23 Kasım 2024 itibariyle Covid-19 ile mücadelede aşılanan sayısı kişiye ulaştı.
Geçen yılın şubat ayında arz şoku ve küresel ekonominin kapanmasıyla takip eden talep şoku, dünyanın hemen hemen her yerinde şirketlerin üretim stratejisi ve tedarik zincirlerindeki zafiyetleri ortaya çıkardı.
Ekonomilerin canlanması ile artan talep karşısında özellikle Asya ülkeleri odaklı üretim ve tedarik zincirlerinde kesintiler yaşanmaya başlandı.
Uzun mesafe taşımacılık maliyetlerinin katlanarak artması pek çok yabancı uluslararası ÅŸirket için konum ve maliyet avantajı sunan Türkiye’yi cazip bir yatırım ve üretim merkezi haline dönüştürmeye devam ediyor.
Özellikle Çin gibi Asya ülkelerinden tedarik sağlayan Avrupalı şirketler; üretim gecikmeleri, artan navlun maliyetleri ve konteyner krizi nedeniyle tedarik için Türkiye gibi daha yakın ve istikrarlı merkezlere yöneliyor.
Uluslararası derecelendirme kuruluÅŸu Fitch Ratings’in son analizine göre, Türkiye, Avrupa’da tedarik zincirlerindeki deÄŸiÅŸimden en fazla kazanç elde edecek ülke konumunda. Türkiye’yi, Çekya, Polonya ve Romanya izliyor.
Yakın dönemde gıda, ilaç, mobilya elektronik ve paketleme gibi alanlarda faaliyet gösteren pek çok uluslararası ÅŸirket, güçlü lojistik altyapıya ve endüstriyel kapasiteye sahip Türkiye’ye yönelik yeni yatırım planlarını açıkladı.
Küresel tedarik zincirinin, Asya ve özelikle Çin’e bağımlı bir aÄŸdan üretim kalitesi ve lojistik imkanları nedeniyle Türkiye’ye yönelmesi bu alanda Türkiye’ye yönelik yatırımların artacağı beklentisini de beraberinde getirdi.
Ä°sveçli mobilya ÅŸirketi IKEA, Polonya hazır giyim firması LPP, Alman ilaç firması Boehringer Ingelheim ve Belçika paketleme ÅŸirketi DW Reusables Türkiye’ye yatırıma odaklandı.
Hem jeopolitik risk hem de salgının maruz kaldığı güvenlik açıklarına bir yanıt olarak şirketlere baskılar da artıyor.
Tedarik zinciri riskine karşı önde gelen üreticiler de daha fazla tedarikçi oluşturmak istiyor.
Ä°talya merkezli Benetton Group, Asya’da düşük maliyetli üretim merkezlerinden kademeli olarak ayrılarak Sırbistan, Hırvatistan, Türkiye, Tunus ve Mısır’daki üretimini artıracağını açıkladı.
Benetton Group Ä°cra Kurulu BaÅŸkanı Massimo Renon, söz konusu üretim artışına iliÅŸkin “Ãœretim süreci ve ayrıca nakliye maliyetleri üzerinde daha fazla kontrole sahip olmak için stratejik bir karar.” ifadelerini kullandı.
Alman moda ÅŸirketi Hugo Boss‘un üst yöneticisi (CEO) Daniel Grieder de Manager Magazin’e yaptığı açıklamada, ürünlerini sattıkları yere daha yakın merkezlerde daha fazla mal üretmeyi planladıklarını bildirdi.
Grieder, “Yakın yerlerde üretimi önemli ölçüde geniÅŸleteceÄŸiz. O zaman trendlere daha hızlı ve dar boÄŸazlara daha esnek tepki verebiliriz. Bu gerçek bir rekabet avantajıdır.” deÄŸerlendirmesinde bulundu.
Harvard Business School Öğretim Ãœyesi Prof Dr. Willy C. Shih, konuya iliÅŸkin deÄŸerlendirmesinde, kritik tıbbi malzeme baÅŸta olmak üzere bazı ürünlerdeki geçici ticaret kısıtlamaları ve diÄŸer ürünlerdeki kıtlığın, belli ülkelere baÄŸlılığın olumsuz yanlarını gösterdiÄŸini belirterek, “ABD-Çin ticaret savaşıyla birleÅŸen bu geliÅŸmeler, ekonomik milliyetçilikte bir yükseliÅŸi tetikledi.” ifadesini kullandı.
Tüketicilerin düşük fiyatlar talep etmeye devam ettiÄŸini aktaran Shih, Kuzey Amerika’ya satış yapan ÅŸirketlerin emek-yoÄŸun üretimi Çin’den Meksika’ya ve Orta Amerika’ya kaydırmaya, Batı Avrupa’da kullanılan malzemeleri tedarik eden ÅŸirketlerin de üretimlerini doÄŸu AB ülkeleri, Türkiye ve Ukrayna’ya konumlandırmaya baÅŸladığını anlattı.
Shih, küresel pazar paylarını korumak isteyen Çinli firmaların da düşük teknolojili, emek yoÄŸun üretim için ÅŸimdiden Mısır, Etiyopya, Kenya, Myanmar ve Sri Lanka’ya baktıklarını bildirdi.
Avrupa ve Orta DoÄŸu’yu birbirine baÄŸlayan Türkiye, küresel tedarik zincirlerindeki deÄŸiÅŸikliklerden yararlanmak için teÅŸvik ve lojistik alanında çalışmalarını yoÄŸunlaÅŸtırırken, siyasiler de “uluslararası yatırımcılara her zaman kapımız açık” mesajı veriyor.
“Türkiye’ye güvenip yatırım yapan hiç kimse piÅŸman olmaz. Tam tersine saÄŸladığı büyük kazançla hep memnuniyet duyar.” çaÄŸrısı yapan CumhurbaÅŸkanı Recep Tayyip ErdoÄŸan, yatırımcılara “Ãœlkemiz ve dünyadaki tüm yatırımcıları küresel üretim ve lojistik sisteminin yeni baÅŸtan kurulduÄŸu ÅŸu dönemde Türkiye’nin kendilerine sunduÄŸu imkanları ve fırsatları deÄŸerlendirmeye davet ediyorum. ‘Gelin hep birlikte kazanalım’ diyerek kapılarımızın yatırımcılara sonuna kadar açık olduÄŸunu bir kez daha tekrarlamak istiyorum.” mesajını verdi.
CumhurbaÅŸkanlığı Yatırım Ofisi BaÅŸkanı Burak DaÄŸlıoÄŸlu ise Türkiye’nin her platformda güçlü üretim ve tedarik ağıyla ön planda yer aldığını belirterek, “Dışa bağımlılığı aÅŸağı çekecek, istihdamı artıracak ve teknolojik dönüşümü hızlandıracak yatırımlara büyük önem veriyor; teÅŸvik ediyoruz.” dedi.
Kovid-19 salgını gibi krizleri iyi yöneten ülkelerin, yarının küresel oyuncuları olacağını dile getiren DaÄŸlıoÄŸlu, “Hem dinamik hem rekabetçi hem de çevik ve esnek bir yapıya sahip olan Türkiye de baÅŸarılı hamleleriyle salgın sürecini baÅŸarıyla yöneten ülkeler arasında yer alıyor. Tüm bu geliÅŸmeler ile, tüm dünyada tedarikte güvenliÄŸin daha da öne çıktığı bir döneme girildi. Bu dönemde Türkiye’nin yatırımcılara saÄŸladığı temel deÄŸerlerle, küresel tedarik zincirlerinde daha da kritik bir yer tutacağına ve önemli yatırımlar çekeceÄŸine inanıyoruz.” deÄŸerlendirmesinde bulundu.
Küresel tedarik zincirlerinin yeniden yapılandırılması, Türk ihracatçıları için fırsatlar sunarken, küresel değer zincirine katılım, bir ülkenin belli alanlardaki yetenekleri tarafından yönlendiriliyor ve ülkeler için önemli fırsatlar sunuyor.
Pazarlara yakınlık, doğal kaynaklar, insan sermayesi, fiziksel sermaye (sermaye stoku), kurumsal sermaye, lojistik/bağlanabilirlik, ücrette rekabet ve pazar erişimi küresel değer zincirine katılımı sağlayan yetenekler olarak gösteriliyor.
Salgının ani etkisi üretim ve tedarik zincirinde bozulma, küresel resesyon ve arz ve talep şokunda etkisini gösterirken, uzun vadede ise şirketlerin tedarik zincirinde esnekliğini artırması, ulusal ve bölgesel üretim kapasitelerini yükseltmesi bekleniyor.
Küresel deÄŸer zincirindeki dönüşümün farkında olan Türk hükümeti de Türkiye’yi Kovid-19 sonrası deÄŸer zincirine hazırlamak için tüm paydaÅŸlarla bir çalışma grubu kurdu.
Türkiye’nin stratejik konumu, serbest ticaret ağı, güçlü lojistik altyapısı, üretim çeÅŸitliliÄŸi, yüksek teÅŸvikler, maliyet avantajlı nitelikli iÅŸ gücü, güçlü sanayi kümelenmesi ve liberal yatırım iklimi ile ülke, uluslararası ÅŸirketlere küresel deÄŸer zincirine baÄŸlanmak için uygun bir ortam sunuyor.
Türkiye’nin stratejik konumu bölgede üretim, ihracat ve yönetim merkezi olarak çok uluslu ÅŸirketleri çeken ve küresel deÄŸer zincirine katılımını saÄŸlayan bir mıknatıs haline geldi.
Türkiye, 1,3 milyar insanın yaÅŸadığı ve 26 trilyon dolarlık GSYH’ye sahip Avrupa, MENA ve Orta Asya pazarına 4 saatlik uçuÅŸ mesafesinde.
Türkiye’nin AB ile Gümrük BirliÄŸi ve 20’den fazla ülke ile Serbest Ticaret AnlaÅŸması (STA) bulunuyor. Türkiye, iyi geliÅŸmiÅŸ bir altyapı ve kesintisiz iÅŸ hizmetleriyle desteklenen, küresel deÄŸer zincirleriyle güçlü baÄŸlantıları olan, çeÅŸitlendirilmiÅŸ bir üretim üssüne sahip. Ayrıca, hükümet, özel teÅŸvikler ve iÅŸ gücü geliÅŸtirme programları aracılığıyla küresel deÄŸer zincirine katılımı aktif olarak destekliyor.
Türkiye, yatırımcılara vergi indirimi veya vergi muafiyeti, maaş ve eğitim desteği, muafiyetler sağlayarak üretim, istihdam ve AR-GE için teşvikler sağlıyor.
Korumacılığın yükseldiği bir zamanda, liberal bir politika çerçevesi küresel değer zinciri dönüşümünde çok önemli bir rol oynarken, Doğrudan Yabancı Yatırım Hukuku ile Türkiye, güçlü bir yasal koruma mekanizmasına sahip olarak yatırımcıları cezbediyor.
Su sıkıntısı sorunlarına geliştirdiği teknolojilerle çözüm geliştiren Almanya merkezli su pompası üreticisi WILO’nun Gelişen Pazarlar Satışlarından sorumlu Başkan Yardımcısı Jens Dallendörfer, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ekonomileri bağımsızlaştırma (Çin’e bağlılıktan kurtarma) siyasi hedefiyle atılan adımların tüm dünyada ekonomileri etkilemeye devam ettiğini belirtti.
Dallendörfer, Wilo Grubu’nun yeni bir küreselleÅŸme biçiminin Kuzey Amerika, AB ve Asya olmak üzere üç büyük ekonomik merkezdeki deÄŸer zincirlerinin daha fazla bölgeselleÅŸmesiyle sonuçlanacağı varsayımına dayanan ‘bölgeden bölgeye’ yaklaşımıyla uzun yıllardır bu deÄŸiÅŸikliklere yanıt verdiÄŸini anlattı.
“Bölgeden bölgeye” stratejilerinin bir parçası olarak, bölgesel veya yerel üreterek müşteri ihtiyaçlarına karşılamaya çalıştıklarını belirten Jens Dallendörfer, şöyle devam etti:
“Zaten Wilo, 1992’den beri Türkiye pazarına güveniyor. Türkiye’nin yüksek vasıflı iÅŸ gücü ve Avrupa ile Asya arasındaki elveriÅŸli ve stratejik coÄŸrafi konumu sayesinde üçüncü ülkelere ihracat için bir merkez olma potansiyeline sahip olduÄŸuna inanıyoruz.”
Uluslararası hukuk firması Baker & McKenzie’nin uluslararası ticaret ortağı Mattias Hedwall, bütüncül bakış açısıyla Baker & McKenzie müşterileri arasında Türkiye’nin, yeni tedarik zinciri yatırımları için iyi bir yer olarak görüldüğünü belirtti.
Hedwall, “Benim düşüncem, tedarik zincirlerinin nerede ve nasıl kurulacağına dair daha stratejik deÄŸerlendirmeler göreceÄŸimiz yönünde. Bu, vergi ve istihdam etkilerini, yer deÄŸiÅŸtirme maliyetlerini, personel için giriÅŸ-çıkış ve vize konularını, yatırımdan çıkış olanaklarını ve gelecekteki deÄŸiÅŸikliklere hızla uyum saÄŸlamayı içerecektir.” ifadelerini kullandı.
Kovid-19 salgınının tedarik zincirindeki çeÅŸitli sistem ve süreçlerin ani ÅŸiddetli stres ve deÄŸiÅŸime nasıl tepki verdiÄŸini gözlemlemek için benzersiz bir durum sunduÄŸunu ifade eden Hedwall, “Åžu anda görülebilen ÅŸey, daha fazla tedarik zinciri inovasyonu için fırsatlar sunabilecek teknoloji ve sürdürülebilirlikteki geliÅŸmeleri dikkate alan yapısal çözümleme analizlerinin hızlandırılmasıdır. Birçok ÅŸirket, hem daha uygun maliyetli hem de sürdürülebilir ve çevre dostu olabilecek, iÅŸler daha az kırılgan hale getiren tedarik zincirinin çeÅŸitlendirilmesine yol açabilecek olan üretimi müşterilere daha yakın hale getiriyor. Bu eÄŸilimleri anlayan ülkeler bundan çok faydalanacak.” ÅŸeklinde konuÅŸtu.
PwC Türkiye Yönetim Danışmanlığı Hizmetleri Åžirket Ortağı Tolga BaloÄŸlu da geçen yıllarda uluslararası ÅŸirketlerin, küresel tedarikleri için Uzak DoÄŸu’ya odaklanarak düşük maliyetli üretim faktörleri, satışları artırmayı, avantajlı teÅŸvikler elde etmeyi ve stratejik satın alma hedeflediklerini belirtti.
BaloÄŸlu, “Bu, küreselleÅŸmeden bölgeselleÅŸmeye geçiÅŸe yol açıyor. Türkiye, üretim çeÅŸitliliÄŸi ve büyüyen pazarlara yakınlığı ile potansiyel merkez konumlarının ön sıralarında yer almaktadır.” dedi.
Türkiye’nin küresel rekabet gücünü geliÅŸtirerek potansiyelini artırabileceÄŸini vurgulayan BaloÄŸlu, “Türkiye, son zamanlarda makroekonomik alan ve ürün piyasası verimliliÄŸinde düşüş gösterirken, teknoloji benimseme, altyapı ve iÅŸ gücü piyasasında ilerleme kaydetti. Makroekonomik ortam ve iÅŸ gücü piyasası, geliÅŸim için potansiyeli en yüksek alanlardır. Bu alanlardaki iyileÅŸtirmelerle ve büyük pazar büyüklüğünden yararlanarak Türkiye, bölgesel bir üretim, ticaret ve lojistik merkezi için daha da çekici bir yer olma fırsatını yakalayabilir.” ifadelerini kullandı.
AA
Külliyede ihracatın geliştirilmesi konuşuldu
Piyasalarda gözler ABD’nin büyüme verisinde
“YenidoÄŸan çetesi” davasında kritik gün
Bu hafta altın yatırımcısının yüzü güldü
Meteorolojiden Bursa dahil 44 ilde turuncu ve sarı uyarı
Bakanlıktan hızlı kargo dolandırıcılığı uyarısı
Kuyu operasyonlarında 50 şüpheli tutuklandı
Yedigöller yolu buzlanma nedeniyle kapatıldı
Bursa’da yolcu minibüsü yandı
Rusya benzin ihracatındaki kısıtlamaları kaldıyor
BUDO’nun bazı seferleri iptal edildi
Piyasalarda gözler ABD’nin büyüme verisinde
“YenidoÄŸan çetesi” davasında kritik gün
Bu hafta altın yatırımcısının yüzü güldü
Meteorolojiden Bursa dahil 44 ilde turuncu ve sarı uyarı
Bakanlıktan hızlı kargo dolandırıcılığı uyarısı
Kuyu operasyonlarında 50 şüpheli tutuklandı
Yedigöller yolu buzlanma nedeniyle kapatıldı
Bursa’da yolcu minibüsü yandı
Rusya benzin ihracatındaki kısıtlamaları kaldıyor
BUDO’nun bazı seferleri iptal edildi