Anasayfa / Genel / Türkiye’de yaşlı nüfus artıyor

192 kez okunmuştur Yayınlanma: 1 Ekim 2020 13:03 Güncelleme :1 Ekim 2020 13:03

Türkiye’de yaşlı nüfus artıyor

Geriatri Uzmanı Prof. Dr. Mehmet İlkin Naharcı, "Ülkemizdeki yaşlı birey sayısı 8 milyona yaklaşmış, toplam nüfus içinde oranı ise yüzde 9,1'e ulaşmıştır. Bu sayının hızla artacağı öngörülmektedir." dedi.

BEĞENDİM

ABONE OL

News

Sağlık Bilimleri Üniversitesi Öğretim Üyesi Geriatri Uzmanı Prof. Dr. Mehmet İlkin Naharcı, ülkedeki yaşlı birey sayısının 8 milyona yaklaştığını, toplam nüfus içinde oranın ise yüzde 9,1’e ulaştığını belirterek, “Bu sayının hızla artacağı öngörülmektedir. Bu artışın, yaşlıya hastanede, huzurevlerinde, bakım evlerinde ve evlerde verilen bakım hizmetlerine daha fazla ihtiyaç duyulmasına neden olacağı aşikardır.” dedi.

Prof. Dr. Naharcı, Dünya Yaşlılar Günü dolayısıyla AA muhabirine yaptığı açıklamada, 60’lı yaşlardan sonra kişilerin hafıza ve zihinsel yeteneklerinde, günlük işlerini yapabilme kabiliyetlerinde ve duygusal anlamda bir zayıflama dönemine girildiği için bu yaş grubuna özel bir bilim dalı olan “Geriatri (Yaşlı Sağlığı) Bilimi”nin kurulduğunu aktardı.

Birden çok hastalığın, problemin yaşlı bireyde görülmesinin o kişinin değişik branşlardaki doktorlara müracaatını zorunlu kıldığını ifade eden Naharcı, Geriatri Bilim Dalı sayesinde kişinin farklı branşlara gitmesine gerek kalmadığını, birçok problemin aynı anda yaşlı tıbbı alanında profesyonel sağlık ekibince gözden geçirildiğini ve yaşlı hastaya uygun tedavi çözümlerinin bulunabildiğini söyledi.

Prof. Dr. Naharcı, bu yaş grubunda olan her bireye genel kontrol, sağlıklı yaşlanmanın püf noktalarını öğrenme, hastalıklardan korunma, kronik hastalıkların tedavisi, yaşlılığa özgü problemlerin çözümü (unutkanlık, idrar kaçırma, düşme, çok ilaç kullanma gibi) için bir geriatri polikliniğine müracaat etmesinin önerildiğini dile getirerek, şunları kaydetti:

“Yaşlılık döneminde beslenme önerilerinden bahsedecek olursak, günlük öğünler atlanılmamalıdır. Sabah, öğle ve akşam 3 ana öğün yapılmalı, yanında 3 ara öğün de alınmalıdır. Salata en az 1 öğünde bulunmalıdır. Posalı gıdalar tercih edilmelidir. Beyaz ekmek yerine kepekli veya tam tahıllı ekmek, pirinç pilavı yerine bulgur pilavı tercih edilmelidir. Günde en az 8-10 bardak su tüketilmelidir. Süt, peynir ve yoğurt kalsiyum ihtiyacının karşılanması için öğünlerde bulunmalıdır. Haftada en az 2 kez balık yenilmeli, fındık, keten tohumu, semiz otu ve ceviz omega-3 yağ asiti içermeleri sebebiyle tüketilmelidir. Zeytinyağı tüketimi tercih edilmelidir. Tuz tüketimi yüksek tansiyon ve damar hastalıklarına neden olabileceği için azaltılmalıdır. Sütlü ve meyveli tatlıların tüketimi sağlanmalıdır. Fast food türü yiyeceklerin tüketiminden kaçınılmalıdır. Kefir, yoğurt ve probiyotik ürünler bağışıklık sistemini güçlendirdikleri için tercih edilmelidirler.”

“Ülkemizde 400’ün üzerinde huzurevi ve yaşlı rehabilitasyon merkezi var”

Prof. Dr. Naharcı, “Ülkemizdeki yaşlı birey sayısı 8 milyona yaklaşmış, toplam nüfus içinde oranı ise yüzde 9,1’e ulaşmıştır. Bu sayının hızla artacağı öngörülmektedir. Bu artışın yaşlıya hastanede, huzurevlerinde, bakım evlerinde ve evlerde verilen bakım hizmetlerine daha fazla ihtiyaç duyulmasına neden olacağı aşikardır.” dedi.

Yaşlılara verilen bakım hizmetlerinin ayaktan poliklinikler, akut hastane bakımı, rehabilitasyon, uzun dönem bakımı, evde bakım ve palyatif bakım başlıkları altında toplandığını ifade eden Naharcı, şöyle devam etti:

“Ülkemizde 400’ün üzerinde huzurevi ve yaşlı rehabilitasyon merkezi bulunmakta ve de 27 bin 500 yaşlıya bu kuruluşlarda bakım hizmeti verilmektedir. Bu merkezlerde sağlıklı bireylere ve de bilişsel veya fiziksel yetersizlikleri olan kişilere bakım hizmeti verilmektedir. Yaşlılarımıza sosyal açıdan evde bakım hizmeti daha çok kendi aileleri tarafından verilmekle beraber son yıllarda profesyonel bakıcılar da bu süreçte görev almaya başlamışlardır. Ayrıca, tıbbi olarak ise evde bakım hizmeti sağlık sistemimiz tarafından yönetilen evde bakım hizmetleri birimleri tarafından verilmektedir. Palyatif bakım, tedavisi mümkün olmayan ölümcül hastalıklarda verilen fiziksel, psikolojik ve manevi semptomların giderilmesini, ailenin, arkadaşların ve bakım verenlerin desteklenmesini ve acılarının hafifletilmesini amaçlayan bir sağlık hizmetidir. Ülkemizde bu bakımı veren merkez sayısı 350’yi geçmiş ve de yatak kapasitesi 5 bine yaklaşmıştır.”