05 Aralık 2025 itibariyle Covid-19 ile mücadelede aşılanan sayısı kişiye ulaştı.
Sevgili sevgili dostlar, sevgili Bursalılar, sevgili Bursa sevenler, Yeşil Bursa’nın sevgili dostları, bu yıl yani 11 Eylül 2025 Bursa’nın Yunan işgalinden kurtuluşunun 103. yılı. Bursa ve Bursalılar için 6 Nisan tarihi ne kadar önemli ise 11 Eylül tarihi de o kadar önemlidir. Birincisinde fetih sevincini yaşayan Bursa halkı, ikincisinde de kurtuluş coşkusunu yaşamıştır. Bursa adeta ikinci kez fethedilmiştir. Tüm hemşerilerimizin bu kutlu gününü gönülden kutluyorum. Sevinçleri, coşkuları daim olsun. Ve bugün benim doğum günüm (11 Eylül 1962) aynı zamanda.
Temennimiz Yeşil Bursa’mızın ve güzel ülkemizin bir daha asla işgal yüzü göstermesi. Bir daha asla öyle karanlık günler yaşamaması, üzerine siyah şah örtülmemesi, yeşil renginin hiç solmaması, her zaman özgür ve bağımsız yaşaması en büyük dileğimizdir. Yeşil Bursa’mızı ve güzel ülkemizi düşman işgalinden kurtarıp, bize bağımsız ve özgür bir vatan bırakan başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm gazi ve şehitlerimizi saygıyla anıyorum. Ruhları şad olsun.
Sevgili dostlar, bu yazımda Bursa’nın Yunan işgalinden kurtuluş sürecini ve bu sürecin görgü tanığı olan İngiliz Binbaşısı H. G. Howell’in raporunu sizlerle paylaşacağım.
Bursa 8 Temmuz 1920’de Yunan kuvvetleri tarafından işgal edilmiştir. Yunanlıların Osman Gazi türbesine hakarette bulunmaları Bursalıları ve Türk milletini derinden üzmüştür. Öyle ki, Meclis’te duygu dolu anlar yaşanmış ve Meclis kürsüsüne 10 Temmuz 1920’de siyah örtü (Puşide-i Siyah) örtülmüştür. Türk Ordusu, işgalden 2 yıl 2 ay 2 gün sonra 11 Eylül 1922’de Bursa’yı Yunan işgalinden kurtarmış ve Bursa’nın işgali üzerine Meclis kürsüsü üzerine örtülen siyah örtü de kaldırılmış ve Bursa iki yıl iki ay iki gün süren Yunan işgal ve mezaliminden kurtulmuş, özgürlüğüne kavuşmuştur.
📜 Tarihsel Arka Plan
Bursa, 8 Temmuz 1920’de Yunan kuvvetleri tarafından işgal edildi.
11 Eylül 1922’de Türk ordusu tarafından kurtarıldı.
İşgal süresince Osman Gazi Türbesi’ne yapılan hakaret, Meclis’te siyah örtü (puşide-i siyah) ile protesto edildi.
Kurtuluşla birlikte bu örtü kaldırıldı.
🛡️ Kurtuluş Süreci ve Önleyici Diplomasi
Fransız Konsolosu Mösyö Kocher ve Binbaşı Brissot, Bursa’nın yakılmadan teslimi için çaba gösterdi.
TBMM, İtilaf Devletleri’ne çağrıda bulundu.
İngiliz Yüksek Komiseri Sir Rumbold, Yunan hükümetini uyardı.
İtilaf Devletleri heyeti (İngiliz Binbaşı Howell, İtalyan Yarbay Ciampi, Fransız Yüzbaşı Oliveur) Bursa’ya gönderildi.
🔥 Yunan Ordusunun Geri Çekilişi ve Tahribat
Yunan ordusu geri çekilirken köyleri ve bazı yapıları ateşe verdi.
Bursa’daki köprüler ve Rum kilisesi yakıldı.
Fransız Konsolosluğu’na yangın teşebbüsü oldu.
Yunan Komutanı General Soumelas, önce direnç gösterdi, sonra şehri boşaltmayı kabul etti.
⚔️ Türk Kuvvetlerinin Girişi
Püskülsüz Efe ve çeteleri 10 Eylül akşamı şehre girdi.
11 Eylül sabahı Albay Nazif Bey ve Şükrü Paşa komutasındaki birlikler Bursa’ya ulaştı.
Şehirde can ve mal güvenliği sağlandı, Hristiyanlara zulmedilmeyeceği açıklandı.
📣 Halkın Tepkisi ve Coşku
Halk sokaklara döküldü, dükkânlar açıldı.
Yunan esirleri “Yaşasın Kemal!” diye bağırdı.
11 Eylül sabahı, Orhan Camii ile Belediye arasında halk toplandı.
Şükrü Naili Paşa, Belediye merdivenlerinden halka hitap etti.
Telgraflarla tüm yurda “Yeşil Bursa, al sancağına kavuştu” mesajı gönderildi.
YEŞİL BURSA, AL SANCAĞINA KAVUŞTU!
📖 Bölüm-1: Yeşil’in Gölgesinde
Tarih: 10/11 Eylül 1922/Zaman: Gece Yarısı/Mekân: Bursa/İnsan: Bursa halkı
🧑🌾 Karakter: Abdürrezak Sözgeçiren
Yaş: 42
Geçmişi: Balkan Harbi’nde ailesini kaybetmiş, ardından Kuvayı Milliye’ye katılmış bir halk kahramanı.
Kişiliği: Sessiz, kararlı, halkın içinden biri. Cesareti kadar merhametiyle de tanınır.
Abdürrezak Sözgeçiren, gözlerini Bursa ovasına dikmişti. Gökdere Boğazı’ndan aşağıya inen rüzgâr, yanık kokusunu taşıyordu. Her adımda geçmişin acısı, geleceğin umudu vardı. Yanında 700 kişilik kuvvetiyle, Bursa’nın kaderini değiştirecek son adımları atıyordu: “Bu şehir yanmayacak,” dedi kendi kendine. “Yeşil Bursa, al sancağına kavuşacak.”
Maksem’e vardıklarında dört kola ayrıldılar. Abdürrezak, Hükümet Konağı yönüne ilerleyen grubun başındaydı. Her sokak, her taş, her gölge bir tuzaktı. Yunan askerleri geri çekiliyordu ama arkalarında ateş, korku ve yıkım bırakıyorlardı.
🕵️ Karakter: Binbaşı H. G. Howell
Yaş: 38
Görevi: İngiliz İtilaf Heyeti temsilcisi
İç çatışması: İngiliz subayı olarak görev yaparken Türk halkının yaşadığı zulme tanık olmuş, vicdanıyla diplomatik görevleri arasında sıkışmış.
Anadolu Oteli’nde, Howell ve Fransız Yüzbaşı Oliveur, İtalyan Yarbay Ciampi ile birlikte gelişmeleri izliyordu. General Soumelas’ın karargâhından gelen haberler karışıktı. Bursa’nın yakılacağı söylentisi, otelin duvarlarına bile sinmişti. “Bu şehir yanarsa, sadece taşlar değil, insanlık da yanar,” dedi Howell, gözlerini camdan dışarıya dikerek.
👩🦳 Karakter: Madam Brotte
Yaş: 60
Görevi: Otelin sahibi, Fransız asıllı Bursalı
Kişiliği: Bursa’ya aşkla bağlı, savaşın ortasında barışı savunan bir figür.
Madam Brotte, otelin lobisinde telaşla koşuşturuyordu. “Yunanlılar binayı ateşe vermeye kalktı,” dedi. “Ama bu şehir, bu insanlar… onlar bunu hak etmiyor.”
Saat 20.00’de Yunan birlikleri çekilmeye başladı. Ardından Türk çeteleri şehre girdi. Püskülsüz Efe, Anadolu Oteli’ne geldiğinde halk sokaklara dökülmüş, bayraklar açılmıştı. Silah sesleri yerini alkışlara bırakıyordu.
Abdürrezak, Belediye binasının önüne vardığında gözleri yaşlıydı. “Bitti,” dedi. “Zulüm sona erdi.”
🧓 Karakter: Şükrü Naili Paşa
Yaş: 50
Görevi: 3. Kolordu Komutanı
Kişiliği: Disiplinli, halkına güven veren bir lider. Askerî başarıları kadar insani duruşuyla da tanınır.
11 Eylül sabahı, saat 09.30’da Albay Nazif Bey’in komutasındaki birlikler şehre girdi. Ardından Şükrü Naili Paşa, Belediye merdivenlerinden halka seslendi: “Yeşil Bursa, al sancağına kavuştu!”
O an, şehirdeki herkesin kalbinde aynı cümle yankılandı. Bursa artık özgürdü.
🎭 Duygusal Zirve
Binbaşı Howell, otelin balkonundan halkı izliyordu. Türk bayrakları dalgalanıyor, çocuklar sokaklarda koşuyordu. Yanına gelen Madam Brotte, sessizce onun elini tuttu.
“Bursa kurtuldu,” dedi.
Howell başını salladı. “Ve belki ben de…”
📖 Bölüm-2: Geri Çekiliş/Ateşin Gölgesinde
🪖 Karakter: General Soumelas
Yaş: 55
Görevi: Yunan 3. Kolordu Komutanı
İç çatışması: Emir-komuta zincirine sadık ama Bursa’nın yakılmasının tarihî bir utanç olacağını hissediyor.
General Soumelas, karargâhın harita odasında tek başına kalmıştı. Elindeki raporlar, Uludağ’dan inen Türk çetelerinin hızla yaklaştığını söylüyordu. Gözleri haritada Bursa’nın çevresine takıldı. Her köyün yanına bir çarpı koymuştu. Hepsi yanıyordu. “Zaman kalmadı,” dedi kendi kendine. “Ama bu şehir… bu şehir bizimle birlikte yanmalı mı?”
Karargâhın dışı kargaşa içindeydi. Subaylar emir bekliyor, askerler panik içinde eşyalarını topluyordu. Mudanya yolu tıkanmıştı. Göçmenler, askerler, Rum ve Ermeni siviller birbirine karışmıştı. Herkes kaçıyordu.
🧑🎤 Karakter: Teğmen Andreas
Yaş: 28
Görevi: Yunan piyade birliği komutanı
Kişiliği: Genç, idealist ama savaşın acımasızlığı karşısında yıpranmış.
Andreas, Umurbey Mahallesi’nden geçerken bir evin kapısına kundak yerleştiren askerleri durdurdu. “Yeter artık!” diye bağırdı. “Bu insanlar bize ne yaptı?”
Ama sesi yangınların uğultusunda kayboldu. Birkaç sokak ötede, Mollaarap Mahallesi’nden çığlıklar yükseliyordu. Su taşıma bahanesiyle evlere giren askerler, para ve erzak istiyordu. Bazıları daha fazlasını…
🧓 Karakter: Zübeyde Hanım
Yaş: 63
Durumu: Mollaarap Mahallesi’nde yaşayan dul bir kadın. Kocasını Balkan Harbi’nde, oğlunu Sarıkamış’ta kaybetmiş. Savaş boyunca torunlarıyla hayatta kalmaya çalışmış.
Kişiliği: Dirayetli, inançlı, sessizce güçlü.
Zübeyde Hanım, kapısına dayanan askerleri görünce torunlarını arka odaya sakladı. Elinde sadece bir dua kitabı vardı. “Allah’ım, bu geceyi sağ çıkaralım,” dedi. Birden dışarıdan bir ses duyuldu: “Çeteler geliyor!”
🔥 Geri Çekilişin Zirvesi
Saat 19.00’da Yunan birlikleri Bursa’dan çekilmeye başladı. Setbaşı’nda köprüler havaya uçuruldu. Rum kilisesi ateşe verildi. Civardaki kırk ev alevler içinde kaldı. Fransız Konsolosluğu’nun yanındaki bina da kundaklandı ama yangın kısa sürede söndürüldü.
General Soumelas, son emrini verdi: “Şehri boşaltın. Direnmeyin.”
🏇 Türk Çetelerinin Girişi
Saat 20.00’de Püskülsüz Efe’nin birlikleri şehre girdi. Sokaklar Türk bayraklarıyla doldu. Halk, korku ile umut arasında gidip geliyordu. Otelin balkonundan Binbaşı Howell, bu sahneyi izliyordu.
“Bursa kurtuldu,” dedi Madam Brotte, yanına yaklaşarak.
Howell başını salladı. “Ama insanlık hâlâ sınanıyor.”
🎭 Duygusal Kapanış
Teğmen Andreas, Mudanya yolunda yürüyordu. Yanında yüzlerce Yunan askeri vardı. Bazıları bitkin, bazıları ağlıyordu. Bir grup asker, Türk süvarilerini görünce şapkalarını çıkarıp bağırdı: “Yaşasın Kemal!”
Andreas, başını eğdi. “Belki bir gün, biz de kendi halkımıza barış getirebiliriz.”
📖 Bölüm-3: Bayraklar ve Gözyaşları/Bursa Uyanıyor/11 Eylül 1922 Sabahı
Orhan Camii’nin minaresinden ezan sesi yükseldiğinde, Bursa hâlâ duman kokuyordu. Ama bu kez o koku, korkudan değil, umutla karışıyordu. Gecenin yangınları sönmüş, sokaklar sessizliğe gömülmüştü. Sessizlik, fırtına öncesi değil, zafer sonrasıydı.
👵 Karakter: Zübeyde Hanım
Zübeyde Hanım, torunlarını pencere kenarına oturtmuştu. “Bakın,” dedi, “bayrak çekiliyor.” Karşıdaki Orhan Camii’nin avlusunda bir asker, kırmızı sancağı yavaşça göndere çekiyordu. Gözleri doldu. “Oğlum görseydi,” diye fısıldadı.
🧑🏫 Karakter: Rüştü Bey (Yüzbaşı Rüştü Dinçer)
Saat 08.20’de, Rüştü Bey, Belediye binasının önündeki gönderde Türk bayrağını dalgalandırdı. Halk, cadde boyunca toplanmıştı. Kadınlar, çocuklar, yaşlılar… Hepsi sessizce izliyordu. Bayrak yükseldikçe, gözyaşları da yükseldi.
Bir çocuk, annesinin elini sıktı: “Artık korkmayacağız değil mi?”
🧓 Karakter: Şükrü Naili Paşa
Saat 09.00’da Şükrü Naili Paşa, Belediye’nin batı kapısındaki merdivenlere çıktı. Kalabalık sessizleşti. Paşa, kısa ama güçlü bir konuşma yaptı: “Yeşil Bursa, al sancağına kavuştu. Bu şehir artık özgürdür. Bu halk artık başı dik yaşayacaktır.”
Alkışlar yükseldi. Bazıları ağladı, bazıları diz çöktü. Bir kadın, yere kapanıp toprağı öptü.
🎭 Toplumsal Coşku
Dükkânlar açıldı. Fırıncılar ekmek dağıttı. Terziler, bayrak motifli kumaşları tezgâhlara serdi. Gençler, sokaklarda marşlar söyledi. Bir grup çocuk, kendi aralarında “Kemal Paşa geliyor!” diye bağırarak koşuyordu.
🧑🌾 Karakter: Mehmet Usta (Demirci)
Mehmet Usta, dükkânının önüne bir masa koydu. Üzerine eski bir Osmanlı sancağını serdi. “Bu bayrak, dedemin Balkan Harbi’nde taşıdığı bayraktır,” dedi. “Bugün yeniden dalgalanacak.”
🎶 Duygusal Kapanış
Akşamüstü, Bursa Palas Oteli’nin balkonundan Madam Brotte, halkı izliyordu. Yanına gelen Binbaşı Howell, sessizce konuştu:
“Bu şehir yanmadı. İnsanlık da yanmadı.”
Madam Brotte başını salladı. “Bursa, yeniden doğdu.”
Belgenizdeki bilgilere göre, Yunan esirlerinin durumu, Bursa’nın kurtuluşundan sonraki günlerde hem insani hem de sembolik bir boyut taşımaktadır. Aşağıda bu durumu hem tarihsel hem de roman kurgusu açısından analiz ederek bir sahne önerisiyle sunuyorum:
📘 Tarihsel Arka Plan
13 Eylül 1922 günü, İngiliz Binbaşı Howell’in gözlemlerine göre Bursa’ya önce 700, ardından 200 Yunan harp esiri getirilmiştir.
Esirlerin çoğu bitkin, yorgun, fiziksel olarak tükenmiş durumdadır.
En dikkat çekici olay: Esirlerin %90’ı şapkalarını çıkararak “Yaşasın Kemal!” (Vive Kemal!) diye bağırmıştır.
Bu davranış hem canlarını kurtarma çabası hem de Türk halkının gönlünü kazanma girişimi olarak yorumlanmıştır.
Türk halkı bu sahneyi hoş karşılamış, esirlere karşı bir öfke değil, bir merhamet duygusu gelişmiştir.
🎭 Bölüm-4: Esaretin Sessizliği/Yunan Esirleri/13 Eylül 1922/Bursa
Bursa’nın sokakları hâlâ zaferin coşkusuyla doluydu. Ama o gün, Belediye Meydanı’na doğru ilerleyen bir konvoy, sessizliği beraberinde getirdi. Yüzlerce Yunan askeri, elleri bağlı, başları eğik yürüyordu.
🧑🎤 Karakter: Teğmen Andreas (Yunan subayı)
Andreas, ayaklarını sürüyerek ilerliyordu. Gözleri yerdeydi. Yanındaki askerlerden biri bayılmak üzereydi. Bir başka asker, cebinden bir mendil çıkarıp gözyaşlarını sildi.
“Bize ne oldu?” diye fısıldadı Andreas. “Biz ne zaman insanlıktan çıktık?”
👨🌾 Karakter: Mehmet Usta (Bursalı demirci)
Mehmet Usta, dükkânının önünde durmuş, esirleri izliyordu. Yanında torunu vardı.
“Dede, onlar kötü mü?”
Mehmet Usta başını salladı. “Savaşta herkes kaybeder evlat. Ama bazıları daha çok kaybeder.”
🎶 Duygusal Zirve
Esirler, Belediye Meydanı’na vardığında içlerinden biri şapkasını çıkardı. Ardından diğerleri de… Ve bir anda, yüzlerce ses birleşti: “Yaşasın Kemal!”
Kalabalık bir an durdu. Sonra alkışlar yükseldi. Bazı kadınlar ağladı. Bir çocuk, esirlerden birine su uzattı.
Binbaşı Howell, bu sahneyi not defterine yazarken düşündü: “Zafer, sadece düşmanı yenmek değil, insanlığı korumaktır.”
📖 Bölüm-5: Sessiz Veda/Ayrılış/14 Eylül 1922/Bursa
Sabah erken saatlerde, Anadolu Oteli’nin önünde üç farklı bayrak dalgalanıyordu: İngiltere, Fransa ve İtalya. Rüzgâr, bayrakları nazikçe savururken, otelin taş merdivenlerinde üç subay sessizce bekliyordu.
🧑✈️ Karakterler:
Binbaşı H. G. Howell (İngiliz) – gözlemci, vicdanıyla yüzleşen bir asker.
Yüzbaşı Oliveur (Fransız) – diplomatik, duygusal, halkla empati kurmuş.
Yarbay Ciampi (İtalyan) – disiplinli, ama Bursa’nın güzelliğine hayran kalmış.
Binbaşı Howell, otelin balkonundan son kez şehre baktı. Sokaklar artık sessizdi. Bayraklar Türk bayrağıyla yer değiştirmişti. Çocuklar oynuyor, kadınlar pazara gidiyordu. Bursa, savaşın izlerini silmeye başlamıştı.
“Bu şehir yanmadı,” dedi Oliveur. “Ve biz, belki bir felaketi önledik.”
Ciampi başını salladı. “Ama izler kalacak. Hem taşlarda hem insanlarda.”
🚙 Veda Anı
Saat 10.00’da Fransız Konsolosluğu’ndan gelen bir araba, heyeti almak üzere otelin önüne yanaştı. Halk, otelin çevresinde toplanmıştı. Bazıları sessizce izliyor, bazıları teşekkür ediyordu.
Bir kadın, elinde bir demet karanfille yaklaştı. “Bursa’yı kurtardınız,” dedi. “Allah razı olsun.”
Howell, karanfilleri aldı. “Biz sadece tanık olduk. Kurtaran sizdiniz.”
Arabaya binmeden önce Howell, cebinden küçük bir defter çıkardı. Son cümlesini yazdı:
“Bursa, bir şehirden fazlasıydı. Bir direnişin, bir umudun adıydı. Ve biz, bu umuda tanıklık ettik.”
🛫 Ayrılış
Araba hareket ettiğinde, halk sessizce el salladı. Bayraklar rüzgârda dalgalandı. Otelin balkonunda kalan Madam Brotte, gözyaşlarını sildi.
“Bursa artık özgür,” dedi. “Ve siz, bu özgürlüğün sessiz tanıkları oldunuz.”
📖 Bölüm-6: Toprağın Üzerine Güneş Doğar/Yeniden Başlamak/15 Eylül 1922/ Bursa
Savaşın izleri hâlâ sokaklarda, duvarlarda, gözlerdeydi. Ama Bursa, yeniden nefes almaya başlamıştı. Geceleri artık silah sesleri değil, çocuk kahkahaları duyuluyordu. Fırınlar çalışıyor, çarşılar açılıyor, camilerde dualar yükseliyordu.
👨🌾 Karakter: Mehmet Usta (Demirci)
Mehmet Usta, dükkânının önündeki demir örsü temizliyordu. Günlerdir ilk kez çekiç sesi duyulacaktı. Yanına gelen genç çırağına döndü:
“Bugün yeniden başlıyoruz evlat. Bu demir, artık silah değil; kapı olacak, pencere olacak.”
👩🍳 Karakter: Ayşe Hanım (Fırıncı)
Ayşe Hanım, sabahın erken saatlerinde tandırını yakmıştı. Mahallede ekmek kokusu yayılıyordu. Kadınlar sıraya girmiş, çocuklar ellerinde sepetlerle bekliyordu.
“Bugün ilk ekmeği şehit ailelerine vereceğim,” dedi. “Onlar en çok acıyı tattı, şimdi ilk sıcaklığı onlar almalı.”
🧑🏫 Karakter: Rüştü Bey (Öğretmen)
Rüştü Bey, yıkılmış okul binasının önünde durdu. Tahtalar yanmış, sıralar parçalanmıştı. Ama elinde bir tebeşir vardı. Duvara büyük harflerle yazdı: “Yarın ders var.”
Çocuklar etrafına toplandı. “Gerçekten mi hocam?” diye sordular.
“Gerçekten,” dedi. “Çünkü bilgi, barışın temelidir.”
🎭 Toplumsal Yeniden Doğuş
Belediye binasında yardım komisyonları kuruldu.
Camilerde şükür duaları okundu.
Çarşıda esnaf, zarar gören komşularına mal verdi.
Kadınlar, dul kalanlara destek grupları oluşturdu.
Gençler, yanan köprüleri yeniden inşa etmek için gönüllü oldu.
🧓 Karakter: Zübeyde Hanım
Zübeyde Hanım, torunlarını elinden tutarak Setbaşı’na yürüyordu. Yanan evlerin yerine yeni temeller atılıyordu.
“Bu toprak çok acı gördü,” dedi. “Ama her acıdan sonra bir çiçek çıkar. Biz o çiçekleri büyüteceğiz.”
🎶 Duygusal Kapanış
Akşamüstü, Uludağ’ın eteklerinden güneş yavaşça ovaya indi. Bursa’nın taş sokaklarında çocuklar oynuyor, yaşlılar sohbet ediyordu. Bir grup genç, yıkılan Rum kilisesinin yerine park yapmaya başlamıştı.
Binbaşı Howell, son defter notunu yazdı:
“Bursa, sadece bir şehir değil. Bir direnişin, bir yeniden doğuşun adıydı. Ve şimdi, hayat yeniden yazılıyor.”
📖 Bölüm-7: Gül Kokulu Avlu/Bir Ailenin Hikâyesi/16 Eylül 1922/Bursa-Mollaarap Mahallesi
Avluda hâlâ yanık kokusu vardı. Duvarlar isli, taşlar çatlak, pencereler kırık… Ama gül fidanı sapasağlamdı. Zübeyde Hanım, o fidanı savaş boyunca torunları gibi korumuştu. Şimdi, yeniden filizlenmeye başlamıştı.
👵 Karakter: Zübeyde Hanım
Sabah namazından sonra avluyu süpürmeye başladı. Her süpürge darbesi, geçmişin izlerini silmeye çalışıyordu. Torunları, kapının önünde oynuyordu. En küçük olanı, bir taşın üzerine Türk bayrağı çizmişti.
“Bugün pazara gideceğiz,” dedi Zübeyde Hanım. “Hayat yeniden başlıyor.”
👦 Karakter: Yusuf (Torun)
Yaş: 10
Kişiliği: Meraklı, cesur, savaşın gölgesinde büyümüş ama umut dolu.
“Babam gelseydi bayram gibi olurdu,” dedi Yusuf. “Ama ben onun gibi asker olacağım.”
Zübeyde Hanım, torununun başını okşadı. “Sen önce iyi bir insan ol. Bu topraklar iyi insanlara muhtaç.”
🧑🌾 Mahallede Hayat
Mollaarap Mahallesi’nde komşular birbirine yardım ediyordu. Yanan evlerin yerine kerpiç taşını taşıyanlar, dul kalan kadınlara yemek yapanlar, yetim çocuklara kitap verenler…
Bir komşu, Zübeyde Hanım’a bir çuval un getirdi. “Senin ekmeğin bizim ekmeğimizdir,” dedi.
🎭 Duygusal Zirve
Akşamüstü, mahallede küçük bir tören düzenlendi. Kurtuluşun ardından ilk kez herkes bir araya gelmişti. Bir genç, bağlamasını çıkardı. “Bu türküyü, savaşta kaybettiklerimiz için çalıyorum,” dedi.
Zübeyde Hanım, gözyaşlarını silerek torununu kucağına aldı. “Biz kaldık,” dedi. “Ve kalanlar, yeniden kurar.”
📝 Binbaşı Howell’in Son Gözlemi
Binbaşı Howell, mahalleyi gezerken bu sahneye tanık oldu. Not defterine şu cümleyi yazdı: “Zafer, ordularla değil, annelerin sabrıyla kazanılır.”
📖 Bölüm-8: Barışın Günü/İlk Barış Bayramı/1 Ekim 1922/Bursa-Cumhuriyet Alanı
Sabah güneşi, Uludağ’ın doruklarından ovaya süzülürken Bursa, ilk kez savaşsız bir güne uyanıyordu. Bugün, Yeşil Bursa’nın barışa kavuştuğu ilk bayramdı. Belediye, bugünü “Barış Bayramı” olarak ilan etmişti. Halk, meydanda toplanmaya başlamıştı.
🎉 Hazırlıklar
Cumhuriyet Alanı bayraklarla süslenmişti.
Orhan Camii’nin minaresinden barış için dua okunmuştu.
Çarşı esnafı, dükkânlarının önüne çiçekler koymuştu.
Kadınlar, çocuklara beyaz mendiller dağıtmıştı: “Barışın simgesi.”
👵 Karakter: Zübeyde Hanım
Zübeyde Hanım, torunlarıyla birlikte alana yürüyordu. Yusuf, elinde kendi çizdiği Türk bayrağını taşıyordu. “Bugün savaş yok,” dedi. “Bugün oyun var.”
Zübeyde Hanım gülümsedi. “Bugün dua var evlat. Hem gidenler için hem kalanlar için.”
🧑🏫 Karakter: Rüştü Bey (Öğretmen)
Rüştü Bey, kürsüye çıktı. Elinde bir kitap vardı. “Bu bayram, sadece bir kutlama değil,” dedi. “Bu, barışın ilk dersi. Bugün, çocuklarımıza savaşın ne olduğunu değil, barışın nasıl korunacağını öğreteceğiz.”
🎶 Kutlama Anı
Bağlamalar çaldı, türküler söylendi.
Çocuklar, meydanda barış oyunları oynadı.
Gençler, “Barış İçin Birlik” adlı kısa bir tiyatro sahneledi.
Bir grup kadın, savaşta kaybettikleri eşlerinin adını okuyarak barışa dua etti.
📝 Binbaşı Howell’in Son Notu
Binbaşı Howell, törene davetli olarak katılmıştı. Artık görevini tamamlamış, İstanbul’a dönmeye hazırlanıyordu. Defterine son cümlesini yazdı:
“Barış, bir gün değil, bir niyetle başlar. Bursa, bu niyeti taşıyor.”
🎭 Duygusal Kapanış
Gün batarken, meydanda beyaz güvercinler uçuruldu. Halk, el ele tutuştu. Bir çocuk, annesine sordu:
“Anne, barış hep sürecek mi?”
Kadın, gözyaşlarıyla gülümsedi: “Biz istersek, evet.”
📖 Bölüm-9: Geleceğin Çocukları/Yusuf ve Elif’in Yolu/1923 Baharı/Bursa-Mollaarap Mahallesi
Kış geride kalmış, bahar Bursa’ya gül kokusuyla gelmişti. Zübeyde Hanım’ın avlusundaki gül fidanı artık çiçek açmıştı. Torunları Yusuf ve Elif, okuldan yeni dönmüş, avluda defterlerini açmışlardı.
👦 Karakter: Yusuf
Yaş: 11
Hayali: Subay olmak, vatanı korumak.
Kişiliği: Cesur, sorumluluk sahibi, lider ruhlu.
Yusuf, defterine bir Türk bayrağı çizdi. Altına şu cümleyi yazdı:
“Barış için güçlü olmalıyız.”
Zübeyde Hanım, torununa yaklaştı. “Güç, sadece silahla olmaz evlat. Bilgiyle, ahlakla, merhametle olur.”
👧 Karakter: Elif
Yaş: 9
Hayali: Öğretmen olmak, çocuklara okuma yazma öğretmek.
Kişiliği: Duygusal, yardımsever, hayal gücü geniş.
Elif, bir hikâye yazıyordu. Konusu: “Bir çiçek, savaşın ortasında nasıl büyür?”
“Ben öğretmen olacağım,” dedi. “Çocuklar hiç korkmasın diye.”
Zübeyde Hanım gülümsedi. “Senin kelimelerin, bir gün bir çocuğun kalbini iyileştirecek.”
🏫 Mahallede Eğitim Seferberliği
Rüştü Bey, mahalledeki yıkık okul binasını yeniden açtı.
Gençler, gönüllü olarak çocuklara ders vermeye başladı.
Kadınlar, okuma yazma kursları düzenledi.
Belediye, yetim çocuklar için burs fonu oluşturdu.
🎭 Duygusal Zirve
Bir gün, Yusuf ve Elif, Belediye Meydanı’nda düzenlenen “Barış İçin Gençlik Günü”ne katıldılar. Yusuf, bayrak taşıdı. Elif, kendi yazdığı şiiri okudu:
“Bir gül büyür taşın üstünde,
Bir çocuk güler barış içinde.
Bir kadın dua eder sessizce,
Gelecek, umutla gelir bize.”
Kalabalık alkışladı. Zübeyde Hanım, gözyaşlarını mendiliyle sildi. “Benim çocuklarım, bu toprağın umudu,” dedi.
📝 Binbaşı Howell’in Son Mektubu
İngiltere’ye döndükten sonra Howell, Bursa’daki çocuklar için bir mektup yazdı:
“Savaşın ortasında büyüyen çocuklar, barışın en büyük öğretmenleridir. Yusuf ve Elif, sizin hikâyeniz, dünyanın ihtiyacı olan hikâyedir.”
📖 Bölüm-10: Sessiz Kahramanlar/Kadınların Gücü/1923 Yazı/Bursa-Setbaşı, Mollaarap, Altıparmak
Savaş bitmişti ama yaralar hâlâ tazeydi. Evler yanmış, eşler kaybedilmiş, çocuklar yetim kalmıştı. Ancak Bursa’nın sokaklarında bir şey sessizce büyüyordu: kadınların gücü.
👵 Karakter: Zübeyde Hanım
Zübeyde Hanım, artık sadece torunlarının değil, mahallenin de annesi olmuştu. Her sabah, dul kadınlarla birlikte mahalle fırınında ekmek pişiriyor, yetim çocuklara kahvaltı hazırlıyordu.
“Bizim işimiz sadece yemek yapmak değil,” diyordu. “Biz, bu şehri yeniden kuruyoruz.”
👩🏫 Karakter: Fatma Öğretmen
Fatma Hanım, savaşta eşini kaybetmiş, ama okulunu terk etmemişti. Belediye’nin desteğiyle mahalledeki çocuklara okuma yazma öğretiyordu.
“Bir kadın öğretirse, bir millet öğrenir,” diyordu.
👩🌾 Kadınların Toplumsal Rolü
Tarımda: Erkeklerin yokluğunda tarlaları kadınlar sürmeye başladı. Uludağ eteklerinde kadınlar birlikte çalışıyor, ürünlerini pazara taşıyordu.
Zanaatta: Terzilik, dokumacılık, sabun yapımı gibi işler kadınların elinde yeniden canlandı.
Sağlıkta: Hemşirelik eğitimi alan genç kadınlar, mahallelerde ilkyardım noktaları kurdu.
Yardımlaşmada: Dul kadınlar bir araya gelerek “Bursa Kadın Yardım Cemiyeti”ni kurdu. Amaçları, yetim çocuklara eğitim ve barınma desteği sağlamaktı.
🎭 Duygusal Zirve
Bir gün, Belediye Meydanı’nda “Kadınlar Günü” düzenlendi. Zübeyde Hanım, kürsüye çıktı. Elinde bir mendil vardı. “Bu mendil, savaşta oğlumun cebindeydi,” dedi. “Bugün, barışın simgesi olarak taşıyorum.”
Kalabalık sessizleşti. Ardından alkışlar yükseldi. Kadınlar, ellerindeki mendilleri havaya kaldırdı. Beyaz mendiller, Bursa semasında barışın bayrağı gibi dalgalandı.
📝 Binbaşı Howell’in Son Satırları
İngiltere’ye döndükten sonra Howell, Bursa’daki kadınlar için bir makale yazdı:
“Savaşın ardından şehirleri yeniden kuranlar, çoğu zaman adı anılmayan kadınlardır. Bursa’da barış, kadınların elleriyle örüldü.”
📖 Bölüm-11: Yusuf’un Yolu/Bir Mektup, Bir Hayal/1924 Sonbaharı/Bursa-Mollaarap Mahallesi
Zübeyde Hanım, sabah ezanıyla uyanmıştı. Avluda gül fidanı hâlâ çiçek açıyordu. Torunu Yusuf, sabah erkenden kalkmış, eski Osmanlı sandığının başında bekliyordu. Bugün, hayatının en önemli mektubunu alacaktı.
📬 Mektubun Gelişi
Postacı, kapıya geldiğinde Yusuf’un kalbi yerinden çıkacak gibiydi. Zübeyde Hanım, mektubu torununa uzattı. “Aç evlat,” dedi. “Ama ne olursa olsun, biz seninle gurur duyuyoruz.”
Yusuf, titreyen elleriyle zarfı açtı. Gözleri satırlarda dolaştı. Sonra bir çığlık attı:
“Kabul edildim! Harbiye’ye gidiyorum!”
👦 Karakter: Yusuf
Yusuf, Harbiye Mektebi’ne kabul edilmişti. Artık sadece bir çocuk değil, bir asker adayıydı. Gözlerinde hem gurur hem sorumluluk vardı.
👵 Karakter: Zübeyde Hanım
Zübeyde Hanım, torununa sarıldı. “Senin deden Sarıkamış’ta dondu, baban Balkan’da vuruldu. Sen, onların hayalini taşıyorsun. Ama unutma, asker olmak sadece silah taşımak değil; adalet taşımaktır.”
🎓 Hazırlıklar
Mahallede kadınlar Yusuf için bir yolculuk bohçası hazırladı.
Rüştü Bey, ona tarih ve coğrafya kitapları verdi.
Elif, kendi yazdığı bir şiiri Yusuf’un cebine koydu:
“Yolun uzun, yüreğin büyük,
Barış için yürü, savaşsız büyü.”
🎭 Duygusal Zirve
Yusuf, tren istasyonuna vardığında mahalle halkı onu uğurlamak için oradaydı. Zübeyde Hanım, son kez torununa sarıldı. “Git evlat,” dedi. “Ama ne olursa olsun, kalbin hep Bursa’da kalsın.”
Tren hareket ettiğinde, Yusuf camdan dışarı baktı. Elinde bayrağı vardı. Dudaklarından şu cümle döküldü: “Yeşil Bursa’nın oğluyum. Al sancağın yolcusuyum.”
📖 Bölüm-12: İlk Ders/Elif’in Sınıfı/1925 İlkbaharı/Bursa-Mollaarap Mahallesi
Sabah güneşi, okul binasının kırık camlarından içeri süzülüyordu. Duvarlar hâlâ savaşın izlerini taşıyordu ama sınıfın ortasında bir masa, bir tahta ve bir umut vardı. Elif, ilk kez öğretmen olarak sınıfa girecekti.
👧 Karakter: Elif
Yaş: 16
Hayali: Öğretmen olmak, çocuklara okuma yazma öğretmek.
Kişiliği: Duygusal, kararlı, sevgi dolu.
Elif, beyaz yakasını düzeltip aynaya baktı. “Bugün sadece ders vermeyeceğim,” dedi kendi kendine. “Bugün bir hayat başlatacağım.”
🧑🎓 Sınıfın İlk Günü
Sınıfta 12 çocuk vardı. Kimisi yetim, kimisi göçmen, kimisi savaşın sessiz tanığı.
Elif, tahtaya büyük harflerle yazdı: “Barış”
“Bu kelimeyi öğrenmeden hiçbir harfi öğrenemeyiz,” dedi. “Çünkü barış, her şeyin başlangıcıdır.”
👩👧 Zübeyde Hanım’ın Ziyareti
Zübeyde Hanım, öğle vakti sınıfa uğradı. Kapıdan sessizce izledi. Elif, çocuklara “gül” kelimesini anlatıyordu. “Gül hem güzel hem dikenlidir,” diyordu. “Tıpkı hayat gibi.”
Zübeyde Hanım gözyaşlarını silerek mırıldandı: “Benim torunum artık bir ışık oldu.”
🎭 Duygusal Zirve
Günün sonunda, Elif çocuklara küçük bir hikâye okudu. Konusu: “Bir şehir, savaşın ardından nasıl yeniden doğar?”
Çocuklar sessizce dinledi. Sonra bir kız çocuğu el kaldırdı: “Öğretmenim, biz de o şehir miyiz?”
Elif gülümsedi. “Evet. Siz, Bursa’nın yeni hikâyesisiniz.”
📝 Binbaşı Howell’in Son Satırı
Yıllar sonra, Elif’in öğretmenliği hakkında yazılan bir makalede Howell’in şu cümlesi yer aldı:
“Bir şehir, öğretmenleriyle yeniden kurulur. Elif, Bursa’nın kalbine yazılmış bir kelimedir: umut.”
📖 Bölüm-13: Son Mektup/Zamanın Ötesine/1926 Baharı/Bursa-Mollaarap Mahallesi
Gül fidanı bu yıl erken açmıştı. Zübeyde Hanım, avludaki sedire oturmuş, elinde kalemle son mektubunu yazıyordu. Gözleri artık uzağı seçemiyor, elleri titriyordu. Ama kalbi hâlâ güçlüydü. Bu mektup, torunlarına değil sadece; Bursa’ya, vatana, zamana yazılıyordu.
✉️ Mektubun İçeriği
“Sevgili Yusuf ve Elif,
Hayat, bazen bir savaş kadar sert, bazen bir gül kadar narin olur. Siz, ikisini de gördünüz. Ama unutmayın, insanı insan yapan, yaşadıkları değil; yaşadıklarından ne öğrendiğidir.
Yusuf, sen artık bir asker olacaksın. Silahın kadar vicdanın da keskin olsun. Barışı korumak, savaşmaktan daha büyük bir görevdir.
Elif, sen artık bir öğretmensin. Kalemini bir kılıç gibi kullan. Cehaleti yen, sevgiyi öğret.
Benim ömrüm, acılarla dolu bir nehir gibi aktı. Ama siz, o nehrin üzerine köprüler kurdunuz.
Gül fidanını unutmayın. O, bizim hikâyemizdir. Her bahar açarsa, bilin ki ben hâlâ buradayım.
Dualarımla, sevgimle, gururumla…
Zübeyde Hanım”
🧓 Veda Anı
Mektubu yazdıktan sonra, Zübeyde Hanım gül fidanının yanına gidip toprağı okşadı. “Ben gidiyorum,” dedi sessizce. “Ama siz kalın. Kalın ve büyüyün.”
O gece, Bursa’da rüzgâr hafif esti. Gül fidanı bir yaprak döktü. Sabah, Elif mektubu bulduğunda gözyaşları sessizce aktı. Yusuf, mektubu göğsüne bastırdı.
🎭 Duygusal Kapanış
Mektup, yıllar sonra Bursa’da bir okulun girişine asıldı. Altında şu cümle yazıyordu:
“Bir milletin geleceği, bir annenin duasında saklıdır.”
Şehitlerimizin ruhu şad olsun. Devletimiz, Milletimiz ve Ordumuz daim olsun.
Ne Mutlu Türk’üm Diyene!
Enflasyon verileri açıklandı
1
İş dünyası 2020’ye umutla bakıyor
388391 kez okundu
2
Sanayi Bakanı Müjdeyi verdi!
293644 kez okundu
3
Dış ticaret açığı, ağustosta yüzde 168 arttı
109258 kez okundu
4
Pegasus’tan İsrail kararı
51747 kez okundu
5
Gümrük alacaklarını yapılandırmaya ilişkin usul ve esaslar belli oldu
48389 kez okundu
Futbolda bahis soruşturması: Ahmet Çakar da gözaltında
Vergi düzenlemelerini içeren kanun teklifi TBMM’de kabul edildi
İsrail’in Eurovision’a katılmasına tepki
Asgari Ücret Tespit Komisyonu toplanıyor
Okula başlama yaşı değişecek mi?
Bursa Kız Lisesi’nden mezun oldu, Almanya’ya rektör seçildi
TİM Başkanı Gültepe: Kurda ihracatçıya rekabetçi seviye sunulsun
HSK’da adlî emanet soygununa ilişkin soruşturma
Adli emanette ikinci soygun
Ticaret Bakanı Ömer Bolat; ” Mal ihracatında rekor kırıldı”
Futbolda bahis soruşturması: Ahmet Çakar da gözaltında
Vergi düzenlemelerini içeren kanun teklifi TBMM’de kabul edildi
İsrail’in Eurovision’a katılmasına tepki
Asgari Ücret Tespit Komisyonu toplanıyor
Okula başlama yaşı değişecek mi?
Bursa Kız Lisesi’nden mezun oldu, Almanya’ya rektör seçildi
TİM Başkanı Gültepe: Kurda ihracatçıya rekabetçi seviye sunulsun
HSK’da adlî emanet soygununa ilişkin soruşturma
Adli emanette ikinci soygun
Ticaret Bakanı Ömer Bolat; ” Mal ihracatında rekor kırıldı”
bursa escort görükle eskort görükle escort bayan bursa görükle escort bursa escort bursa escort bayan