22 Aralık 2024 itibariyle Covid-19 ile mücadelede aşılanan sayısı kişiye ulaştı.
Bir süredir üzerinde tartışılan faiz artırımı sonunda geldi. Fed faiz oranlarını 25 baz puan artırdı. Ukrayna savaşı öncesinde bu faiz artırımının 50 baz puan olacağı bekleniyordu ancak savaş koşulları FED’in 25 baz puanda kalmasına neden oldu.
FED 2018’den beri ilk defa faiz artırımına gidiyor ve pandemi esnasında uyguladığı aşırı gevşek para politikasını nihayetlendiriyor. ABD’de 1982’den beri en yüksek seviye olan %7.9’luk enflassyon ile Ukrayna savaşının yarattığı baskı arasında bir denge kurmaya çalışıyor. FED yetkilileri bu yılsonunda faiz oranının %1.9, 2023 sonunda ise %2.8 olmasını beklediklerini açıklamışlar. Bu da bu yıl yedi defa 25 paz puanlık artış anlamına gelir. Yani küresel likidite koşulları sıkılaşıyor…
Geçtiğimiz iki sene boyunca görülmemiş çapta yaşanan pandeminin etkisini azaltmak isteyen başlıca merkez bankaları 10 trilyon dolar kadar bir likidite yarattılar. Bu gün ise pandeminin etkilerini üstlerinden atmakta olan ekonomilerde bir enflasyon baş gösterdi. Tabii bunda arz yönlü sıkıntıların da etkisi var. Ama nihayetinde herkesin kabul ettiği üzere piyasada fazla likidite var. Şimdi ise bu likiditenin geri çekilme safhasına başladık. Hem Fitch, hem de Morgan Stanley önümüzdeki 12 ay içerisinde bu fazla olan likiditenin 2 trilyon dolarının çekilmesini beklediklerini söylüyorlar.
Bu gelişmekte olana ülkeler açısından birtakım problemlere yol açacak. IMF ise gelişmekte olan ülkelerde yaşanabilecek bir türbülansa hazır olun diyerek, uyarılarda bulunuyor. ABD’de faizlerin yükselmesi sermaye kaçışlarını başlatabilir. Yani sermaye evine dönebilir. Diğer yandan faizlerin yükselmesi dolara endeksli borcu olan gelişmekte olan ülke ekonomilerinin finansman maliyetlerini de arttırıyor. Dünya Bankası düşük ve orta gelirli ülkelerde pandemi sonrası artan borca dikkat çekti. Pandeminin de etkisi ile tüm dünyada küresel borç hiç olmadığı kadar yükseldi. 2020 sonunda 226 trilyon doları buldu.
Yabancı para ile kısa vadede borçlanan ülkeler faizlerin yükselmesi ile daha fazla sıkıntı yaşayacaklar kuşkusuz. IMF ve Dünya Bankası likidite problemleri ile karşılaşacak olan borçlu ekonomilerin, borç krizine sürüklenebilecekleri uyarısında bulunuyorlar.
Türkiye’de Cari Denge ve Finansman Sorunu
FED’in faiz artışlarına başlaması diğer gelişmekte olan ülkeleri etkileyeceği gibi bizi de etkileyecek. Yabancı sermaye daha önceden çıkmış olduğu ve yabancı oranı zaten tarihi düşük seviyelerde olduğu için bunun etkisi ile belki pek karşılaşmayacağız anca bizim açımızdan daha önemli bir sorun var: finansman maliyetlerimiz artacak.
Biz aslında bu yıl cari fazla vermeyi ve dolar fazlasına sahip olmayı umuyorduk ancak Ocak ayında açıklanan ödemeler bilançosu verileri umut kırıcı. Üstelik değişen jeopolitik koşullar, artan enerji maliyetleri de bunu imkânsız hale getiriyor. Ocak ayında 7.1 milyar dolar cari açık vermişiz, 2017 Aralık’tan beri gördüğümüz en yüksek aylık cari açık. 12 aylık olarak ise cari açık 20.22 milyar dolar olmuş. Tabii cari açığın en önemli belirleyicisi yine dış ticaret açığı. Maalesef Ocak ayında 8.8 milyar dolar enerji ithal etmişiz.
Rusya ve Ukrayna arasındaki savaş, artan enerji maliyetleri daha önce de yazılarımda bahsettiğim gibi cari denge üzerinde olumsuz etki yapacak. İthalatımızın yapısı da zorunlu mallardan oluşuyor. Sanayinin devam etmesini sağlamak üzere bu ithalatı yapmak durumundayız. Diğer yandan turizmde de umutlarımız kırıldı. Yani 2022’de cari açık bizim için bir sorun olmaya devam edecek.
TCMB piyasa katılımcıları anketine katılanların yılsonu için cari açık beklentileri 21.2 milyar dolar olmuş. Bu da GSYH’mızın yaklaşık %3’e denk gelir. Benim de beklentim bu civarlarda olması. Yani 20 milyar ile 25 milyar arasında. Tabii savaşın gidişatı ve buna bağlı olarak enerji maliyetlerindeki artışlar belirleyici olacak.
Yıllar içerisinde çok daha yüksek cari açık oranlarını gördük aslında. Ancak bu sefer durum farklı. Finansman koşullarının yukarıda anlattığım gibi sıkıntılı olduğu bir yıl olacak 2022. Tabii ki Türkiye finansman sağlar ancak dış finansman sağlamak hem zor hem de maliyetli. Zaten halihazırda finansman maliyetlerimiz ülke riskimizin yani CDS’lerin yüksek olması nedeniyle bir hayli fazla. Örneğin dün Hazine ve Maliye Bakanlığı 2027 vadeli dış piyasalarda bir tahvil ihracına gitti. Hazine 2 milyar dolar borçlandı. Ama bu borçlanmada faiz %8.625 oldu. Son 20 yıldır en yüksek faiz oranı. Şimdi buna bir de yurtdışındaki faizlerin (LIBOR) artması eklenecek.
Evet, Türkiye her zaman finansman kaynağı bulmuştur. Ama hangi maliyetle bulduğu bu yıl çok tartışılacak…
Nusrat Mayın Gemisi
E-ticaret’te stopaj oranı yüzde 1 olarak belirlendi
Suriyelilerin ülkelerine dönüşü için yeni adım
Asgari ücrette sona doğru
Gümrük Muhafaza ekipleri kaçakçılık operasyonlarını sürdürüyor
Muğla’da hastaneye çarpan helikopter düştü, 4 kişi yaşamını yitirdi
Özlem Gürses hakkında ev hapsi kararı
Kentsel dönüşümde kira desteği artırıldı
Erzurum’daki çığ ikizleri ayırdı
Piyasaların gözü TCMB’nin faiz kararında
“Yeni anayasa Türkiye için çok geç kalmış bir ihtiyaçtır”
E-ticaret’te stopaj oranı yüzde 1 olarak belirlendi
Suriyelilerin ülkelerine dönüşü için yeni adım
Asgari ücrette sona doğru
Gümrük Muhafaza ekipleri kaçakçılık operasyonlarını sürdürüyor
Muğla’da hastaneye çarpan helikopter düştü, 4 kişi yaşamını yitirdi
Özlem Gürses hakkında ev hapsi kararı
Kentsel dönüşümde kira desteği artırıldı
Erzurum’daki çığ ikizleri ayırdı
Piyasaların gözü TCMB’nin faiz kararında
“Yeni anayasa Türkiye için çok geç kalmış bir ihtiyaçtır”