19 Nisan 2024 itibariyle Covid-19 ile mücadelede aşılanan sayısı kişiye ulaştı.

1xbetbetpasmariobet
a
en iyi rulet siteleri

Büyük Önder Atatürk 81 yıldır özlemle anılıyor

Hayatını milletinin ve vatanının bağımsızlığına adayan, kurucusu olduğu Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk Cumhurbaşkanlığını yapan Gazi Mustafa Kemal Atatürk, askeri ve siyasi dehasıyla Türk ve dünya tarihine adını yazdırdı.

Hayatını vatanının bağımsızlığına adayan, kurucusu olduÄŸu Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk CumhurbaÅŸkanlığını yapan Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 81 yıl önce 10 Kasım 1938’de, saat dokuzu beÅŸ geçe milletine veda etti.

Atatürk, 1881’de Selanik’te dünyaya geldi. Annesi Zübeyde Hanım’ın arzusu doÄŸrultusunda ilköÄŸrenimine Hafız Mehmet Efendi’nin mahalle mektebinde baÅŸlayan Atatürk, daha sonra babası Ali Rıza Efendi’nin isteÄŸi ile geçtiÄŸi Åžemsi Efendi Mektebi’nde ilkokulu bitirdi.

Ortaokul eÄŸitimi için gittiÄŸi Selanik Mülkiye RüÅŸtiyesi’nden kendi isteÄŸiyle ayrılan Atatürk, öÄŸrenimini Selanik Askeri RüÅŸtiyesi’nde sürdürdü. Bu okulda matematik öÄŸretmenliÄŸi yapan Yüzbaşı Mustafa Efendi, Atatürk’ü sınıftaki diÄŸer Mustafa’lardan ayırmak için üstün yetenekli öÄŸrencisine ikinci ad olarak “Kemal” ismini koydu.

Mustafa Kemal, Selanik Askeri RüÅŸtiyesi’ni bitirdikten sonra Manastır Askeri Ä°dadisi’nden ikincilikle mezun oldu. Askeri öÄŸreniminin yanında yabancı dil eÄŸitimi de alan Atatürk, yazları izinli döndüÄŸü Selanik’te Fransızca dersleri gördü.

Daha sonra Ä°stanbul’a gelerek 1899’da girdiÄŸi Harp Okulu’nu 1902’de teÄŸmen rütbesiyle bitiren Mustafa Kemal, Harp Akademisi’nden de 1905’te kurmay yüzbaşı rütbesiyle mezun oldu.

Ä°lk görevi için Åžam’a gitti

Atatürk, kurmaylık stajı için, 1905’te Åžam’da 5. Ordu emrine atandı. Suriye bölgesindeki üstün hizmetleri nedeniyle BeÅŸinci Rütbe’den Mecidi NiÅŸanı verilen Atatürk, 1907’de merkezi Makedonya’nın Manastır ÅŸehrinde bulunan 3. Ordu Karargahı’na atandı. Atatürk, 3. Ordu Karargahı’nın Selanik’teki kurmay ÅŸubesinde görevlendirildi.

Ä°stanbul’da 1909’da çıkan 31 Mart Ä°syanı’nı bastıran Hareket Ordusu’nda yer alan Mustafa Kemal, 1910’da Arnavutluk’taki isyanı bastırmak için düzenlenen harekatta da görev yaptı.

Ä°talyanların Osmanlı Devleti’ne savaÅŸ açması ve Trablusgarp’a asker çıkarması üzerine Atatürk, 1911’de Tobruk’a gönderildi. Atatürk komutasındaki kuvvetler, Tobruk ve Derne bölgesinde Ä°talyanlara baskın ÅŸeklinde taarruz ederek büyük zayiat verdirdi. Tobruk ve Derne’de Türk kuvvetlerini baÅŸarıyla yönettikten sonra binbaşı rütbesiyle 1912-1913 yıllarında Balkan Savaşı’na katılan Atatürk, Edirne’yi Bulgaristan’dan geri alan kolorduda görev yaptı.

“Vatanın müdafaasından daha mühim ve yüce vazife olamaz”

Atatürk, 1913’te Sofya’da ataÅŸeliÄŸe atandı. AtaÅŸe olarak görev yaptığı sırada, Birinci Dünya Savaşı’nın baÅŸlaması üzerine Atatürk, BaÅŸkomutanlık Vekaleti’ne müracaat ederek cephede görev almak istedi.

Kendisine “Sizin için orduda her zaman bir görev vardır. Ancak Sofya AtaÅŸemiliterliÄŸi’ni daha önemli gördüÄŸümüzden sizi orada bırakıyoruz.” cevabının verilmesi üzerine Büyük Önder, BaÅŸkomutan Vekili Enver PaÅŸa’ya ÅŸu mektubu yazdı:

“Vatanın müdafaasına ait faal vazifelerden daha mühim ve yüce bir vazife olamaz. ArkadaÅŸlarım muharebe cephelerinde, ateÅŸ hatlarında bulunurken ben, Sofya’da ataÅŸemiliterlik yapamam. EÄŸer birinci sınıf subay olmak liyakatinden mahrumsam, kanaatiniz bu ise, lütfen açık söyleyiniz.”

Bunun üzerine Atatürk, 1915’te Esat PaÅŸa komutasındaki 3. Kolordu’ya baÄŸlı TekirdaÄŸ’da oluÅŸturulacak 19. Tümen Komutanlığına atandı.

Ä°ngiliz ve Fransız harp gemilerinin, Çanakkale BoÄŸazı’nın giriÅŸ tabyalarını topa tutması ve karaya asker çıkarma giriÅŸiminde bulunması üzerine 19. Tümen Komutanlığının Maydos’a (Eceabat) nakli ve Atatürk’ün 19. Tümen Komutanlığı olarak görevini sürdürmesi kararlaÅŸtırıldı.

Gelibolu Yarımadası’na asker çıkaran ve Conkbayırı’na ilerleyen düÅŸman birlikleri Atatürk’ün komutasındaki 19. Tümen kuvvetlerinin taarruzuyla geri çekildi.

Atatürk, Conkbayırı taaruzu sırasında göÄŸsüne isabet eden ÅŸarapnel parçasının göÄŸüs cebindeki saati parçalayarak dönmesi sonucu mutlak bir ölümden kurtuldu.

Anafartalar Grubu Komutanlığı’na atanan Atatürk’ün komutasındaki kuvvetlerin taaruzuyla düÅŸman ele geçirdiÄŸi tepelerden kıyı bölgelerine itildi. Arıburnu ve Anafartalar bölgelerinde kahramanca savaÅŸan Atatürk büyük baÅŸarı kazandı ve albaylığa terfi etti.

Atatürk’e, Arıburnu ve Anafartalar’daki üstün baÅŸarıları nedeniyle Muharebe Altın Liyakat Madalyaları verildi.

DoÄŸu Cephesi

DoÄŸu Cephesi’nde 16. Kolordu Komutanlığına atanan Atatürk, 1916’da Rus saldırılarını durdurarak Bitlis ve MuÅŸ’u düÅŸmandan geri aldı ve bu cephede generalliÄŸe terfi etti.

Atatürk, 1917’de Veliaht Vahdettin ile Almanya’ya giderek Alman Genel Karargahı ve Alman savaÅŸ cephelerinde incelemelerde bulundu.

Suriye cephesinde 1918’de 7. Ordu’ya komutan olarak atanan Atatürk, Ä°ngilizlere karşı baÅŸarıyla mücadele etti.

Bağımsızlık mücadelesi

Atatürk, Birinci Dünya Savaşı’nın sona ermesiyle imzalanan Mondros AteÅŸkes AntlaÅŸması’ndan sonra Ä°stanbul’a döndü. Ülkeyi düÅŸman iÅŸgalinden kurtarmak amacını gizli tutarak, ordu müfettiÅŸliÄŸi göreviyle Ä°stanbul’dan ayrıldı.

Deniz yoluyla 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkan Atatürk, 22 Haziran 1919’da Amasya Genelgesi’ni yayımladı ve Türk milletine, “vatanın bütünlüÄŸünün ve milletin bağımsızlığının tehlikede olduÄŸunu, azim ve kararlılıkla vatanın kurtarılması için Sivas’ta bir kongre toplanacağını” bildirdi.

Atatürk, vatanı ve milleti parçalanma tehlikesinden kurtarmak için baÅŸlatılan milli mücadele uÄŸrunda serbestçe çalışmasına engel olmasından dolayı Osmanlı Hükümeti’nin verdiÄŸi görevden ve askerlikten istifa etti.

Daha sonra Mustafa Kemal, 23 Temmuz 1919’da Erzurum’da, 4 Eylül 1919’da Sivas’ta toplanan kongrelerin baÅŸkanlığını yaptı. Bu kongrelerde, “DüÅŸman iÅŸgaline karşı milletin vatanı savunacağı, bu amaçla geçici bir hükümetin kurulacağı ve bir milli meclisin toplanacağı, manda ve himayenin kabul edilmeyeceÄŸi” kararları alındı ve açıklandı.

Atatürk’ün çabalarıyla, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) 23 Nisan 1920’de Ankara’da tarihi görevine baÅŸladı. Milletin iradesi ve egemenliÄŸini temsil eden Meclise ve hükümete baÅŸkan seçilen Atatürk, Türk bağımsızlık mücadelesinin askeri, siyasi ve sosyal lideri oldu.

TBMM açılmadan 17 gün önce, 6 Nisan 1920’de, Mustafa Kemal Atatürk’ün talimatıyla Anadolu Ajansı (AA) kuruldu. “Türkiye’nin sesini dünyaya duyurmak” amacıyla kurulan AA, TBMM’nin çıkardığı ilk yasaları duyurdu, milli mücadelenin ve KurtuluÅŸ Savaşı’nın her aÅŸamasına tanıklık etti.

TBMM açılarak milli bir hükümet kurulmasına raÄŸmen Osmanlı Hükümeti ile Ä°tilaf Devletleri arasında 10 AÄŸustos 1920’de Sevr AntlaÅŸması imzalandı.

Büyük Önder Atatürk, United Telegraph gazetesi muhabirine yaptığı açıklamada, Sevr AntlaÅŸması’nı tanımadıklarını vurgulayarak, “Siyasi, adli, iktisadi ve mali bağımsızlığımızı imhaya ve neticede yaÅŸama hakkımızı inkara ve kaldırmaya yöneltilmiÅŸ Sevr AntlaÅŸması bizce mevcut deÄŸildir.” ifadelerini kullandı.

TBMM tarafından Osmanlı Hükümeti ile Ä°tilaf Devletleri arasında imzalanan Sevr AntlaÅŸması’nın kabul edilmediÄŸi dünyaya duyuruldu.

Yunan ordusu bozguna uğratıldı

Ä°tilaf Devletleri’nin yardımıyla Ä°zmir’i iÅŸgal eden Yunan kuvvetlerinin ilerlemesi 1921’de, Birinci ve Ä°kinci Ä°nönü savaÅŸlarıyla durduruldu.

Yunan ordusunun 23 AÄŸustos 1921’de yeniden taarruz etmesiyle 22 gün sürecek Sakarya Meydan Muharebesi baÅŸladı. Atatürk, birliklere, “Savunma hattı yoktur, savunma sathı vardır. O satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça terk olunamaz.” emrini verdi.

Yunan ordusu bozguna uÄŸratılarak, BaÅŸkomutan Mustafa Kemal PaÅŸa’nın yönettiÄŸi Türk ordusu, Sakarya Meydan Muharebesi’ni zaferle sonuçlandırdı. Bu zafer nedeniyle Mustafa Kemal Atatürk’e, TBMM tarafından “MareÅŸal” rütbesi ve “Gazi” unvanı verildi.

Sakarya Zaferi’nin ardından 13 Ekim 1921’de Kafkas Cumhuriyetleri ile Kars AntlaÅŸması, 20 Ekim 1921’de Fransızlarla Hatay haricinde bugünkü Türkiye sınırının çizildiÄŸi Ankara AntlaÅŸması imzalandı.

Büyük Taarruz

Atatürk’ün komutanlığında Türk ordusu, vatanı düÅŸman iÅŸgalinden kurtarmak için 26 AÄŸustos 1922’de karşı saldırıya geçerek Büyük Taarruz’u baÅŸlattı.

Mustafa Kemal PaÅŸa’nın yönettiÄŸi 30 AÄŸustos 1922’deki Dumlupınar (BaÅŸkomutan) Meydan Muharebesi’nde Türk ordusu, Yunan ordusunun büyük kısmını yok etti. Bozguna uÄŸrayarak kaçan düÅŸman kuvvetlerini izleyen Türk ordusu, 9 Eylül 1922’de Ä°zmir’e girdi.

Anadolu’yu düÅŸman istilasından kurtaran büyük askeri zaferlerin ardından 11 Ekim 1922’de Mudanya AteÅŸkes AntlaÅŸması imzalandı ve Ä°tilaf Devletleri iÅŸgal ettikleri Türk topraklarından çekildi.

“Lozan AntlaÅŸması, büyük bir suikastın yıkılışını ifade eder”

Ä°smet Ä°nönü baÅŸkanlığındaki Türkiye heyeti ile Ä°ngiltere, Fransa, Ä°talya, Japonya, Yunanistan, Romanya ve Yugoslavya arasında 24 Temmuz 1923’te Lozan AntlaÅŸması imzalandı.

Büyük Önder, Lozan AntlaÅŸması’na iliÅŸkin, “Bu antlaÅŸma, Türk milleti aleyhine, asırlardan beri hazırlanmış ve Sevr AntlaÅŸması’yla tamamlandığı zannedilmiÅŸ büyük bir suikastın yıkılışını ifade eder bir vesikadır.” deÄŸerlendirmesinde bulundu.

Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk CumhurbaÅŸkanı

KurtuluÅŸ Savaşı’nın ardından TBMM tarafından 29 Ekim 1923’te Cumhuriyet ilan edilirken, Mustafa Kemal Atatürk de cumhurbaÅŸkanı seçildi. 1938’deki ölümüne dek arka arkaya 4 kez cumhurbaÅŸkanı seçilen Atatürk, bu görevi en uzun süre yürüten CumhurbaÅŸkanı oldu.

CumhurbaÅŸkanı Mustafa Kemal Atatürk’e 14 Haziran 1926’da Ä°zmir’de yapılması planlanan suikast giriÅŸimi engellendi. Suikast giriÅŸiminin elebaÅŸları Ä°zmir’de tutuklandı.

Büyük Önder, suikast giriÅŸimine iliÅŸkin Anadolu Ajansı’na yaptığı açıklamada, “Alçak giriÅŸimin benim ÅŸahsımdan ziyade mukaddes Cumhuriyetimize ve onun dayandığı yüksek ilkelerimize yönelmiÅŸ bulunduÄŸuna ÅŸüphe yoktur. Benim naçiz vücudum bir gün elbet toprak olacaktır fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.” deÄŸerlendirmesinde bulundu.

Gazi Mustafa Kemal’e, 24 Kasım 1934’te 2587 sayılı Kanunla “Atatürk” soyadı verildi ve bu soyadının baÅŸkaları tarafından kullanılması yasaklandı.

Hatay’ın ana vatana katılması için yoÄŸun diplomatik çaba gösteren Atatürk’ün bu amacı, vefatının ardından 1939’da gerçekleÅŸti.

Hayatını milletinin ve vatanının bağımsızlığına adayan Gazi Mustafa Kemal Atatürk, askeri ve siyasi dehasıyla Türk ve dünya tarihine adını yazdırdı. Atatürk 81 yıl önce 10 Kasım 1938’de 57 yaşındayken Dolmabahçe Sarayı’nda saat dokuzu beÅŸ geçe hayatını kaybetti.

Dünya liderlerinin Atatürk hakkındaki sözleri

Atatürk’ün vefatı sadece Türkiye’de deÄŸil bütün dünyada büyük üzüntüyle karşılanırken, yabancı devlet adamları birçok açıklama yaptı ve mesaj yayımladı.

Dönemin ABD BaÅŸkanı Franklin Roosvelt Atatürk’ün ölümünün ardından, “Benim üzüntüm iki türlüdür; önce büyük bir adamın kaybından dolayı bütün dünya gibi üzgünüm, ikinci üzüntüm ise bu büyük adamla tanışmak konusundaki içten dileÄŸimin gerçekleÅŸmesine imkan kalmamış olmasıdır.” deÄŸerlendirmesinde bulundu.

Afgan Kralı Amanullah Han, “O büyük insan yalnız Türkiye için deÄŸil, bütün DoÄŸu, bütün DoÄŸu ulusları için de en büyük önderdi.” ifadelerini kullandı.

Ä°ngiltere BaÅŸbakanı Lloyd George, “ArkadaÅŸlar, yüzyıllar nadir olarak dahi yetiÅŸtirir. Åžu talihsizliÄŸimize bakın ki o büyük dahi çağımızda Türk ulusuna nasip oldu. Mustafa Kemal’in dehasına karşı elden ne gelirdi?” deÄŸerlendirmesini yaptı.

İtalya Başbakanı Giovanni Leone, şunları kaydetti:

“Kemal Atatürk, yalnız yeni Türkiye’nin sembolü deÄŸil, aynı zamanda çağımızın en ilgi çekici ÅŸahsiyetlerinden birisidir. Çalışkan, güçlü ve hür Avrupa’nın diÄŸer ülkeleri ile iÅŸ birliÄŸine saÄŸlam ÅŸekilde baÄŸlı olan Türkiye, bugün de onun izinde yürümektedir.”

Dünya basınında Atatürk

Büyük Önder’in ölümü dünya basınında da geniÅŸ yer buldu.

Almanya’daki Dresdner Neueste gazetesinde, “Kemal Atatürk kendinden sonra geleceklere sadece yirmi yıllık bir eser deÄŸil, aynı zamanda dış dünyada da itibarını kanıtlamış ve yükselmekte olan bir devlet bırakmaktadır.” ifadeleri yer aldı.

ABD’de yayımlanan Chicago Daily Tribune’de Atatürk’le ilgili, “Halkından ayrılmış olması Türkler için trajik bir kayıptır ama bu aynı zamanda dünya için de bir kayıptır. Çünkü Kemal, Türkiye’yi insani ilerleme yoluna sokmuÅŸtu, hayatını onun hep daha ileri gitmesine adamıştı. Onun yönetiminde Türkiye, Yakın DoÄŸu’da yeni bir istikrar unsuru oldu, saygı uyandıracak kadar kuvvetli ve talihsiz giriÅŸimlerden kaçınacak kadar bilge.” deÄŸerlendirmesinde bulunuldu.

Belçika gazetesi Libre Belgique’de, “Türkiye’nin uluslararası ünü, itibarı ve otoritesi durmaksızın yükselmiÅŸtir. Ulusuna bu kadar az zamanda, bu ölçüde hizmet edebilen tek devlet adamı Atatürk’tür.” ifadelerine yer verildi.

Çin’deki The China Press’de Atatürk’ün ölümüne iliÅŸkin haberde ÅŸunlar kaydedildi:

“Yeni Türkiye’nin CumhurbaÅŸkanı Atatürk’ün ölümü, sadece dünya çapında muhteÅŸem bir ÅŸahsiyeti ve büyük bir lideri deÄŸil, on yıllar boyunca Türk halkının baÄŸrında alevlenmiÅŸ ve büyümüÅŸ özgürlük ateÅŸinin gerçek kaynağını da bizden ayırdı.”

Brezilya’daki O Estado de S. Paulo gazetesinde, “Tarih boyunca dünyanın hiçbir ülkesinde Mustafa Kemal Atatürk kadar gayretli bir lider görülmemiÅŸtir.” ifadesi yer aldı.

Ä°ngiliz gazetesi Daily Express’de, “Hiçbir modern lider Atatürk’ün karşılaÅŸmış olduÄŸu fiziksel ve sosyal güçlüklerle karşılaÅŸmamıştır. Fakat Atatürk kendi rızasıyla bu güçlüklere karşı savaÅŸmayı seçip Türkiye’nin batık ve tükenmiÅŸ kalıntılarını önce kurtarıp sonra ülkeyi tekrar inÅŸa etme iÅŸine giriÅŸti.” deÄŸerlendirmesinde bulunuldu.

Japonya’da yayımlanan The Japan Times da ÅŸunlar kaydedildi:

“Erzurum ve Sivas Kongrelerini düzenleyip başına geçtiÄŸi milliyetçi hareketi zafere taşıyan Atatürk’ün kariyerinin modern dünyada henüz bir eÅŸine rastlanmamıştır. Ondan önce de birçok önder uluslar yarattı. Ama onun iÅŸi hepsinden zordu. O, asırlardır çürümeye yüz tutmuÅŸ bir ulusun yeniden ayakları üzerinde durmasını saÄŸladı.”

Atatürk’ün naaşı 10 Kasım 1953’te Anıtkabir’e nakledildi

Atatürk’ün Türk bayrağına sarılı tabutu, Dolmabahçe Sarayı büyük tören salonunda bir katafalk üzerine yerleÅŸtirilerek 3 gün süreyle milletin ziyaretine bırakıldı.

Cenaze, daha sonra 20 Kasım 1938’de Ankara’ya getirildi ve 21 Kasım 1938’de büyük törenle Etnografya Müzesi’ndeki geçici kabrine konuldu. Cenaze törenine bütün dünya devletleri özel temsilciler gönderdi. Törende, Çanakkale’de ve diÄŸer muharebelerde Atatürk’e karşı savaÅŸmış yabancı generaller de yer aldı.

Atatürk’ün naaşı, ölümünün 15’inci yılı olan 10 Kasım 1953’te Anıtkabir’e nakledildi.

AA

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

‘Ä°ÅŸ ahlakı uygulamalarındaki hukuki eksiklik giderilmeli’

HIZLI YORUM YAP



Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.