17 Nisan 2024 itibariyle Covid-19 ile mücadelede aşılanan sayısı kişiye ulaştı.

1xbetbetpasmariobet
a
en iyi rulet siteleri

“2020 iç talep ağırlıklı büyüyeceÄŸimiz bir yıl olacak”

TÜSİAD Başkanı Kaslowski yaptığı açıklamada, destek programının odağı işletmelerin nakit akışlarındaki bozulmanın zincirleme iflaslara neden olmasını engellemek ve istihdam kayıplarını en aza indirmek olmalı derken, 2020 iç talep ağırlıklı büyüyeceğimiz bir yıl olacak. Biz olumlu düşünerek küçük de olsa pozitif bir büyüme yakalayacağımıza inanıyoruz şeklinde konuştu.

Türk Sanayicileri ve Ä°ÅŸ Ä°nsanları DerneÄŸi (TÜSÄ°AD) BaÅŸkanı Simone Kaslowski, koronavirüs salgınının yayıldığı her ülkede ekonomi üzerinde benzer etkiler yaptığını, Türkiye ekonomisinin de finansal piyasalar, dış ticaret ve iç talep olmak üzere üç farklı kanaldan etkilendiÄŸini anlattı.

Bu yıl hem turizm hem de ihracat gelirlerinde önemli bir gerileme görüleceÄŸini aktaran Kaslowski, diÄŸer taraftan iç talepte bir daralma yaÅŸandığını, pek çok sektörün hizmetlerini salgının yayılım hızını azaltmak için durdurduÄŸunu söyledi.

Kaslowski, dış talebin zayıf olduÄŸu, turizm gelirlerinin önemli ölçüde azaldığı bir ortamda dengeli büyümenin çok mümkün görünmediÄŸini vurgulayarak, ÅŸunları kaydetti:

“Bu yıl büyümenin oldukça cüzi oranlarda gerçekleÅŸmesi beklenmeli. 2. çeyrekte iç ve dış talep aynı anda duracak, ekonomide büyük ölçüde daralma yaÅŸanacak. Salgının seyri eÄŸer tahmin edildiÄŸi gibi yaz aylarında azalacaksa iç talep 3. çeyrekte geri dönecektir ama küresel ekonomide özellikle Avrupa’da ekonomik kriz çok daha uzun sürecek. Bu nedenle yılın 2. yarısında dış talepten büyük bir katkı beklememek gerekir. 2020 iç talep ağırlıklı büyüyeceÄŸimiz bir yıl olacak. Biz olumlu düÅŸünerek küçük de olsa pozitif bir büyüme yakalayacağımıza inanıyoruz. Enflasyon üzerinde petrol baÅŸta olmak üzere emtia fiyatlarındaki düÅŸüÅŸ olumlu etki yapıyor, ancak döviz kurunda artış sürüyor. Enflasyon yıl sonunda yüzde 9-10 civarında kalabilir. Turizm ve ihracat gelirlerindeki kayıplar nedeniyle çok sınırlı bir cari açık bu yıl görebiliriz.”

Merkez Bankası döviz rezervinde son aylarda hızlı bir gerileme olduÄŸuna iÅŸaret eden Kaslowski, döviz likiditesine özellikle dikkat edilmesi gereken bir döneme girildiÄŸini dile getirdi.

Kaslowski, uluslararası kurumlarla iÅŸ birliÄŸine her zamankinden daha fazla önem verilmesi gerektiÄŸine dikkati çekerek, “Küresel finansal risklerle mücadele uluslararası iÅŸ birliÄŸi içerisinde yürütülmeli. Bu amaçla pek çok uluslararası kurum ÅŸimdiden önemli fonlar ayırdı. Fed pek çok ülkeyle döviz swap hattı açtı. Türkiye de bu sorunlarla mücadelede yalnız kalmamalı.” ifadelerini kullandı.

“Paketin genel büyüklüÄŸü ekonominin büyüklüÄŸü ile orantılı olmalı”

Ne kadar erken ve yaygın destek verilirse yapıyı muhafaza etmenin o kadar mümkün olacağını vurgulayan Kaslowski, ÅŸunları ifade etti:

“Bu nedenle destek programının odağı iÅŸletmelerin nakit akışlarındaki bozulmanın zincirleme iflaslara neden olmasını engellemek ve istihdam kayıplarını en aza indirmek olmalı. Bunun yanında genel makroekonomik dengelerin sarsılmaması ve finansal bir krize neden olmaması için de tedbirler alınmalı. Döviz likiditesinde sorun yaÅŸanmaması için Fed ile swap hattı açılması ya da alternatif dış kaynak bulunması için giriÅŸimlerde bulunulması bu anlamda önemli olacaktır. Paketin genel büyüklüÄŸü ise ekonominin büyüklüÄŸü ile orantılı olmalı. Yurt dışı örnekler verilen desteklerin Avrupa’da milli gelirin yüzde 20’leri civarında olduÄŸunu gösteriyor. Destek paketlerinin milli gelirin yüzde 10’u seviyesinde bir büyüklüÄŸe ulaÅŸmasını beklemek daha gerçekçi olacaktır

 “Hane halkına doÄŸrudan destekler gündeme gelmeli”

Simone Kaslowski, krizle mücadelenin, tüm ülkelerde bir süreç yönetimini ve pek çok alanda etkili adımların hayata geçirilmesini gerektirdiÄŸini belirterek, “Ülkemizde istihdamı korumak ve özellikle küçük iÅŸletmeleri, esnafı, ticaret erbabını, kendi iÅŸinde çalışan kiÅŸileri desteklemek açısından yeni adımlara ihtiyaç var. Her ne kadar vergi ertelemeleri ve finansmana eriÅŸim açısından kolaylıklar saÄŸlansa da burada bankacılık sektörü kaynakları tek başına herkese yetemeyecektir.” diye konuÅŸtu.

Merkez Bankası’nın bankalara çok ciddi likidite saÄŸladığını, iÅŸsizlik fonuna likidite saÄŸlamak için tahvil alımlarına da baÅŸladığını anımsatan Kaslowski, ancak bu kadar riskli bir ortamda kredibilitesi iyi olan firmaların öne çıkacağını söyledi. 

Kaslowski, bu nedenle Kredi Garanti Fonu’nun teminat gösteremeyecek durumda olan küçük iÅŸletmeler için kritik olduÄŸunu vurgulayarak, “Burada maliyet avantajı olduÄŸu için ÅŸimdiden firmalar arasında bir yarış baÅŸladı, limitler yetmiyor.” dedi.

Salgın nedeniyle ücretleri ödeme zorluÄŸu yaÅŸayan firmaların kısa çalışma ödeneÄŸinden faydalandığını, bu ödeneÄŸin ücreti belli bir tavana kadar karşılayabildiÄŸini aktaran Kaslowski, “ÖdeneÄŸe baÅŸvuru koÅŸulları bir miktar kolaylaÅŸtırıldıysa da bu imkandan son 3 yılda en az 450 gün SGK primi ödemiÅŸ olma koÅŸuluna uyabilen çalışanlar yararlanabilecek. Bu dönemin koÅŸulları dikkate alınarak, süre ÅŸartlarının daha fazla çalışanı kapsayacak ÅŸekilde hafifletilmesi düÅŸünülebilir.” ifadelerini kullandı.

Kaslowski, halen önemli bir oranı temsil eden kayıt dışı çalışanların bu desteklerden yararlanma ÅŸansına hiç sahip olamadığına iÅŸaret ederek, salgın durumunda devletin herkese elini uzatması, dolayısıyla hane halkına doÄŸrudan desteklerin de gündeme gelmesi gerektiÄŸini söyledi.

AA

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Benzine 20 kuruÅŸ zam!

HIZLI YORUM YAP



Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.