18 Aralık 2024 itibariyle Covid-19 ile mücadelede aşılanan sayısı kişiye ulaştı.

1xbetbetpasmariobet
escort konya
a
en iyi rulet siteleri
Doç. Dr. Derya Hekim

Doç. Dr. Derya Hekim

21 Haziran 2023 Çarşamba

COP26 İklim Zirvesinde Yeni Açılım: Yeşil Ticaret

COP26 İklim Zirvesinde Yeni Açılım: Yeşil Ticaret
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Birleşmiş Milletler tarafından düzenlenen 26. İklim Zirvesi bu hafta sona eriyor. Aktivisit Greta Thunberg, zirvenin “tam bir başarısızlık” olduğu yolunda açıklamalarda bulunsa da Zirvede alınan bazı kararlar kayda değer. Zirvenin en önemli kazanımları; ormansızlaşmanın önüne geçilmesi, metan gazı salınımının azaltılması, kömürden çıkış stratejisi gibi deklarasyonlar.  Ayrıca bankalar, sigorta şirketleri fon yönetim şirketleri gibi finansal kuruluşlardan oluşan Glasgow Finansal İttifakı portföylerini temiz enerji ve net sıfır hedeflerine uygun yöneteceklerine dair bir bildiri yayınladılar. Finansal sektörün de bu şekilde yeşil dönüşüme destek olması dikkate değer.

Yeşil Ticaret

Ev sahibi Birleşik Krallık ise İklim Zirvesinde Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) ile ortak çalıştıkları “yeşil ticaret” kavramını ortaya attı. Yeşil ticaret kavramı, çevreci mallarda ticaretin serbestleştirilmesini, karbon emisyonlarını düşürmeyi ve döngüsel ekonominin teşvik edilmesini içeriyor. Ticaret anlaşmalarının çevre ile ilgili hükümler içermesi de ayrıca gündemde. Zaten gelişmiş ülkelerin son dönemde yaptığı kapsamlı ticaret anlaşmaları bu fasılları içeriyor. Ancak Zirvede özellikle ortak bir çerçeve anlaşması ile ticaret anlaşmalarındaki çevre fasıllarını standarda bağlamak üzerinde duruluyor.

Diğer taraftan, COP26 Zirvesi boyunca karbon fiyatlaması ve emisyon ticaret sistemi de gündemdeydi. Karbon fiyatlaması, karbon salınımının maliyetini arttırarak, emisyon miktarını azaltmayı hedefliyor.  IMF Başkanı Georgieva geçen hafta İklim Zirvesindeki konuşmasında karbon fiyatlamasının önemine vurgu yaparak, karbon fiyatlamasına geçmesi için ülkeleri destekleyeceklerinin altını çizdi. AB ise 2005’ten beri karbon fiyatlaması için bir emisyon ticaret sistemi uyguluyor. Şimdi de bunu sınırda karbon düzenlemesi ile ithal ettiği mallara da yansıtmak için hazırlanıyor. Bu düzenlemeyi karbon sızıntısını (carbon leakage) önlemek için yaptığını ortaya koysa da karbon vergisi ödeyen kendi firmalarının rekabet avantajlarını korumak niyetinde. Keza bu sistemde bir ülkede emisyon ticaret sistemi olsa dahi eğer karbon fiyatı, AB’deki karbon fiyatından düşükse üretici aradaki farkı ödemek durumunda.

Türkiye 2053 için net sıfır hedefi koydu.

Glasgow’da yapılacak zirve öncesinde Türkiye Paris Antlaşması’nı onayladı ve 2053 için net sıfır hedefini açıkladı. 2053 net sıfır hedefi ile Türkiye 2053 yılına kadar emisyon salınımını net olarak sıfıra indirmeyi planlıyor. Net sıfır hedefi hiç emisyon salınmayacağı anlamına gelmiyor tabi. Salınan emisyonun bir kısmı ormanlar tarafından yutuluyor. Buna yutak kapasitesi deniyor. Türkiye yutak kapasitesinin bir miktar artacağını, 100 milyona ulaşacağını bekliyor. Şu anda 506 milyon ton sera gazı salınımı olduğu düşünülürse net sıfır olabilmesi için sera gazı salınımının %80 azalması gerekiyor. Hedef iddialı…

Net sıfır hedefi çok uzak gibi görünse de AB ülkeleri bu konuda başarı gösterdiler. Üstelik Türkiye ihraç pazarlarını kaybetmemek için de bunu yapmak zorunda. Sınırda karbon düzenlemesinin devreye girmesi halinde bu ihracatımızın önemli bir kısmını etkileyecek. Prof. Dr. Erinç Yeldan, Doç. Dr. Ahmet Atıl Aşıcı ve Doç. Dr. Sevil Acar’ın TÜSİAD için hazırladıkları raporda ortaya koydukları sonuçlar oldukça çarpıcı. Sınırda karbon düzenlemesinden etkilenecek ihracatımız 4.8 milyar Euro. Sınırda karbon düzenlemesi ile birlikte karbon fiyatındaki artışa bağlı olarak kaybımız 1.53 milyar Euro’yu bulabilir. Bu da AB’nin ihracatımızdaki payının %30’lara düşmesi anlamına geliyor.

COP26 zirvesi bize gösteriyor ki iklim değişiklikleri, yeşil ekonomi, yeşil ticaret bundan sonraki on yılların vazgeçilmez konuları olacak. Üstelik bu konuda erken davranan ülkelerin rekabet avantajı elde etmeleri de söz konusu.

Türkiye net sıfır hedefleri doğrultusunda emsiyon salınımını azaltmak için öncelikle enerji sektöründe adımlar atmalı. Keza elektrik enerjisi üretimi Türkiye’nin sera gazı salınımının üçte birinden sorumlu ve elektrik üretiminin hala önemli bir kısmı fosil yakıtlardan elde ediliyor. Bu amaçla, enerji verimliliğini arttıran projeler desteklenmeli, yenilenebilir enerji kaynaklarına geçilmeli. Bunlar için kaynak bulmak artık zor değil. Paris Antlaşmasının imzalanmasının ardından 3 milyar 157 milyon dolarlık bir finansman da sağlanmış oldu. Ayrıca ek finansman kaynaklarına da erişmek mümkün. Örneğin Güney Afrika; ABD, AB ve Birleşik Krallık ile enerji dönüşümü işbirliği anlaşması imzaladı ve 8.5 milyar dolar fon sağladı. Ayrıca AB Yeşil Mutabakat Fonu çerçevesinde de projelere destek sağlıyor.

Türkiye 2053 net sıfır hedefleri koyarak, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın adına İklim Değişikliği ifadesini de ekleyerek bu konuda niyetini ortaya koyuyor. Ancak somut adımlara ihtiyacımız var. COP26 Zirvesinde “Kömürden Temiz Enerjiye Geçiş” Deklarasyonunu imzalamayan ülkelerden biri de Türkiye maalesef. Kömür sübvansiyonları devam ederken Cumhurbaşkanlığı 2022 programında yerli kömürün kullanılmasının teşvik edileceğine dair bir hedef konulmuş. Bunlar 2053 net sıfır hedefi ile çelişiyor.

Türkiye’nin “zorunda olduğu” yeşil dönüşümü gerçekleştirebilmesi için tüm kurumların dâhil olacağı toptan bir programa ihtiyacı var. Tabii ki bu programın kararlılıkla uygulanmasına da…