27 Temmuz 2024 itibariyle Covid-19 ile mücadelede aşılanan sayısı kişiye ulaştı.

1xbetbetpasmariobet
a
en iyi rulet siteleri

Ticaret savaşlarının yeni versiyonu hurda savaşları olabilir

KPMG'nin "Çelik Sektörel Bakış-2022" raporunda, hurdanın yeşil ekonomiyle birlikte öneminin daha da artacağı belirtilerek, ticaret savaşlarının yeni bir versiyonu olarak hurda savaşlarının gelecek yıllarda gündeme oturabileceği uyarısı yapıldı.

Küresel çapta çelik sektöründe yaÅŸanan geliÅŸmelerin yer aldığı KPMG’nin “Çelik Sektörel Bakış-2022” raporunda, dünyada en çok hurda tüketimini Çin’in yaptığı, Çin’in ardından ABD, AB ve sonra Türkiye’nin geldiÄŸi bildirildi.

Çin’in, ürettiÄŸi hurdanın tamamını kendisi kullandığı için ithalatının yüksek olmadığı, en büyük hurda ihracatçılarının AB, ABD ve Japonya olduÄŸu belirtilen raporda, Türkiye’nin ise çelik üretiminde kullandığı hurda ham maddeyi çoÄŸunlukla bu ülkeler ile Rusya ve Baltık bölgesinden ithal ettiÄŸi kaydedildi.

Raporda, dünya genelinde son yıllarda “sıfır karbon” hedefi doÄŸrultusunda hurdadan çelik üretimi trendi ve beraberinde yatırımların öne çıkması ile Çin, ABD, AB ve Rusya’nın gelecek yıllarda kendi hurdasını iç pazarda tutmaya yönelmeleri ve hurda ticareti konusunda sınırlamalar getirmelerinin önemli fiyat artışlarına neden olabileceÄŸi öngörüsünde bulunuluyor.

Bu durumun, Türkiye’nin rekabet gücünü olumsuz etkilemesine ve yurt içi çelik üretiminde sıkıntılara sebep olabileceÄŸine dikkati çekilen raporda, “Hurdanın yeÅŸil ekonomiyle birlikte öneminin daha da artacağı ve ticaret savaÅŸlarının yeni bir versiyonu olarak hurda savaÅŸlarının gelecek yıllarda gündeme oturmasını bekliyoruz.” denildi.

“Çelik sektörü iklim deÄŸiÅŸikliÄŸi ile mücadelede en göz önünde olan sektörlerden biri”

KPMG’den yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen KPMG Türkiye Metal ve Maden Sektör Lideri Burak Yıldırım, çeliÄŸin, üretim esnasında yüksek karbon salınımı yapmasından ötürü iklim deÄŸiÅŸikliÄŸi ile mücadele kapsamında en göz önünde bulunan sektörlerden olduÄŸunu belirtti.

Çelik üretiminde temel olarak 2 tür teknoloji kullanıldığını aktaran Yıldırım, “Bunlardan ilki, bazik oksijen fırınlarında cevhere dayalı yapılan üretim. Bu üretimde yüksek karbon emisyonu salınımı gerçekleÅŸiyor. Ä°kinci tür üretim ise elektrik ark ocaklarında hurdaya dayalı üretim. Bu üretimde hurdadan çelik üretilirken, ortaya oldukça düşük emisyon çıkıyor.” ifadelerini kullandı.

“Hurdada yaÅŸanacak arz sıkıntısı teknoloji avantajımızı yok edebilir”

Emisyonu düşürmenin kısa vadede en geçerli yolunun cevhere dayalı üretimden hurdaya dayalı üretime kaymak olarak gözüktüğünü belirten Yıldırım, şunları kaydetti:

“Raporumuzda da ortaya koyduÄŸumuz üzere, küresel çelik üretiminin yüzde 75 civarı karbon emisyonu yüksek olan bazik oksijen fırınlarında gerçekleÅŸirken, yüzde 25 civarı ise elektrik ark ocaklarında üretiliyor. Türkiye’deki ham çelik üretiminde ise bu oran tam tersi. Dolayısıyla Türkiye’nin ağırlıklı olarak daha temiz demir-çelik üreten bir teknolojisi var ve emisyon oranlarımız daha düşük. Bu durum, Türkiye için ciddi bir avantaj olarak gözükse de Türkiye geliÅŸmiÅŸ ekonomiler gibi yeterli hurda üretebilen bir ekonomi deÄŸil ve Türkiye, üretimde kullanılan ham maddenin neredeyse yüzde 80’ini ithal ediyor. Bu anlamda Türkiye dışa bağımlı bir ülke ve hurdada yaÅŸanacak arz sıkıntısı teknoloji avantajımızı yok edebilir. Önümüzdeki dönemde Türkiye olarak bu duruma mutlaka alternatifler geliÅŸtirmek zorundayız. Ham madde kaynaklarını ve çeÅŸitliÄŸini nasıl artırabileceÄŸimize odaklanmamız bir zorunluluk haline gelmiÅŸtir. Aynı zamanda yeni pazarların da iyi belirlemesi gerekecektir.”

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Altın fiyatları yükselişte

HIZLI YORUM YAP



Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.