25 Aralık 2024 itibariyle Covid-19 ile mücadelede aşılanan sayısı kişiye ulaştı.

1xbetbetpasmariobet
escort konya
a
en iyi rulet siteleri

Marmara Denizi nasıl kurtulacak?

Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarı, "Mutlaka Marmara Denizi için müsilaj erken uyarı sistemi kurmamız lazım." dedi.

Çevre ve Åžehircilik Bakanlığı ve Marmara Belediyeler BirliÄŸinin (MBB) iÅŸ birliÄŸiyle çevrim içi düzenlenen “Marmara Denizi’nde Müsilaj Problemi ve Çözüm Önerileri” baÅŸlıklı çalıştaya katılan Sarı, müsilaj (deniz salyası) oluÅŸmasının pek çok nedeni olduÄŸunu söyledi.

Sarı, iklim değişikliğine bağlı sıcaklık yükselmesi ve durağan deniz koşullarına uyum sağlanması gerektiğini, bunların değişmediğini ancak atıkları yönetmenin insanlığın kendi elinde olduğunu kaydetti.

“Atık yönetim sistemimizi deÄŸiÅŸtirmediÄŸimiz sürece müsilajdan kurtulma ÅŸansımız yok.” diyen Sarı, sıcaklıkların yükselmeye devam edeceÄŸine, Marmara Denizi’nin yapısının da deÄŸiÅŸmeyeceÄŸine dikkati çekti.

Sarı, “Deniz süpürgeleriyle bu müsilajlar toplanmaya çalışılıyor. Biraz sonra, yarın bunlar yine bir araya geliyor. Bu sürdürülebilir çözüm deÄŸil. Liman, barınak, marina gibi sığ koy, körfez gibi alanlarda yüzeyde kalınlaÅŸan kısımlar alınması lazım ki aÅŸağıdaki organizmalar yok olmasın.” diye konuÅŸtu.

“Marmara Denizi için iklim deÄŸiÅŸikliÄŸini dikkate alan yeni bir atık yönetim politikası belirlenmeli”

Evsel ve endüstriyel atıkların ileri arıtmaya tabi tutulması, derin deşarj anlayışının bırakılması, akarsu ağındaki atık yükünün azaltılması gerektiğine işaret eden Sarı şöyle devam etti:

“Tarımsal üretimdeki gübre ve kimyasal ilaç kullanımını azaltmamız ve deÄŸiÅŸtirmemiz lazım. Ä°yi tarım uygulamalarına geçmemiz lazım. Arıtılmış sular, tarımsal amaçla veya park, bahçe sulamada kullanılabilir. Bunu artırmamız lazım. Marmara Denizi için bütüncül yaklaşımla ama mutlaka iklim deÄŸiÅŸikliÄŸini dikkate alan yeni bir atık yönetim politikası belirlememiz gerekiyor. Deniz dip yapısına zarar veren algarna, çerçeveli trol gibi avcılıktan vazgeçilmeli, alternatif avcılık yöntemleri geliÅŸtirmemiz lazım. Deniz patlıcanı, pina gibi denizi süzerek beslenen organizmaların avcılığını kontrol altına almamız lazım. Mutlaka Marmara Denizi için müsilaj erken uyarı sistemi kurmamız lazım.”

“Konuyu çok detaylı araÅŸtırmamız lazım”

Ä°TÃœ Ä°nÅŸaat Fakültesi Çevre MühendisliÄŸi Bölümü Öğretim Ãœyesi Prof. Dr. Ä°zzet Öztürk de Marmara Havzası’na, 1990’dan baÅŸlayan 2005 yılından sonra hızlanan, Avrupa BirliÄŸi uyum sürecinin de etkisiyle ciddi yatırımlar yapıldığını kaydetti.

Belediyelerinin çoÄŸunun arıtma tesislerini kurduÄŸuna iÅŸaret eden Öztürk, “Bütün arıtmalar yapıldı. Küçükçekmece hariç hepsinde ileri biyolojik arıtmalar yaptık. Yani çok ciddi yatırımlar yaptık. Bütün bunlara raÄŸmen bu olayı yaşıyoruz. Neden, çünkü nüfus artıyor, artık ön arıtmalar yoluyla, ileri arıtmalar sonrası üst tabakaya verilen kirlilik yükleri nedeniyle bazı stresler oluÅŸabiliyor. Ä°ÅŸte iklim deÄŸiÅŸikliÄŸi etkisi olabiliyor. Ani sıcaklık yükselmesi, belki bir ölçüde çöl tozlarının bile müsilaja katkısı var. Bu konuyu bütün boyutlarıyla bilmiyoruz. Bizim başımıza yeni geldi. Dünyada deÄŸiÅŸik yerlerde görüldü ama konuyu bütün yönleriyle disiplinler arası masaya yatırmamız lazım. Konuyu çok detaylı araÅŸtırmamız lazım.” ifadesini kullandı.

Mevcut atık su arıtma tesislerinde proses ve kapasite yeterliliğinin sağlanması gerektiğini belirten Öztürk ileri biyolojik arıtma tesislerinin tam kapasite çalışmasının önemine değindi.

Öztürk, izleme ve denetleme görevindeki bakanlığa da burada ciddi görev düştüğüne işaret etti.

Ä°leri biyolojik atık su arıtma tesisi çıkış sularının, kentsel yeÅŸil alanların ve varsa tarım alanlarının sulamasında kullanılarak Marmara’ya verilen atık su debisinin azaltmaya çalışılması gerektiÄŸini vurgulayan Öztürk, “Çünkü bunu azalttığınız ölçü de nitrat girdisini özellikle azaltabiliyoruz. Özellikle Susurluk Havzası’nda nüfusu 5 binin üzerindeki bütün yerleÅŸimlere, biyolojik arıtma kurdurmak lazım. Buradaki tarım ve hayvancılık faaliyetlerini, iyi tarım ve hayvancılık pratiklerine uygun olarak desteklemek lazım.” dedi.

Öztürk, atık sularını merkezi arıtma tesislerinde arıtan OSB ve tekil sanayi tesisleriyle ilgili sorunlar bulunduÄŸuna iÅŸaret ederek, “Bu tesislerin bazıları, vidanjörle atık alma lisansı alıyor. Vidanjörle bazı tehlikeli atıklar buraya getirilebiliyor. Bunların neticesinde de merkeze arıtma tesislerinde zaman zaman krizler yaşıyoruz. Biz Ä°stanbul’da Tuzla ve Ataköy tesislerinde bu krizle sık sık muhatap oluyoruz. Dolayısıyla bu tesislerin çok iyi denetlenmesi lazım. Bu atık lisansları çok daha sıkı bir kontrole baÄŸlanması lazım. Sadece mühendislik tedbirleriyle bu konunun çözümü mümkün deÄŸil. Burada biyoçeÅŸitliliÄŸi ve türler arasındaki ekolojik dengeyi gözeten bir yaklaşım benimsenmesi lazım.” deÄŸerlendirmesinde bulundu.

“Marmara Denizi’nde büyük bir biyolojik yoÄŸunluk bulunuyor”

ODTÃœ Deniz Bilimleri Enstitüsü Öğretim Ãœyesi Doç. Dr. Mustafa Yücel ise Marmara Denizi BütünleÅŸik Modelleme Sistemi (MARMOD) Projesi’nden elde edilen kazanımlar ve yapılacaklar hakkında bilgi verdi.

Marmara Denizi’nin dünyanın en önemli bilimsel laboratuvarlarından birisi olduÄŸuna iÅŸaret eden Yücel, “Çanakkale BoÄŸazı’ndan giren oksijen Marmara’yla buluÅŸtuÄŸu an oksijenini hızla yitiriyor. Özellikle yukarıdaki oksijenli tabaka DoÄŸu Marmara tarafına doÄŸru gelindikçe inceliyor. DoÄŸu Marmara ve Ä°zmit Körfezi’nin en fazla risk altında olduÄŸunu, önlemlerin de oranın iyileÅŸtirilmesine yönelik baÅŸlaması gerektiÄŸini veriler bize gösteriyor.” dedi.

Yücel, Marmara Denizi’nde büyük bir biyolojik yoÄŸunluk bulunduÄŸuna dikkati çekerek bu organik yoÄŸunluÄŸu genetik ve mikrobiyal metotlarla karakterize etmeye çalışacaklarını kaydetti.

AA

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

“Çevreyi kirletmeye dayalı büyüme modelleri artık sürdürülebilir deÄŸil”

HIZLI YORUM YAP