24 Kasım 2024 itibariyle Covid-19 ile mücadelede aşılanan sayısı kişiye ulaştı.

1xbetbetpasmariobet
a
en iyi rulet siteleri

BeÅŸtepe’de müsilaj zirvesi

Cumhurbaşkanı Erdoğan, YÖK tarafından oluşturulan müsilaj heyetinin toplantısına başkanlık etti.

CumhurbaÅŸkanı Recep Tayyip ErdoÄŸan, Marmara Denizi’nde görülen müsilaj sorununun çözümü için Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından oluÅŸturulan akademik heyetin katılımıyla düzenlenen toplantıya baÅŸkanlık etti.

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ndeki toplantıda, denizlerdeki müsilaj sorununun çözümüne yönelik bilimsel yöntemler masaya yatırıldı.

Erdoğan, YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç başkanlığındaki uzman akademik heyetin müsilaj konusundaki bilimsel araştırmalarını ve çözüm önerilerini tek tek dinledi.

ErdoÄŸan, toplantıda yaptığı konuÅŸmada, hükümet olarak son günlerde Marmara Denizi’nde ortaya çıkan müsilaj sorununu ilk andan itibaren yakın takibe aldıklarını, Çevre ve Åžehircilik Bakanlığı ile TÃœBÄ°TAK ve diÄŸer ilgili kurumları hemen harekete geçirdiklerini ifade etti.

Denizdeki gelişmeler mercek altına alınırken, karada da tüm atık su ve katı atık tesislerindeki denetimlere hız verdiklerini vurgulayan Erdoğan, şunları söyledi:

“Yine birkaç gün önce bilim insanlarımızın, kurum temsilcilerimizin, sivil toplum kuruluÅŸlarımızın ve belediye yetkililerinin katılımıyla geniÅŸ kapsamlı bir istiÅŸare toplantısı Kocaeli’de düzenlendi. Marmara Denizi Koruma Eylem Planımızı da milletimizle paylaÅŸtık. Deniz temizliÄŸine iliÅŸkin genelgemizi de Marmara’daki illerimize gönderdik. Salı günü itibarıyla birçok farklı bölgede karadan ve denizden temizlik çalışmalarına baÅŸlandı.”

Erdoğan, YÖK öncülüğünde yapılacak katkıların sorunun çözümü konusunda büyük önem taşıdığını, müsilaj meselesini ve denizlerdeki kirliliği ortadan kaldırmak için bilimin ve bilim insanlarının tavsiyelerinin kendilerine yol gösterici olacağını belirtti.

Müsilaj sorununun çözümüne yönelik akademik çalışmaların değerlendirildiği toplantının sonuç bildirgesi de yayımlandı.

SONUÇ BİLDİRGESİ

Bildirgede, denizlerin birçok canlı için mükemmel bir ekosistem olmasının yanında insanlık için en kaliteli gıda temin ambarları olarak bilindiği, ekolojik ve ekonomik önemi nedeniyle deniz kaynaklarının bilinçli kullanımı ve sürdürülebilirliğinin sağlanmasının büyük önem taşıdığı belirtildi.

İnsan kaynaklı tehditlerin yoğunluğu ve dağılımının şu anda insanlık tarihinde görülmemiş seviyelere ulaştığı vurgulanan bildirgede, şu ifadelere yer verildi:

“Marmara Denizi’nde son yıllarda gerek insan kaynaklı gerek doÄŸal birtakım baskılar mevcuttur. Bu baskıları oluÅŸturan nedenler artan sıcaklık, oksijen azalması, okyanus asitlenmesi, karasal girdiler (atık su, besin elementi), aşırı avlanma, kirlilik, istilacı türler, gemicilik faaliyetleri… Marmara Denizi’miz dört havza ile çevrelenmiÅŸtir. Toplam kıyı ÅŸeridi 240 kilometredir. Özellikle, yüksek deniz suyu sıcaklığı, rüzgarsız ve sakin hava koÅŸullarında ve yüksek karasal girdiler müsilaj yapıyı görme olasılığını artırmaktadır. Müsilaj yapı, dünya denizlerinde her yerde bulunabildiÄŸi gibi, Marmara Denizi’nde de gözlenmektedir. Marmara Denizi’nin bir iç deniz olması, dar geçitli boÄŸazlar ile diÄŸer denizlerle baÄŸlantısının kısıtlı olması, bölgedeki artan nüfus yoÄŸunluÄŸu, yeterli düzeyde arıtılmayan ve deÅŸarjları kısmen kontrolsüz yürütülen evsel ve endüstriyel atıklara maruz kalması, deniz tarama ve boÅŸaltma faaliyetleri ile kıyı dolgu alanlarına baÄŸlı habitat kaybı, aşırı ve kontrolsüz avcılık ve iklim deÄŸiÅŸikliÄŸine baÄŸlı deniz suyu sıcaklıklarının artması gibi nedenlerle bu tek hücreli canlılar kendileri için deÄŸiÅŸen ortam koÅŸullarına tepki göstermeye baÅŸlamış, normalden fazla ve/veya hızlı ÅŸekilde hücre içi organik yapıdaki sıvılarını boÅŸaltma yoluna gitmiÅŸlerdir.”

Bildirgede, Marmara Denizi gibi yarı kapalı denizlerde sürekli olarak yapılan atık su boşaltımlarının kirletici yükü artırdığı ve bu durumun aşırı üretime sebep olabildiği ifade edildi.

Özellikle azot ve fosforca zengin besin elementi girdisi ile durgun hava şartları ve sıcaklık artışıyla tek hücreli canlıların sayısının ve müsilaja yol açan hücre içi salgısının aşırı arttığına dikkat çekilen bildirgede, şu tespitlere yer verildi:

“ÇeÅŸitli kirleticilerle zengin müsilaj, deniz dibine inerek bentik fauna ve floranın yapısını bozmakta ve orada yaÅŸayan canlıların yaÅŸamını sınırlandırmaktadır. OluÅŸan müsilajlı kitle içerisinde ağır metallerin de birikebilme oranı oldukça yüksektir. Ayrıca Marmara Denizi alt sularının oksijence oldukça fakir olduÄŸu düşünüldüğünde, organik maddece çok zengin bu malzemenin bakteriyel tüketim ile oksijenin daha da azalmasına neden olacağı bilinmektedir. Türkiye nüfusunun önemli bir bölümünün Marmara Denizi’nin etrafındaki büyük illerde yaÅŸaması, endüstriyel faaliyetlerin önemli bir bölümünün bu bölgede bulunması, Karadeniz ülkelerinin deniz taşımacılığında Marmara Denizi’ni kullanması, az da olsa turizm amaçlı kullanılması Marmara Denizi’nin sosyo-ekonomik önemini de artırmaktadır. Çanakkale ve Ä°stanbul boÄŸazları ile birlikte Türk BoÄŸazlar Sistemi’ni (TBS) oluÅŸturan Marmara Denizi’nde özellikle son yıllarda artan deniz trafiÄŸi ve Ä°stanbul BoÄŸazı üzerinden gelen Karadeniz kökenli kirleticiler bu baskıyı daha da arttırmaktadır.”

Bildirgede, küresel ısınmanın etkisiyle özellikle son 10 yılda Marmara Denizi yüzey ve alt tabaka sularının sıcaklığının daha hızlı arttığı vurgulandı.

Deniz canlılarının stres sonucu oluÅŸturdukları müsilaj gibi aşırı doÄŸa olaylarının küresel ısınmayla 1950’li yıllardan itibaren diÄŸer denizlerde olduÄŸu gibi Marmara Denizi’nde de giderek artan sıklıkla oluÅŸtuÄŸunun gözlendiÄŸi belirtilen bildirgede, bu sorunların doÄŸru anlaşılabilmesi için birçok farklı disiplinde uzman bilim insanının gerek gözlem gerekse öngörü kabiliyeti olan modellerle bu sorunlara yaklaÅŸması gerektiÄŸi aktarıldı.

Müsilaj gibi öngörülmesi zor problemler üzerine denizlerin oÅŸinografisi doÄŸru anlaşılmadan çözüm önerisi sunma ve geliÅŸtirmenin mümkün olmadığına iÅŸaret edilen bildirgede, “ÖrneÄŸin Marmara Denizi’nde uzun süredir insan kaynaklı karasal girdilerden (besin tuzları, ağır metaller) ve iklim sebebi ile denizde sıcaklık artışı ve akıntı sistemlerinde deÄŸiÅŸimlerden dolayı oksijen azalması artarak sürmekte ve bununla birlikte biyoçeÅŸitlilik kaybı da deniz ekosistemini savunmasız bırakmaktadır ve müsilaj, zararlı alg artışı, deniz anası istilası, toplu balık ölümleri gibi olayların yaÅŸanması esasında kaçınılmaz olmuÅŸtur.” ifadeleri kullanıldı.

Deniz ve su biliminin görece genç bir bilim olmasına rağmen, bugün doğa bilimleri içinde yoğun katkıya ve öneme sahip bir bilim dalı olarak ortaya çıktığı vurgulanan bildirgede, şunları kaydedildi:

“Deniz ve su biliminin bu süreçte temel bilim (fizik, kimya, biyoloji, matematik) desteÄŸi ve diÄŸer iklim bilimleri (meteoroloji, klimatoloji, ekoloji, paleontoloji, vs.) ile amaç ve kapsam örtüşmesi artmıştır. Böylece saÄŸlanan bilgi ve yeteneklerle çevresel yönetiÅŸime katkıda bulunulmak suretiyle gelecekte de topluma hizmet edilecektir. Bu nedenle deniz bilimini geliÅŸtirme faaliyetleri bütünüyle geleceÄŸe yatırımdır, yaÅŸam kaynağı denizlere bilimle sahip çıkmaktır. Denizler bütünlükçü ÅŸekilde çalışılmadığı sürece denizlerle ilgili karmaşık problemlere çözüm getirmek mümkün deÄŸildir. Deniz ve su bilimleri gibi çok disiplinli ve yüksek teknoloji gerektiren alanlar, gerçek manada gözlem sistemleri, laboratuvarlar ve gemi gibi altyapılara ihtiyaç duyarlar. Deniz bilimlerinde problemler rutin izleme ötesinde interdisipliner çalışmalar konusunda uzmanlaÅŸmış akademisyenler tarafından ele alınarak çözüme ulaÅŸtırılabilir. Bu nedenle, deniz bilimleri ve su bilimleri alanlarının akademideki yeri daha da güçlendirilmelidir. Gezegenimizin yaÅŸanabilirliÄŸinde hayati bir rolü olan denizlerin bu rolü oynamasını saÄŸlayan tüm süreçleri bütünleÅŸik olarak kavrayabilen, araÅŸtırabilen ve yeni bilgiler üretebilen bilim insanlarının yetiÅŸtirilebilmesi önemlidir. YÖK’ün son yıllarda ilgili lisans programlarına kaydolan öğrencilerin desteklenmesine yönelik giriÅŸimleri daha ileri aÅŸamalara da taşınmalıdır.

Ekonomik kaynaklarıyla, kirlilik ve ekosistem problemleriyle, bütün sorumluluÄŸu yalnızca bize ait olan Marmara Denizi’nde yapılacak faaliyetlerin tamamının planlanmasında deniz ekosisteminin saÄŸlıklı olması birinci planda tutularak bütün paydaÅŸların yararına olması gözetilmelidir. Marmara Denizi ekolojisi dayanıklılığını yitirmiÅŸtir ve dış etkenlere karşı korumasız bir hale gelmiÅŸtir. Müsilajın ötesinde Marmara Denizi’nde ÅŸu anda zararlı alg, deniz anası aşırı artışları, hidrogen sülfür oluÅŸumu gibi riskler de bulunmaktadır. Dolayısıyla Marmara Denizi’nin saÄŸlığına yönelik bütüncül yaklaşımlar benimsenmelidir.”

“Ä°ZLEME KOMÄ°TESÄ° KURULMALI”

Toplantının sonuç bildirgesinde, acil durum önerileriyle eğitim ve araştırmayla ilgili önerilere de yer verildi. Acil durum önerileri şu şekilde sıralandı:

“Marmara Denizi’nin tüm çevresi belli bir plan dahilinde koruma bölgesi olarak ilan edilmelidir. Balıkçılık sektörünün yaÅŸadığı güçlükler ivedilikle takip edilmelidir. BoÄŸazda meydana gelebilecek kazalara karşı eylem planları oluÅŸturulmalıdır. Gemilerin dümen kilitlenmesi, pervane kırılması gibi sorunlar uluslararası gemicilik ticaretini etkileyebilecektir. Atık suların arıtıldıktan sonra denize geri verilmemesi ve sulamada kullanılması saÄŸlanmalıdır. Karasal kökenli girdiler, ileri biyolojik arıtımdan geçirildikten sonra derin deÅŸarj yapılmalıdır. Müsilajın zamansal ve mekansal dağılımı belirlenerek, Marmara kıyılarındaki hareketli platformlarla reaktif oksijen dozlamasının araÅŸtırılarak yapılması temin edilmelidir. Mevcut arıtma tesislerinin ileri arıtım teknolojileri ile entegrasyonu saÄŸlanmalıdır. Konuyla ilgili bir izleme komitesi kurulmalıdır.”

Sonuç bildirgesinde “eÄŸitim ve araÅŸtırmayla ilgili öneriler” baÅŸlığında ÅŸu deÄŸerlendirmeler yer aldı:

“100/2000 YÖK Doktora Programları’nda denizcilik ve su çalışmaları alanlarının bursiyer sayıları artırılmalıdır. Bu alanlar, proje çaÄŸrılarında öncelikli kapsama alınmalıdır. AraÅŸtırmaların daha geniÅŸ olarak fonlanması temin edilmelidir. Marmara Denizi’ne özel çalıştaylar düzenlenmeli, akademisyen ve öğrencilerin düzenli bir araya gelmesine imkan verilmelidir. AraÅŸtırmalarda kullanılan gemilerin oldukça eski oluÅŸu sebebiyle, deniz araÅŸtırmalarıyla ilgili gemi ve altyapıları desteklenmelidir. Deniz Bilim yüksek lisans ve doktora eÄŸitimi, farkındalık/topluma hizmet çalışmaları ve uluslarasılaÅŸmayı da içeren bütünleÅŸik bir ‘Deniz Bilim Yükseköğretim Stratejisi’ ile Türkiye denizlerinin saÄŸlıklı, dayanıklı ve mavi ekonomik kalkınmayı da destekleyici bir iÅŸlevi olması saÄŸlanmalıdır. Hem saÄŸlıklı bir Marmara’ya ulaÅŸmak için yeni nesil akademisyenleri yetiÅŸtirmek hem de mavi ekonomiye geçiÅŸi desteklemek için gereken profesyonel insan ihtiyacı, yüksek lisans, doktora, post-doktora eÄŸitimini destekleyici politikaların geliÅŸtirilmesi, ulusal ve uluslararası deÄŸiÅŸim programlarının öğrenci ve akademisyenlikte desteklenmesi yoluyla karşılanmalıdır. Küresel ısınmanın önümüzdeki yıllarda daha fazla olacağı göz önüne alınarak model, tahminler ve senaryolara göre diÄŸer bütün faaliyetler hakkında önlemler, özel tedbirler alınmalıdır. Denizlerimizin korunması konusunda okullarda farkındalık çalışmaları ve vatandaşı bilgilendirme çalışmalarını yapan üniversitelerimizin sayıları artırılmalıdır. Marmara’ya komÅŸu belediyeler daha fazla sorumluluk üstlenmeli, özellikle arıtma ve atık konusunda yeni düzenlemeleri ve denetlemeleri devreye sokmalıdır.”

KÄ°MLER KATILDI?

Toplantıya TUBİTAK Çevre ve Temiz Üretim Enstitüsü Müdürü Selma Ayaz, İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi Deniz ve İçsu Kaynakları Yönetimi Bölümü Deniz Biyolojisi Anabilim Dalı Başkanı Melek İşinibilir Okyar, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ekrem Şanver Çelik, İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Firdevs Saadet Karakulak, Gebze Teknik Üniversitesi (GTÜ) Rektör Yardımcısı ve Çevre Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bülent Keskinler, ODTÜ Erdemli Deniz Bilimleri Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Erkan Kıdeyş ve diğer öğretim üyeleri katıldı.

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Karagümrük çetesine operasyon

HIZLI YORUM YAP