06 Kasım 2024 itibariyle Covid-19 ile mücadelede aşılanan sayısı kişiye ulaştı.

1xbetbetpasmariobet
a
en iyi rulet siteleri

Dünya’nın en eski ekmeÄŸi Konya’da bulundu

Dünyada kentleşmenin olduğu ilk yerlerden Çatalhöyük'teki kazıda 8 bin 600 yıllık "ekmek" bulundu.

Konya’nın Çumra ilçesinde yer alan, Neolitik dönemde yaklaşık 8 bin kiÅŸinin bir arada yaÅŸadığı Çatalhöyük’te, üstten girilen, birbirlerine bitiÅŸik kerpiç evlerin bulunduÄŸu “Mekan 66” olarak adlandırılan alanda fırın yapısı keÅŸfedildi.
Büyük ölçüde tahrip olan fırının çevresinde, buğday, arpa, bezelye tohumlarıyla yiyecek olabileceği değerlendirilen avuç içi büyüklüğünde bir buluntuya rastlandı.

Necmettin Erbakan Ãœniversitesi Bilim ve Teknoloji AraÅŸtırma ve Uygulama Merkezinde (BÄ°TAM) yapılan analizlerde, süngerimsi kalıntının, milattan önce 6600’e tarihlendirilen mayalanmış ekmek olduÄŸu belirlendi.

“GIDANIN DA ARKEOLOJÄ°SÄ°”

Kazı Heyeti BaÅŸkanı ve Anadolu Ãœniversitesi Öğretim Ãœyesi Doç. Dr. Ali Umut Türkcan, AA muhabirine, “arkeoloji” denilince akla yapılar, anıtlar, buluntuların geldiÄŸini söyledi.
Bugün modern arkeolojinin, gıdanın da arkeolojisine çalıştığına iÅŸaret eden Türkcan, “Gıda arkeolojisinin baÅŸlangıç noktasının yine Anadolu olduÄŸunu söylememiz gerekiyor. Çatalhöyük burada çok önemli duraklardan biri. 2021’de keÅŸfettiÄŸimiz bir bulgu. Türk kazılarında artık çok hassas belgeleme ve detaylı çalışmalarla beraber bu tür organik kalıntıları tespit edebildiÄŸimizi gösterdik.” dedi.

Çatalhöyük Neolitik Kenti’nin bu alanda önemli yeri olduÄŸunu belirten Türkcan, ÅŸunları kaydetti:

“Fırının köşesinde küçük ve yuvarlak süngerimsi buluntunun, dikkatli bir belgelemeyle ekmek olduÄŸu anlaşıldı. Yapının üzerinin ince bir kille kaplı olması, hem ahÅŸap hem de ekmek, bu organik kalıntıların tümünün günümüze kadar saklanmasına olanak saÄŸladı. TÃœBÄ°TAK Marmara AraÅŸtırma Merkezinde (MAM) yapılan radyo karbon testleri, numunemizin milattan önce yaklaşık 6 bin 600’e kadar gidebileceÄŸini gösterdi.”

“DÃœNYANIN EN ESKÄ° EKMEĞİ”

Türkcan, mayalanmış ekmeÄŸin ilk örneklerine Mısır’da rastlandığını anlatarak, ÅŸu ifadeleri kullandı:

“Çatalhöyük’teki bu buluntunun dünyanın en eski ekmeÄŸi olduÄŸunu söyleyebiliriz. Bu organik kalıntının, gözlem, analizler ve tarihlendirmesini de göz önüne alarak yaklaşık 8 bin 600 senelik bir ekmek olduÄŸunu söyleyebiliyoruz. Somun ekmeÄŸin küçültülmüş hali. Ortasına parmak basılmış, fırına girmemiÅŸ ama mayalanmış, içindeki niÅŸastalarla beraber günümüze gelmiÅŸ. Bugüne kadar böyle bir örnek yok. Çatalhöyük zaten birçok ilklerin merkeziydi. Daha kazıldığı yıllarda dünyanın ilk dokumaları Çatalhöyük’teydi. AhÅŸap eserler yine Çatalhöyük’teydi. Duvar boyaları, resimler buna eklendi. Konya ve Türkiye bu anlamda çok ÅŸanslı.”

Bulguların analiz çalışmalarının önemine iÅŸaret eden Türkcan, “Necmettin Erbakan Ãœniversitesinin laboratuvarlarında tam teÅŸekküllü bütün analizleri yapabilmek büyük bir ÅŸans. Ä°lk defa Türkiye’deki laboratuvarlarda ortaya konulduÄŸu için önemliydi.” diye konuÅŸtu.

HEYECANLANDIRAN TAHIL KALINTILARI

“Çatalhöyük Mekan 66 Neolitik Dönem Ekmek Buluntusu Analizleri ve DeÄŸerlendirmesi”ne katkı veren akademisyenlerden Gaziantep Ãœniversitesi öğretim görevlisi Salih Kavak da arkeobotanik alanında bugüne kadar en heyecan verici çalışmanın içinde olduÄŸunu dile getirdi.

Laboratuvarda bitkisel kalıntıları incelerken kendisine organik buluntu haberinin verildiÄŸini anlatan Kavak, “Getirdiklerinde çok ÅŸaşırdım. Çünkü bu formda, ‘Hamur, ekmek, organik bir kalıntı olabilir mi?’ diye düşündüm. Çıplak gözle bir morfolojik teÅŸhis, daha sonra hemen mikroskop altında içeriÄŸine baktım. En heyecanlandıran ÅŸey, tahıl kalıntılarının olması. Arpa, buÄŸday ve bezelye gibi bitkilere ait öğütülmüş, kırılmış parçaların olması, zaten ilk baÅŸta hemen düşündüğümüz ÅŸey, ‘Bu acaba ekmek mi? ihtimalini güçlendirdi.” ifadelerini kullandı.

Kavak, daha sonra buluntuya ilişkin kimyasal ve fiziksel analizlerin yapılması gerektiğini belirterek, şöyle devam etti:

“Öne sürdüğümüz hipotezimizi doÄŸrulamak için bu analizler gerekliydi. Prof. Dr. OÄŸuz DoÄŸan hocamız, analiz için BÄ°TAM’a yönlendirdi. Orada yapılan analizde özellikle SEM görüntülerinde, detaylı baktığımızda numunenin içinde hava boÅŸlukları çok belirgindi. Bitkilere ait tohum ve doku parçaları, yaprak kalıntıları olması… Daha da detayına inildiÄŸinde niÅŸasta taneleri artık şüphelerimizi ortadan kaldırıyordu. Yapılan diÄŸer analizlerinde de kimyasal içeriklerine baktığımızda, hem bitkilerde bulunan kimyasal maddelerin olması hem de mayalanma göstergeleri var. Bu buluntunun suyla unun karıştırılıp bir süre bekletildiÄŸini, mayalandığını, piÅŸmediÄŸini yapılan analizler gösterdi. Fırının yanında hazırlanmış ama piÅŸirilememiÅŸ ya da piÅŸirilememiÅŸ, o formda olduÄŸunu görmüş olduk. Heyecan verici bir buluÅŸtu. Åžu ana kadar bulunan ekmek benzeri bu formda hiçbir buluntu yok. Åžu an bilinen en eski ekmek diyoruz. Türkiye ve dünya için heyecanlandıran bir buluÅŸ.”

BİTAM Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Yasin Ramazan Eker ise merkezde arkeolojik buluntuların da analizlerini yaptıklarını dile getirerek, şunları kaydetti:

“BÄ°TAM’da ileri teknoloji, analiz, karakterizasyon cihazlarımız bulunduÄŸundan, bu numuneleri analiz edip, özellikle kimyasal, fiziksel yapılarını belirledikten sonra tanımlayabildik. Artık daha önceki yıllarda yurt dışına yollanan bu numuneler Türkiye’de kalıyor. Bunları karakterize edebiliyoruz. Hem malzeme alanında yorumlayabiliyoruz hem de bulguların arkeolojik açıdan ne anlam ifade ettiÄŸini veyahut ne zenginlikler kazandığını yorumlayabiliyoruz. Dolayısıyla hem arkeoloji alanında hem karakterizasyon alanında Türkiye’de yetkin insanlar var. Konya’da Necmettin Erbakan Ãœniversitesi BÄ°TAM merkez laboratuvarında bunları yapabiliyoruz. EkmeÄŸin en önemli özelliÄŸinden biri, ısıttığımız zaman kütlesi devamlı kayboluyor. Bu da ÅŸu demektir, bu numune o sıcaklığı daha önce görmemiÅŸ. GörmediÄŸi için de ekmek ÅŸeklinde olan bu numunenin piÅŸirilmemiÅŸ olduÄŸunu anlıyoruz. Hocalarımız gözenekli, süngerimsi yapıdan dolayı anlıyor. Dolayısıyla bizim ve onların bilgileriyle birlikte bu noktaya geldik. Daha isabetli teÅŸhis etmemizi saÄŸlıyor. Numunenin ekmek şüphesi vardı, bu şüpheleri doÄŸruladık.”

Necmettin Erbakan Ãœniversitesi Öğretim Ãœyesi Prof. Dr. OÄŸuz DoÄŸan da BÄ°TAM’da arkeolojik numunelerin kimyasal ve fiziksel yapılarının tanımlanabildiÄŸini söyledi.

AA

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

UludaÄŸ’a lapa lapa kar yağıyor

HIZLI YORUM YAP