23 Aralık 2024 itibariyle Covid-19 ile mücadelede aşılanan sayısı kişiye ulaştı.

1xbetbetpasmariobet
escort konya
a
en iyi rulet siteleri

Kritik sektörler için karbon mekanizması süreci başlıyor

Türkiye, özellikle ihracattaki muhtemel olumsuz etkilerin getirdiği motivasyonla AB'nin Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması'na uyum için çalışmalarını hızlandırdı.

Avrupa BirliÄŸi’nin (AB) Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’nın (SKDM) demir-çelik, alüminyum, gübre, elektrik ve çimento sektörlerini kapsayan ilk aÅŸaması, 1 Ekim 2023 itibarıyla devreye girecek ve bu geçiÅŸ dönemi 2026’ya kadar sürecek.

Çevresel etkileri sınırlamak ve iklim deÄŸiÅŸikliÄŸiyle mücadele hedefiyle hayat geçirilen SKDM, Türkiye’den AB’ye ihracat yapan birçok sektörü etkileyecek.

Yeni mekanizma ile AB ülkelerinin ithalat yaptığı ÅŸirketlere, üretim yaptıkları ülkede ödenen karbon fiyatı ile AB’deki karbon fiyatı arasındaki farkı ödemek için SKDM sertifikaları satın alma zorunluluÄŸu getirilecek. Yeni mekanizma ile Türkiye’den AB ülkelerine yoÄŸun ihracat gerçekleÅŸtiren sektörler, yeni politikanın etkilerini yakından hissedebilecek.

Özellikle elektrik, alüminyum, gübre, demir-çelik ve çimento gibi yüksek miktarda karbon emisyonu üretme potansiyeline sahip olan sektörler, yeni düzenlemelerden daha fazla etkilenebilecek.

AB, bu sektörlerden ithal edilen ürünlere yönelik yüksek karbon vergileri getirerek ithalatçıları daha düşük karbon salımına sahip üretim yöntemlerine geçmeye teşvik etmeyi amaçlıyor. Uygulamanın bu sektörlere etkisinin ne olduğuyla birlikte sektörel bazda bu kapsamda atılan adımların sektörleri nasıl etkileyeceği konusu da önem taşıyor.

SKDM’den etkilenecek sektörler

Türkiye Ä°hracatçılar Meclisi’nin (TÄ°M) yayınladığı 2022 Ä°hracat Raporu’nda, Rusya, Çin, Türkiye, Ä°ngiltere, Güney Kore, Hindistan, Brezilya, ABD ve Mısır’ın; seçilen ürünlerin en büyük ihracatçılarını temsil ettiÄŸi için tedbirden hemen etkilenecek ülkelerin başında geldiÄŸi belirtildi.

Düzenlemenin bir yandan AB’ye ihracat yapan firmaların karbon emisyonlarını azaltmaya iterken diÄŸer yandan ülkeler ve firmalar arasında karbon azaltılmasına yönelik bir rekabet ortamı da yaratacağı kaydedilen raporda, Türkiye’nin, ilk aÅŸamada sınırda karbon vergisi uygulanacak sektörler arasındaki demir-çelik, alüminyum, çimento ve gübrede AB’ye önemli miktarda ihracat yaptığı bildirildi. Raporda, bu sektörlerin ilk aÅŸamada düzenlemeden hemen etkileneceÄŸi vurgulandı.

Sınırda karbon vergisinde ihracatçı firmaların karbon emisyonunun hesaplanmasında Kapsam 3’ün kullanılacağına dikkati çekilen raporda, hem üretim aÅŸamasında hem kullanılan elektriÄŸin üretilmesinde hem de kullanılan girdilerin üretim ve tedariki aÅŸamasında ortaya çıkan karbon emisyonlarının dikkate alınacağı kaydedildi.

Karbon vergisi çeşitli varsayımlarla hesaplanıyor

Ülkelerin SKDM ile ihracatta ödeyecekleri karbon vergileri çeşitli varsayımlar ile hesaplanıyor.

BirleÅŸmiÅŸ Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı’nın (UNCTAD) geliÅŸen ve geliÅŸmiÅŸ ülkeler için 2021’de yaptığı çalışmada, ülkelerin 2020 itibarıyla ihracat yaptığı 6 sektörde mevcut karbon salımları ölçülerek bunların AB referans deÄŸerlerine göre farkları dikkate alınıp ihracatları üzerinden alınacak karbon vergileri hesaplandı.

Yapılan hesaplama ile 1 ton fazla karbon emisyonu için 44 dolar ödeneceği varsayıldı.

TÄ°M’in raporunda da yer verilen Türkiye için yapılan hesaplamada, çimento ve cam sektörü 2020 karbon emisyonu deÄŸerleri ile AB’ye ihracatta yüzde 12,3’lük karbon vergisi ile karşılaşırken, kağıt ürünleri için yüzde 1,1, alüminyum için yüzde 1,2, demir-çelik için yüzde 2,9, rafineri petrol ürünleri için yüzde 1,2, kimyasal ürünler ile gübre için de yüzde 2 karbon vergisi hesaplandı.

Sektörler, karbon salınımlarını azalttıkça karşılaşacakları karbon vergisi oranı ve yükü de düşecek.

“AB’ye ihracat hacmi düşünüldüğünde çimento, demir-çelik ve alüminyum sektörleri öne çıkıyor”

Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans AraÅŸtırmaları DerneÄŸi (SEFÄ°A) Direktörü Bengisu Özenç, konuya iliÅŸkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, SKDM’nin ilk etapta karbon yoÄŸun ilk 5 sektörde (çimento, demir-çelik, alüminyum, gübre ve elektrik) uygulanacağını ve Türkiye açısından AB ihracatındaki hacimler düşünüldüğünde çimento, demir-çelik ve alüminyum sektörlerinin öne çıktığını söyledi.

Özenç, “Bu sektörler, tüm dünyada da ‘karbonsuzlaÅŸması güç’ sektörler olarak adlandırılıyor. Çünkü örneÄŸin elektrikte olduÄŸu gibi, fosil yakıttan çıkılarak yenilenebilir enerjiye geçiÅŸi mümkün kılacak teknolojilerin henüz yaygın ÅŸekilde kullanılabildiÄŸi sektörler deÄŸiller. Her ne kadar bu sektörlerde bazı süreçlerin elektrifikasyona uygun olması ya da alternatif malzemelere geçilmesi emisyonların azaltılmasını mümkün kılsa da net-sıfır hedefleri için hala ciddi oranda yeni teknolojilerin yaygınlaÅŸmasına ihtiyaç duyuluyor.” ÅŸeklinde konuÅŸtu.

Türkiye’nin özellikle ihracattaki muhtemel olumsuz etkilerin getirdiÄŸi motivasyonla SKDM’ye uyum için çalışmalarını hızlandırdığına dikkati çeken Özenç, bir yandan söz konusu sektörlerdeki mevcut durumun, muhtemel karbonsuzlaÅŸma patikalarının, teknoloji ihtiyaçlarının analizleri yapılırken, diÄŸer taraftan da yurt içinde emisyon ticaret sistemi kurulmasına iliÅŸkin çalışmaların devam ettiÄŸini aktardı.

Özenç, şunları kaydetti:

“Her ne kadar büyük ölçekli, ihracatçı firmalar gündemi yakından takip edecek, uyum için stratejiler belirleyerek harekete geçecek kaynaklara sahip olsa da daha küçük ölçekli firmaların gerek farkındalık gerekse dönüşüme uyum konusunda geride kaldıklarını görüyoruz. Bu süreç; yalnızca firmaların tekil olarak hazır olmasının yeterli olmayacağı, tedarik zinciri içerisindeki tüm tedarikçilerin farkında ve hazır olmasını gerektirecek bir süreç. Bu nedenle kamunun, ihracatçı ve büyük ölçekli firmaların tüm sektörlerin hazırlığı konusunda daha çok sorumluluk alması, hızlı ve iddialı bir pozisyon alması gerekiyor.”

“Türkiye’nin 2032’ye kadar karşılaÅŸacağı toplam maliyetin yıllık 2,5 milyar dolar olabileceÄŸi söyleniyor”

Bengisu Özenç, Türkiye’nin herhangi bir önlem almadığı durumda sektörlerin olumsuz etkilenmesini beklediÄŸini ifade ederek, “SEFÄ°A tarafından yapılan ve Ä°klim DeÄŸiÅŸikliÄŸi BaÅŸkanlığı tarafından açıklanan raporda hiçbir önlem alınmadığı durumda Türkiye’nin 2032’ye kadar karşılaÅŸacağı toplam maliyetin yıllık 2,5 milyar dolar olabileceÄŸi söyleniyor.” dedi.

Özenç, yine aynı çalışmaya göre, Türkiye’nin ulusal bir emisyon ticaret sistemi (ETS) uygulaması durumunda SKDM maliyetlerinin düştüğünü kaydetti. Daha iddialı ETS fiyatları altında SKDM maliyetlerinin daha çok düşerken emisyonlardaki düşüşün en yüksek seviyede saÄŸlanabildiÄŸini aktaran Özenç, ÅŸunları kaydetti:

“Ek olarak, ETS gelirleri yoluyla ekonomik ve sosyal faydalar saÄŸlayabilecek, karbonsuzlaÅŸmayı hızlandırabilecek yatırımlar için de kaynak yaratmak mümkün görünüyor. Buradan da anlaşılabileceÄŸi üzere, Türkiye’nin daha iddialı bir karbonsuzlaÅŸma hedefi belirlemesi ve bunu mümkün kılacak politikaları hızlı bir ÅŸekilde yürürlüğe koyması korkulduÄŸu gibi ciddi ekonomik maliyetler getirmek yerine, deÄŸiÅŸen-dönüşen bir küresel düzen içerisinde daha yüksek bir rekabetçilik, ekonomik ve sosyal fayda anlamına gelecektir.”

AA

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Demir ve demir dışı metalde miktar ve değer endeksi yükseldi

HIZLI YORUM YAP