27 Nisan 2024 itibariyle Covid-19 ile mücadelede aşılanan sayısı kişiye ulaştı.

1xbetbetpasmariobet
a
en iyi rulet siteleri

M.Ali Birand’ın vefatının 8. yılı

Türkiye'de yazılı basında ve televizyon gazeteciliğinde derin izler bırakan Mehmet Ali Birand'ın çalışma arkadaşları, ölümünün 8. yılında "usta" olarak kabul ettikleri duayen gazeteciyi anlattı.

Milliyet gazetesinde 1964 yılında baÅŸladığı mesleÄŸine aÅŸkla baÄŸlılığı, tarafsızlığı ve güler yüzüyle toplumun her kesimine dokunmayı baÅŸarabilen Birand, hayatını kaybettiÄŸi ana kadar süren 49 yıllık gazetecilik hayatında mesleÄŸinin Türkiye’deki öncülerinden oldu.

Bu dönemde yetiÅŸtirdiÄŸi gazetecilerle de Türk basın tarihine önemli katkıda bulunan Birand’ın birlikte çalıştığı mesai arkadaÅŸları Cüneyt Özdemir, Seda ÖÄŸretir ve Ahmed Arpat, 17 Ocak 2013’te hayatını kaybeden “aÄŸabeyleri” ile ilgili anı ve düÅŸüncelerini, ölümünün 8. yılında AA muhabirine anlattı.

“24 saat haberle yaÅŸardı”

Gazeteci Cüneyt Özdemir, ilk olarak çalışkanlığıyla kendilerine örnek olan Birand’ın 24 saat haberle yaÅŸayan, haberle yatan, haberle kalkan ve sürekli en yakınındaki meslektaşını bile atlatmak için çabalayan, çalışan, üreten bir meslek büyüÄŸü olduÄŸunu söyledi.

Birand’ın özellikle istikrarlı ve çalışkan halinin kendilerine örnek olduÄŸunu belirten Özdemir, “Özellikle Türkiye’de anglosakson gazeteciliÄŸin, yani soran, sorgulayan, evrensel gazeteciliÄŸin de önemli bir mihenk taşıydı.” diye konuÅŸtu.

Özdemir, Mehmet Ali Birand’ın Türkiye’ye dünyayı anlattığı kadar, dünyaya da Türkiye’yi anlatan bir isim olduÄŸuna dikkati çekerek, pek çok uluslararası yayında makalelerinin yayınlandığını aktardı.

Birand’ın Yunanistan’da kimi Yunan gazetecilerden daha çok tanındığını dile getiren Özdemir, bu yüzden geçen yıllar içinde onun yerini doldurmanın kolay olmadığını söyledi.

“Bir haber fabrikası gibiydi”

Cüneyt Özdemir, Birand’ın hem yazılı basında hem de televizyonda üreten ve bu üretkenliÄŸiyle örnek olan bir isim olduÄŸuna vurgu yaparak, ÅŸöyle devam etti:

“Günlük yazılarının yanı sıra kitaplar yazan, televizyonda anchormanliÄŸin yanı sıra belgeseller yapan, bunun yanında çeÅŸitli kurumsal iÅŸlere de imza atan bir isimdi. Bir haber fabrikası gibiydi. Yazları bile doÄŸru dürüst tatil yapamazdı, kendine çok kısa bir zaman ayırırdı ki yaz sezonu 3 aylık bir sezondu. MesleÄŸini sadece Türkiye sınırları içerisinde deÄŸil, dünya çapında yapan bir gazeteciydi. Sadece Türkiye’de yaptığı haberlerle öne çıkan bir isim deÄŸil, dünya çapında haber ve röportajlar yapan bir isimdi. O anlamda da boÅŸluÄŸunu doldurmak kolay deÄŸil.”

“Bedel ödeyen bir isimdi”

Özdemir, televizyon gazeteciliÄŸinde bir televizyon yıldızına dönüÅŸen Birand’ın yaptığı haberler yüzünden pek çok farklı kesimlerden eleÅŸtiri alan, homurdanmalara yol açan ve mutluluk yaratan bir isim olduÄŸuna iÅŸaret ederek, bu yüzden de başının dertten kurtulmadığını anlattı.

Birand’ın hayatı boyunca, izlendiÄŸini, takip edildiÄŸini ve çeÅŸitli soruÅŸturmalara maruz kalıp iÅŸinden edildiÄŸini dile getiren Özdemir, “Bunlar Mehmet Ali Birand’ın hikayesinde anlatmazsak eksik olacak ÅŸeyler. Bedel ödeyen bir isimdi. Bu ödediÄŸi bedellere raÄŸmen de haber inatçılığından vazgeçmeyen bir isimdi.” ifadelerini kullandı.

“Bizim bağımız vefatına kadar hiç kopmadı”

Cüneyt Özdemir, Mehmet Ali Birand’la 1993 yılında çalışmaya baÅŸladığını anlatarak, ÅŸunları kaydetti:

“Ölümüne kadar neredeyse aynı kurumda çalıştık. CNN Türk’teydik, DoÄŸan grubundaydık. Bizim bağımız vefatına kadar hiç kopmadı. Ä°lla aynı kurumda aynı haberi yapmamız da ÅŸart deÄŸildi. Birbirimizi atlattığımız zaman tebrik için arardı. ‘Bravo, çok iyi iÅŸ yaptın, yaÅŸa!’ derdi. Bir yandan da bizi teÅŸvik ederdi. Biz haber anlamında onun hem en büyük rakibiydik hem de en iyi arkadaşıydık. Arkasından gelen kuÅŸağı teÅŸvik etmesi anlamında da çok önemli bir örnek olmuÅŸtur bize.”

Türk basınındaki pek çok kiÅŸinin yolunun Birand’ın “32. Gün” programından geçtiÄŸini dile getiren Özdemir, “Birand bizim kuÅŸak için Türk basınında televizyon gazeteciliÄŸinin parlayan yıldızıydı. Bizden önceki kuÅŸak için ise uluslararası anglosakson gazeteciliÄŸin yazılı basındaki önemli, marka isimlerindendi diyebiliriz.” deÄŸerlendirmesinde bulundu.

“Muhabir kadrosundan kendi yıldızlarını yarattı”

Gazeteci Ahmed Arpat da Mehmet Ali Birand’ın 32. Gün ile büyümüÅŸ nesiller için mesleÄŸi seçme nedenlerinden biri olduÄŸunu söyledi.

Mehmet Ali Birand’ın, dünyayı ekranlara taşıdığını, sadece yayınlarını izlemenin dahi bir basın-yayın öÄŸrencisi ya da haberciliÄŸe meraklı genç için ders niteliÄŸinde olduÄŸuna dikkati çeken Arpat, ÅŸöyle devam etti:

“Dosya haberciliÄŸi nasıl yapılır, haberi masadan sahaya nasıl taşırsınız, nasıl okutur, izlettirirsiniz? 32. Gün arÅŸivi internette var. Açın, bakın. MesleÄŸe dair çoÄŸu ders kitabından daha fazlasını o arÅŸivde bulacaksınız. Birand, kelimenin gerçek anlamıyla bir haberci, bir ekol. YetiÅŸtirdiÄŸi, Türk basınına, okuyucuya, izleyiciye emanet ettiÄŸi onlarca isim var ve her biri kendi alanında baÅŸarılı gazeteciler, televizyon habercileri…”

Arpat, Birand’la 2008 yılında Kanal D Haber Merkezi’nde muhabir olarak göreve baÅŸlarken tanıştığını dile getirerek, ÅŸunları kaydetti:

“Birand, Kanal D Haber’in başına geçeli 3 yıl olmuÅŸtu ve 3 yılda, ana akım TV haberciliÄŸinin çehresini tamamen deÄŸiÅŸtirmiÅŸti. Ä°lk izlenimim, ekibiyle kurduÄŸu samimi iliÅŸki ve habere, mesleÄŸe duyduÄŸu aÅŸktı. Aynen 32. Gün’de yaptığı gibi, Kanal D Ana Haber’de de izleyiciye çok geniÅŸ bir perspektif sundu. Muhabir kadrosundan kendi yıldızlarını yarattı. 3 yılı aÅŸkın süre birlikte çalışma ÅŸansına sahip oldum. Bir arada olduÄŸumuz, haber konuÅŸtuÄŸumuz, sohbet ettiÄŸimiz her an, karşılıklı yayınlar da dahil çok öÄŸreticiydi. Çalışanlarının potansiyeline inanan, motive eden, ileri iten, yer açan bir ekip lideriydi. Muhabirlik ruhunu hiç kaybetmedi. En zorlayıcı anlarda, bir bakmışsınız, sahada, yanınızda haber takip ederken, anons yaparken görürdünüz onu. Birand’la çalışıyorsanız ÅŸikayet etmeye hakkınız yoktu. Çünkü Birand ÅŸikayet etmezdi.”

“Yerini doldurmak mümkün deÄŸil”

Ekranın stresli ve hata kaldırmayan bir iÅŸ olduÄŸunu belirten Arpat, buna raÄŸmen ekranda dil sürçmesinin de bu iÅŸin doÄŸasında olduÄŸunu ondan öÄŸrendiklerini aktardı.

Arpat, “Ben Mehmet Ali aÄŸabeyi haber merkezini çınlatan kocaman kahkahası, yayına inerken herkesle teker teker selamlaÅŸması ve bitmeyen habercilik aÅŸkıyla hatırlıyorum ve kendimi onunla birlikte çalıştığım için ÅŸanslı sayıyorum.” deÄŸerlendirmesinde bulundu.

Geçen 8 yılda Birand’ın yokluÄŸunda televizyon haberciliÄŸinin renginin biraz solduÄŸunu düÅŸündüÄŸünü ifade eden Arpat, “Yerini doldurmak mümkün deÄŸil. Birand’ın aramızdan ayrılışı sonrası çok kritik zamanlar geçirdi Türkiye. Çok zor gündemlerle karşı karşıya kaldık. YaÅŸasaydı ne yapardı, hangi haberi nasıl görürdü, nasıl yorumlardı diye insan düÅŸünmeden edemiyor.” diye konuÅŸtu.

“Habere heyecanlanmayı, haber için heveslenmeyi ondan öÄŸrendim”

Gazeteci Seda ÖÄŸretir de kendi kuÅŸaklarındaki birçok meslektaşı gibi 32. Gün programıyla büyüdüÄŸünü söyledi.

Üniversite eÄŸitimi için Ankara’ya gittiÄŸinde Birand ve onun dünyasının hayallerini süslemeye baÅŸladığını anlatan ÖÄŸretir, “2005 yılında Kanal D haber merkezinin başına geçtiÄŸinde beni kurduÄŸu yeni ekibe muhabir olarak aldı. Onun yönetiminde çok iyi bir beyin ekibiyle tam bir komando eÄŸitiminden geçtim. Ä°lk görevlerimden biri onun da katıldığı bir internet konferansını izlemekti. Konferans devam ederken yanıma geldi. ‘Söyle bakalım bu haberin manÅŸeti ne olacak?’ dedi. Hemen not defterimi gösterdim. Bir cümleyi yuvarlak içinde aldım. Daha sonra defalarca kendisinden duyacağım cümleyi ilk kez orada söyledi ‘YaÅŸa kız!’ dedi.”

Seda ÖÄŸretir, çok iyi bir öÄŸretmen olan Birand’ın mesleÄŸi anlatmaktan, inceliklerinin altını çizmekten hiç yorulmadığını dile getirerek, ÅŸöyle devam etti:

“Ben habere heyecanlanmayı, habere heveslenmeyi ondan öÄŸrendim. Bu, öÄŸrenilmez, insanın içinden gelir diyebilirsiniz. Belki bir yere kadar doÄŸru da sayılır. Ama ustanız Birand ise ve söz konusu haberse onu da öÄŸrenirsiniz. Canlı baÄŸlantıları çok önemserdi. Onun sunduÄŸu bir haber bültenine canlı baÄŸlanan muhabirin sıradan bir yayın yapma lüksü olamazdı. Ä°lgili haberi en ince ayrıntısına kadar bilmek zorundaydınız. Ona baÄŸlandıktan sonra başınıza her ÅŸey gelebilirdi. Sadece haberin içeriÄŸine çalışmanız bile çoÄŸu zaman yetmezdi. Yayında sizi bir anda bulunduÄŸunuz yerden uzaklaÅŸtırabilir, yürütebilir, kamerayı döndürür, arkada yürüyen adamın kimliÄŸini, oradaki apartmanın yapılış tarihini ya da mimarını sorabilirdi. Canlı yayında fırçayı basabilir ya da keyfi yerindeyse yayını bitirirken sizinle ÅŸakalaÅŸabilirdi.”

“Bugün hala ekranda onun eksikliÄŸini duyuyoruz”

Seda ÖÄŸretir, Birand’ın hayatını kaybetmesinden bu yana özellikle büyük olaylarda, önemli haberlerde “Birand ne derdi, nasıl yorum yapardı, sahada nasıl davranırdı?” diye düÅŸündüÄŸünü söyledi.

Birand’ın televizyon haberciliÄŸinde yeri doldurulamayacak bir isim olduÄŸunu vurgulayan ÖÄŸretir, ÅŸunları kaydetti:

“Hem iç siyasette hem uluslararası iliÅŸkilerde bugün hala ekranda onun eksikliÄŸini duyuyoruz. ÖrneÄŸin Soma faciası olduÄŸunda, oraya gittiÄŸimde bunu düÅŸündüm. Birand bu maden ocağının kapısında yanımda olsaydı nasıl yayın yapardı diye? Bütün büyük olaylarda, seçimlerde, 15 Temmuz’da, Suriye iç savaşında, Türkiye’nin Suriye’ye yaptığı operasyonlarda ve pandemi döneminde yaÅŸasaydı eminim farkını ortaya koyardı.”

AA

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Merkel’in partisinin yeni baÅŸkanı belli oldu

HIZLI YORUM YAP



Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.