18 Aralık 2024 itibariyle Covid-19 ile mücadelede aşılanan sayısı kişiye ulaştı.
03 Mart 2022 Perşembe
Gümrükten Eşya İthalatında TSE Sonucunu Etkileyecek İşlemler
Ortadoğu'da bahar yaşanacak mı?
Rusya'nın saldırısı meşru mu?
Merkez Bankası'nın Faiz Kararı Ne Olacak?
Gıda atıklarından gübre nasıl üretiliyor?
Enflasyon %20’li Düzeylere İner mi?
Tüketici hakkındaki hükümler 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’da düzenlemiştir. Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun’un 3.maddesinde tüketici, “Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi” şeklinde tanımlanmıştır. Buna göre, tüketici işlemi bakımından, işin niteliği hakkında adi iş-ticari iş ayrımı yapılmadan, o işlemin ticari veya mesleki bir amacın gerçekleştirilmesi için yapılmamış olması gerekmektedir. Tüketici işlemlerinden söz edilebilmesi için, bir hukuki işlemin varlığı, bu hukuki işlemin konusunu mal veya hizmet sağlamanın teşkil etmesi ve bu hukuki işlemin taraflarından birinin mesleki veya ticari olmayan amaçlarla hareket eden tüketici, diğer tarafın ise mesleki veya ticari amaçlarla hareket eden satıcı-sağlayıcı olması gerekmektedir. Hukuki işlemin tarafının tüketici olduğu durumlarda bu kanun hükümleri uygulama alanı bulmaktadır. Taraflardan birinin tüketici olduğu hukuki ilişkilerde taraflar arasındaki bir hakkın varlığı, kapsamı ve sonuçları üzerindeki ihtilaflar tüketici uyuşmazlıklarının kapsamına girer. Tüketici uyuşmazlıklarının çözümü bakımından Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun iki görevli mercii belirlemiştir. Bunlar tüketici mahkemeleri ve tüketici hakem heyetleridir.
Geçtiğimiz yıl, 28 Temmuz 2020 tarihli ve 31199 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7251 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’a “Dava Şartı Olarak Arabuluculuk” başlığı ile eklenen 73/A maddesi uyarınca Tüketici Mahkemelerinde ya da Tüketici Mahkemesi sıfatıyla hareket eden Asliye Hukuk Mahkemelerinde görülecek olan ve parasal sınırı 10.390 TL (2021 yılı için değeri 11.330 TL) ve üzerindeki uyuşmazlıklar ile konusu para ile belirlenemeyen tüketici uyuşmazlıkları hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması da bir dava şartı haline getirilmiştir. Buna göre, arabuluculuk yoluna başvurulmadan dava açılması durumunda dava usulden reddedilecektir.
Bununla birlikte,
Söz konusu zorunlu arabuluculuk uygulaması kapsamının dışında tutulmuştur. Yani yukarıda sayılan istisnai durumlarda dava şartı olarak zorunlu arabuluculuk hükümleri uygulanmayacaktır.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na eklenen “Dava Şartı Olarak Arabuluculuk” başlıklı 18/A maddesinde, ilgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olarak kabul edilmiş olması halinde arabuluculuk surecinde uygulanacak hükümler belirtilmiştir. Ancak bu Kanun’un ilgili hükümleri tüketiciler aleyhine uygulanamayacaktır. Kural olarak, dava şartı olan arabuluculukta taraflardan birinin geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi durumunda toplantıya katılmayan taraf, yargılama giderinin tamamından sorumlu tutulur ve bu taraf lehine vekalet ücreti hükmedilemez. Ancak dava şartı olarak arabuluculuğa tabi tüketici uyuşmazlıklarının ilk toplantısına mazeret bildirmeksizin katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi durumunda tüketici aleyhine yargılama gideri ve arabuluculuk ücretine hükmedilemeyecektir. Arabuluculuk faaliyeti sonunda taraflara ulaşılamaması, taraflar katılmadığı için görüşme yapılamaması veya tarafların anlaşmaları ya da anlaşamamaları halinde tüketicinin ödemesi gereken arabuluculuk ücreti Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanacaktır.
Ayrıca Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’a eklenen Geçici 2. madde uyarınca dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin hükümler, bu hükümlerin yürürlüğe girdiği tarih itibariyle İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemeleri veya Yargıtay’da görülmekte olan davalar hakkında uygulanmayacaktır.