28 Mart 2024 itibariyle Covid-19 ile mücadelede aşılanan sayısı kişiye ulaştı.

1xbetbetpasmariobet
a
en iyi rulet siteleri

“YPG teröristtir, bütün dünya bunu böyle bilecek”

Milli Savunma Bakanı Akar, "YPG'nin PKK'dan hiçbir farkı yoktur. Bundan vazgeçmemiz söz konusu değildir. YPG teröristtir, bütün dünya bunu böyle bilecek." dedi.

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası’nda gündeme iliÅŸkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.

“Ä°ngiltere’deki NATO Zirvesi öncesinde baÅŸlayan Baltık Planlarına rezerv iddiaları sonrasında Türkiye’nin söz konusu planlara yönelik tutumu ne yönde? Türkiye’nin güvenlik kaygılarına yönelik ittifak üyelerinin tutumu nasıl?” sorusu üzerine Akar, Türkiye’nin Afganistan’dan Kosova’ya, Atlantik’ten DoÄŸu Akdeniz’e kadar bütün alanlarda NATO’yla beraber olduÄŸunu ifade etti.

Türkiye’nin uzun yıllardan beri ittifakın üyesi olduÄŸunu hatırlatan Akar, ÅŸunları kaydetti:

“Bu konuda operasyonlar baÅŸta olmak üzere tatbikatlar, NATO karargahlarına personel desteÄŸi dahil elimizden gelen her türlü desteÄŸi saÄŸladık, saÄŸlamaya devam ediyoruz. Ayrıca Gayri Safi Milli Hasılamızın da yüzde 2’ye tekabül eden miktarında da savunma harcamalarımızı yapmak için tüm gücümüzle çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Åžu anda 1,89 civarındayız. NATO, Galler zirvesinde aldığı karar çerçevesinde bunun yüzde 2 olmasını istiyor.

DiÄŸer ülkelerle birtakım sorunlar yaÅŸanmakla birlikte biz, olabildiÄŸince hızlı bir ÅŸekilde bu orana ulaÅŸmaya çok yakınız. Ve Türk Silahlı Kuvvetleri NATO içindeki ikinci büyük ordu olarak bütün ülkeler tarafından bilinmekte ve saygıyla anılmaktadır. NATO, Türkiye ile daha güçlü ve daha anlamlıdır. Türkiye’nin sorgulanması anlamsızdır. Böyle bir sorgulamayı uygun görmüyoruz. Böyle bir tartışma açıyorlar ki bu gerçekten anlamsız bir tartışma. Bu zaman zaman gündeme geliyor ve zaman zaman bunlara cevap vermek zorunda kalıyoruz.”

Akar, Türkiye’nin güney sınırlarının NATO’nun da güney sınırları olduÄŸuna deÄŸinerek, Türkiye’nin, güney sınırlarını baÅŸta DEAÅž, PKK/YPG olmak üzere terör ve teröristlere karşı korurken, aynı zamanda NATO’nun, Avrupa’nın da güvenliÄŸini saÄŸladığına iÅŸaret etti.

“Türkiye bir cephe ülkesi”

Türkiye’nin, NATO ülkeleriyle, Avrupa ile teröristler arasındaki son mevzi olduÄŸunu vurgulayan Akar, terör konusunda Türkiye’nin bir cephe ülkesi olduÄŸuna, burada Türkiye’nin çektiÄŸi yükü herkesin bildiÄŸine dikkati çekti.

Akar, Türkiye’nin NATO ile çalışmaya devam ettiÄŸini, bu konuda herhangi bir farklı düÅŸüncenin bulunmadığını vurgulayarak, “Karşılıklı saygı içinde, hakka, hukuka riayet ÅŸeklinde çalışmalarımız devam etti, edecektir. DiÄŸer taraftan da bizim herhangi bir ÅŸekilde NATO’nun çalışmalarını, planlarını bloke etmemiz gibi bir ÅŸey söz konusu deÄŸil. Biz bu konuda iÅŸ birliÄŸine son derece açığız. Bu iÅŸ birliÄŸi konusunda son derece istekliyiz. Elimizden gelen her türlü gayreti gösterdik, desteÄŸi saÄŸladık. Bugüne kadar bunun birçok örneÄŸi var.” diye konuÅŸtu.

Ortak amaç doÄŸrultusunda, ortak bir platform çerçevesinde Türkiye’nin ve Türk milletinin hak ve menfaatlerini korumak durumunda olduklarının altını çizen Akar, “Bizim herhangi bir ÅŸekilde NATO ortamında, NATO platformlarında ülkemizin hak ve menfaatine iliÅŸkin birtakım iddialar ortaya koyduÄŸumuzda bu herhangi bir ÅŸekilde NATO’ya karşı bir tavır olarak algılanmamalıdır. Bu konuda herkesin daha mantıklı, objektif olarak olaylara bakmasının önemli olduÄŸunu deÄŸerlendiriyoruz.” dedi.

“Barış Pınarı Harekatı’na uluslararası tepki geldi. NATO’da da Baltık Planı karşılığında PKK/YPG’nin terör örgütü olarak tanınması talep edildi. Türkiye’nin tezlerinin uluslararası platformda anlatılmasında ve muhatapların iknasında sorunlar mı yaÅŸanıyor?” sorusuna Akar, “Herkesin kendi ülkesinin, milletinin menfaati saygıdeÄŸerdir fakat burada olabildiÄŸince objektif, tarafsız olmak lazım. Burada bilgilendirmeme diye bir ÅŸey söz konusu deÄŸil.” yanıtını verdi.

“Bizim planımızın yayınlanması engellendi”

Türkiye Planı ve Baltık Polonya Planı ile alakalı sıkıntının Türkiye’den kaynaklanmadığını vurgulayan Akar, daha önce NATO kuruluÅŸlarında kabul edilen ve PKK’nın bir parçası olduÄŸu tespit edilen YPG’nin, 2017’de yapılan ve “GRP” denilen Türkiye’nin savunma planına gelindiÄŸinde ise “terörist olmadığı” ÅŸeklinde bir görüÅŸ belirlediÄŸini anlattı.

Akar, Türkiye’nin NATO’nun kurum ve kuruluÅŸlarının kabul ettiÄŸinin uygulanmasını istediÄŸini belirterek, ÅŸunları kaydetti:

“Bizim planımızın yayınlanması engellendi. Dolayısıyla biz buna karşılık olarak ÅŸunu söyledik; bizim planımız yayınlanmıyor, kuzey ve güneydeki savunma planlarının müÅŸterek olması lazım, dolayısıyla bunların aynı anda yayınlanması lazım. Bizim iddiamız bu. Bu, bir engel deÄŸil. En son yapılan da herhangi bir taviz deÄŸil. Revize olmakta olan Polonya Baltık Planının NATO Konseyinden geçmesi fakat askeri komitede deÄŸerlendirilmesine fırsat verdik. Fakat her halükarda NATO Genel Sekreteri ile yapılan görüÅŸmeler sonrasında bu iki planın aynı zamanda yayınlanmasında mutabık kaldık. Biz burada NATO’nun daha öncesinden beri kabul ettiÄŸi bilgilerin, deÄŸerlendirmelerin aynı ÅŸekilde kabul edilerek, söz konusu Türkiye’nin savunmasına iliÅŸkin GRP dediÄŸimiz planın da aynı ÅŸekilde yayınlanmasını talep ediyoruz, bunu bekliyoruz.”

“Tekrar tekrar anlatılması gerekiyor”

Gündem yoÄŸun olduÄŸu için bazı konuların bir sefer söylenince anlaşılmadığına deÄŸinen Akar, Türkiye’nin bunu tekrar tekrar anlatması gerektiÄŸini bildirdi.

Bakan Akar, Barış Pınarı Harekatı ile alakalı geliÅŸmeler ve GRP’yi anlattıkça, muhataplarının bunu anladığını ve Türkiye’nin endiÅŸelerini paylaşır hale geldiklerini memnuniyetle gördüklerini söyledi.

“Bazen muhataplarınız olan bakanlarda görev deÄŸiÅŸikliÄŸi oluyor. Yeni bakanlara bir ÅŸeyleri anlatmaya sıfırdan mı baÅŸlıyorsunuz?” sorusu üzerine Akar, ÅŸu cevabı verdi:

“Sıfırdan demeyelim de bazı ÅŸeyleri tekrar etmek, bazı ÅŸeyleri özetlemek, bazı ÅŸeyleri tekrar tekrar gündeme getirmek gerekiyor. Bir de oradaki terimleri, terminolojiyi iyi kullanmak suretiyle onların aklına, kalbine, kafasına iÅŸleyecek ÅŸekilde bunu ifade etmek gerekiyor. Burada usanmak yok. Burada tekrardan kaçınmak yok. Biz sabırla, nezaketle bildiklerimizi, gördüklerimizi, ülkemizin, milletimizin iyiliÄŸine olan konuları, bölgenin ve NATO’nun yarına olan konuları tekrar tekrar gündeme getiriyoruz. Burada ciddi bir ilerleme olduÄŸunu memnuniyetle görüyoruz.”

“Stoltenberg’e teÅŸekkür”

“Herhangi bir taviz söz konusu deÄŸil mi?” sorusu üzerine Akar, ÅŸu deÄŸerlendirmede bulundu:

“Bizim isteklerimiz, milli hak ve menfaatlerimizle ilgili ortaya koyduÄŸumuz ÅŸeyler son derece objektif, makul, mantıklı, ‘aklın yolu birdir’ dedikleri ÅŸekilde olduÄŸu için burada bir aşırılık yok. Dolayısıyla bu aşırılık olmayan, gayet makul ve mantıklı olan isteklerimizden de geri dönmek diye bir ÅŸey söz konusu deÄŸil. Çünkü bizde hiçbir şımarıklık, hiçbir aşırı istek söz konusu deÄŸil. Uluslarası hukukun kabul ettiÄŸi neler varsa o çerçevede taleplerimizi ortaya koyuyoruz.”

“NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg makul buluyor mu talepleri?” sorusunu Akar, “Evet. Sayın Stoltenberg’e bu çalışmalardaki bize katkılarından, desteklerinden, koordinasyon ve iÅŸ birliÄŸindeki faaliyetleri hızlandırmasından dolayı teÅŸekkür ediyorum.” ÅŸeklinde yanıtladı.

“YPG teröristtir, PKK’nın Suriye koludur”

“Londra’daki NATO zirvesinden sonra Türkiye YPG tezlerinden vazgeçti, Baltık ve Polonya planlarını onayladı, dolayısıyla dosya kapandı gibi” bir algının ortaya çıktığının belirtilmesi üzerine Akar, “Kesinlikle böyle birÅŸey söz konusu deÄŸil. YPG teröristtir, PKK’nın Suriye koludur, PKK’dan hiçbir farkı yoktur. Bundan herhangi bir ÅŸekilde vazgeçmemiz, tevil etmemiz, deÄŸiÅŸtirmemiz asla söz konusu deÄŸildir. YPG teröristtir, bütün dünya bunu böyle bilecek.” diye konuÅŸtu.

Bakan Akar, gayrıresmi toplantılarda bu konunun tüm milletler tarafından kabul edildiÄŸini anımsattı.

“Normal zekası olan bir insan elimizdeki bilgileri, belgeleri gördüÄŸünde, o fotoÄŸrafı, o yazıyı gördüÄŸünde o raporları okuduÄŸunda YPG’nin PKK’nın uzantısı olduÄŸu, sözde karargahı Kandil’den emir aldığını, emir komutasında çalıştığını görüyor, biliyor anlıyor.” ifadelerini kullanan Akar, ancak politik sebepler, birtakım hak ve menfaatleri korumak için bunların dile getirilmekten çekinildiÄŸini aktardı.

“Size hak verenlere Trump da dahil mi?” ÅŸeklindeki soru üzerine Akar, “Spesifik olarak bu konuda deÄŸil ama birçok konuda Sayın Trump, Sayın CumhurbaÅŸkanımız ile yaptıkları görüÅŸme ve konuÅŸmalarda, CumhurbaÅŸkanımızı gerçekten haklı bulduklarını ve desteklediklerini basın önünde dahil tekrarlamışlardır.” dedi.

“DiÄŸer komÅŸularımızla da görüÅŸmeye hazırız”

Türkiye ve Libya arasındaki mutabakatın amacının sorulması üzerine Akar, Türkiye’nin Libya ile kültürel, tarihi baÄŸları ve geçmiÅŸi bulunduÄŸunu hatırlattı.

Ä°ki ülkenin iliÅŸkilerinin yakın olduÄŸuna iÅŸaret eden Akar, CumhurbaÅŸkanı Recep Tayyip ErdoÄŸan’ın baÅŸbakanlığı döneminde, 2010’lardan beri, deniz yetki alanlarının sınırlandırılması konusunun görüÅŸüldüÄŸünü ancak Libya’daki bazı olaylardan dolayı görüÅŸmelere ara verildiÄŸini, 2018’den sonra da tekrar gündeme geldiÄŸini ve görüÅŸmelerin yapıldığını anlattı.

GörüÅŸmeler sonrası bir çözüm yolunun ortaya çıktığını dile getiren Akar, meÅŸru hükümet olan Libya Ulusal Uzlaşı Hükümeti BaÅŸkanlık Konseyi BaÅŸkanı Feyyaz el Sarac ile görüÅŸmeler sonrası 27 Kasım’da bir mutabakat imzalandığını, bunun da Türkiye ve Libya meclisleri tarafından onaylanarak BM’ye gönderildiÄŸini söyledi.

Türkiye’nin bütün komÅŸularıyla iyi komÅŸuluk iliÅŸkileri içinde olmaya gayret gösterdiÄŸini belirten Akar, sözlerine ÅŸöyle devam etti:

“Barış, istikrar gelsin diyoruz, herkes rahat, huzur, güven içinde yaÅŸasın. Bu bir zafiyet deÄŸil. DiÄŸer taraftan da hakkımızı, hukukumuzu çiÄŸnetmeyiz, oldu bittiye müsaade etmeyiz, diyoruz. Dolayısıyla hakkımız, hukukumuz çerçevesinde yaptığımız mutabakat muhtırasının, hiçbir ÅŸekilde diÄŸer ülkelere, komÅŸumuza karşı olmadığını, onlara karşı bir taciz, tecavüz anlamı taşımadığını, bunun iki egemen ülke, Libya ve Türkiye arasında bir mutabakat olduÄŸunu ve iki ülkenin hak ve menfaatlerinin kollanması ve saÄŸlanması için yapılmış bir faaliyet olduÄŸunu dikkatlerinize sunmak istiyorum. CumhurbaÅŸkanımız konuÅŸmalarından birinde ifade etti, ‘Güney Kıbrıs Rum Cumhuriyeti hariç diÄŸer ülkelerle de benzer ÅŸekilde görüÅŸmeler yapabileceÄŸimizi’ açık ÅŸekilde ortaya koydular. Bu konuda açık olduÄŸumuzu ifade etmek isterim. DiÄŸer komÅŸularımızla da konuÅŸmaya, görüÅŸmeye hazırız.”

“Bunu acizlik olarak deÄŸerlendiriyoruz”

Yunanistan’ın, Libya’nın Atina Büyükelçisi’ni sınır dışı etme kararı aldığını anımsatan Akar, sözlerini ÅŸöyle sürdü:

“MeÅŸru Libya hükümetinin Atina Büyükelçisi sınır dışı edildi. Mesele de ondan mutabakat muhtırasının bir kopya istenmesi. Bunun bir acizlik, zafiyet olduÄŸunu deÄŸerlendiriyoruz. Sonucu etkilemeyeceÄŸini de altını çizerek bildirmek istiyorum. Ülkeden sınır dışı etmesine gerek yok, bu TBMM’de onaylanan, açık olan, herkesin ulaÅŸabileceÄŸi bir ÅŸey, saklı gizli deÄŸil. Fevri hareketlerle bu tür ÅŸeylerin yapılması ortamı germekte, bunlara gerek yok. Bu konuda sükunet, sabır, akıl ve mantıkla olaylara yaklaÅŸmayı, uluslararası hukuka uygunluÄŸu tavsiye ediyoruz. Bu mutabakatın tamamen uluslararası hukuka uygun olduÄŸunu altını çizerek belirtmek istiyorum.”

“Rum DışiÅŸleri Bakanı özellikle hidrokarbon arayışı, muhafaza eden, koruyan, gözeten kim varsa bunların AB’ye giriÅŸlerinin engellemesi, mal varlıklarına dondurma gibi bir takım tedbirlerden bahsetti. Burada gerilim artıyor. Bu mesele tam olarak Yunan tarafına izah edilemedi mi?” sorusu üzerine Akar, bu konuların açık ve uluslararası hukuktaki teorik çerçeve itibarıyla anlaşılmasının mümkün olduÄŸuna iÅŸaret etti.

Londra’daki zirvede CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan’ın, Yunanistan BaÅŸbakanı Kiryakos Miçotakis ile ayrıntılı görüÅŸtüÄŸünü, ayrıntılı ÅŸekilde olayları izah ettiÄŸini, niyet ve maksadı anlattığını kaydeden Akar, böyle bir ÅŸeyi bilmemelerinin söz konusu olmadığını vurguladı.

DoÄŸu Akdeniz’de Türkiye’nin sıkıştırılma planlarını bozan bir çalışma içerisinde olup olunmadığı ve buradaki asıl hedefin sorulmasına karşılık Akar, Türkiye’nin tüm alanlarda hakkını, hukukunu korumak için elinden gelen çabayı gösterdiÄŸini ifade etti.

“Maalesef bugüne kadar verilen sözler yerine gelmedi”

Türkiye’nin mülteci konusunda ağır bir yük altında olduÄŸunu belirten Akar, bu konuda gerekli somut adımların atılmasına gelindiÄŸinde maalesef bazı zorlamalar olduÄŸunu, gerek maddi gerekse diÄŸer alanlardaki yardım ve destek konusunda muhatapların biraz yavaÅŸ hareket ettiÄŸini bildirdi.

“Maalesef bugüne kadar verilen sözler yerine gelmedi. Bizim dileÄŸimiz ve temennimiz bu verilen sözlerin yerine getirilmesi.” diyen Akar, Türkiye’nin mülteci konusunda yaptığı fedakarlıkların tam olarak anlaşılıp, yerine konulmasını beklediklerini dile getirdi.

Yıllardan beri “Türkiye’nin güneyinde herhangi bir ÅŸekilde terör koridoruna müsaade etmeyeceÄŸiz.” sözünü tekrarladıklarını hatırlatan Akar, Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekatları ile daha sonra Ä°dlib’de Rusya ile çeÅŸitli mutabakatlar yapılmasıyla oradaki istikrarı saÄŸlamaya çalıştıklarını aktardı.

Fırat’ın doÄŸusuyla alakalı Türkiye’nin muhataplarından buradaki oluÅŸumlara son verilmesini talep ettiÄŸini vurgulayan Akar, ÅŸöyle devam etti:

“Bu konuda biz NATO’dan, özellikle Amerikalılardan iÅŸ birliÄŸi talep ettik. Onlarla beraber 6-7 ay beraber çalıştık. Karşılıklı planlamalar yaptık, görüÅŸ, bilgi ve istihbarat alışveriÅŸinde bulunduk. En sonunda da bir mutabakata varmak suretiyle takriben 49 gün birlikte çalıştık. Burada yapmaya çalıştığımız ÅŸey, bu terör koridorunu önlemek için söz konusu alandaki YPG’lilerin bölgeden çıkarılması, ağır silahlarının toplanması, orada tüneller, mevziler, kuleler gibi mevcut tahkimatın tahrip edilmesiydi. 49 gün sonunda gördük ki burada istediÄŸimiz ilerleme yapılamıyor, istediÄŸimiz ÅŸekilde bir sürat yok. Biz, bu ÅŸekilde zaman kaybettikçe YPG’nin orada daha da güçlendiÄŸini, mevcudiyetini tahkim ettiÄŸini gördük. Bunun üzerine biz kararımızı verdik. Sayın CumhurbaÅŸkanımızın talimatıyla 9 Ekim’de Barış Pınarı Harekatı’nı baÅŸlattık.”

Barış Pınarı Harekatı

Hulusi Akar, Barış Pınarı Harekatı’nda gelinen noktaya deÄŸinerek, “Barış Pınarı Harekatı’ndaki geldiÄŸimiz nokta ÅŸu anda 145 kilometre geniÅŸliÄŸinde, 30 kilometre derinliÄŸinde bir alan büyük ölçüde bizim kontrolümüz altında. Tamamına yakın bir bölüm kontrol altında. Tek tük de olsa uyuyan bazı hücreler, bazı sızmalar olabilir fakat genel olarak söylediÄŸimizde bu bölge tamamen Türk Silahlı Kuvvetlerinin kontrolü altında.” ifadelerini kullandı.

ABD’lilerle yaptıkları anlaÅŸma çerçevesinde bu alandaki YPG’li teröristlerin çıkarılması hususunda gayret göstereceklerini söylediklerini anımsatan Akar, “Tabii ki bir gayret gösterdiler, büyük ölçüde bu sözlerini yerine getirdiler.” dedi.

“Ruslar, 34 bin civarında teröristin çıktığını ifade etti”

Bakan Akar, Barış Pınarı Harekatı bölgesinin hem doÄŸusunda hem batısındaki alanlarda teröristlerin çıkarılması konusunda Ruslarla bir mutabakat muhtırası imzaladıklarına iÅŸaret etti.

Rusların da bu alanın hem doÄŸusundaki hem de batısındaki teröristlerin çıkarıldığını rakamlarla aktardığını kaydeden Akar, 34 bin civarında teröristin bölgeden çıktığı bilgisinin kendilerine verildiÄŸini bildirdi.

Ä°yi niyet ve gayret de olsa sonuç itibarıyla teröristlerin tamamen çıkmadığını gördüklerini dile getiren Akar, “Harekat alanında hem doÄŸu hem batı cephesindeki tacizlere karşı meÅŸru müdafaa hakkımızı kullanıyoruz. Tacizlerin azaldığını görüyoruz.” diye konuÅŸtu.

Hulusi Akar, sözlerini ÅŸöyle sürdürdü:

“Her seferinde bu hususu biz, çeÅŸitli düzeylerde Rus muhataplarımızla konuÅŸtuk. Genelkurmay BaÅŸkanı, Milli Savunma Bakanı, diÄŸer alandaki askerler kendileriyle konuÅŸtu ve görüÅŸtü. Tabii bu konuda Rusya’nın da bir gayret gösterdiÄŸini söylememiz lazım. Bunun dışında harekat alanımızın doÄŸusu ve batısındaki alanlarda hudutlarımızdan itibaren 10 kilometrelik bantta Rusya ile devriye faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. 13 devriye icra ettik. Bugün 14’üncüsü yapılacaktı, saat 10.00’da baÅŸlayacaktı. Oradaki hava ÅŸartlarından dolayı gerekli güvenlik imkanının saÄŸlanamayacağı söylendi. Sakıncalı olabilir düÅŸüncesiyle devriyeyi iptal ettik.”

“Kürtler bizim kardeÅŸimizdir”

Harekatla ilgili Türkiye ve Türk Silahlı Kuvvetleri’ne yönelik dezenformasyonun yapıldığına dikkati çeken Akar, “En önemli konulardan biri bizim Kürtlere karşı birtakım katliamlar yaptığımız iddiasıyla ilgili. Bu kesinlikle söz konusu deÄŸil. Kürtler bizim kardeÅŸimizdir. Binlerce yıldan beri Kürt kardeÅŸlerimizle beraber yaşıyoruz. Etle tırnak gibiyiz. EkmeÄŸimizi, suyumuzu paylaÅŸtık. Kız aldık, kız verdik. Ä°ç içe girdiÄŸimiz kardeÅŸlerimiz. Bizim tek hedefimiz teröristler. Bunlar, YPG, PKK ve DEAÅž. Bunlara karşı mücadele ediyoruz. Hiçbir ÅŸekilde YPG, Kürtlerin temsilcisi olamaz. Bunun altını çizmek istiyorum. Özellikle Batı ve Batı medyasında, herhangi bir ÅŸekilde YPG dediÄŸiniz zaman bunu Kürt diye tercüme ediyor. Çok büyük bir algı operasyonu. Buna müsaade etmemek lazım.” ÅŸeklinde konuÅŸtu.

Her fırsatta YPG’nin hiçbir ÅŸekilde Kürtleri temsil edemeyeceÄŸini ifade ettiklerine deÄŸinen Akar, aynı ÅŸekilde DEAÅž’ın da Müslümanları, Ä°slam’ı temsil edemeyeceÄŸini anlattı.

Bölgedeki etnik ve dini diÄŸer yapılarla hiçbir sorunları olmadığının altını çizen Akar, ÅŸöyle konuÅŸtu:

“Orada biz kiliseye de yardım ediyoruz, camiye de yardım ediyoruz. Müslümanların cuma namazına Hristiyanların pazar ayinelerine de elimizden geldiÄŸi her türlü desteÄŸi saÄŸladık, saÄŸlamaya devam ediyoruz. YPG’li teröristler, kiliseleri terörist karargahı yapmışlar. Resimler, fotoÄŸraflar, boyalar… Bunların hepsini Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları, gittikler temizlediler ve oraları normal dini görevlerini yapabilecek hale getirdiler. Åžu anda da hem Rasulayn’da hem de Tel Abyad’da hem camilerimiz hem de kiliseler halkın, isteyenlerin hizmetine açık.”

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, masum insalara, dini ve tarihi yapılara, çevreye zarar gelmemesi için hiçbir ülkenin göstermediÄŸi hassasiyeti gösterdiklerini ifade etti.

BaÅŸka ülkelerde çekilen fotoÄŸrafların Barış Pınarı Harekatı’nda yaÅŸanmış gibi paylaşılarak dezenformasyon yapıldığını dile getiren Akar, “SaÄŸolsun Anadolu Ajansı da bu konuda müthiÅŸ bir çalışma yapmak suretiyle bu haberlerin gerçeklerini ortaya koydular. Dolayısıyla dünya kamuoyu bu konuda bilgilendirilmeye çalışıldı. Ä°nÅŸallah anlamışlardır ve görmüÅŸlerdir.” deÄŸerlendirmesinde bulundu.

“Yerel halkın Barış Pınarına desteÄŸi artıyor”

Ä°ngiliz AraÅŸtırma Åžirketi Gallup’un Suriye’deki Barış Pınarı Harekatı bölgesinde yaptığı araÅŸtırmaya deÄŸinen Akar, “Gallup’un verilerine göre, Rakka ve Haseke’de yerel halkın Barış Pınarı Harekatı’nı destekleme oranı yüzde 57. Åžu anda bunun giderek arttığını deÄŸerlendiriyoruz. Åžu ana kadar da aldığımız rakamlar, biraz deÄŸiÅŸebilir ama 150 binden fazla yerel halk, gönüllü, güvenli bir ÅŸekilde evlerine ve topraklarına döndüler, dönmeye devam ediyorlar.” dedi.

Bakan Akar, Barış Pınarı Harekatı bölgesinde bir taraftan mayın ve el yapımı patlayıcılardan bölgeyi temizlediklerini diÄŸer taraftan da hayatın normalleÅŸmesi için çalışmalar sürdürdüklerini sözlerine ekledi.

“SoruÅŸturma sonucunda ne çıkarsa hiç tereddütsüz bu uygulanacaktır”

Suriye Milli Ordusu’na iliÅŸkin çok spekülasyon yapıldığına iÅŸaret eden Akar, bunların doÄŸru olmadığına dikkati çekti.

“Suriye Milli Ordusu terörist deÄŸil, herhangi bir eÅŸkıya grubu deÄŸil.” diyen Akar, onların Türk Silahlı Kuvvetleriyle omuz omuza bölgedeki teröristlerin etkisiz hale getirilmesi için gayret gösterdiÄŸini, evlerini ve topraklarını teröristlerin iÅŸgalinden kurtarmaya çalıştığını anlattı.

Suriye Milli Ordusu mensuplarının birtakım suçlar iÅŸlediÄŸine yönelik iddialarla ilgili Akar, ÅŸunları kaydetti:

“Evet, doÄŸru olabilir yani bu konuda modern ordular, bütün dünya orduları en geliÅŸmiÅŸleri dahil ne yapıyor? Ä°dari, adli soruÅŸturma yapıyor, bunların hepsini yapmaya hazırız, yapıyoruz. Nitekim bu konuda Suriye Milli Ordusu, bir adım atmak suretiyle Tel Abyad’da ve Rasulayn’da askeri mahkeme kurmak suretiyle varsa bu tür ÅŸikayetleri, yerinde süratle inceleyip sonuca baÄŸlamak için gerekli çalışmaları yapmaktadırlar.”

Ä°nsan hakkı ihlaline iliÅŸkin herhangi bir baÅŸvurunun olup olmadığına iliÅŸkin soru üzerine Akar, ÅŸöyle konuÅŸtu:

“Burada büyük ölçüde baÅŸvuru yok, yani ciddi bir baÅŸvuru yok. Fakat kendi tespit ettiÄŸimiz, duyduÄŸumuz olaylar, duyumlar var. Bunlara karşı gerekli iÅŸlemler yapılıyor. Ä°ki temel olay var, o iki temel olay da konuÅŸuluyor, görüÅŸülüyor. Dolayısıyla bu soruÅŸturma sonucunda ne çıkarsa hiç tereddütsüz bu uygulanacaktır. Hukuk devletiyiz, hukuku aynen uyguluyoruz; Suriye Milli Ordusu’na da benzer ÅŸekilde aynı ÅŸekilde hukuki olarak yapılması gereken ne varsa yapmalarını telkin ediyoruz. Bu konuda zaten istekliler, onların komutanları, amirleri. Bu konuda herhangi bir tereddüt yok.”

“Bunlar yerle yeksan oldular, bunu biliyorlar”

Barış Pınarı Harekat bölgesinde bazı köylülerin din deÄŸiÅŸtirmeye zorlandığı ve kimyasal silah kullanıldığı yönündeki iddiaların sorulması üzerine Bakan Akar, bu konuların hassas olduÄŸunun altını çizdi.

“Alanda, sahada yenilenler tabii acziyet, çaresizlik içindeler ve dolayısıyla birÅŸeyler yapmak mecburiyeti duyuyorlar ve bunlar da maalesef bu tür hiçbir mantıklı, gerçek temeli olmayan yalanla iftirayla kendilerini kurtarmaya çalışıyorlar. Özellikle kendi taraftarları gözünde kendilerine bir yer bulmaya çalışıyorlar.” deÄŸerlendirmesini yapan Akar, sözlerine ÅŸöyle devam etti:

“Bunlar yerle yeksan oldular, bunu biliyorlar. Bunu görüyorlar. Yani Silahlı Kuvvetlerimizin MehmetçiÄŸin baÅŸarısı altında ezildiklerini görüyorlar. O bölgede MehmetçiÄŸi durdurabileceklerini düÅŸündüler. Bunun böyle olmadığını ve tahminlerin çok ötesinde MehmetçiÄŸin yıldırım hızıyla hedeflerine ulaÅŸmasının altında ezildiler ve bunların yalandan dolandan hileden hurdadan baÅŸka baÅŸvuracakları yer kalmadı.”

Din deÄŸiÅŸtirme iddiaları konusunda da Akar, bazı papaz muhataplarına tekrar tekrar, usandırma derecesinde ricada bulunarak, “Resulayn’da, Tel Abyad’da dini törenlerinizin gerekleri neyse gerekleri yapın” dediklerini aktardı.

O bölgede az da olsa Hristiyan nüfusun, Suriyeli vatandaşın bulunduÄŸuna deÄŸinen Akar, bu konuda helikopter ve zırhlı araçlar tahsis ederek her türlü güvenlik önlemini alacaklarını ilettiklerini anlattı.

Sonuçta kiliselerin ibadete açıldığını anımsatan Akar, oradaki bazı vatandaÅŸların, çok açık ve net bir ÅŸekilde çekinmeden büyük bir cesaretle oradaki kameralara konuÅŸarak Türk Silahlı Kuvvetlerine ve CumhurbaÅŸkanı Recep Tayyip ErdoÄŸan’a dua ettiklerini vurguladı.

TBMM’deki bütçe görüÅŸmeleri sırasında bu mevzunun gündeme geldiÄŸini hatırlatan Akar, bunu gündeme getirenin bir milletvekilinin gerçekleri öÄŸrendikten sonra olgunluk gösterdiÄŸini ifade ederek, “Bizim elimizde fotoÄŸraflar var. Cerablus’ta da böyle birtakım durumlar söz konusu oldu. Orada bir doktor hanımefendi var, Hristiyan. O, teÅŸekkürlerini ifade etti. DeÄŸil herhangi bir zorlamaya tabi olmak, orada iÅŸ bulmaktan dolayı, DEAÅž’ın, YPG’nin baskısından kurtulmaktan dolayı Silahlı Kuvvetlerimize ve Suriye Milli Ordusu’na teÅŸekkürlerini ifade etti. Bu husus da bize o soruyu ileten arkadaşımız tarafından öÄŸrenildi ve eksik olmasın özür dilediler ve mesele kapandı.” diye konuÅŸtu.

“Kimse bizi kontrol etmese dahi biz kendi kendimizi kontrol edecek durumdayız”

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, kimyasal silah iddialarına iliÅŸkin soruyu, “Bizim envanterimizde kimyasal silah diye birÅŸey yok. Åžu anda bize kimyasal silah verseniz bu konuda bizim konseptimiz, doktrinimiz, eÄŸitimimiz, hazırlığımız yok, atma vasıtamız yok. Atma vasıtası olacak, bunun mühimmatı olacak. Dolayısıyla insanlık suçu olarak kabul ettiÄŸimiz bu hususla hiçbir ÅŸekilde uzaktan yakından ilgimiz yok.” ÅŸeklinde yanıtladı.

Muhataplarının gayriresmi olarak “bunun böyle olmadığını çok açık öÄŸrendik, anladık, biliyoruz.” ifadelerini kullandıklarını vurgulayan Akar, ÅŸu bilgileri verdi:

“Ama meslek ahlakı diyelim, bunları bir ÅŸekilde söylemiyoruz, yalnız konuÅŸmalar sırasında onlara ‘Beyefendi lütfen bunları bana söylemeyin, dışarıda kamuoyu, basın var, lütfen bunu uygun ÅŸekilde ifade edin’ diye telkinde bulunuyoruz. Dolayısıyla bizde kesinlikle kimyasal silah yok, bizde kesinlikle etnik ve dini ayrımcılık yok, biz binlerce yıllık tarihimizden süzülüp gelen milli, manevi, mesleki deÄŸerlere sahip bir orduyuz ve bunları içselleÅŸtirmiÅŸ bir orduyuz. Dolayısıyla kimse bizi kontrol etmese dahi biz kendi kendimizi kontrol edecek durumdayız.”

Bakan Akar, o bölgede zarar gören kiliselerin orijinal ÅŸekliyle onarıldığını, böylece dini görevlerin önündeki her türlü engelin kaldırılmış olduÄŸunu bildirdi.

“Terör örgütü PKK’ya katılışlar azaldı”

Türkiye’nin terörle mücadelesinin devam ettiÄŸinin, özellikle Pençe harekatları ile Hakurk bölgesindeki teröristlere büyük darbe vurulduÄŸunun belirtilmesi bu konudaki çalışmalarda gelinen son durumun ne olduÄŸunun sorulması üzerine Akar, harekatın CumhurbaÅŸkanı Recep Tayyip ErdoÄŸan’ın “terörle mücadele devam edecek, en son terörist etkisiz hale getirilecek” talimatları doÄŸrultusunda yürütüldüÄŸünü belirtti.

Bu çerçevede, yurt içinde, sınır ötesinde, Irak’ın kuzeyinde, nerede olursa Türkiye’yi ve milleti tehdit eden, tehlike doÄŸuran terör örgütü varsa, PKK veya DAEÅž bunlarla mücadelenin sürdürüleceÄŸini ifade eden Akar, Pençe Harekatı’nın mayıs ayında baÅŸlatılmasından itibaren arazi yapısından dolayı olabildiÄŸince teröristlerin inlerini baÅŸlarına yıkmak ve onları etkisiz hale getirmek için TSK’nin gayret ettiÄŸini dile getirdi.

Mücadelenin Pençe 1’den sonra 2 ve 3’üncü bölgede geçtiÄŸini anlatan Akar, ÅŸunları kaydetti:

“O günden itibaren, adım adım tüm maÄŸaraları, inleri kontrol etmek suretiyle, onları teröristlerin başına yıkmak suretiyle yiyecek, içecek, silah, mühimmat, yaÅŸam malzemelerini, ne varsa bunları tahrip etmek suretiyle, kara ve hava kuvvetlerimiz yoÄŸun ÅŸekilde mücadeleyi devam ettiriyorlar. Åžimdi kış ÅŸartlarından bir taraftan bizim oradaki TSK unsurlarının, MehmetçiÄŸin kışı nasıl geçireceÄŸi hususundaki çalışmalarımızı, mücadelenin yanında sürdürürken diÄŸer taraftan da teröristlerin kış tertiplenmesine geçememeleri için yapmamız gereken ne varsa onları yaptık, yapmaya devam ediyoruz. Tabii bizim burada bunu yapmakla varmaya çalıştığımız nokta, arazinin zorluÄŸundan kurtulup ülkemizin sınırlarını olabildiÄŸince emniyetli, etkili ÅŸekilde korumak ve kollamak ve oradaki insanlarımızı, halkımızı bu teröristlerin etkisinden kurtarmak. Amacımız bu. Bu amaçlar doÄŸrultusunda faaliyetlerimiz sürüyor. Buna ek olarak MÄ°T ile Silahlı Kuvvetler koordineli bir ÅŸekilde, nokta hedeflere yönelmek suretiyle orada çok ciddi sonuçlar alan operasyonlar yapmaktadır.”

Hulusi Akar, son terörist etkisiz hale getirilinceye kadar terörle mücadeleye devam edeceklerinin altını çizdi.

Terör örgütünde çözülmenin baÅŸladığını ve kaçışların olduÄŸunu gördüklerine iÅŸaret eden Akar, “Gerçekten terör örgütlerine, terör örgütü PKK’ya katılışlar azaldı. Åžunu söyleyebiliriz, yukarıdakiler anladı, sözde onların yöneticileri anladılar fakat onlar rahat huzur içerisinde devam ederken, kendileri bir kaçış yolları ararken, aÅŸağıdakilerin, alttakilerin de bunu bir an önce anlamaları kendi yararlarınadır.” ifadesini kullandı.

“Tankın yapılması için elimizden gelen neyse yapmamız lazım”

Bakan Akar, Tank Paleti Fabrikası’ndaki yetki devrinin ardından baÅŸlayan ve özellikle muhalefet partileri tarafından gündeme getirilen tartışmalara iliÅŸkin deÄŸerlendirmelerde bulundu.

Türkiye’nin çeÅŸitli yaptırım ve ambargolarla karşı karşıya kaldığını belirten Akar, vatanın güvenliÄŸi, huzuru, rahatı, savunması için Türkiye’nin kendi silahlarını, mühimmatını yapmak durumunda olduÄŸunu söyledi.

CumhurbaÅŸkanı Recep Tayyip ErdoÄŸan baÅŸkanlığında millilik ve yerlilik konusunda seferberlik baÅŸlatıldığını hatırlatan Akar, bu kapsamda gemilerin, helikopterlerin, silahlı silahsız Ä°HA’ların, topun yapıldığını, uçakların da yapılmak üzere olduÄŸunu dile getirdi.

Akar, “Geriye kaldı tank. Biz tankımızı yapmaya çalışıyoruz. Biz ÅŸimdi armudun sapı, üzümün çöpü diye bunları da bir ÅŸekilde tehir edersek yine onlarca yıl kaybedebiliriz.” ifadesini kullandı.

Tank üretimiyle ilgili 2008’de baÅŸlayan bir süreç olduÄŸunu, 2012-2015 yıllarında Otokar tarafından yapılan beÅŸ prototip bulunduÄŸunu anımsatan Akar, 2018’de yapılan ihaleyi BMC’nin kazandığını söyledi.

Akar, “Bizim bir an önce tanka ihtiyacımız var. TSK’nin bir an önce tanka ihtiyacı var. Bu konuda tankın yapılması için elimizden gelen neyse bunu hep birlikte milletçe yapmamız lazım. Bu ülkemizin milletimizin yararınadır.” diye konuÅŸtu.

“Denetim yetkisi Milli Savunma Bakanlığında”

Sakarya’daki fabrikada tank üretildiÄŸinde dair yanlış bir algı bulunduÄŸuna vurgu yapan Hulusi Akar, sözlerini ÅŸöyle sürdürdü:

“Burada tank üretilmiyor, tank paleti üretiliyor. DiÄŸer taraftan da bazı tankların modernizasyonu çerçevesinde fırtına obüslerinin yanı sıra bazı çalışmalar yapılıyor. Dolayısıyla tank üretimi ayrı bir teknoloji, ayrı bir yatırım. Bu firma, BMC firması bunu aldıktan sonra 50 milyon dolar katkı saÄŸlayacak fakat bunun dışında, ötesinde bundan belki de bundan daha fazla oradaki fabrikanın her aÅŸamada ihtiyaca uygun modernizasyonunu saÄŸlayacak. Biz bu ÅŸekliyle baktığımızda bunun bizim ihtiyacımızı karşılaması bakımından, ihtiyacımızı karşılayacak en akıllı, en mantıklı, en makul yol olduÄŸunu deÄŸerlendiriyoruz.”

Fabrikanın mülkiyetinin ve denetim yetkisinin Milli Savunma Bakanlığında olduÄŸuna iÅŸaret eden Akar, faaliyetlerin sevk ve idaresi için bir mühendis albayın komutasında asker, subay ve sivil mühendislerin bulunduÄŸunu dile getirdi.

Sadece iÅŸletme hakkının devredildiÄŸini ifade eden Akar, en hızlı teslim için de buna ihtiyaç olduÄŸunun görülmesi gerektiÄŸini, bu ÅŸekliyle kaynakların etkin, verimli kullanılabileceÄŸini ve amaca ulaşılabileceÄŸini söyledi.

“Lüzumsuz ÅŸekilde fiyat artışı söz konusu olmayacak”

Bakan Akar, “Fiyat konusunda hesaplar kitaplar belli. Öyle lüzumsuz ÅŸekilde fiyat artışı falan söz konusu olmayacak. Buradaki bizim komitemiz, arkadaÅŸlarımız onu takip edecekler, koordinasyonunu yapacaklar. Bu çerçevede bir an önce tanka sahip olmamız gerçekleÅŸecek. Bunun sonunda bir takım sıkıntılar, farklı düÅŸünceler olabilir, sonuçta Türkiye Cumhuriyeti Devleti Türk Silahlı Kuvvetleri tanka sahip olacak. Amacımız bu.” deÄŸerlendirmesini yaptı.

CHP Genel BaÅŸkanı Kemal KılıçdaroÄŸlu’nun Tank Paleti Fabrikası ile ilgili “yabancıya peÅŸkeÅŸ çekildiÄŸi” iddiasına iliÅŸkin Akar, “Gerekirse bilgi sunabiliriz, anlatabiliriz. Burada gizli saklı bir ÅŸey yok. Her ÅŸey açık. CumhurbaÅŸkanlığı kararından bahsediliyor, gizli mi vesaire mi? Fakat bunun yayınlanma mecburiyeti yok, böyle bir teamül yok. CumhurbaÅŸkanlığı kararları yayınlanmıyor. Burada saklanmış, gizlenmiÅŸ bir ÅŸey yok.” ifadesini kullandı.

Akar, sermaye konusunda ise Türkiye’deki tanınmış pek çok ÅŸirkette yüzde 51 Türk, yüzde 49 yabancı sermaye olduÄŸuna dikkati çekti.

Milli Savunma Bakanı Akar, “Bizim temennimiz bu Katarlı kardeÅŸlerimizle birlikte buradaki giriÅŸimin, yatırımın bir an önce sonuçlanması, ürünlerin alınması, tankın yapılması, imalatı ve bir an önce ihracına baÅŸlanması. Amacımız bu, TSK’nin ihtiyacının karşılanması.” dedi.

“F-35’in ortağıyız, müÅŸterisi deÄŸiliz”

F-35 tedarikindeki son durum ile F-35 verilmemesi durumunda Türkiye’nin alternatiflere yönelebileceÄŸi konusunda herhangi bir çalışma veya görüÅŸme olup olmadığı sorulan Akar, ABD BaÅŸkanı Donald Trump’ın çok açık ve net bir ÅŸekilde Türkiye’nin parasını ödediÄŸini ve ortaklık sorumluluklarını yerine getirdiÄŸini söylediÄŸini anımsattı.

Türkiye’nin F-35 projesinin müÅŸterisi deÄŸil ortağı olduÄŸunu vurgulayan Bakan Akar, ÅŸöyle devam etti:

“Ortak olarak bütün sorumlulukları eksiksiz yerine getirmiÅŸ bulunuyoruz. Toplam 2,1 milyar borcumuzun 1,4 milyarını tamamladık ödedik. Bu çerçevede bize 4 uçak verilecekti biri teslim edilmedi Amerika’da hangarda duruyor. Daha sonra S-400 meselesi ortaya çıktığında, ‘Bunları size veremeyiz’ dediler. Bunun uygun bir hareketlerle olmadığını defalarca kendilerine izah ettik. Suriye’de Rusların S-400’leri var, Ä°srail’in F-35’leri var, Amerikalıların F-35’leri var, uçuyorlar. O zaman etkileÅŸim olmuyor mu? Baltık’ta, Norveç’te Rusların S-400’leri var, bunlara karşı uçan uçaklar var. F-35’ler var, bunlar etkileÅŸim içinde deÄŸiller mi? Bu birincisi.

Ä°kincisi; birlikte oturalım, teknik ekiplerimiz çalışsınlar dedik. ‘Kabul etmiyoruz’. Dolayısıyla burada bir sıkıntı söz konusu. F-35’in herhangi bir ÅŸekilde kodlarını açığa çıkması, baÅŸkalarının eline geçmesini biz de istemeyiz. Bizim için önemli, bizim de benim güvenliÄŸimiz bakımından, bizim de hava kuvvetlerimizin bel kemiÄŸi olacak bir uçak. Bununla alakalı Malatya’da üssümüze hazırladık, her ÅŸeyi yaptık. Bununla alakalı, bunun etkisini giderici, absorbe edecek ne lazımsa yerine getirelim diye de taahhütte bulunduk”.

Akar, CumhurbaÅŸkanı Recep Tayyip ErdoÄŸan’ın son ABD ziyareti sırasında BaÅŸkan Trump ile görüÅŸmesinde ilgili personellerin bir araya gelerek çalışmalar yapılması konusunun gündeme geldiÄŸini ardından bu konuda görevlendirmeler yapıldığını söyledi.

“S-400’ler ÅŸu an kuruluyor”

S-400’lerin kurulum çalışmalarının ve personel eÄŸitiminin devam ettiÄŸini vurgulayan Akar, “S-400’ler ÅŸu an kuruluyor, personel eÄŸitimi devam ediyor. Normal faaliyetler, planlanan ÅŸekilde gerçekleÅŸecek. Ona çalışıyoruz, o devam ediyor. Öbür taraftan F-35 konusunda görüÅŸmeler, konuÅŸmalar yoluyla her ÅŸeye raÄŸmen bıkmadan, usanmadan, sabırla tezlerimizi muhataplarına söyleyerek bu iÅŸin makul ve mantıklı bir ÅŸekilde çözülmesini ifade etmeye çalışıyoruz. EÄŸer bu mümkün olmazsa doÄŸal olarak baÅŸka arayışlar içine gireceÄŸimiz de herkesin bilmesi lazım.” ifadelerini kullandı.

Bakan Akar, F-35 ve S-400 konusunun çözülebileceÄŸini, parası ödenen F-35’lerle ilgili sorumlulukların yerine getirildiÄŸini, muhatapların da aynı hassasiyetle sorumluluklarını yerine getirmesini beklediklerini vurguladı.

F-35’lerin geliÅŸmiÅŸ uçaklar olduÄŸunu bildiren Akar, “Hava Kuvvetlerimize ciddi bir güç katacaktır fakat bu bir devir meselesidir. Önce F-4’lerimiz vardı daha sonra iÅŸte F-16’lar geldi. Her biri geldiÄŸinde tabii çok güçlü oluyor, daha sonra çıkan teknoloji, yenilenmesi gerekiyor. Bu manada F-16’larımız ömür devrini tamamlamak üzere. Bu takvimden sonra bizim yeni nesil bir uçak almamız lazım. Bu F-35 olmaya da bilir, vermezseniz ne yapacağız? Yeni bir araç yapacağız o zaman. Dünyada bir sürü uçak üretiliyor ama bizim dileÄŸimiz, temennimiz NATO üyesi olarak, Amerika ile stratejik ortak, ortaklık ruhuna uygun ÅŸekilde hareket edilmesi ve kendi iÅŸimizi kendi içimizde çözmemiz.” diye konuÅŸtu.

“Türkiye haklı”

Türkiye’nin F-35’lerin üretimine katkı verdiÄŸini ve bin deÄŸiÅŸik kalemde parçanın Türkiye’de yapıldığını hatırlatan Akar, ÅŸöyle devam etti:

“Sayın Trump’ın da destekleriyle, CumhurbaÅŸkanımızın talep ve giriÅŸimleriyle bu iÅŸin çözümü olacaktır diye düÅŸünüyoruz. Pilotlarımızın eÄŸitimi deÄŸil de diÄŸer konularda bazı hareketler var. Teknik düzeyde, bürokratik düzeyde Türkiye haklı. Ä°sim vermeyeyim, bu projenin en etkili ismi olan kiÅŸi Türkiye’nin bu konuda bütün sorumluluklarını eksiksiz, aksaksız, mükemmel düzeyde yönetimini söylüyor.

Hem parça üretimi konusu hem taksitlerin verilmesi hem personel eÄŸitimi konusu hem bakım onarım paraları var hem de pilotlar. Hem de Türkiye’deki yapmamız gereken altyapı hazırlıkları. Bunları açık ve net görüyorlar. Bürokratlarda ve teknik personelde Türkiye’nin bu konuda hiçbir zafiyet hiçbir yanlışı yok. Fakat siyasi düzeyde bu konu tartışılıyor. Ä°nÅŸallah çözeceÄŸiz.”

“Samp T de alabiliriz”

CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan’ın “Amerika’dan da Patriot alabiliriz” dediÄŸi hatırlatılan Akar, ÅŸu deÄŸerlendirmede bulundu:

“Alabiliriz, uzun menzilli bölgesel hava füze savunma sistemlerinde bir taneyle iÅŸ bitmiyor. Türkiye geniÅŸ bölge. Çok ÅŸükür vatanımızın korunması, kollanması için biz S-400’lere ilaveten Samp T de alabiliriz. Bu Fransa’da temas sürüyor. Yine geçen temaslarında Sayın CumhurbaÅŸkanımız bahsettiler. Samp T’nin beraber üretimi için Fransızlarla çalışmalar sürüyor. Süreçler bir anda böyle hani siyah beyaz ÅŸeklinde geliÅŸmiyor, bunları takip ediyoruz.”

F-35 konusunda bir tıkanma söz konusu olduÄŸunda Rusya’nın SU-57 üretimine F-35’e verilen katkı gibi bir katkı verip eÄŸitimine dahil olunmasının mümkün olup olmayacağı ya da sadece bir alışveriÅŸ mi olabileceÄŸi sorulan Akar, sözlerini ÅŸöyle tamamladı:

“Bu aÅŸamada bunları konuÅŸmak erken olur. Olayların biraz daha geliÅŸmesini beklemek lazım, tavırların nihai ÅŸeklini görmek lazım. Tabii bazı siyasi geliÅŸmeler var, onların sonuçlanmasını beklemek lazım. Türkiye egemen, bağımsız bir devlet. Bu konu kimsenin ÅŸüphesi olmasın, Türkiye kendi kararlarını kendisi alır. Türkiye dışında birinci öncelik, ülkemizin ve asil milletimizin hak ve menfaatleridir. Bizim için esas olan budur. Bu noktadan hareketle yapılması gereken ne varsa bugüne kadar CumhurbaÅŸkanımızın liderliÄŸinde yaptık, yapmaya devam edeceÄŸiz.”

AA

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Dizi ihracatının cirosu 11 yılda 350 katına çıktı

HIZLI YORUM YAP



Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.