“siber tehditler” iÅŸ dünyasını riske atıyor!

 Allianz 2020 Risk Barometresi’nde, en büyük küresel iÅŸ dünyası riski olarak siber tehditler öne çıktı.

Allianz’dan yapılan açıklamaya göre, Allianz Global Corporate & Specialty (AGCS) tarafından gerçekleÅŸtirilen yıllık küresel iÅŸ dünyası riskleri anketi Allianz Risk Barometresi’nin 9’uncusu yayımlandı. Çalışma, bu yıl aralarında üst yöneticilerin (CEO), risk yöneticilerinin, broker’ların ve sigorta uzmanlarının da bulunduÄŸu 100’ü aÅŸkın ülkeden 2 bin 718 uzmanın görüÅŸlerine yer vererek rekor katılıma ulaÅŸtı.

Allianz 2020 Risk Barometresi’ne göre, siber olaylar yüzde 39 ile ilk kez en büyük küresel iÅŸ dünyası riski olurken, ÅŸirketlerin verilere ve biliÅŸim sistemlerine giderek artan bağımlılığı ve yaÅŸanan birkaç yüksek profilli olayın etkisiyle siber tehdit farkındalığı son yıllarda hızla arttı. Siber tehditler, 7 yıl önce yüzde 6 ile 15’inci sırada yer alıyordu.

Yıllardır en büyük risk olarak görülen iÅŸ kesintileri ise yüzde 37 ile ikinci sırada yer aldı. Yüzde 27 ile 3’üncü olan mevzuat ve yönetmeliklerdeki deÄŸiÅŸiklikler ve yüzde 17 ile 7’nci sırada yer alan iklim deÄŸiÅŸikliÄŸi, listede en çok basamak atlayan riskler oldu. Bu sonuçlar, ABD ve Çin arasındaki ticaret savaşının, Brexit’in ve küresel ısınmanın ÅŸirket ve ülkeleri küresel çapta endiÅŸelendirdiÄŸine iÅŸaret ediyor. 

Siber risk maliyeti milyon dolarları buluyor 

En büyük küresel risk olmanın yanı sıra siber olaylar, ankete katılan birçok ülkede en büyük 3 risk arasında yer alıyor. Avusturya, Belçika, Fransa, Hindistan, Güney Afrika, Güney Kore, Ä°spanya, Ä°sveç, Ä°sviçre, BirleÅŸik Krallık ve ABD, siber olayları en büyük iÅŸletme riski olarak görüyor.

Ä°ÅŸletmeler daha büyük ve daha maliyetli veri sızıntıları, giderek artan yazılım ve kandırma olaylarıyla ve olayların ardından gizlilikle iliÅŸkili ceza veya dava riskiyle karşı karşıya bulunuyor. 1 milyondan fazla kaydın sızıntısını içeren bir mega veri sızıntısının maliyeti, geçen yıla kıyasla yüzde 8 artarak ortalama 42 milyon dolara yükseldi.

 Ä°ÅŸ kesintisi kaybı karmaşık bir yapıyla risk oluÅŸturmaya devam ediyor

Çalışmada 7 yıldır listenin başında yer alan iÅŸ kesintisi, bu yıl ikinci sıraya geriledi. Ancak Allianz 2020 Risk Barometresi’ne göre, iÅŸ kesintisi kaybı eÄŸilimi bu kez daha büyük ve karmaşık bir yapıyla hız kesmeden devam ediyor.

Günümüzde yangın, infilak, doÄŸal afetler, dijital tedarik zincirleri ve hatta siyasi ÅŸiddet olayları gibi çeÅŸitli nedenlerle iÅŸ kesintileri yaÅŸanıyor. Ä°ÅŸletmeler ayrıca ayaklanmaların, sosyal huzursuzluÄŸun veya terör saldırılarının etkilerine doÄŸrudan ya da dolaylı olarak giderek daha fazla maruz kalıyor.

Geçen yıl Hong Kong, Åžili, Bolivya, Kolombiya ve Fransa’da baÅŸ gösteren sivil karışıklıklar, maÄŸazaların aylarca kepenk kapatmaları, turistlerin bu bölgeleri ziyaret etmemeleri veya çalışanların güvenlik endiÅŸelerinden dolayı iÅŸ yerlerine eriÅŸememeleri, hem yerel hem de çok uluslu ÅŸirketlerde maddi hasarlara, iÅŸ kesintilerine ve genel gelir kayıplarına yol açtı.

Ticaret politikası siyasi bir araç haline geldi

Geçen yıl 4’üncü sırada olan mevzuat ve yönetmeliklerdeki deÄŸiÅŸiklikler, Allianz 2020 Risk Barometresi’nde üçüncü sıraya yükseldi. Vergiler, yaptırımlar, Brexit ve korumacılık temel endiÅŸeler olarak deÄŸerlendiriliyor.

Sadece 2019 yılında yaklaşık 1300 yeni ticaret engeli uygulamaya geçirildi. ABD ve Çin arasındaki ticaret anlaÅŸmazlığı, Amerika’daki ortalama vergi oranının en son 1970’lerde görülen seviyelere yaklaÅŸmasına neden oldu.

Ä°klim deÄŸiÅŸikliÄŸini görmezden gelmek, onunla mücadele etmekten daha masraflı

Ä°klim deÄŸiÅŸikliÄŸi, 7’nci Allianz Risk Barometresi’nden bu yana en yüksek seviyeye yükseldi ve yüzde 17’lik oranla 7’nci sırada yer aldı.

Halihazırda Avustralya, Hong Kong, Hindistan ve Endonezya gibi ülke ve bölgelerdeki risk yönetimi uzmanlarının etkisiyle Asya-Pasifik bölgesi genelinde en büyük 3 iÅŸletme riski arasında yer aldı. Rapora göre, ÅŸirketlerin gelecekte daha fazla davayla karşı karşıya kalma gerçeÄŸine hazırlıklı olmaları gerekebilir. BaÅŸta ABD’de olmak üzere halihazırda 30 ülkede “en fazla karbon salan ÅŸirketleri” hedef alan iklim deÄŸiÅŸikliÄŸine iliÅŸkin davalar açıldı.

“Siber tehditler ve iklim deÄŸiÅŸikliÄŸi, yakından izlenmesi gereken en önemli iki risk”

Açıklamada görüÅŸlerine yer verilen  AGCS CEO’su Joachim Müller, Allianz 2020 Risk Barometresi’nin, siber tehditler ve iklim deÄŸiÅŸikliÄŸinin gelecek 10 yılda yakından izlenmesi gereken en önemli iki risk olduÄŸunu gösterdiÄŸini belirterek, ÅŸunları kaydetti:

“Elbette mücadele edilmesi gereken pek çok baÅŸka hasar ve aksaklık senaryoları da var. Ancak kurum yönetimleri ve risk yöneticileri, siber tehdit ve iklim deÄŸiÅŸikliÄŸi risklerine çözüm bulamazlarsa bu durumun büyük ihtimalle ÅŸirketlerinin operasyonel performansı, finansal sonuçları ve itibarıyla birlikte kilit paydaÅŸları üzerinde de olumsuz etkileri olacaktır. Siber tehdit ve iklim deÄŸiÅŸikliÄŸi riskleri için hazırlık ve plan yapmak, hem rekabet gücü açısından avantaj saÄŸlayacak hem de dijitalleÅŸmenin ve küresel ısınmanın hakim olduÄŸu bir çaÄŸda iÅŸletme direncini artıracaktır.” 

AGCS Siber Departmanı Küresel BaÅŸkan Yardımcısı Marek Stanislawski de yaÅŸanan olayların giderek daha fazla hasara yol açtığını aktararak, “Daha büyük ÅŸirketler, sofistike saldırıların ve yüksek miktarda para taleplerinin hedefi haline geliyorlar. 5 yıl önce olaÄŸan bir yazılım saldırısında istenen meblaÄŸ 100 bin doları geçmezdi. Bu miktar günümüzde milyon dolarları bulabiliyor. Zorla para sızdırma, resmin sadece bir kısmını oluÅŸturuyor. Teknik aksaklık veya siber saldırı sonrasında kritik verilerine, sistemlerine veya teknolojilerine eriÅŸemeyen ÅŸirketler, iÅŸ kesintisinden kaynaklanan ciddi kayıplar yaÅŸayabiliyor.” ifadelerini kullandı.

“AB’nin sürdürülebilirlik yönetmeliÄŸi her ÅŸeyi deÄŸiÅŸtiriyor”

Allianz BaÅŸekonomisti Ludovic Subran ise ticaret politikasının; ekonomik diplomasi, jeopolitik etki veya çevre politikası gibi çeÅŸitli politikalar için siyasi bir araç haline geldiÄŸini belirterek, bu faaliyetlerin sadece ABD ile sınırlı olmadığını, Japonya, Güney Kore, Hindistan ve AB’ye de yayılmış durumda olduÄŸunu bildirdi. 

Yeni yasal zorlukların gelecek 10 yılda çevresel etkilere, karbonsuzlaÅŸtırmaya ve iklim deÄŸiÅŸikliÄŸine odaklanacağını aktaran Subran, “AB’nin sürdürülebilirlik yönetmeliÄŸi her ÅŸeyi deÄŸiÅŸtiriyor. Bunun kurumlar üzerindeki etkileri, en az geçmiÅŸte muhasebe ve verilerin koruması alanlarında konulan yeni kurallarınki kadar kapsamlı olacak.” ifadelerini kullandı. 

AGSC Çevresel, Sosyal ve YönetiÅŸimsel Ä°ÅŸletme Hizmetleri BaÅŸkanı Chris Bonnet, iklim deÄŸiÅŸikliÄŸine iliÅŸkin ÅŸunları kaydetti:

“Åžirketler, küresel ortalama sıcaklık artışının 2 santigrat dereceyi aÅŸması durumunda küresel ısınmanın olumsuz etkilerinin dramatik sonuçlara neden olabileceÄŸinin giderek daha fazla farkına varıyor. Harekete geçilmediÄŸi takdirde düzenleyiciler eyleme geçecektir ki bu da müÅŸterilerin, paydaÅŸların ve iÅŸ ortaklarının kararlarını etkileyecektir. Ä°klim deÄŸiÅŸikliÄŸi riskini göz ardı etmek, onunla mücadele etmekten daha masraflıdır. Bu nedenle tüm ÅŸirketler, iklim deÄŸiÅŸikliÄŸiyle mücadeleye geçiÅŸ konusundaki rollerini, duruÅŸlarını ve hızlarını belirlemelidir. Risk yöneticileri, diÄŸer görevlerinin yanı sıra bu süreçte de kilit rol oynamalıdır.”

AGCS Yangın ve Mühendislik Hasarları Küresel BaÅŸkanı Raymond Hogendoorn da iÅŸ kesinti kaybına iliÅŸkin, “Günümüzde dijital tedarik zincirleri ve platformlar tam ÅŸeffaflık ve varlıklar için izlenebilirlik imkanı sunarken, veri merkezinde çıkan bir yangın, oluÅŸan teknik bir arıza veya bu merkezi hedef alan bir korsan saldırısı, aynı sistemi paylaÅŸan ve manuel süreçlere dönemeyen ÅŸirketlerin iÅŸ kesintisi kaynaklı büyük kayıplar yaÅŸamasına yol açabilir.” deÄŸerlendirmesinde bulundu.