26 Nisan 2024 itibariyle Covid-19 ile mücadelede aşılanan sayısı kişiye ulaştı.

1xbetbetpasmariobet
a
en iyi rulet siteleri

AB’nin Suriye’deki çözümü “çözümsüzlük”

Avrupa Birliği'nin Suriye krizine ilişkin sunulan çözüm önerilerine karşı çıkarak ve "siyasi çözüm" söylemine sığınarak, retorikten ileriye gitmeyen politikalar yürüttüğü görülüyor.

AB‘nin, Türkiye’nin güney sınırında oluÅŸturulmaya çalışılan terör koridorunu yok etmek, bölgeye barış ve huzuru getirmek amacıyla baÅŸlattığı Barış Pınarı Harekatı‘na iliÅŸkin tutumu da birliÄŸin Suriye politikasına ışık tutuyor. 

Suriye krizinde “aktif ve insani” bir rol oynadığını iddia eden AB’nin bölgede çözümü destekleyecek giriÅŸimlere karşı çıkarak aslında çözümsüzlüÄŸü körüklediÄŸi dikkati çekiyor.

Odak noktası göç oldu

AB açısından deÄŸerlendirildiÄŸinde, sivil kayıpların yüzbinlere ulaÅŸtığı Suriye savaşının en büyük etkisi mülteciler oldu.

Suriye savaşıyla birlikte, 2015 yılında Avrupa’ya yönelik göç akının artmasıyla kıtada oluÅŸan kriz karşısında AB adeta çıkmaza girdi.

AB ile Türkiye arasında 2016’da imzalanan göçmen mutabakatı, Ege’de düzensiz göçü yüzde 96 oranında azaltırken, üye ülkeler topraklarına ya da kıyılarına ulaÅŸan ve yüzlü rakamlarla ifade edilebilinecek mültecilerle baÅŸ edemedi.

AB Komisyonu’nun mültecileri üye ülkeler arasında paylaÅŸtırmayı öngören zorunlu kota sistemi büyük baÅŸarısızlık olarak kayda geçerken, birliÄŸin Suriye’deki insani dram karşısındaki tutumu mültecileri her ne pahasına olursa olsun “durdurmak” oldu.

Bu çerçevede Mısır ve Libya gibi ülkelerle tartışmalı anlaÅŸmalara imza atan AB, sınırlarını kapattı ve mültecileri durduracak bir sınır gücüne de yatırım yapmaya baÅŸladı.

AB ne istemiyor?

AB’nin Suriye politikasındaki çıkmazı, Türkiye’nin Barış Pınarı Harekatı’yla huzuru tesis etme ve güvenli bölge yoluyla ev sahipliÄŸi yaptığı 4 milyon Suriyeli mültecinin bir kısmını buraya gönderme planına karşı çıkmasıyla bir kez daha gün yüzüne çıktı.

Türkiye’ye “güvenli bölgenin masraflarını karşılamayacağı” ve mültecilerin bu bölgeye yerleÅŸtirilmesine karşı çıkacağı mesajını aktaran AB, diÄŸer taraftan 2016 göçmen mutabakatı çerçevesinde Türkiye’ye verdiÄŸi sözleri de yerine getirmedi.

Türkiye’de bulunan Suriyelilerin ihtiyaçlarına yönelik proje bazlı olarak taahhüt ettiÄŸi 6 milyar avronun tümünü aktarmayan AB, mutabakat kapsamında vadettiÄŸi katılım müzakerelerinde yeni fasılların açılması, vize serbestisi ve gümrük birliÄŸi anlaÅŸmasının güncellenmesi gibi konuları da rafa kaldırdı.

Sık sık Türkiye’ye 4 milyon mülteciye ev sahipliÄŸi yaptığı için “teÅŸekkür” eden AB, mutabakata olan baÄŸlılığını da güçlü bir ÅŸekilde yinelemeye devam etti.

Mutabakatın taahhütlerini yerine getirmeyen ancak baÄŸlılığını sürdürdüÄŸünü iddia eden AB, bu çerçevede Türkiye’nin mültecileri Avrupa’ya göndermesini engellemek istiyor.

Güvenli bölgeye karşı çıkan AB’nin, yükü hafifletmek ve çözüm bulmak için Türkiye’ye alternatif bir politika önermemesi de dikkati çekiyor.

DEAÅž korkusu

AB üyeleri için Suriye savaşının önemli yansımalarından biri de ülkelerinden terör örgütü DEAÅž’a katılmak için giden “yabancı savaÅŸçılar” oldu.

Ä°ngiltere merkezli Kings College’ın yaptığı bir çalışma, 2013-2018’de yaklaşık 41 bin yabancının DEAÅž saflarına katıldığını gösteriyor. Bunlardan yaklaşık 13 bininin ise DoÄŸu ve Batı Avrupa kökenli olduÄŸu ifade ediliyor.

DEAÅž’ın yenilgisinin ardından teröristlerin vatandaÅŸları oldukları ülkelere dönmelerini istemeyen Avrupalı ülkeler, söz konusu kiÅŸilerin bulundukları ülkelerde yargılanmasını istiyor.

DiÄŸer taraftan Avrupalı ülkelerin bire bir terör ya da ÅŸiddette bulaÅŸmamış eÅŸler ve çocukları da almamak için yoÄŸun çaba sarfettiÄŸi görülüyor.

AB ne yapıyor?

AB Suriye stratejisini, “Siyasi süreçle savaşı sonlandırmak, kapsayıcı bir geçiÅŸ süreci saÄŸlamak, insani yardım yoluyla hayat kurtarmak, demokrasi, insan hakları ve ifade özgürlüÄŸünü teÅŸvik etmek, savaÅŸ suçlularını sorumlu tutmak ve Suriye halkının direncini desteklemek” olarak tanımlıyor.

Brüksel’de “donör konferansları” düzenleyen, sivil toplum örgütleriyle irtibata geçen ve insani yardımda bulunan AB’nin Suriye’de somut olarak çözüm arayan Astana ya da BirleÅŸmiÅŸ Milletler’in yürüttüÄŸü süreçlerde de aktif bir rolü bulunmuyor.

AB’nin böylelikle Suriye’de çözümü mülteci almadan, taahhütlerini yerine getirmeden, vatandaÅŸları olan teröristlerin yükünü taşımadan ve çok istediÄŸi siyasi sürece önemli katkı saÄŸlamadan elde etmeye çalıştığı görülüyor.

AA

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Kaliteli Türk narı ihracatı artacak

HIZLI YORUM YAP



Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.