21 Kasım 2024 itibariyle Covid-19 ile mücadelede aşılanan sayısı kişiye ulaştı.

1xbetbetpasmariobet
a
en iyi rulet siteleri

Marmara’da yeni tehlike

Balıkesir'in Bandırma ve Erdek ilçelerinde dört ayrı üniversiteden bilim insanlarının oluşturduğu araştırma ekibinin müsilaj çalışmasının sonuçları açıklandı: Marmara Denizi'nde tek tehlike müsilaj değil, toksik tehlikesi ile de karşı karşıya...

Balıkesir Üniversitesi’nden Prof. Dr. Abdullah Soykan, Prof. Dr. Ä°sa Cürebal ve Uzman Furkan Ä°nan, Ardahan Ãœniversitesi’nden Doç. Dr. Serkan Kükrer, Dr. Öğretim Ãœyesi Dilek Aykır, KırÅŸehir Ahi Evran Ãœniversitesi’nden AraÅŸtırma Görevlisi Dr. Åžakir Fural, Manisa Celal Bayar Ãœniversitesi’nden Öğretim Ãœyesi Doç. Dr. Hilal Aydın’dan oluÅŸan araÅŸtırma ekibi, Erdek ve Bandırma körfezlerinde deniz dibinden aldığı toplam 69 sediment ve karot örneÄŸinin, laboratuvar ortamındaki incelemesini tamamladı.

Yapılan çalışmanın ardından, araştırmanın sonuç bilgisi raporu paylaşıldı. Raporda; Erdek ve Bandırma körfezlerinin karşı karşıya olduğu tek tehlikenin müsilaj olmadığı, alınan örneklerde cıva, kadmiyum, bakır, çinko gibi toksik element zenginleşmelerine de rastlandığı kaydedildi.

‘KANALÄ°ZASYON VE SANAYÄ° ATIKLARI ALG ÇOÄžALMASINA NEDEN OLUYOR’

Müsilaj sorununun çözümüne katkı sağlamak amacıyla gerçekleştirilen çalışmada, müsilaja sebep olan mikroskobik alg türlerinin çoğalma dinamiklerini deniz dibindeki çökellerden takip edilerek güncel ve tarihsel kayıtlar çıkaran ekip, ilginç sonuçlara ulaştı. Sonuç bilgisi raporunda yapılan çalışma ve incelemelerden elde edilen verilere göre, su değerlendirme yapıldı:

“Denizin dibini kaplayan çamur (sediment) tabakasının özellikle üstten 10 santimetrelik kısmında müsilaja sebep olan türlerin aşırı üremesini teÅŸvik eden azot ve fosforun uluslararası kriterlerin çok üzerinde birikim yaptığı tespit edilmiÅŸtir. Bu birikime paralel olarak sedimentte aşırı alg üremelerinin göstergelerinden, klorofil ve biyojenik silika konsantrasyonunun da yüksek olduÄŸu belirlenmiÅŸtir. Bu durum, azot ve fosfor varlığı ile alg artışları arasında doÄŸrudan iliÅŸkiyi göstermektedir. Sedimentin 10 santimetreden daha derinde bulunan kısımlarında ise azot ve fosfor azalışı ile uyumlu düşük birincil üretim gözlenmiÅŸtir. Bu durum, kanalizasyon ve sanayi atıklarının Marmara Denizi’ne yoÄŸun ÅŸekilde deÅŸarj edilmediÄŸi dönemlerde günümüzdeki gibi rahatsız edici alg çoÄŸalmalarının olmadığına iÅŸaret etmektedir.”

Raporda, CoÄŸrafi Bilgi Sistemleri (CBS) ile hazırlanan arazi kullanım haritaları ve arazi çalışmalarıyla yapılan kaynak deÄŸerlendirmesinde, Erdek Körfezi’nin çevresinde baÅŸta tarım, sanayi ve yerleÅŸme alanları olmak üzere antropojenik aktivitenin yoÄŸunlaÅŸtığının tespit edildiÄŸi de belirtilerek, “CBS verilerine dayalı mekansal analiz ve çok deÄŸiÅŸkenli istatistik sonuçları, Erdek Körfezi’ndeki azot, fosfor ve potansiyel toksik element kaynağının körfez çevresi ve Gönen Çayı havzasında sürdürülen antropojenik faaliyetler olduÄŸunu göstermiÅŸtir” ifadelerine yer verildi.

Bandırma Körfezi’nde besleyici elementlerin kaynağının deÄŸiÅŸtiÄŸinin vurgulandığı araÅŸtırma raporunda, “CBS ile yapılan mekansal analizler Bandırma Limanı’nın iç kısmı ve kıyı hattında bulunan sanayi tesisleri açıklarının önemli azot fosfor ve potansiyel toksik element birikim noktaları olduÄŸunu göstermektedir” denildi.

‘HER Ä°KÄ° KÖRFEZ İÇİN DE TEK SORUN MÃœSÄ°LAJ DEĞİL’

Yapılan çalışmada her iki körfez için de tek çevre sorununun müsilaj olmadığı, bölgede önemli düzeylerde cıva, kadmiyum, bakır, çinko gibi toksik element zenginleşmelerinin de meydana geldiğinin tespit edildiğine dikkat çekildi. Gelecek dönemlerde, sedimentte birikmiş olan tüm kirleticilerin, deniz dibinden suya geçmeye devam edeceği, bu yüzden tüm önlemler alınsa bile aşırı alg çoğalmalarının uzun yıllar sorun olmayı sürdüreceği vurgulandı.

‘ALG ARTIÅžLARI EKOSÄ°STEME ZARAR VERECEK’

Müsilaj sorununa yönelik yapılan çalışma raporunda ‘Müsilajla Mücadele Eylem Planı‘nın bir an önce hayata geçirilmesi gerektiÄŸine dikkat çekilerek ÅŸunlar kaydedildi:

“Her alg artışı müsilaj ile sonuçlanmayabilir. Müsilajı yaratan türler, toplam alg komünitesi içindeki bir gruptur. Önümüzdeki yıllarda deÄŸiÅŸen koÅŸullara baÄŸlı olarak baÅŸka özelliklere sahip türlerde de artışlar olabilir. Ancak kesin olan ÅŸudur ki aşırı alg artışlarının tamamı ekosisteme zarar verecektir. AraÅŸtırma bulgularımız; Müsilaj ile Mücadele Eylem Planı’nın hızlı ÅŸekilde uygulanması, Marmara Denizi’ne atık deÅŸarjının durdurulması için kentsel ve endüstriyel kaynakların yanında eylem planının 12’nci maddesinde deÄŸinilen havza içi kaynaklara daha fazla odaklanılması gerektiÄŸini göstermektedir. Müsilaj ile Mücadele Eylem Planı, Marmara Denizi’nin ekolojik bozulmadan kurtarılması için oldukça etkin maddeler içermektedir. Ancak eylem planında sadece azot ve fosfata dikkat çekilmiÅŸtir. AraÅŸtırma bulgularımız Marmara Denizi güney kıyılarında potansiyel toksik element kirliliÄŸinin varlığını göstermektedir. Bu nedenle, cıva, arsenik, kadmiyum vb. toksik kirleticilerin müsilaj eylem planına dahil edilmesini öneriyoruz. Marmara Denizi’nin ve Türkiye’nin bütün sulak alanlarının ekolojik risklerden korunması için yerel yönetimler ve yetkili kurumlar ile iÅŸ birliÄŸi içerisinde çalışmaya devam edeceÄŸiz. Karar vericilere saÄŸladığımız verilerin sulak alanlarımızdaki ekolojik risklerin azaltılması ve önlenmesinde etkili olacağını düşünüyoruz.”

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

DÄ°SK ve KESK’ten 1 Mayıs kararı

HIZLI YORUM YAP