsak, maalesef bu fırsatı da kaçırırız.

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Hiperenflasyona mı gidiyoruz?

HIZLI YORUM YAP