20 Kasım 2024 itibariyle Covid-19 ile mücadelede aşılanan sayısı kişiye ulaştı.
19 Nisan 2021 Pazartesi
Gümrükten Eşya İthalatında TSE Sonucunu Etkileyecek İşlemler
"Ekim ayını çıkarabilirsem bile Kasım ayını çıkarabileceğimi hiç sanmıyorum!.."
Rusya'nın saldırısı meşru mu?
Merkez Bankası'nın Faiz Kararı Ne Olacak?
Protein ne zaman zararlı olur?
Enflasyon %20’li Düzeylere İner mi?
Normal doğum, bağırsak mikrobiyotasını destekleyen en önemli etkendir
İnsan vücudunda yaşayan bakteriler, virüsler ve mantarlar gibi mikroorganizmalar mikrobiyota olarak adlandırılır. Mikrobiyota parmak izi gibi benzersiz bir yapıdır. Genetik özelliklerin yanı sıra doğum şekli, beslenme şekli, çevresel faktörler ve antibiyotik kullanımının mikrobiyota gelişiminde önemli olduğunu kanıtlanmıştır.
İnsan vücudunda yaşayan 100 trilyona yakın dost bakteri sağlıklı kalmakta büyük önem taşır.
Modern yaşam tarzı, aşırı hijyen, batı tarzı beslenme alışkanlıkları, artan sezaryen doğumları, anne sütü yerine formula ile beslenme, antibiyotikler, bağırsak mikrobiyotasını olumsuz yönde etkileyerek dost/zararlı bakteri oranını değiştirebilir. Bu faktörler dost bakterilerin sayısı ve çeşitliliğini azaltırken, zararlı bakterilerin sayısını da artırabilmektedir. Sonuç olarak sindirim sistemi, bağışıklık sistemi, hormonal yapı, düşünce ve duygularınıza kadar tüm vücudunuzu etkileyen problemler ortaya çıkarabilmektedir. Daha ciddi sağlık sorunlarının oluşmasını önlemek için bağırsak mikrobiyotasının dengesini sağlamak gerekir. Özellikle ilk 3 yaşta mikrobiyota dengesizliği ileri yaşamda astım, alerji, obezite ve diyabet riskini artırdığı belirlenmiştir.
Dost bakteriler yani probiyotikler yeterli miktarda alındığında insan sağlığını yararlı etkileri olan canlı mikroorganizmalar vücuda alınmış olur. Faydalı mikroorganizmaları besleyen, çoğalmalarını sağlayan sindirilemeyen bileşiklere prebiyotik denildiğini tekrarlamak istiyorum.
Probiyotiklerin olumlu etkileri şöyle sıralanabilir:
Birçok dost bakteri içeren mucize besin anne sütü de bir probiyotiktir.
İnsan vücudunda çok bilinen iki cins bakteri vardır: Lactobasiller ve Bifidobakteriler
Bebekler bu yararlı mikroorganizmaları, normal doğum sırasında anneden almaktadır. Sezaryenle doğan bebekler doğum kanalından geçmediği için maalesef bu yararlı/dost bakterileri alamazlar ve bu bebeklerde astım, alerji, obezite gibi kronik hastalıklara yakalanma riskleri artar. Bebeğin sağlıklı mikrobiyota gelişimi için en az normal doğum kadar önemli olan diğer bir etmen ise bebeğin anne sütü almasıdır. Yaşama sağlıklı başlaması için tüm bebeklerin doğumdan hemen sonra emzirmeye başlatılması, ilk 6 ay sadece anne sütü verilmesi ve 6’ncı aydan sonra uygun besinlerle beraber emzirmenin 2 yaş ve ötesine kadar devam ettirilmesi önerilmektedir. Birçok dost bakteri içeren anne sütü mucizevi bir probiyotiktir. Aynı zamanda bakterileri besleyen prebiyotikleri de içermektedir. İlerleyen dönemde ise bebeği kanser ve kronik hastalıklardan korur. Tıbbı gereklilik durumunda sezaryen kaçınılmaz ise ve bebek anne sütü alamıyorsa, bebekler dost bakterilerin %90-95’ini oluşturan bifidobakterileri alamazlar.
3 yıl önce nişanlarda Atatürk kabartmasının kalmasına karar veren Danıştay, Cumhurbaşkanlığı’nın itirazı üzerine bu kez tam tersi karar verdi. Yönetmelik değişikliğinde eksiklik bulunmadığını söyledi.
Devlet Nişanı, Cumhuriyet Nişanı, Liyakat Nişanı’nda bulunan Atatürk kabartması, 15 Aralık 2013’te yönetmelikte yapılan değişiklikle kaldırıldı. Dönemin Türk Kamu Sen Genel Başkanı, halen Bağımsız Milletvekili olan İsmail Koncuk, yönetmelik değişikliğinin iptali için Danıştay’a dava açtı. Hem Danıştay 10. Dairesi hem de İdari Dava Daireleri Kurulu, nişanlarda Atatürk kabartmasının kullanılmasına karar verdi.
Sözcü gazetesinden Saygı Öztürk’ün haberine göre; bunun üzerine Cumhurbaşkanlığı karara itiraz etti. Cumhurbaşkanlığı avukatları “Nişanlarda ülkelerin inançlarını yansıtan ‘hilal, haç’ gibi dini semboller ile ‘bayrak, defne ve zeytin dalı’ gibi milli, kültürel sembolleri kullanılmaktadır. Bu çerçevede kabul edilen yeni nişanlar, bayrağımızın rengi olan kırmızı ve beyaz renkler ile on altı büyük Türk devletini temsil ediyor. Cumhurbaşkanlığı Forsu’ndan faydalanılmıştır” dedi. Koncuk’un avukatları ise “Ulu önder Atatürk’ün kabartmasının kaldırılması yönünde yapılan yönetmelik değişikliği, makul, somut ve kabul edilebilir bir nedene dayanmamaktadır. Atatürk kabartmasının kaldırılması Anayasal hükümler karşısında eksik düzenlemedir. Bu hukuka aykırıdır” diye itiraz etti.
10 Ekim 2018’de verdiği kararda, madalyalarda Atatürk madalyasının bulunmamasının “Eksik düzenleme” olduğuna karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, karar düzeltme aşamasında tam aksi yönde karar verdi.
11 üyeli kurulda, 3 üye karara muhalefet şerhi koydu. 4 Şubat’ta çıkan kararın gerekçesinde şöyle denildi: “Türkiye Cumhuriyeti ile mensup olduğu devlet arasında dostça ilişkilerin geliştirilmesini ve milletlerin birbirine yakınlaşmalarını sağlayan devlet başkanlarına verilen Devlet Nişanları’nın yeni halinde, diğer ülke uygulamalarında olduğu gibi milli ve kültürel sembollerimiz arasında yer alan Türk Bayrağı motifinin tercih edildiği gözetilmiştir.
Dava konusu yönetmelik hükümlerinin haklı, makul, somut ve kabul edilebilir bir neden bulunmadan değiştirildiği, yönetmelik hükümlerini hukuken sakatlayıcı nitelikte bir eksik bulunduğunu söylemek mümkün değildir.”
Özge Comba Alkış
Dış ticaretimizin koronavirüs süreciyle yaşadığı düşüşün ardından yeniden toparlanmaya başladık. Özellikle bu süreçte firmaların dış ticaret departmanları çok etkilendi. Rekabet.net olarak, ithalat ve ihracatın mutfağına girerek konuyla ilgili nabız tutmaya çalıştık
Dış ticaret görüşmelerimizin ilk konuğu, 1989 yılında Bursa’da faaliyete başlayan Avrupa’nın en büyük ve en yüksek üretim kapasitesine sahip entegre polyester iplik üreticisi ve ihracatçısı konumunda olan Korteks…
Rekabet.net olarak Korteks Satınalma Müdürü Tuncay Özata ve İhracat Müdürü Güray Budak ile bu süreçte yaşanan zorlukları konuştuk.
“BU KADARINI TAHMİN ETMİYORDUK”
Korteks olarak dış ticaret departmanınız korona virüs sürecinden etkilendi mi?
“Aralık 2019 ‘da salgının Çin‘in Wuhan kentinde başlaması ve akabinde Çin hükümetinin ve ülkelerin aldığı kısıtlamalar sonrası başta Avrupa dan olmak üzere siparişlerin ülkemize dönmesi ile birlikte işlerimize ilk başta olumlu yansımalar oldu. Wuhan salgınının pandemiye dönme ve akabinde yaşanabilecekler içten içe endişelendirse de bu kadarını tahmin etmek o dönemde mümkün değildi.
Şirket üst yönetimi ve İK bulaşın yayılmaması için birçok önlem aldı ve almaya devam etmektedir. Alınan önlemlerden bazılarını; sosyal mesafe önlemleri, hijyen, düzenli maske dağıtımı, toplantı ve eğitimlerin mümkün olduğunca elektronik ortama taşınması, dönüşümlü ve kısa çalışma, dezenfektan dağıtımı, sözel ve görsel bilgilendirmeler v.s. şeklinde ifade edebiliriz. “
“DARALMA NİSAN VE MAYIS’TA ZİRVE YAPTI”
Koronavirüs sebebiyle dış ticaret işlemlerinizde ne gibi değişiklikler oldu?
“Ülkemizde ilk vakanın görülmesi ile birlikte pandemi etkisini satış ve üretim üzerinde hissetmeye başladık. Daralma Nisan ve Mayıs aylarında zirve yaptı. Sipariş iptalleri oldu ve satın alma taahhütlerimizi yerine getiremedik. Karşılıklı iyi niyet ve hoşgörü ile bu süreci yönettik. İşlerimizde 2/3 daralma meydana geldi. İthalat ve ihracat işlemlerimizi 1-2 arkadaşla devam ettirdiğimiz günleri yaşadık. Özellikle Avrupa’da vaka artışları, gümrük kapılarındaki kontrolleri artırdı. Dolayısıyla araçlarımızın transit sürelerinde uzama, ithalat azalışları ile navlun maliyetlerinde artış ve en önemlisi şoförlere Kapıkule vb. gümrük kapılarımızda uygulanan karantina süreleri şoför tedarikinden dolayısıyla araç tedarikinde büyük sıkıntılar yaşamamıza neden oldu. An itibariyle maliyet artışları devam etmektedir ve beklenti yılsonu ve yeni yılbaşına kadar devam edeceği yönündedir. Yaz mevsimi ile birlikte kısmen toparlanma süreci başladı. Yaraları sarmaya çalışırken kış ayları ile birlikte vaka sayıları endişeleri arttırdı. Belirsizlik nedeniyle önümüzü göremememiz bizi kısa dönemli planlamalara itmektedir.”
BELÇİKA’DAN GÜNEY KORE’YE
Hangi ülkelerle hangi mallar üzerinden ticaret gerçekleştiriyorsunuz?
“Belçika, İspanya, Portekiz, Birleşik Arap Emirlikleri, Güney Kore, Almanya ve Japonya başta olmak üzere 23 ülkeden ithalat ve Almanya, İtalya, Yunanistan, Rusya, ABD, Kanada başta olmak üzere 40’ın üzerinde ülkeye de ürettiğimiz tüm ürün gruplarında ihracat yapıyoruz.”
Dış ticaret rakamlarınız nedir?
“2019 yılında yaklaşık 110 Milyon USD olan İthalatımızın, 2020 ‘de 75-80 Milyon USD olacağını öngörmekteyiz, 2019’da 43M USD olan ihracatımız da USD 35M civarında olacak.”
Nakliye sıkıntısı yaşıyor musunuz?
“İthalatımızın ağırlıklı deniz yolu ile olması nedeniyle fazla bir sıkıntı yaşamadık. Fakat pandemi sürecinde Uzak doğu navlunları, konteyner sıkıntısı nedeniyle aşırı yükseldi. İhracatta satışlarımızın hemen tamamını kapı veya liman teslim yaptığımızdan, bazen ülkelerin kapalı olması, bazen de çeşitli karantina önlemleri sebebiyle ara ara sıkıntılar yaşadık, yaşıyoruz. Diğer yılardaki aynı dönemlerden farklı bazen araç bulma, bazen fiyat ile ilgili sıkıntılar oluşuyor.”
“BURSA GÜMRÜK MÜŞAVİRLİĞİ A.Ş”
Bu sıkıntılı dönemde de Bursa Gümrük Müşavirliği ile çalışıyor olmanız ihracat işlemlerinizi nasıl etkiledi?
“Bursa’mıza gurur duyacağımız, Avrupa standartlarında bir tır parkı yapıldı. Emeği bulunanlara teşekkür ederiz. İhracat işlemlerimizi ve nakliye taleplerimizi mail ortamında gerçekleştirdiğimizden tüm ihracat operasyonel işlemlerimiz Bursa Gümrük Müşavirliği A.Ş tarafından yapılmaktadır.Ayrıca tüm Bursa çıkışlarımız gümrüklü tır parkından yapılmaktadır. Yoğun olarak kullanıyoruz. İşlemlerimizin hızlı ve kontrol edilebilir olmasını sağlamaktadır. Araçlar beklemeden hızlı bir şekilde yoluna devam edebilmektedir.”
Rekabet.net
Osmanlı’nın ilk başkenti olan Bursa’da 14. yüzyılda oluşmaya başlayan, 16. yüzyılda han, bedesten ve çarşıların oluşumuyla gelişimini tamamlayan Tarihi Çarşı ve Hanlar Bölgesi’ni etrafını çevreleyen binalardan arındırarak yeniden gün yüzüne çıkaracak projede bir etap daha aşıldı.
Büyükşehir Belediyesi’nin, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından da desteklenen projesinde, çalışmalar kapsamında Kızılay, İşkur, Merkez Bankası ve Pirinç Han’ın hemen arkasındaki Bursalı Esirî Mehmet Efendi olarak bilinen 40’ıncı Osmanlı şeyhülislamına ait türbenin etrafını saran 15 dükkânın yıkımı tamamlanmıştı. Bir taraftan istimâkler devam ederken, diğer taraftan yıkımların ardından bölgeye uygulanacak projenin belirlenmesi amacıyla düzenlenen yarışma da tamamlandı.
Bursa’nın geleceğine damga vurması beklenen tarihî proje için açılan yarışmaya Amasya, İstanbul, Kahramanmaraş, Ankara, Bursa, Kayseri, Sakarya, Kocaeli ve Van’dan 35 proje katılmıştı. Başkanlığını Prof. Dr. Neslihan Dostoğlu’nun yaptığı ve Mimar Mithat Kırayoğlu, Y. Mimar Ahmet Yılmaz, Y. Mimar Bünyamin Derman, Mimar Ömer Selçuk Baz, Peyzaj Mimarı / Y. Kentsel Tasarımcı Sunay Erdem ve Şehir ve Bölge Plancısı Alp Kaya gibi alanında uzman isimlerden oluşan jürinin değerlendirme süreci tamamlandı. Jüri heyeti, Tophane yamaçları ile tarihi hanlar bölgesini bir bütün olarak ele alan ve bölgeyi tamamen yayalaştıracak Mimar Ece Avcı’nın ekip başı olduğu 10 numaralı projeyi birinci seçti. Yarışmada Mimar Osman Can Bagatır’ın ekip başı olduğu 22 numaralı proje ikinci ve Yüksek Mimar Fatih Yavuz’un ekip başı olduğu 35 numaralı proje de üçüncü oldu. Yarışmada ayrıca 3 proje de mansiyona lâyık görüldü.
Câzibe merkezi
Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, UNESCO dünya mirası listesinde yer alan Tarihî Çarşı ve Hanlar Bölgesi’nin çok önemli ve değerli bir alan olduğunu hatırlatarak, yarışmaya katılan bütün mimarlar ve süreci başından beri takip eden jüri üyelerine emekleri için teşekkür etti. Bursa’nın câzibe merkezi olan bu bölge için uygulanacak projede ortak aklı devreye alıp, ülke genelinde bir yarışma açtıklarını ifade eden Başkan Aktaş, “Sadece bir alanı yıkıp, bir yerleri açmak değil, gerçekten bir alanı gerçek manada gün yüzüne çıkarmak istiyoruz. Payitaht Bursa’da tarih ve yeşil gün yüzüne çıkıyor derken gerçekten işin bütün boyutlarını, ekonomik boyutlarında oradaki esnafı da ulaşımı da yaya sirkülasyonunu da ve diğer tüm unsurları da düşünerek hareket ediyoruz. Yarışma sürecimiz tamamlandı. İnşallah bölgedeki kamulaştırma ve yıkım çalışmalarımız da devam edecek. İnşallah bu yılsonunda bölgedeki değişimi hep birlikte göreceğiz” diye konuştu.
Hamsi avcılığına kapalı olan İstanbul’un doğusu ve Kocaeli sınırları içerisinde kalan alanda avcılığa izin verildi.
Tarım ve Orman Bakanlığından yapılan açıklamaya göre, Su Ürünleri Genel Müdürlüğünce daha önce iki defa kısmi olarak durdurulan ticari amaçlı hamsi avcılığı yasağı son olarak 7 Şubat 2021 tarihine kadar uzatılmıştı. Yapılan gözlem ve denetimler ile araştırma kuruluşları tarafından yürütülen izleme çalışmaları sonucunda, İstanbul Boğazı’nın tamamı ve İstanbul’un Sarıyer ilçesinin Kumköy Aslan Burnu’nun doğusundan Gürcistan sınırına kadar olan alanda hamsi avcılığına 28 Ocak–7 Şubat 2021 tarihlerinde kısıtlama getirilmişti.
Ancak bu kısıtlama süreleri içerisinde yapılan yeni değerlendirmelerde, İstanbul ve Kocaeli sınırları içerisinde kalan karasularında, avlanılan hamsilerin boy uzunluklarının avlanabilir limitler ölçüsünde ve et verimlerinin normal olduğu, diğer illerde yapılan avcılıklarda ise hamsilerin boy uzunluklarının avlanılabilir limitin altında kaldığı ve halen et verimlerinin de düşük olduğu tespit edildi.
Bu tespitler neticesinde, İstanbul’un doğusu ve Kocaeli sınırları içerisinde kalan alan, 7 Şubat 2021 tarihini beklemeksizin, hamsi avcılığına açıldı.
Bakanlıkça, denizlerde av sırasında, avlanılan su ürünlerinin karaya çıkarıldıkları noktalarda, toptan ve perakende satış yerlerinde gerekli denetimlerin her zaman olduğu gibi bundan sonra da titizlikle yürütüleceği, yasal boy limitinin altındaki balıkların avlanılmasına ve satışına kesinlikle müsaade edilmeyeceği belirtildi.
AA