26 Aralık 2024 itibariyle Covid-19 ile mücadelede aşılanan sayısı kişiye ulaştı.

1xbetbetpasmariobet
escort konya
a
en iyi rulet siteleri

Bursa Barosu’ndan kadın cinayetlerine tepki

Bursa Barosu Kadın Hakları Merkezi, kadın cinayetleri konusunda Uluyol Adliyesi'nde basın açıklaması gerçekleştirdi.

Basın açıklamasını Bursa Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı Büşra Pınar Altınoluk gerçekleştirdi. Altınoluk, “İstanbul‘un Beyoğlu ilçesinde cinsel saldırı dahil 4 ayrı suç kaydı bulunan Semir Tarhan ve Ömer Koru, sokak ortasında bir kadına cinsel saldırıda bulundu. Suç kayıtlarına rağmen serbest bırakıldıktan sonra ‘sosyal medyadan gelen tepkiler üzerine’ şahıslar tekrar gözaltına alındı. Henüz bu olayın öfkesini yaşarken aynı gün içinde İstanbul‘un Fatih ilçesinde Semih Çelik isimli cani yarım saat arayla önce 19 yaşındaki Ayşenur Halil‘i daha sonra yine 19 yaşındaki İkbal Uzuner‘i vahşice katletti. Semih Çelik isimli bu katil daha önce defalarca şikayet edilmiş olmasına rağmen devletin cezasızlık politikaları nedeniyle cinayet işlemeye cesaret bulmuştur. Ve yine aynı cezasızlık politikaları ve infaz yasalarındaki eksiklikler nedeniyle daha önceden suç kayıtları bulunan Semir Tarhan ve Ömer Koru ise dosyada mevcut kamera görüntülerine rağmen serbest bırakılmıştır. Mağdur kadın ise İstanbul Sözleşmesi yürürlükte olmadığı için kimlik ve adres bilgileri faillerle de paylaşıldığından can güvenliği endişesiyle şikayetçi dahi olamamıştır.” açıklamalarıyla cezaların caydırıcı olmadığını vurguladı.

“NARİN CİNAYETİNİN AYDINLATILMASI AKP VE MHP OYLARIYLA REDDEDİLDİ”

Altınoluk, “Diyarbakır‘da uzman çavuş olduğu öğrenilen Muhammed Recai Işık boşanma aşamasındaki eşi Bedriye Işık‘ı sokak ortasında katletmiş sonrasında intihar etmiştir. Mersin‘in Mezitli ilçesinde ise Sonay Öztürk AslanUğur Araç isimli bir erkek tarafından boğularak katledilmiştir. Yine aynı zamanlarda eşinden boşandıktan sonra Bursa‘ya yerleşen Kübra Güler, çocuğunu görmek için gittiği İstanbul Eyüpsultan‘da eski kayınpederi Mehmet Fidyel tarafından kurşunlanarak öldürülmüştür.

Van‘da üniversite öğrencisi Rojin Kabaiş, 10 gündür kayıp ve hala bulunamadı. Tıpkı 2020 yılında Tunceli‘de kaybolan ve 1738 gündür bulunamayan Gülistan Doku gibi… Ne yazık ki bu olaylar uzun bir zamanda değil sadece son birkaç gün içinde oldu ve son olmadığı gibi ilk de değildi. Daha birkaç hafta önce 21 Ağustos 2024 tarihinde kaybolup 19 gün boyunca bulunamayan Narin Güran‘ın cansız bedenine ulaşılmıştı. Narin cinayeti ise henüz aydınlatılmış değil. Cinayetin aydınlatılması için TBMM‘de komisyon kurulması teklifi de AKP ve MHP oylarıyla reddedildi” dedi.

“6284’TEN ÇEKİLEREK KADINLARIN MÜCADELESİYLE ELDE EDİLEN KAZANIMLARI GASP EDİLMİŞTİR”

Mevcut iktidarın şiddeti ve kadın cinayetlerini önleyici politikalar geliştirmediğini belirten Altınoluk, “6284 sayılı kanunu tartışmaya açarak etkisiz ve işlevsiz hale getirmiş, İstanbul Sözleşmesi’nden bir gecede çekilerek kadınların mücadelesiyle elde edilen kazanımlarını gasp etmiştir. Kadınlar mevcut düzende şikayetçi olmaktan dahi korkar hale gelmiştir. Mahkemelerse 6284 sayılı Kanun gereği verilmesi gereken tedbir kararlarını kanuna aykırı şekilde reddetmekte ve verilmeyen tedbir kararları nedeniyle kadınların adalete inancı azalmaktadır.
İşte tam bu yüzden kadın cinayetleri münferit değil sistematik ve politiktir diyoruz. Kadın cinayetlerindeki ve kadına yönelik şiddetteki korkutucu artış kadın üzerinden yürütülen yanlış politikaların sonucudur” ifadelerini kullandı.

“İKTİDARIN KADINLARA VE KADINLARIN İNSAN HAKLARINA KARŞI TAKINDIĞI TAVIR BELLİDİR”

Altınoluk, “İktidarın kadınlara ve kadınların insan haklarına karşı takındığı bu tavır yıllardan beri süregelmektedir. 2005’te dönemin Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül Dünya Kadınlar Günü kapsamında katıldığı bir etkinlikte, “Türk kadını evinin süsüdür” demişti. 2006 yılında AKP Çankırı Milletvekili Hikmet Özdemir, “Cehennemlik olanlar bana gösterildi. Çoğunun kadın olduğunu gördüm. Ancak beş vakit namaz kılıp kocasına itaat ederse cennete gidebilirler” demişti. 19 Temmuz 2009’da Recep Tayyip ErdoğanCem Garipoğlu tarafından vahşice katledilen Münevver Karabulut cinayeti sonrası yaptığı açıklamada “Boş bırakılan, unutmayın ya davulcuya ya zurnacıya” ifadelerini kullanmıştı. 2012’de kürtajla ilgili konuşan Melih Gökçek, “Anası tecavüze uğruyorsa çocuk neden ölsün günahı ne anası ölsün” demişti. 2014’te Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, “Kadın dediğin iffetli olacak, herkesin içinde kahkaha atmayacak” demişti. 2012’de Sağlık Bakanı Recep Akdağ “Tecavüze uğrayan doğursun, gerekirse devlet bakar” demişti” şeklinde konuştu.

“SEZARYEN DOĞUM YAPAN KADINLARI EKSİK OLARAK YAFTALADILAR”

Kadınların yaşam haklarının korunmadığını vurgulayan Altınoluk, “Daha kadınların yaşam hakkı korunamazken, kürtaj hakları tartışılırken, kadınlar ücretsiz ve erişilebilir sağlık haklarını dahi kullanamayıp HPV aşısına ücretsiz erişimleri sağlanamazken 3 Ekim 2024 günü Sağlık Bakanlığı tarafından “Normal Doğum Eylem Planı” isimli bir etkinlik kapsamında bir tanıtım toplantısı yapılmış ve yayınlanan kamu spotunda sezaryen doğum yapan kadınlar eksik ve yetersiz anne olarak yaftalanmıştır. Bu söylem kadınların bedenleri üzerindeki haklarına yapılan bir saldırı niteliğindedir. Ancak bu saldırılar mevcut zihniyet tarafından bertaraf edilmek bir yana, ‘mağdur suçlayıcı fail aklayıcı dil’toplumun her kesimine sirayet etmiştir. Daha 2 gün önce Ayşenur Halil ve İkbal Uzuner’in vahşice katledilmesinden sonra Sakarya Üniversitesi öğretim üyesi Ebubekir Sofuğlu, yaptığı açıklamada İkbal Uzuner için “Eğer bu kızcağız İslam hassasiyeti ile yetiştirilmiş olsaydı kendisine namahrem olan bu katille hiç tanışmayacaktı bile ve şu an hayattaydı” ifadelerini kullanmıştır” dedi.

“6284 SAYILI KANUN DERHAL GERİ GETİRİLMELİDİR”

Altınoluk, “Erkek şiddetinin üstü, mağduru suçlayarak ya da failin psikolojik durumuna ilişkin bahaneler üreterek örtülemez. Çünkü erkekler kadınları uyuşturucu bağımlılığı nedeniyle öldürmüyor, erkekler kadınları ayinler, ritüeller gereği öldürmüyor, erkekler kadınları işsizlikten fakirlikten psikolojik sorunlardan dolayı öldürmüyor, erkekler kadınları öldürebildikleri için ve öldürmelerine izin verildiği için öldürüyor.
Toplumsal cinsiyet temelli şiddetin önüne geçmek için İstanbul Sözleşmesi derhal geri getirilmeli, 6284 sayılı Kanunun etkin uygulanması sağlanmalı ve cezasızlık politikalarına son verilmelidir. Çünkü kadınlar, bu politikalarla sindirilmeye ve korkutulmaya çalışılmaktadır. Ancak biz minibüslerde, otobüslerde metrolarda yolculuk yaparken korkmak istemiyoruz, arkadaşlarımızla kahve içmek için dışarı çıkarken korkmak istemiyoruz, eğitim almak için gittiğimiz okulumuzdan uyumak için döndüğümüz evimize giderken korkmak istemiyoruz, iş yerine sabahın karanlığında gidip akşamın karanlığında dönerken korkmak istemiyoruz, yürürken arkamızda biri var mı bizi takip ediyor mu diye korkmak istemiyoruz” şeklinde konuştu.

YORUMLAR

s


En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Mezardaki cenaze Cem Garipoğlu’na ait mi?

HIZLI YORUM YAP