18 Aralık 2024 itibariyle Covid-19 ile mücadelede aşılanan sayısı kişiye ulaştı.
21 Haziran 2023 Çarşamba
Gümrükten Eşya İthalatında TSE Sonucunu Etkileyecek İşlemler
Ortadoğu'da bahar yaşanacak mı?
Rusya'nın saldırısı meşru mu?
Merkez Bankası'nın Faiz Kararı Ne Olacak?
Gıda atıklarından gübre nasıl üretiliyor?
Enflasyon %20’li Düzeylere İner mi?
2021 yazı küresel iklim değişikliğinin geniş kitleler tarafından hissedildiği bir dönem oldu. Hepimiz tehlikenin boyutlarını çok yakından hissettik. İklim değişikliği ve olası etkileri uzun yıllardır tartışılmakta. Kyoto Protokolü, Paris İklim Antlaşması bu konuda atılmış önemli adımlar. AB ise 2019 Kasım ayında açıkladığı Yeşil Mutabakat (Green Deal) çerçevesinde daha somut önlemler alan ilk ekonomi oldu. Yeşil mutabakat; AB’nin sürdürülebilir, ekonomik büyümeyi kaynak kullanımından ayıran yeni bir büyüme modeli için bir yol haritası. Bu mutabakat çerçevesinde nihai hedef 2050 yılında karbon salınımını sıfıra indirmek. Ara hedef ise 2030 yılında karbon salınımının %55 azaltılması.
AB karbon salınımını azaltmak adına birçok düzenlemeyi zaten devreye sokmuştu. Bunlardan en önemlisi 2005 yılında başlatılan Emisyon Ticaret Sistemi (ETS).  Bu sayede 2005-2019 arasında karbon salınımı %35 düştü. AB sera gazı emisyonlarının yaklaşık %45’i bu sistem kapsamında. Sistem kısaca emisyon izinlerine ve bu izinlerin ticaretine dayanıyor.
2030 yılında ise karbon salınımının %55 azaltılması için yeni bir dizi önlem alınıyor. Ancak tabii bu AB üreticileri açısından haksız bir rekabetle sonuçlanabilir, üretim daha az düzenleme yapan ülkelere kayabilir ve nihayetinde tüm Dünya’da istenilen karbon salınımında azalma sağlanamayabilir. AB bu durumu karbon kaçağı olarak niteliyor ve bu nedenle Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) ile ithal ettiği mallara da bir karbon vergisi getirmeyi hedefliyor. AB Komisyonunu, bu hedeften yola çıkarak, 14 Temmuz 2021’de yayımladığı paket ile (Fit for 55 Package) hayata geçirilecek düzenlemenin detaylarını açıkladı. Sınırda Karbon Düzenlemesi özetle AB Emisyon Ticaret Sistemi’ne ithal edilecek malların dâhil edilmesi olarak özetlenebilir. Sistem yetkilendirilmiş ithalatçıların ithal edecekleri malın karbon ayak izini gösteren beyannameler vermelerine ve karbon salınımına göre ETS sistemi içerisinde belirlenen fiyattan emisyon izni satın almalarına dayanıyor. Böylece AB’ye mal satacak üreticiler karbon salınımlarını azaltacaklar ya da fiilen karbon salınımları kadar bir vergi ödemiş olacaklar. Buradan elde edilecek gelir ise düşük karbon salınımlı teknolojilerin teşvik edilmesi için kullanılacak. Düzenleme şimdilik çimento, demir-çelik, alüminyum, gübre ve elektrikte uygulanacak.
Sınırda Karbon Düzenlemesi Mekanizmasının 2023’te devreye girmesi bekleniyor ancak 2026’ya kadar herhangi bir nakdi ödeme olmayacak. Sadece yetkili ithalatçılar ithal ettikleri ürünlerin karbon salınımı ile ilgili beyanname verecekler. 2026 sonrası ise sertifikaların satılması söz konusu olacak.
Türkiye’ye etkisi
AB, Türkiye’nin en önemli ihracat pazarı. İhracatımızın yaklaşık %41’i AB ülkelerine gidiyor. Maalesef sera gazı salınımımız da 1990’dan bu yana %140 arttı. Bu nedenle düzenlemeden en çok etkilenecek ülkelerden biriyiz. Üstelik bu sektörler bizim net ihracatçı olduğumuz sektörler. Karbon salınımı ve emisyon ticaret sistemi fiyatları göz önünde bulundurulduğunda çimento sektöründeki kayıpların %13-%22, demir-çelik sektöründeki kayıpların ise %1.7 ile %2.8 arasında olması bekleniyor.
Türkiye olası kayıplarına rağmen Hindistan, Çin gibi ülkelere göre üretimin daha az emisyonlu olması nedeni ile avantaja da sahip. Üstelik AB’ye daha yakın olması da taşımacılık kaynaklı karbon salınımının az olmasına yol açıyor. AB Yeşil Mutabakatına uyum sağlayarak geliştirilecek bir büyüme modeli, Türkiye’nin tam da ihtiyaç duyduğu bir kalkınma modeli olabilir. Yeni büyüme modeli sayesinde yeni bir hikâye yazılıp yeni yatırım çekmek de mümkün. AB Yeşil Mutabakat kapsamında 1 trilyon Euro yatırım yapmayı planlıyor. Yeşil Mutabakat kapsamında projeler yapılarak bu fonlardan yararlanılabilir. TÜSİAD bünyesinde hazırlanan Ekonomik Göstergeler Merceğinden Yeni İklim Raporu’nda Türkiye’nin AB ile uyum içerisinde gerekli düzenlemeleri yapması halinde GSYH’sının %5.7- %6.6 daha fazla olacağı tahmin edilmiş.
Türkiye’de Yeşil Mutabakata uyum kapsamında 16 Temmuz 2021’de Eylem Planını açıkladı. Bu planda, Türkiye’de hayata geçirilecek düzenlemeler yer alıyor ve bunlar için bir takvim de veriliyor. Planda, sınırda karbon düzenlemeleri ile ilgili bir karbon fiyatlandırma mekanizması üzerinde duruluyor. Bu AB Emisyon Ticaret Sistemine benzer bir uygulama da olabilir. Bu durum, tabii ki karbon salınımının fazla olduğu üreticiye ekstra bir maliyet yükleyecek. Bu nedenle bu düzenlemeler takvimde 2022’nin son çeyreğine ve 2023’e bırakılmış. 2021’in sonu itibari ile karbon salınımının düşürülmesi için öncelikli sanayi dallarından başlanarak bir yol haritası çıkarılacak. Ancak bu uygulama birkaç sene içerisinde otomotiv, tekstil gibi sektörlere de genişleyecek. Şimdiden karbon salınımını düşürmek ve buna hazırlanmak gerekiyor.
Uluslararası ticaretin kuralları değişiyor. Düşük karbon salınımı ile üretim yeni norm olacak. Sadece AB değil Japonya, Kanada ve Güney Kore gibi ülkelerde bu konuda önlemler hazırlıyorlar. Eğer biz konuda öncü ülkelerden biri olabilir, sanayimizi bu düzenlemelere uydurabilirsek ticaretten alacağımız pay da, ekonomik büyümemiz de refahımız da bu doğrultuda artar. İhtiyaç duyduğumuz o hikâyeyi yeşil ekonomi ile yazabiliriz.