27 Nisan 2024 itibariyle Covid-19 ile mücadelede aşılanan sayısı kişiye ulaştı.

1xbetbetpasmariobet
a
en iyi rulet siteleri

Kanser hücrelerinin yeni silahı ‘siyah bal’

Prof. Dr. Abdurrahim Koçyiğit, Kazdağları'nın endemik bitkilerinden ve meşe palamudu ağacının akıntısından beslenen arılardan elde edilen siyah balın, kanser hücrelerini öldürme özelliğini keşfetti.

Bezmialem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Tıbbi Biyokimya Anabilim Dalı BaÅŸkanı Prof. Dr. Abdurrahim KoçyiÄŸit, KazdaÄŸlarının endemik bitkilerinden ve meÅŸe palamudu aÄŸacının akıntısından beslenen arılardan elde edilen siyah balın, kanser hücrelerini öldürme özelliÄŸini ortaya koydu. 

Prof. Dr. KoçyiÄŸit, 9 kiÅŸilik ekibiyle balın kanser üzerindeki etkilerini incelemek amacıyla Türkiye’nin muhtelif bölgelerinde yetiÅŸen çiçek, çam ve kestane gibi 14 farklı baldan numune topladı. 

Ä°ki yılı aÅŸkın süren araÅŸtırmada, numuneler üzerinde içerik analizleri ve hücre kültürü çalışmaları gerçekleÅŸtirildi. 

AraÅŸtırmalar neticesinde, fenolik madde içeriÄŸinden en zengin ve kanser hücrelerini öldürme potansiyeli en yüksek balın, KazdaÄŸları’nın Bayramiç ve Çan ilçelerine uzanan bölgesinin zirvesinde, zengin endemik bitki türleri ile özellikle meÅŸe palamudu aÄŸacının akıntısından beslenen arılardan elde edilen siyah bal olduÄŸu keÅŸfedildi.

Henüz preklinik aÅŸamaları tamamlanan ve ileri çalışmaları süren balın, kanser hücrelerini yok etme özelliÄŸinin yanı sıra kansere karşı önlem almak için de kullanılabileceÄŸi öngörülüyor. 

Mevcut çalışma sonuçlarına göre, kanser hastalarının tedavileri için yüksek doz, kanser oluÅŸumunu önlemek isteyenlerin de düÅŸük doz kullanmaları gereken siyah balın kullanılması gereken net doz miktarı ise hayvanlar ve insanlar üzerinde yapılacak deneysel çalışmaların ardından belirlenebilecek. 

Prof. Dr. KoçyiÄŸit tarafından çalışma sonuçlarıyla ilgili kaleme alınan “Quercus pyrenica honeydew honey with high phenolic contents cause DNA damage, apoptosis and cell death through generation of reactive oxygen species in gastric adenocarcinoma cell” baÅŸlıklı makale, ABD’deki Integrative Cancer Therapies (ICT) adlı tıp dergisinde yayımlandı. 

Ayrıca, ABD’nin Kuzey Carolina eyaletinin Asheville kentindeki Bal Arısı AraÅŸtırma Merkezi’nce düzenlenen “8. Uluslararası Bal Yarışması”na gönderilen KazdaÄŸları’nın siyah balı, deÄŸerlendirildiÄŸi “koyu bal” kategorisinde birincilik elde etti. 

“Rengiyle orantılı olarak çok fazla fenolik içeriÄŸe sahip”

Prof. Dr. Abdurrahim KoçyiÄŸit, AA muhabirine yaptığı açıklamada, üniversite bünyesinde kurulan Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Ä°leri AraÅŸtırmalar ve Uygulamalar Merkezinde (GETAMER), geleneksel tıpta kullanılan bitkilerin bilimsel araÅŸtırmalarının yanı sıra arı zehri, propolis, arı ekmeÄŸi ve bal gibi arı ürünlerinin maddelerinin romatizma ve kanser gibi çeÅŸitli hastalıklar üzerine etkilerini de incelediklerini söyledi. 

Türkiye’nin dünyadaki bal üreticisi ülkeler arasında Çin’den sonra ikinci sırada geldiÄŸini belirten KoçyiÄŸit, ülkenin, flora çeÅŸitliliÄŸinden dolayı bal türlerinden de zengin olduÄŸuna iÅŸaret etti. 

Kanser tedavisinde de kullanılan Yeni Zelanda kökenli “Manuka” balından bahseden KoçyiÄŸit, “Bizim de böyle bir balımız olabilir mi?” düÅŸüncesiyle yola çıktıklarını anlattı. 

Prof. Dr. KoçyiÄŸit, 3 yıldır süren çalışmanın aÅŸamalarına iliÅŸkin ÅŸu bilgileri paylaÅŸtı: 

“Ä°lk olarak, Türkiye’nin muhtelif bölgelerinden çiçek, çam, kestane gibi 14 farklı balı topladık. Balın içerisinde yaklaşık 250 etken madde var. Bunun, bölgeden bölgeye, arının beslendiÄŸi bitki florasına göre de deÄŸiÅŸkenlik gösterdiÄŸini biliyoruz. Balların öncelikle içerik analizlerini yaptık ve ÅŸunu gördük, fenolik içeriÄŸi çok yüksek ya da çok düÅŸük ballar var. Daha önceki çalışmalarımızdan da biliyoruz ki, fenolik içeriÄŸi ne kadar yüksekse o kadar kanser hücrelerini öldürme kapasitesi de yüksek oluyor. Çünkü, fenolik bileÅŸikleri yüksek olanlar pro-oksidan aktiviteyle kanser hücrelerini öldürebiliyorlar. Analizlerden sonra, en yüksek ve en düÅŸük fenolik içeriÄŸe sahip 2 balı seçtik. Ä°kisiyle hücre kültürü çalışmaları yaptık. Bu çalışmada, fenolik içeriÄŸi yüksek olan siyah balın aynı dozda diÄŸerine göre yaklaşık 3 kat daha fazla apoptozis yoluyla öldürme potansiyeline sahip olduÄŸunu gördük. En düÅŸük öldürme potansiyeline sahip olan bal KazdaÄŸları bölgesinden çiçek balıydı. En yüksek olan da yine KazdaÄŸları’ndan, özellikle meÅŸe palamudunun yaygın olduÄŸu ormandan elde edilen ‘siyah bal’ dediÄŸimiz çeÅŸitti. Bu balın temel özelliÄŸi, siyah rengiyle orantılı olarak çok fazla fenolik içeriÄŸe sahip olmasıydı.” 

KoçyiÄŸit, KazdaÄŸları’nın zirvesinde meÅŸe palamudunun yoÄŸun olduÄŸu bölgede konuÅŸlandırılan kovanlardan elde edilen siyah balı, “meÅŸe palamudu balı” ya da “pelit balı” ÅŸeklinde de adlandırdıklarını dile getirdi. 

“Hedefimiz, düÅŸük dozda yüksek öldürücülük yapan balı yakalamak”

Kanser hücrelerini büyütücü etkisinden dolayı hastaların ÅŸekerle beslenmemesi gerektiÄŸine deÄŸinen KoçyiÄŸit, “Balı kanser ilacı olarak kullanacağız ama yüzde 80’i ÅŸeker. DoÄŸal ÅŸeker olması bir ÅŸey deÄŸiÅŸtirmez, önemli olan hastanın az ÅŸeker alması. Balın tedavi edici özelliÄŸinden yararlanacağız ama bir taraftan da miktarın düÅŸük olması lazım. Hedefimiz, düÅŸük dozda yüksek öldürücülük yapan balı yakalamak. Bizim, 14 bal içerisinde en yüksek öldürücülüÄŸü, kanser hücresini tedavi edici özelliÄŸi yakaladığımız bu bal oldu. Bu balla ilgili çalışma dünyada yok, özellikle kanser tedavisiyle ilgili. Türkiye’de de ilk bizim çalışmamız oldu.” diye konuÅŸtu. 

KoçyiÄŸit, kanser tedavisindeki ideal hücre öldürme yönteminin “apoptozis” olarak adlandırılan kontrollü hücre ölümü olduÄŸunu belirterek, “Bir sürü hücre ölüm yöntemi vardır. Mesela nekrosiz de bir hücre öldürmedir. Nekrosiz de hücre paramparça olur ve içerik tamamen kana yayıldığı için ciddi enflamasyon yapar. Bu istenen bir sonuç deÄŸildir. Apoptozis’te makrofajlar tarafından bu hücreler içeriye alınır ve kontrollü bir ÅŸekilde yok edilir. Dolayısıyla vücuda zarar vermez. Biz hangi yolla hücre öldürdüÄŸünü de araÅŸtırdık ve apoptozisle öldürdüÄŸünü gördük ki bu çok iyi bir ÅŸey.” ifadelerini kullandı.

“Dozu belirlemeden kullanmak sakıncalı”

Siyah balın kanseri tedavi etmede olduÄŸu gibi kansere yakalanmadan, hastalığa karşı önlem almak için de kullanılabileceÄŸini anlatan KoçyiÄŸit, “Kanserden korunmak isteniyorsa düÅŸük dozda almak gerekiyor. Kansere yakalananlarda ise düÅŸük dozlar hücreyi çoÄŸaltıyor, yüksek dozlar hücreyi öldürüyor. Aslında burada dozun hayati öneme sahip olduÄŸunu görüyoruz. Rastgele kullanılacak bir ÅŸey deÄŸil. Hangi dozunun tedavi edici olduÄŸu belirlenmeden kullanmak oldukça sakıncalı. Biz ÅŸu anda doz tavsiye edecek aÅŸamada deÄŸiliz. Ancak deneysel hayvan ve klinik çalışmalardan sonra rahatlıkla söyleyebileceÄŸiz. Hedefimiz hemen hayvan çalışmasına baÅŸlamak.” dedi. 

Prof. Dr. KoçyiÄŸit, gelecek yıllarda baldan ilaç elde edilip edilmeyeceÄŸine dair, “Balı doÄŸal olarak da kullanabilirsiniz. Oradan bir etken maddeyi çektiÄŸiniz zaman geleneksel tıp olmuyor, ilaç oluyor. Ancak biz, doÄŸal ÅŸekliyle de bunun kullanılabileceÄŸini düÅŸünüyoruz. Zaten çalışmalarımızda da doÄŸal ÅŸeklini kullandık. Herhangi bir ÅŸekilde, oradan bir maddeyi izole edip de kullanmadım. Geleneksel tıpta kullanıldığı ÅŸekilde kullanmanın taraftarıyım ama doz önemli. Bu ÅŸekilde balı çok rahat kullanabilirsiniz. Belki kanser tedavisinde ÅŸekerini azaltabilirsiniz, onu da çalışacağız bir sonraki hedefimiz o. Ancak endiÅŸem, ÅŸekeri içinden çekince balın özelliÄŸinin bozulması. O dengeyi nasıl saÄŸlarız henüz bilemiyoruz, deneyeceÄŸiz.” deÄŸerlendirmesinde bulundu. 

“AraÅŸtırma fonlarından destek bekliyoruz”

Balın kullanımında yüksek doz ile düÅŸük dozun iÅŸlevinin taban tabana zıt olduÄŸunu vurgulayan KoçyiÄŸit, ÅŸöyle devam etti: 

“Çalışma sonuçlarımıza göre, kanser hastası düÅŸük doz kullansa belki kanseri daha da artacak. Çünkü, oradaki fenolik bileÅŸikler normalde düÅŸük dozda antioksidan etki gösterirken ancak yüksek dozlarda pro-oksidan etki gösteriyor. Dolayısıyla, kanser hastasına düÅŸük doz verdiÄŸiniz zaman hücreyi beslemiÅŸ, çoÄŸalmasını kolaylaÅŸtırmış oluyorsunuz. Öldürücü etkisini ise ancak yüksek dozlarda yakalamış oluyorsunuz. Evet, ÅŸifa potansiyeli var ama rastgele kullanılacak ÅŸeyler deÄŸil. Mutlaka bilimsel olarak, preklinik ve klinik çalışmalar yapılarak ve SaÄŸlık Bakanlığından onay aldıktan sonra ilaç olarak kullanılabilir diye düÅŸünüyorum.” 

Preklinik aÅŸamanın ardından deneysel hayvan ve insan çalışmasına yöneleceklerini anlatan KoçyiÄŸit, “Bundan sonraki aÅŸamalar daha pahalı aÅŸamalar. Özellikle klinik çalışmalarının maliyetleri yüksek. AraÅŸtırma fonlarından ciddi destek bekliyoruz. Desteksiz yapılacak bir iÅŸ deÄŸil.” ÅŸeklinde konuÅŸtu. 

“Åžifacı bir yanı var”

Balın üreticisi Gökhan AydoÄŸdu da bu nitelikteki balı yaklaşık 7 yıldır KazdaÄŸları’nda ürettiklerini söyledi. 

AydoÄŸdu, üretimde her yıl kendilerini biraz daha geliÅŸtirdiklerine iÅŸaret ederek, “Balımızı her sene analizlere gönderiyoruz. Bazen faklı sonuçlar çıkar mı diye 2-3 üniversiteye analize gönderiyoruz. Balımızın ÅŸifacı bir yanı var. Rengi koyulaÅŸtıkça niteliÄŸi de deÄŸeri de artıyor.” dedi. 

Siyah balın birçok balla beraber incelendiÄŸini anlatan AydoÄŸdu, “Balın farklı olduÄŸunu biliyordum ve araÅŸtırılması için profesör bir arkadaşıma, ‘Bu balı bir üniversitede çalışabilir miyiz?’ dedim. Arkadaşım beni, Prof. Dr. Abdürrahim KoçyiÄŸit’e yönlendirdi. Türkiye’nin çeÅŸitli yörelerinden, her bölgeden bal topladık ve laboratuvar ortamında çalışmalara baÅŸlandı. Yaklaşık 5-6 ay sonra da bal dokuda çalışıldı. Bizim KazdaÄŸları’nda üretmiÅŸ olduÄŸumuz bu bal, grafikte yukarı doÄŸru sivrildi.” diye konuÅŸtu.

“Bizim balımızın deÄŸeri ‘Manuka’nın daha da üstünde”

AydoÄŸdu, bölgede bu nitelikteki bal üretimini teÅŸvik etmeye ve yaygınlaÅŸtırmaya çalıştıklarını belirterek, “Üretim kapasitesini artırmaya çalışıyoruz. Önümüzdeki yıllarda çok daha iyi olacağına inanıyorum. Kaliteyi her yıl daha da artırmaya çalışıyoruz. Kovanın çivilerine kadar seçiyoruz. Kesinlikle kimyasal kullanmıyoruz.” ifadesini kullandı.

Balın bilimsel kısmını çalışan üniversite ile sürekli diyalog halinde olduklarını dile getiren AydoÄŸdu, konuÅŸmasını ÅŸöyle sürdürdü:

“Ben de ekibin bir parçasıyım. Geçen haftalarda balla ilgili bilimsel bir makalemiz, dünyanın prestijli bir tıp dergisinde yayımlandı. ‘Artık bu balın niteliÄŸiyle ilgili elimizde bir kanıt var’ diyoruz. Kendi ülkemde ürettiÄŸim bal, dünyanın ciddi bir bal yarışmasında derece aldı. Ülkemizin bir deÄŸerini dünyaya tanıtmış olduk. Yeni Zelanda’nın bir balı var, Manuka balı. Dünyanın her yerinde, eczanelerde bulabilirsiniz. En pahalı bal markasıdır. Bizim balımızın deÄŸeri Manuka’nın daha da üstünde. Yaptırmış olduÄŸumuz analizler ve bilimsel çalışmalar bunu kanıtlıyor.”

Muhabir: Elif Küçük, Elif Özlem Çelikler

AA 

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Mobilya ihracatından 5 yılda 14,2 milyar dolar

HIZLI YORUM YAP



Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.