Bursa’nın coğrafi işaretli ürünü olan “Bursa Siyahı” incirinde bu yıl hasat sezonu gecikmeli olarak başladı. Tozlaşma dönemindeki aşırı yağışlar nedeniyle rekolte kaybının yaşandığı Bursa Siyahı inciri olgunlaşma döneminde de kuraklığa maruz kalınca kalite kaybına uğradı. İhracatlık kalitedeki ürün azalırken dökme reçellik incirde artış yaşandı.
Ülkemizde sadece Bursa’daki 50 civarında köyde üretimi yapılan ve hasadı 50 gün dolayında süren Bursa Siyahı incirinde bu sezon 30 bin ton rekolte bekleniyor. Rusya ve İngiltere başta olmak üzere dünyanın dört bir noktasına ihraç edilen incirin Uzak Doğu’daki bilinirliğini artırmak için de çalışmalar devam ediyor. İhracatlık ürünün kilogramının tarlada 80 TL’den alıcı bulduğunu dile getiren sektör temsilcileri, ürün hasadının zirve yaptığı dönemde kilogram fiyatının daha alt seviyelere ineceğini belirtiyor. Üreticiler geçen yıla oranla artan fiyatın maliyetlerin çok gerisinde kaldığına dikkat çekiyor.
“Fiyatların artması çiftçinin kazandığı anlamına gelmiyor”
Bursa’daki üretimin yüzde 20’sini tek başına karşıladıklarını ve köy olarak bölgedeki en büyük üretici olduklarını söyleyen Çağlayan Köyü Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Müdürü Mehmetcan Karakaya, “Bu yıl ilk alımlar 80 liradan başladı. Fiyatın artması çiftçinin kazandığı anlamına gelmiyor çünkü aynı zamanda maliyetler de arttı. Ayrıca bu yıl tozlaşma döneminde görülen fazla yağışlardan dolayı genel anlamda tarlalarda hastalık ve zararlar yaşandı. İncir rekoltesi geçen seneye kıyasla daha aşağıda kalacak” dedi.
“Maliyetler yükseldi, işçi sorunu var”
Bursa Siyahı’nın piyasaya ihracat, iç piyasa ve reçellik olmak üzere 3 biçimde sunulduğunu hatırlatan Altıntaş Mahallesi Muhtarı Tayfun Uyar ise, “Bu yıl geçen seneye göre mevsimsel etkilerden kaynaklı bir rekolte kaybı var. Tozlaşma döneminde şiddetli yağmur, olgunlaşma sürecinde aşırı bir kuraklık gördük ve son döllerde dökme dediğimiz reçellik ürün miktarı çok yükseldi. Bu da ihracatlık ürün beklentisini düşürdü” diye konuştu. Uyar şöyle devam etti: “Bursa genelinde bir sulama probleminden de bahsedebiliriz. Bizim gibi birçok köy bu sorunu aşmak için kendi pınar kaynaklarını kullanıyor ama bölgemizdeki zeytincilik de düşünüldüğünde yetersiz kalıyor. Su olmadan incirimiz küçük kalıyor ki bu da ihracatlık ürünün oluşmaması demek. Siyah incirimizi ihracata verebilmek için belli bir büyüklüğe ulaşması gerekiyor. Bu da sulama ile doğru orantılı. Kuraklığın yanı sıra açıklanan fiyat artmış gibi görünse de özellikle mazot ve işçilik maliyetleri bu artışın çok üzerinde kaldı. Bir de ürün hasadında çalışacak işçi ile ilgili problemler yaşıyoruz. İhracata giden katma değerli bu ürünün üretici tarafında daha fazla desteklenmesi gerekiyor.”