26 Nisan 2024 itibariyle Covid-19 ile mücadelede aşılanan sayısı kişiye ulaştı.

1xbetbetpasmariobet
a
en iyi rulet siteleri

DEPREMDE ZARAR GÖRENLERİN YASAL HAKLARI İLE İLGİLİ SUJELERİN İDARİ, CEZAİ VE HUKUKİ SORUMLULUĞU

İmar Kanunu kapsamına giren bütün yapılar için kural olarak ruhsat alınması zorunludur. Ruhsat alma zorunluluğu sadece yeni inşa edilecek yapılar için öngörülmüş olmayıp, mevcut yapılarda yapılacak esaslı tamirat ve tadilatlar için de geçerlidir.

BildiÄŸiniz üzere geçtiÄŸimiz ay Ä°zmir’de oldukça ÅŸiddetli bir deprem meydana geldi ve ardından ne yazık ki pek çok kayıp yaÅŸandı. Bu durum, deprem neticesinde hasar gören yıkılan binaların imar ve deprem mevzuatına uygun yapılmadığı, saÄŸlam olmayan zeminlerde çarpık ve plansız yapılaÅŸma ile eksik malzemelerle çürük olarak nitelendirilen yapıların ortaya çıktığı iddiaları ile birlikte, elbette ki bizlere “deprem deÄŸil tedbirsizlik öldürür” cümlesini düÅŸündürdü. Bu nedenle sizlere öncelikle imar hukuku, imar mevzuatı ve ilgili kavramlardan yola çıkarak, depremde zarar görenlerin baÅŸvurabileceÄŸi yasal yollar ile zarara sebebiyet verenlerin sırasıyla idari, cezai ve hukuki sorumluluklarından bahsedeceÄŸim.

Türkiye’de 1950’li yıllardan itibaren sanayileÅŸme ile birlikte köyden kentlere göç hızlanmış ve boÅŸ arazilerin imara açılması ile planlı ÅŸehirleÅŸme önem kazanmaya baÅŸlamıştır. Böylece “imar hukuku” kavramı da hayatımıza girmiÅŸ ve “yerleÅŸim yerlerinin, ulusal, bölgesel ve çevresel koÅŸullara uyumlu, fen ve saÄŸlık ilkelerine uygun olarak düzen içerisinde kurulup geliÅŸmesini, hazırlanacak planlara göre yapılacak yapılar ile özel mülkiyet alanlarının ve toplumun kullanımına terk edilen yerlerin tabi olacakları objektif ilkeleri, bu ilkelere uyulmaması halinde uygulanacak yaptırımları belirten bir hukuk dalı” ÅŸeklinde tanımlanmıştır.

3194 sayılı Ä°mar Kanunu imar planlarının hazırlanması ve yapının inÅŸa edilmesi süreçlerini ve imar kurallarına aykırı hareket edilmesi halinde uygulanacak yaptırımları düzenlemektedir. Ä°mar Kanunu’nun 5. Maddesinde yapı kavramı; “karada ve suda, daimi veya muvakkat, resmi ve hususi yer altı ve yer üstü inÅŸaatı ile bunların ilave, deÄŸiÅŸiklik ve tamirlerini içine alan sabit ve müteharrik tesisler” olarak tanımlanmıştır. Aynı maddeye göre, “kendi başına kullanılabilen, üstü örtülü ve insanların içine girebilecekleri ve insanların oturma, çalışma, eÄŸlenme veya dinlenmelerine veya ibadet etmelerine yarayan yapılar” ise bina olarak tanımlanmıştır.

Ä°mar Kanunu kapsamına giren bütün yapılar için kural olarak ruhsat alınması zorunludur. Ruhsat alma zorunluluÄŸu sadece yeni inÅŸa edilecek yapılar için öngörülmüÅŸ olmayıp, mevcut yapılarda yapılacak esaslı tamirat ve tadilatlar için de geçerlidir. Yapı ruhsatı; imar mevzuatı açısından, kanunen izin almaya baÄŸlı tutulan bir yapının yapılabilmesi için yetkili idareden izin verilmiÅŸ bulunduÄŸunu gösteren belge anlamındadır. Yapı, baÅŸta Ä°mar Kanunu olmak üzere tüm mevzuata, imar planına ve teknik kurallara uygun olmalıdır. Yapı kullanma izni ise, yapının daha önce ilgili idareden alınmış olan inÅŸaat ruhsatı doÄŸrultusunda tamamlanmış olduÄŸunu ve kullanılmasında fen ve saÄŸlık bakımından mahzur bulunmadığını gösteren belgedir. Bu izin belgesinin verilmiÅŸ olması mal sahibine yapı üzerinde istediÄŸi ÅŸekilde deÄŸiÅŸiklik yapma izni vermez. Ayrıca, yapı kullanma izninin verilmiÅŸ olması daha sonra ortaya çıkan ruhsata aykırılıklardan doÄŸan sorumluluÄŸu da ortadan kaldırmayacaktır.

Ä°mar Kanunu’nun 42. maddesine göre ruhsatsız veya ruhsata, ruhsat eki etüt ve projelere veya imar mevzuatına aykırı inÅŸaatlar dolayısı ile imar para cezası uygulanır. Yapıldığı tarih itibarıyla plana ve mevzuata uygun olmakla birlikte, mevcut haliyle veya öngörülen bir afet tehlikesi karşısında yıkılacak derecede tehlikeli olduÄŸu tespit edilen yapılara, ilgili idarece yapılan yazılı uyarıya raÄŸmen tanınan süre içinde takviyede bulunmayan veya bu yapıları yıkmayan yapı sahibine de imar para cezasına iliÅŸkin hükümler uygulanacaktır. Bunun yanında, yapının mühürlenmesi, yapı ruhsatının ve yapı kullanma izninin iptali, kamu hizmetlerinden ve tesislerinden faydalandırmama ve yıkım da öngörülen cezalar arasındadır.

Ä°mar Kanunu ve ilgili mevzuatların yanında, Türkiye Bina Deprem YönetmeliÄŸi 18 Mart 2018 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak 1 Ocak 2019 tarihinde yürürlüÄŸe girmiÅŸtir. Bu YönetmeliÄŸin amacı; yapının bulunduÄŸu deprem bölgesi ve zemin özellikleri dikkate alınarak yeniden yapılacak, deÄŸiÅŸtirilecek, büyütülecek resmi ve özel tüm binaların ve bina türü yapıların tamamının veya bölümlerinin deprem etkisi altında tasarımı ve yapımı ile mevcut binaların deprem etkisi altındaki performanslarının deÄŸerlendirilmesi ve güçlendirilmesi için gerekli kuralları ve minimum koÅŸulları belirlemektir. Deprem etkisi altında binaların tasarımı için bu YönetmeliÄŸin ekinde yer alan esaslar uygulanır.

Deprem bölgelerinde, deprem güvenliÄŸini esas alan bir planlama yapmayan, fay hatları üzerinde veya yapıların depreme uygun ÅŸekilde inÅŸa edilmesi konusunda gerekli denetimi yapmayan, inÅŸaatların proje ve iskan aÅŸamasında denetlenme görevini yerine getirmeyen Bakanlıklar, valilik ve ilgili belediyeler ile binaları doÄŸru ÅŸekilde projelendirmeyen mimar ve mühendisler, binaları projelerine ve yapı güvenliÄŸi kurallarına uygun ÅŸekilde inÅŸa etmeyen müteahhit ve yükleniciler, yapı denetim kuruluÅŸları, teknik uygulama sorumluları ile, binalarda gerekli izinleri almadan yapı güvenliÄŸini ortadan kaldıracak ÅŸekilde tadilat yapan bina sahipleri de oluÅŸan zararlardan sorumlu olacaklardır.

4 Kasım 1950 tarihli Avrupa Ä°nsan Hakları SözleÅŸmesi ve T.C. Anayasası 2. maddesi kapsamında bir insanın en temel hakkı yaÅŸam hakkıdır ve bu hak kanunlar çerçevesinde korunmaktadır. Buna göre sosyal devlet ilkesinin bir sonucu olarak idare, bünyesinde tehlike barındıran faaliyetlerinden kaynaklanan zarardan kusuru olmasa dahi sorumludur. Zarar görenler, deprem öncesinde deprem ve yapı güvenliÄŸine uygun bir kentleÅŸme, zemin seçimi, denetim yükümlülüÄŸünü yerine getirmeyen Çevre ve Åžehircilik Bakanlığı, valilik ve ilgili belediyelere karşı tazminat davası açılabileceklerdir Zarar tarihinden itibaren 1 yıl içinde ilgili idarelere yazılı baÅŸvuru yapılarak maddi ve manevi tazminat talebi iletilmelidir. Bunun yanında, ülkemizde “imar affı “ olarak bilinen, 2981 sayılı Yasa uyarınca, depremde yıkılan ya da hasar gören binalarda öncesinde imar mevzuatına aykırılık barındıranlara bu yasayla birlikte yapı kayıt belgesi verilirken, binanın dayanıklılığına iliÅŸkin gerekli koÅŸulları taşıyıp taşımadığı hususunun incelenmemiÅŸ olması durumunda, yine idarenin hizmet kusurunun varlığı kabul edilebilecektir.

Ceza Hukuku açısından ise deprem neticesinde meydana gelen ölüm ya da yaralanmalarda, ilgili kiÅŸilerin “Taksirle Ölüme veya Taksirle Yaralamaya Neden Olma” suçlarından dolayı cezai sorumluluÄŸu söz konusu olacaktır. Bu suçlarda cezai sorumluluk saptanırken öncelikle, ilgili kiÅŸinin taksir niteliÄŸinde bir kusurunun olup olmadığı ve bu taksirli fiil ile ölüm ya da yaralanma olayı arasında bir nedensellik bağı olup olmadığının belirlenmesi gerekir. Ayrıca ilgili kiÅŸi örneÄŸin bir yapı denetim firması ise görevi kötüye kullanma suçundan ceza alabilecekken lisansının da iptal olması söz konusu olacaktır. Hatta söz konusu firmanın aldığı numuneyi test eden laboratuarın dahi ÅŸartları gerçekleÅŸtiÄŸi takdirde cezai sorumluluÄŸu söz konusu olabilecektir.

Deprem neticesinde binaların yıkılması sonucu meydana gelen ölüm ya da yaralanmalarda zarar görenler, yine sayılan ilgililer hakkında, Borçlar Kanunu 72. maddesi uyarınca zararı ve zarar vereni öÄŸrendiÄŸi tarihten itibaren 2 yıl ve her halde zararı doÄŸuran haksız fiilin iÅŸlenmesinden itibaren 10 yıl içinde, yine Borçlar Kanunu 49. maddesine göre haksız fiil sebebiyle maddi ve manevi tazminat davası açılabilecektir. Zararın tespiti için taşınmazın baÄŸlı bulunduÄŸu yerdeki Sulh Hukuk Mahkemeleri’ne müracaat edilerek öncelikle zarar tespiti yaptırılabilir. Bunun dışında eser sözleÅŸmesi hükümleri gereÄŸince de sonradan ortaya çıkan gizli ayıplardan dolayı ilgili kiÅŸilerin hukuki sorumlukları bulunmaktadır. Yıkılan veya hasar gören binada birden fazla kiÅŸinin sorumluluÄŸu mevcut ise, ilgililer kusurları oranında müÅŸtereken sorumlu olacaklarından hepsine karşı birlikte husumet yöneltilerek dava açılabilecektir. Ä°lgili kiÅŸilerin hukuki sorumluluÄŸu sadece ölüm ya da yaralanma halleri ile sınırlı olmayıp, bunlar yanında binadaki yıkım ya da hasar sebebi ile uÄŸranılan diÄŸer zararlar ile zarar gören yapı emsali bir yapının ikamesi için ödenmesi gereken emsal kira bedeli, ayıplı yapıdaki ayıbın makul sürede giderilmesi ve yakınların ölümünden dolayı manevi tazminat ve destekten yoksun kalma tazminatı da talep edilebilir. Tüketici hukuku çerçevesinde ise, müteahhitler normal ÅŸartlarda teslimden itibaren 5 yıl boyunca üretim hatalarından tüketiciye karşı sorumlu olup, bunun yanında inÅŸaat projeye uygun yapılmadıysa veya firma vaat ettiÄŸi kalitede malzeme kullanmadıysa özellikle statik projede yer alan taşıyıcı unsurları tam olarak gerçekleÅŸtirmediyse bu defa sorumluluk gizli ayıp uyarınca bina ömrü boyunca sürecektir. Bunların yanında zarar gören taşınmazın sigortasının mevcut olması durumda, ilgili sigorta ÅŸirketine baÅŸvurularak da meydana gelen zararın tazmini talep edilebilir. 6305 sayılı Afet Sigortaları Kanunu gereÄŸince ise, 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu kapsamındaki bağımsız bölümler, tapuya kayıtlı ve özel mülkiyete tabi taşınmazlar üzerinde mesken olarak inÅŸa edilmiÅŸ binalar, bu binalar içinde yer alan ve ticarethane, büro ve benzeri amaçlarla kullanılan bağımsız bölümler ile doÄŸal afetler nedeniyle devlet tarafından yaptırılan veya verilen kredi ile yapılan meskenler zorunlu deprem sigortasına tabidir. Ancak, zorunlu deprem sigortasının ödemeleri sınırlı olup, ölüm dahil olmak üzere tüm bedeni zararlar, manevi tazminat talepleri, enkaz kaldırma masrafları, yoksun kalınan kar kaybı, iÅŸ durması, kira mahrumiyeti, her türlü taşınır mal, eÅŸya ve benzerleri kayıplar sigorta kapsamı dışındadır.

Son olarak saydığımız ilgililerden kamu kurumu niteliÄŸinde olanlara karşı açılacak davalar idare mahkemelerinin, bunun dışında gerçek veya tüzel kiÅŸilere karşı açılacak davalar ise niteliÄŸine göre hukuk, ticaret ya da tüketici mahkemelerinin, ceza davaları ise ceza mahkemelerinin görev alanına girecektir.

Av. Bengisu CoÅŸkuner

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

İhbara giden polis ekibine silahla ateş edildi: 1 şehit, 1 yaralı

HIZLI YORUM YAP



Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.