24 Aralık 2024 itibariyle Covid-19 ile mücadelede aşılanan sayısı kişiye ulaştı.

1xbetbetpasmariobet
escort konya
a
en iyi rulet siteleri

Sağlık çalışanları eylemde

Tıp dünyası 14 Mart haftasına sağlık çalışanlarının eylemleriyle giriyor. 2 günlük iş bırakma eyleminden önce toplanan hekimler, hükümetten taleplerini sıraladı. Bakan Koca ise Tıp Bayramı dolayısıyla gönderdiği mektupta, "Devletimizin sizler için en iyisini yapma kararlılığından emin olun." ifadesini kullandı.

Sağlık çalışanları, Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB) çağrısıyla 14-15 Mart’ta bir kez daha iş bırakacak. Sağlık çalışanları, yaşadıkları sorunlara dikkat çekmek ve taleplerini açıklamak için beyaz önlüklerini giyerek Haydarpaşa Eğitim ve Araştırma Hastanesi önünden Kadıköy İskele Meydanı’na kadar yürüdü.

TTB Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı burada yaptığı konuşmada şunları söyledi:

“Aylardır sesimizi duyurmaya çalışıyoruz. Aylardır yürüyüşlerle, forumlarla, nöbetlerle, g(ö)revden g(ö)reve koşarak taleplerimizi haykırıyoruz. Haklarımız için sürdürdüğümüz mücadelede, 14 Mart Tıp Bayramı’nın, Büyük Beyaz G(ö)rev’imizin arifesinde, Büyük Beyaz Buluşma’mızı karanlığa inat beyaza kesmiş bir İstanbul’da gerçekleştiriyoruz bugün. Sağlık Bakanı bizlere bayram mektubu göndermiş, bilmem size de geldi mi? Nasıl bayram mektubuysa artık; ‘haklarımız, taleplerimiz konusunda geliştireceğimiz dilin, tutumdaki üslubun mesleğin doğasıyla örtüşmesi gerekir’ demiş. Haklarımızı nasıl talep etmemiz gerektiğini söyleyivermiş kendince. Hastalarımızı ihmal ettiğimizi ima etmiş, sesimizi duyurma üslubumuzu belli ki beğenmemiş.

Fincancı, açıklamasının devamında şunları kaydetti:

“Yoksulluk sınırının altına mahkûm ettikleri hekimleri, açlık sınırının altında ücretlerle yaşamak zorunda bıraktıkları emeklileri, kölelik koşullarında çalışmaya zorladıkları gencecik meslektaşlarımızı dilindeki şiddetle ananlar, bizleri her gün şiddetle karşı karşıya bıraktılar. Sonra bize mektup yazıp; ‘Sorunların, aşılması zor değil, aşılması kolay sorunlar olduğuna, gerekli emeğin sarf edildiğine inanmanızı istiyorum’ diyenlere soralım o zaman: Zor değilse neden bu zamana kadar tek bir adım atmadınız?”

“Ticari işletmeye dönüştürülmüş kamu sağlık kurumları bu yükü kaldıramıyor”

İstanbul Tabip Odası, İstanbul Dişhekimleri Odası, İstanbul Eczacı Odası, İstanbul Veteriner Hekimler Odası, Ses İstanbul Şubeleri, Genel Sağlık-İş, Dev Sağlık-İş, Birlik Dayanışma Sendikası, İSTAHED ve İSAHED’in ortak basın açıklamasını İstanbul Tabip Odası (İTO) Genel Sekreteri Osman Küçükosmanoğlu okudu.

Yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“Koronavirüs salgını, mevcut sağlık sisteminin toplum sağlığını korumak bir yana toplumun sağlığını riske attığını, halkı salgınlardan, bulaşıcı ve kronik hastalıklardan korumadığını çok açık bir şekilde ortaya çıkardı. Koruyucu hekimliği önceleyen, birinci basamağı güçlendirilmiş, sevk zinciri ile çalışan kamucu bir sağlık sistemi yerine ‘daha çok hasta bak, daha çok para kazan’ mantığı ve performansa bağlı ödeme sistemiyle ticari işletmeye dönüştürülmüş kamu sağlık kurumları bu yükü kaldıramıyor.  Randevu süreleri 5 dakikaya düşürülmesine rağmen vatandaşlar MHRS üzerinden randevu bulamıyor. Malzeme eksikliği nedeniyle ameliyatlar erteleniyor. Halkın sağlığını tehlikeye atan bu sağlık sisteminin yürütücüleri, özel sağlık işletmeleri ve sermaye sahiplerini korumaya yönelik politikalara gelince hiçbir sınır tanımıyor. Salgın dönemi bu ülkede hekimlerin ve diğer sağlık çalışanlarının ne kadar değersizleştirildiğini de ortaya çıkarmıştır. Vaat edilen özlük hakkı iyileştirmeleri yapılmamış, ortalama hekim maaşları yoksulluk sınırı altına düşmüştür. Sağlıkta şiddet azalmak bir yana her gün, her an yaşanan rutin olaylar haline gelmiştir. Bugün gelinen aşamada hekimler, ‘artık bu şartlarda çalışamıyoruz’ diyerek istifa ederken, emekli olurken ya da genç hekimlerimiz yurt dışına göç ederken bize söylenen ‘Özel sektör çok veriyormuş, oraya gidiyorlar. Açık konuşuyorum; varsın, gidiyorlarsa gitsinler. Bizler de üniversiteyi yeni bitiren doktorlarımızı istihdam ederiz. Biz, asistan doktorlarımız ile buralarda devam ederiz’ olmuştur.

Bu başarısızlığın bedelini ödemesi gereken, 20 yıldır bu ülkeyi yöneten AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından söylenen bu sözler hekimler arasında büyük bir kırgınlığa, öfkeye neden olmuştur. Yanıtımız açıktır: Tıbbın tarihi yazılmaya başladığından bu yana burada, bu topraklardaydık. Bugün de buradayız. Biz, topluma adanmış bir mesleğin onurlu üyeleri olarak emeğimizle, bilgimizle, uzun yıllar süren eğitim ve mesleki deneyimlerimize dayanan birikimimizle insanlara hizmet için çalışıyoruz. Biz, yıllar içinde, ‘Doktorları ağaca bağlayın da kaçmasınlar’ diyen devlet başkanlarını da ‘Doktorların gözü doymaz’ diyen kasaba siyasetçilerini de ‘Paracı doktorlar gürültü yapıyor’ diyen sağlık yöneticilerini de gördük, görüyoruz. Hepsi gitti, biz kaldık; mesleğimiz ve meslek onurumuz kaldı. Bugün de hiçbir yere çekip gitmiyoruz. Güçsüzlerin gücü, çaresizlerin çaresi olmak, ölümle ve hastalıklarla mücadele etmek, sağlık ve şifa dağıtmak için dün, bugün olduğu gibi yarın da burada, bu topraklarda kalacağız. Ne ülkemizden ne mesleğimizden ne hakkımız olanı istemekten vazgeçeceğiz. Emeğimizi, mesleğimizi, geleceğimizi karartmaya çalışanlara karşı 14-15 Mart’ta bütün illerde, bütün sağlık kurumlarında g(ö)revde olacağız. Artık söz bizdedir.”

10 talep sıralandı

Hekimler, 10 acil talebi şöyle sıraladı:

– “TTB’nin önerdiği Sağlıkta Şiddet Yasası acilen yasalaşmalı; cezalar, ‘tutuksuz yargılanma’ ve ‘hükmün açıklanmasının geri bırakılması’ düzenlemelerinin uygulandığı sınırların üzerine çıkarılmalıdır.

– Kamu hastanelerinde göreve yeni başlayan pratisyen ve asistan hekimler için temel ücret (maaş sabit ek ödeme) yoksulluk sınırının en az iki katı, uzman hekimler için yoksulluk sınırının en az iki buçuk katı olmalı; sabit ek ödemeler genel bütçeden karşılanmalıdır.

– Özel sağlık sektöründe çalışan hekimlerin sosyal güvenlik primleri ‘prim ödeme tavanı’ üzerinden çalıştıkları kurumlar tarafından ödenmeli; ücretleri en az yoksulluk sınırının iki buçuk katı olmalıdır.

– Aile hekimi maaşları en az yoksulluk sınırının iki katına yükseltilmeli; tüm ASM binaları kamu tarafından inşa edilmeli, aynı standartlarda donanımı kamu tarafından sağlanmalı, bütün giderleri Sağlık Bakanlığı’nca karşılanmalı; Aile Hekimliği Ceza Yönetmeliği geri çekilmelidir.

– OSGB’lerde çalışan işyeri hekimlerinin ücretleri Türk Tabipleri Birliği’nin belirlediği asgari ücret üzerinden ödenmelidir. Emekli Sandığı, SSK, BAĞ-KUR farkı gözetilmeksizin bütün emekli hekim maaşları (25 yılda emeklilik baz alınarak) pratisyen hekimler için asgari 15 bin TL, uzman hekimler için asgari 18 bin TL’ye çıkarılmalıdır.

– Çalışma ortamlarımız ve koşullarımız iyileştirilmeli, başta asistanlar olmak üzere bütün hekimlere nöbet ücreti kesilmeden nöbet ertesi izin hakkı tanınmalı, intörn hekim ücretleri en az asgari ücret düzeyine çıkarılmalıdır.

– COVID-19, ‘illiyet bağı’ aranmaksızın meslek hastalığı sayılmalı; pandemide çalışılan her yıl için 120 gün yıpranma payı uygulanmalı; hekimler için ek gösterge 7.200 olmalıdır. Sağlık sistemi ve kurumsal sorunlar kaynaklı malpraktis davaları ile hekimleri ödeyemeyecekleri tazminatlara mahkum eden uygulamaların önlenmesi için yasal düzenlemeler yapılmalıdır.

– Hekimleri de hastaları da mağdur eden, hekimlere karşı şiddet kaynağı olan, halkın sağlığını tehlikeye atan 5 dakikada muayene dayatmasından vazgeçilmeli, hasta randevuları her hastaya en az 20 dakika ayrılacak şekilde düzenlenmelidir.”

Bakan Koca’dan Tıp Bayramı mektubu

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, 14 Mart Tıp Bayramı öncesinde, Türkiye genelindeki tüm hekimlere ve sağlık hizmeti çatısı altında birleşen 39 meslek grubundaki çalışanlara mektup gönderdi.

Hekimlere yönelik mektubuna, “Zor zamanlarda hekimlik yapan ve bir taraftan mesleğinin gereklerini yerine getirmeye çalışırken öte yandan hekimlik hizmetinin daha iyi şartlarda yapılabilmesi için düşünen bütün arkadaşlarıma içten selam ve saygılarımı sunuyorum.” ifadeleriyle başlayan Koca, hekimlik mesleğini layığınca yüceltmeye yönelik her samimi çabadan faydalandıklarını vurguladı.

COVID-19 salgınının, yaygın mücadele isteyen bir hastalığın sonuçları dışında, bütün toplumları, sosyal psikolojileri ve ekonomileri başta olmak üzere birçok yönden sarstığına işaret eden Koca, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Bu dönemde, meslek grubu olarak, en ağır fedakarlıkları gösteren, toplumların da hayranlığını ve saygısını kazanan kesim bizler olduk. Pandemi, hekimlerin, tüm sağlık çalışanlarının ölümle hayat arasındaki o sınır çizgisinde, insandan yana eşsiz bir çaba sarf ettiğini gözle görünür kıldı. Bizleri ve eşsiz tıp mesleğini yücelten performansı sağlık çalışanları olarak hep birlikte gösterdik.”

“Takım ruhunun korunması her zaman önemlidir”

Bakan Koca, salgınla mücadelede, tüm bireyselliklerin üzerinde takım ruhuyla hareket edildiğini, bu ruhun korunmasının her zaman önemli olduğunu belirtti.

Ekip uyumu konusunda hekimlerin rolünün inkar edilemeyeceğine, bazı durumlarda tıbbi müdahalenin adeta müzikal bir uyum gerektirdiğine dikkati çeken Koca, şöyle devam etti:

“Bugün hekimliğin saygınlık kaybına uğradığını hocalarımızdan tıbbiye öğrencilerine kadar çoğu kişi ifade ediyor. Fakat unutulmamalı: Tarihi insanlık kadar eski olan tıp ve toplumun halen nadide insanı olan hekim, temelde değer kaybına uğramış olmadığı için bu saygınlık kaybı geçicidir. Hayatla ölüm, hastalıkla sağlık arasında sıkışan bir insan, hekimine ve tıp bilimine gerekli saygıyı gösterecektir.”

“Hekimler olarak hastanın aracı kılınmasından kaçınmalıyız”

Koca, “Hekimlik bize, sadece tahsil yoluyla toplum içinde statü sağlayan mesleklerden biridir. Biridir diyorum ama bir ikincisini bilmediğimi de itiraf etmeliyim. Bu statü bizleri bazı teamüllerle sınırlar. Örneğin, haklarımız, taleplerimiz konusunda geliştireceğimiz dilin, tutumdaki üslubun mesleğin doğasıyla örtüşmesi gerekir.” görüşünü paylaştı.

Mesleğin doğasının hastaları da gözetmeyi içerdiğini belirten Koca, “Çünkü ihmal edilen hastanın, tarafları kimler olursa olsun, çözüm aranan sorun sebebiyle nesneleştirilmiş ve üzerinden mesaj verilen kişi konumuna düşürüldüğünü herkes bilir. Hasta da bilir. Biz, hekimler olarak, hastanın bu şekilde aracı kılınmasından kaçınmalıyız. Bir meslektaşınız olarak görüşüm budur.” ifadesini kullandı.

“Devletimizin sizler için en iyisini yapma kararlılığından emin olun”

Bakan Fahrettin Koca, mektubunda, sağlık çalışanlarının haklarıyla ilgili yürütülen son çalışmalara işaret ederek, şunları kaydetti:

“Mevcut koşullarda ülkemizde hekimlik yapmanın zor tarafları olduğunu biliyorum. Sorunların, aşılması zor değil, aşılması kolay sorunlar olduğuna, gerekli emeğin sarf edildiğine inanmanızı istiyorum. Temel amaçlarımız, ekonomik açıdan adil bir düzenleme, malpraktis davalarının hekimlere tehdit olmaktan çıkarılması, artan şiddet olaylarına karşı caydırıcılığı daha yüksek bir yasal çerçeve ve emeklilikte hekimlerin yargı mensuplarına benzer haklara sahip olabilmeleridir. Devletimizin sizler için en iyisini yapma kararlılığından emin olun.”

Koca, hekimler için oluşturduğu mail adresini paylaştı

Sağlık Bakanı Koca mektubuna, “14 Mart Tıp Bayramı’mızı yürekten kutluyorum. Mesleğinizde ve görev yaptığınız kurumda her birinize mutluluklar diliyorum.” sözleriyle son verdi.

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

AKP ve MHP’den seçim barajı teklifi

HIZLI YORUM YAP