05 Kasım 2024 itibariyle Covid-19 ile mücadelede aşılanan sayısı kişiye ulaştı.

1xbetbetpasmariobet
a
en iyi rulet siteleri

“Dar Gelirli Ekonomik Büyümeyi Hissediyor mu?”

Sabit kesimli ve dar gelirli kesim büyümeyi kesinlikle hissedemiyor aksine giderek küçülüyor. Büyümenin bu kanadının mutlaka ama mutlaka düzeltilmesi şart.

Geçen hafta içeride oldukça yoğun bir veri akışı vardı. İlk olarak ekonomik büyüme rakamları açıklandı. 2022 yılının ilk çeyreğinde yıllık bazda %7,3 çeyreklik bazda da %1.2 büyümüşüz. Piyasada medyan ekonomik büyüme beklentisi yıllık %7.2’di. Bu yönü itibariyle bir miktar beklentilerin üzerinde büyümüşüz. Büyümek ekonomiler için elbette çok önemli. Fakat sadece büyümek değil nasıl ve neye rağmen büyüdüğünüz de çok önemli. Biz de büyüme rakamlarına bir de bu perspektiften bakalım.

İlk olarak büyümenin ana kaynağının özel tüketim harcamaları olduğunu görüyoruz. İlk çeyrekte hane halkının özel tüketim harcamaları yıllık bazda %19,5 oranında artış göstermiş. Bu da bize çok net gösteriyor ki sene başında artan maaş ve ücret zamları enflasyon daha da artacak endişeleriyle hane halkı talebini artırmış. Yani ilk çeyrekte güçlü bir şekilde öne çekilmiş talep var ve enflasyon beklentilerindeki bozulmanın enflasyonu artıran önemli bir unsur olduğunun en açık göstergelerinden biri. Tüketim sonrası büyümeye katkı yapan ikinci kalem de net ihracat yani dış talep. İç ve dış talep kaynaklı bir büyüme olduğunu düşündüğümüzde sürdürülebilirlik açısından büyümenin iyi bir tablo çizmediğini söyleyebilirim.

Büyümeye sektörel bazda baktığımızda ana kaynağın hizmet sektöründen geldiğini görüyoruz. Sanayi ilk çeyrekte hizmet sektörünün yarısı kadar bir katkı sağlamış. Öte yandan tarım sektörünün de büyümeye katkısı %0,9. Yani yok denecek kadar az. Hâlihazırda gıda fiyatlarının oldukça yüksek olduğunu düşündüğümüzde tarım sektörünün neredeyse yerinde sayması tehlikenin de ne kadar büyük olduğunu gösteriyor aslında.

Büyüme ile ilgili en önemli sorun gelirden alınan pay kısmında. Emeğin gelirden aldığı payda dramatik bir düşüş söz konusu. İşgücü ödemelerinin 2019’da başlayan düşüş süreci bir hayli hızlanmış durumda. Örneğin 2020 yılının 1. çeyreğinde işgücü ödemelerinin GSYİH içindeki payı %39,1 iken 2022’nin 1. Çeyreğinde bu oran %31.1’e kadar düşmüş. Yani emek aleyhine bir büyüme var. Sabit kesimli ve dar gelirli kesim büyümeyi kesinlikle hissedemiyor aksine giderek küçülüyor. Büyümenin bu kanadının mutlaka ama mutlaka düzeltilmesi şart. Bu konu ile ilgili Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati bugün şöyle demiş; “Biz bir yol ayrımına gittik. Enflasyonla birlikte büyümeyi tercih ettik. Yoksa enflasyonu düşürmek için çok sert tedbirler alabilirdik. Bu sistemden dar gelirliler hariç üretici firmalar, ihracatçılar kâr ediyorlar.” Bu söylemler bana şöyle yansıyor; büyümeden dar gelirlilerin aldığı payın giderek azalması bilinçli bir tercih ve anlaşılan o ki süreç bu minvalde devam edecek.

İçeride açıklanan ikinci veri de Mayıs ayı enflasyon rakamlarıydı. TÜFE aylık bazda %2,98 (medyan beklenti %4,5’du) yıllık bazda da %73,5 (medyan beklenti %76,5) olarak açıklandı. Yİ-ÜFE’de aylık %8,76 yıllık olarak da %132,1 açıklandı. Böylelikle ÜFE-TÜFE makası %58,7 ile tarihi zirvesine ulaşırken negatif reel faiz de tarihi zirvesi olan %59,5’ne yükseldi.

Enflasyonla ilgili ilk olarak şu tespitle başlamak isterim. Bu ayki TÜFE rakamları beklentinin altında geldi. Bilindiği üzere uzunca bir süredir piyasada TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamlarının hissedilenin çok altında olduğuna dair uzlaşılmış bir kanı var. Bu ay hem enflasyonun beklenilenin altında gelmesi ve bir de madde sepetlerindeki mal fiyatlarının açıklanmaması bu tartışmaları daha da alevlendirmişe benziyor. Bu tartışmalarla birlikte enflasyonda zirvenin ne zaman görüleceğine ilişkin tahminler de hız kazandı. Bu ayki rakamlara baktığımızda aylık rakamda geçen aya göre düşme var. Bu nedenle kimilerine göre yıllık enflasyonda da Haziran ayında bir düşme görmemiz hayli olası. Bu durumda Merkez Bankası’nın enflasyon raporundaki tahmini doğru olacak. Ben bu noktada Merkez Bankası’ndan ayrışıyorum. Bana göre zirve 3. çeyrekte %75-80 arası bir oranda gerçekleşecek. Bakalım Haziran ayında zirveyi görmüş olacak mıyız, merakla bekliyorum.

 

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Fransa Açık’ta şampiyon Nadal

HIZLI YORUM YAP