22 Kasım 2024 itibariyle Covid-19 ile mücadelede aşılanan sayısı kişiye ulaştı.
Pandemiden çıkış sürecinde son günlerde küresel piyasaların canını bir hayli sıkan ve çokça tartışılan bir konu var gündemde; “stagflasyon”. İsterseniz ilk önce stagflasyonun ne olduğuna bir bakalım. Stagflasyon bir ekonomide enflasyon ile durgunluğun (işsizliğin) aynı anda görülmesi demek. Yani ekonomiler için iki kötü bir arada, biri enflasyon biri de durgunluk. Bu açıdan ekonomilerin hiç ama hiç içinde bulunmayı istemeyecekleri bir durum. Neden mi?
İlk olarak diyelim ki bir ekonomide enflasyon yüksek ama durgunluk yok yani ekonomik büyüme iyi. Bu durumda enflasyonu azaltmak için sıkı para ve maliye politikası uyguladığınızda enflasyon azalacaktır, tabi ekonomik büyüme biraz azalabilir ama durgunluğa düşmeden enflasyon belasından kurtulmuş olursunuz. Bir diğer ekonomide şu olsun; enflasyon düşük ama durgunlukta olan bir ekonomi olsun. Böyle bir ekonomide de genişletici para ve maliye politikası uyguladığınızda enflasyon biraz artacaktır ama ekonomik durgunluktan kurtulmuş olacaksınız. Peki ya hem yüksek enflasyon hem de durgunluk aynı anda söz konusu ise ne olacak? İşte o zaman işler zorlaşacaktır. Böyle bir durumda durgunluktan çıkmak için genişletici politikalar uyguladığınızda zaten yüksek olan enflasyon iyice yükselecektir, ki bu oldukça yükselen enflasyon zaten belirli bir süre sonra yeniden ekonomik büyümeyi yavaşlatmaya başlayacaktır. Yâda yüksek enflasyonla mücadele için daraltıcı politikalar uygularsanız durgunluk daha da derinleşecektir. İşte bu nedenle bir ekonominin hiç istemediği bir durumdur stagflasyon.
Peki ne oldu da son günlerde stagflasyon çok konuşulur oldu? Bildiğimiz gibi pandemi tüm ekonomileri olumsuz etkiledi. Pandemi sonrasında birçok ülkede hem enflasyon yükselmeye başladı hem de ekonomik büyüme yavaşlamaya başladı. İşte bu nedenle şimdi herkes şunu tartışıyor; acaba bu süreç stagflasyonu getirir mi ekonomilere? Açıkçası bu konuda şimdiden net bir şey söylemek çok mümkün gibi görünmüyor. İlk olarak küresel olarak enflasyon neden yükseliyor diye baktığımızda karşımıza arz dar boğazları ve tedarik zincirindeki aksamalar geliyor. Yani enflasyonu yükselten bu maliyet kaynaklı nedenler tam da pandeminin eseri. Haliyle küresel bir koordinasyon olmadan ve pandemi ile ilgili sıkıntılar geride bırakılmadan enflasyonu yükselten bu sorunların ortadan kalkması en azından kısa ve orta vadede çok kolay görünmüyor. Ama enflasyon konusundaki genel hâkim kanı enflasyonun kalıcı değil geçici olacağı yönünde. Eğer ki enflasyon kalıcı olmaz ise stagflasyon riski de azalmış olacaktır.
Son günlerde stagflasyonun çok konuşuluyor olmasının bir diğer nedeni de yükselen enflasyonla birlikte birçok ülkede ekonomik büyümede görülen yavaşlama. Dikkat ederseniz ekonomik yavaşlama diyorum henüz ekonomik durgunluk yok. Ama tabi böyle bir risk de var. Bu riski fitilleyen ise son aylarda Çin ve de özellikle Euro bölgesinde yaşanan ekonomik büyümede görülen yavaşlama oldu. Bu anlamda ABD’de zaman zaman büyümeye ilişkin makroekonomik verilerde de Çin ve Euro bölgesi kadar olmasa da beklenenin altında veriler görülebiliyor. Yani ABD’de için de bir stagflasyon riski yok değil. Bu anlamda ben ABD ve diğer ekonomiler için stagflasyona girip girmeyeceklerini temel de ücret artışlarının belirleyeceğini düşünüyorum. Enflasyon artarken ücretler de çok artacak mı ve ücretlerdeki bu artış verimliliğin üstünde mi altında mı olacak? Bu meselenin önemli olduğunu düşünüyorum. Hiç kuşkusuz asıl önemli mesele arz dar boğazları ve de özellikle tedarik zinciri ile ilgili sorunlar çözülebilecek mi? Tabi bir de dünyanın gündeminde enerji krizi var. Bu enerji krizinin de seyri de stagflasyona girip girmemekte belirleyici olacaktır.
Peki Türkiye için durum ne, bizde de stagflasyon riski var mı?
Daha önceleri Türkiye ekonomisi 1948 ve 1991 yılında stagflasyonla karşılaşmıştı. 2008 ve 2018 yıllarında da de stagflasyona yaklaşan bir haldeydi. Şu anki konjonktürde Türkiye ekonomisinde enflasyon çok yüksek ama ekonomik durgunluk söz konusu değil. Bu anlamda bir stagflasyon riski şimdilik çok yüksek görünmüyor. Bu noktada en büyük risk çok yüksek olan enflasyon kanadında gibi görünüyor. Yukarıda bahsettiğim pandemi kaynaklı küresel sorunlar artar ve derinleşirse bu bizi de hem enflasyon kanadı hem de büyüme kanadında olumsuz etkileyecektir. Bu nedenle bizim içinde diğer ülkelerde olduğu gibi temel belirleyici ilk olarak bundan böyle pandeminin nasıl seyredeceği ve de özellikle tedarik zinciri, arz darboğazları ve enerji krizlerinin ne boyutta ilerleyeceği olacaktır.
Bu konuda son değinmek istediğim mesele şu. Küresel anlamda stagfalsyon riskinin daha da artmaması için özellikle büyük ülke Merkez Bankalarının da uygulayacağı politikalar önemli olacaktır. Özellikle bu süreçte para politikaları belirlenirken yükselen enflasyonun kaynağı talep kaynaklı mı yoksa arz kaynaklı mı bunun doğru belirlenip ona göre para politikalarının uygulanması gerek. Örneğin enflasyonun kaynağı ağırlıklı olarak maliyet enflasyonu ise bu durumda sıkı para politikaları enflasyonu çok düşürmeyeceği gibi ekonomik büyümeyi daha da azaltarak stagflasyonu tetikleyebilir. Bu nedenle pandemi sürecinde uygulanan politikalar da stagflasyon riskini artıran ya da azaltan önemli bir unsur olacaktır.
Sosyal mesafesiz ilk namaz
Kemal Kılıçdaroğlu bugün hakim karşısına çıkıyor
İçki ve sigara satılan her yere kamera konulacak
Fatih Altaylı ile İsmail Saymaz’a soruşturma
Motorine zam bekleniyor
Silecek kaldırmaya hapis cezası
Yangında matematik öğretmeni yaşamını yitirdi
Uludağ’da 1000 liraya satılan çorbaya ceza
Bursa ve Balıkesir’de sağanak ve lodos etkili oluyor
Gemlik’te huzur operasyonu
Merkez Bankası faiz kararını açıkladı
Kemal Kılıçdaroğlu bugün hakim karşısına çıkıyor
İçki ve sigara satılan her yere kamera konulacak
Fatih Altaylı ile İsmail Saymaz’a soruşturma
Motorine zam bekleniyor
Silecek kaldırmaya hapis cezası
Yangında matematik öğretmeni yaşamını yitirdi
Uludağ’da 1000 liraya satılan çorbaya ceza
Bursa ve Balıkesir’de sağanak ve lodos etkili oluyor
Gemlik’te huzur operasyonu
Merkez Bankası faiz kararını açıkladı