23 Aralık 2024 itibariyle Covid-19 ile mücadelede aşılanan sayısı kişiye ulaştı.

1xbetbetpasmariobet
escort konya
a
en iyi rulet siteleri

VOLKSWAGEN NEDEN TÜRKİYE’DEN ÇEKİLDİ?

Özge Comba Alkış

Uludağ Üniversitesi İİBF İktisat Bölüm Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Derya Hekim ile gerçekleştirdiğimiz röportajımızım ikinci bölümünde bu kez Gümrük Birliğini ve yatırımcıların neden Türkiye’den gitmeye başladığını konuştuk.

Türkiye’nin jeopolitik konumunu kullanması gerektiğinin altını çizen Hekim; yatırımcıların Türkiye’ye getirilmesi noktasında Gümrük Birliği’nin önemine ve yabancı yatırımcıların belirsizlikten hoşlanmadığına dikkat çekti.

İşte Türkiye’nin yabancı ülkelerle olan ekonomi ilişkisini akademik yönden değerlendiren Doç. Dr. Hekim ile gerçekleştirdiğimiz röportajın ayrıntıları;  

VOLKSWAGENİ KAYBETTİK

Türkiye’nin tedarik zincirinde yer alabilmesi için büyük üreticileri ülkemize çekmek gerektiğinin altını çizen Hekim; “Örneğin Volkswagen’i kaybettik. Volkswagen 1 milyar euroluk yatırım için Volkswagen Turkey Otomotiv San. AŞ.’yi kurmuştu. Manisa’da 300 bin araç kapasiteli olarak kurulacak tesisin 4 bin kişiye istihdam sağlaması bekleniyordu. Ancak Covid 19 Krizinin başında pandemi bahane gösterilerek bu yatırım Slovakya’ya kaydırıldı. Yabancı yatırımlar belirsizlikten hoşlanmıyor. Özellikle yeşil saha yatırımları önemli bir batık maliyet içeriyor ve bunların geri döndürülmesi zor. Belirsizliği azaltmak için yatırım anlaşmaları işe yarayabilir. Bu yatırım yapacak çok uluslu şirketin öngördüğü bazı riskleri azaltacaktır.

GÜMRÜK BİRLİĞİ “YATIRIM” İÇERMİYOR

Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki Gümrük Birliği’nin yatırımları içermediğne dikkat çeken Hekim; “Gümrük birliğinin güncellenmesinde bu konu gündeme alınacaktır. İngiltere ile en son imzaladığımız bir STA (Serbest Ticaret Anlaşması) var. Ama bu anlaşmada gümrük birliği hükümlerini içeriyor. İngiltere ile STA’nın genişletilip yatırımları içerme niyeti söz konusu. Bu süreci hızlandırmalıyız. Bu anlaşmalarla birlikte yatırımları cazip hale getirmeliyiz” şeklinde konuştu.

NAVLUN VE KONTEYNER KRİZİ

Ticaretin bir anda durma noktasındayken aniden hızlandığını belirten Doç. Dr. Hekim şöyle konuştu; “Bütün ülkelerin bu nedenle çok hızlı büyüyeceği söyleniyor. IMF’ye göre Türkiye’nin 2021 yılında yüzde 6 büyümesi öngörülüyor. Ticaret hızlı olduğu için konteyner yetişmiyor. Maliyetlerin yükselmesini bırakın konteyner bulunamıyor. Tüm bunların sonucunda üretimin maliyeti dünyada arttı. Hatta daha da artarak enflasyonu daha da tetikleyeceğine dair bir işaret olarak da görebiliriz.”

TÜRKİYE NE YAPACAK?

Tüm bunların karşısında Türkiye ne yapacak? sorusuna Doç. Dr. Hekim; “Türkiye bu durumda yakınlığının ve jeopolitik noktada olmasının avantajlarını kullanabilir. Eğer konteyner krizi daha da büyüyecek olursa, maliyetler artarsa, karayolu taşımacılığında da Türkiye’nin önü açılabilir” şeklinde yanıt verdi.

DIŞ TİCARETTE YAPISAL PROBLEM VAR

Çok güçlü ihracat potansiyelimiz ve ihracatçılarımız olduğuna vurgu yapan Doç. Dr. Hekim; “Bu anlamda elimizin güçlü olduğunu düşünüyorum ama ithalat ve ihracatta maalesef yapısal bir problemimiz var. Bizim ithalatımız zorunlu ürünlerden oluşuyor. Yani fiyat elastikiyeti düşük ürünler. Fiyat yükselse de biz bu ürünleri almak zorunda kalıyoruz (ara malları, enerji). Ama ihracatımız öyle değil. Yani bizim ihracatımız arttığında ithalatımız da artıyor. İhracat yapabilmek için maalesef ithalat yapmak durumunda kalıyoruz. Katma değeri yüksek ürünler üretmemiz gerekiyor. Ama Türk ihracatçısının rekabet gücü olduğuna inanıyorum” dedi.

UZUN VADELİ ÖNLEMLER

İhracat ve ithalattaki yapısal bozukluğun çözülmesi için uzun vadede önlemler alınmasının şart olduğunu vurgulan Doç. Dr. Hekim şu ifadeleri kullandı; “İthal ara malı zorunluluğundan kurtulmamız gerekiyor. Tabi bunlar uzun vadede olacak şeyler, kısa vadede sonuç yaratmaz. Ama uzun vade için de geç kalmamak lazım ki bir an önce başlasın.”

REKABET SADECE “KUR”LA OLMAZ

Şu anda TL’nin değersiz olmasının rekabet edebilirlik anlamında elimizi kolaylaştırdığını söyleyen Doç. Dr. Hekim;” Ama bunun yanında maliyetlerimizin yüksek olması da rekabetimizi azaltıyor. İhracatçıların aynı zamanda yüksek kurdan dolayı maliyetleri de artıyor. Burda kurun çok yükselmesinin bir defalık bir kazancı olabileceğini düşünüyorum. Bu yüzden ihracatçılar kurun yükselmesini istemiyor, istikrarlı kalmasını istiyorlar. Kur istikrarlı olursa onların rekabet edebilecekleri alanlar daha fazla olacak. İşgücü maliyetimiz dolar bazında çok düştü, ama bir taraftan enerji, hammadde maliyetleri çok arttı. Bazı hammaddeler bulunamıyor. İhracatçıların teşvik sistemleri devreye sokularak ellerinin rahatlatılması gerekiyor. Sadece kurdan rekabetçilik beklemek çok yanlış olur” şeklinde konuştu.

Rekabet.net

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Türkiye Tedarik Üretim Merkezi Olabilir mi? Enflasyon düşecek mi?

HIZLI YORUM YAP