18 Aralık 2024 itibariyle Covid-19 ile mücadelede aşılanan sayısı kişiye ulaştı.
21 Haziran 2023 Çarşamba
Gümrükten Eşya İthalatında TSE Sonucunu Etkileyecek İşlemler
Ortadoğu'da bahar yaşanacak mı?
Rusya'nın saldırısı meşru mu?
Merkez Bankası'nın Faiz Kararı Ne Olacak?
Gıda atıklarından gübre nasıl üretiliyor?
Enflasyon %20’li Düzeylere İner mi?
Bu ihracatın teşvik edilememesi gerektiği anlamına da gelmiyor. İhracat gelişen bir ülke için çok önemli. Türkiye potansiyeli çok yüksek bir ülke, coğrafi olarak üretim ve tüketim merkezlerinin ortasında kalıyor. Üstelik şu anda Dünya’da üretim ve ticaret kabuk değiştiriyor. Tedarik zincirleri yakınlaşıyor. Bu dönemi fırsata çevirmek için Türkiye’nin ihracatçısını teşvik etmesi şart.
Öbür yandan; Dünya Ticaret Örgütü kapsamında -GATT Anlaşması uyarınca- ihracatı doğrudan teşvik etmek mümkün değil. Bu yüzden dolaylı teşvik yöntemleri kullanılıyor. Bu amaçla; ihracatçının finansmana erişimin kolaylaştırmak, ticarette karşılaşabileceği riskleri azaltmak adına 1987 yılında Eximbank faaliyete geçirildi. Asıl adı Türkiye İhracat Kredi Bankası A.Ş olan Eximbank, Türkiye’de 1980 sonrası uygulamaya geçilen ihracatın teşvikine dayanan büyüme modelinin önemli bileşenlerinden. Eximbank düşük faizli kredi sağlıyor, düşük iskonto oranları ile ihracat alacaklarını temlik ediyor. Yani ihracatçının finansmanına katkı sağlıyor. Aynı zamanda ihracatçının alacaklarını sigorta ederek, daha az riskle ihracat yapılmasına yardımcı oluyor. Böylece ihracatçı firma sayısını da arttırmayı hedefliyor.
Eximbank’ın verdiği kredilerde yıllar içinde ciddi artış var.  2020 yılında pandemi olmasına rağmen 28.5 milyar dolar kredi vermiş ve 17 milyar dolar tutarındaki ihracat alacağını sigortalamış. Eximbank kredileri ihracatçılar açısından avantajlı görünse de KOBİ’lerin erişimi daha sınırlı maalesef. Buradaki en önemli sorun ise teminatlar. Eximbank kredi riskine karşı banka teminat mektubu istiyor. Ancak bu Eximbank’ı kuruluş amacından uzaklaştırıyor. Öncelikle teminat mektubu alabilen ihracatçı kredi alabiliyor. Yani aslında krediye erişebilecek ihracatçıyı banka belirlemiş oluyor. Dahası ihracatçı alabildiği teminat kadar borçlanabiliyor. Oysa stratejik ticaret politikası kapsamında bazı sektörlerin Eximbank üzerinden desteklenmesi söz konusu olsa dahi sektördeki bazı firmaların finansmana erişimi zor. İkincisi teminat mektubu almanın da bir maliyeti var. Bu da ihracatçının aldığı kredinin maliyetini arttırıyor. Bir de üstelik artan kurlarla teminatın değeri de düşüyor. Sürekli değerlemeyi yenilemek ek bir maliyet yükleyebiliyor. İşin özü Eximbank kredileri teminatlar yüzünden tam olarak işlevini yerine getiremiyor.
Teminat mektubu almadan direk bankalar kanalı ile de Eximbank kredisi kullanmak mümkün. Ancak bu kredilerde de yine banka bir teminat istiyor. Tabi bu krediler Eximbank kredilerinden daha yüksek bir faiz oranı ile sunuluyor. Üstelik firmalara tanımlanan kredi limitleri de verilecek kredi miktarını sınırlıyor. Yine kredi verilecek ihracatçıları belirlemede Eximbank’ın etkin bir rolü yok.
İhracatı Geliştirme A.Ş
Bu sıkıntılar bir süredir ihracatçı birlikleri tarafından gündeme getiriliyordu. Bu doğrultuda Eximbank kredilerine KGF desteği bir çözüm olarak öne sürüldü. Ancak daha kapsamlı bir çözüm Ticaret Bakanlığı tarafından duyuruldu: İhracatı Geliştirme AŞ. İGE AŞ, ihracatçılara özel bir KGF. İhracatçıların kredilerine kefalet sağlayacak bu fon Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) ve Eximbank’ın ortaklığı ile kuruldu. Fonun kaynağı ihracatçılardan yapılan kesintiler olacak. Yani ihracatçılar kendi oluşturdukları fonla kendilerine kefil olacaklar. Bu teminat sıkıntısı için bir çözüm.  Diğer yandan bir kaynak aktarılmış oluyor ve bu kaynağın nasıl kullanılacağı da önemli. Uygulamada KGF kredilerinde yaşanan olumsuzluklar ortadayken bu fonun nasıl işleyeceği, kaynakların uygulamada nasıl dağıtılacağı sorusu da önemli hale geliyor.
İGE AŞ ile getirilen kefalet sistemi önemli bir adım. Ama sonuçta bu da sınırlı bir kaynak. İhracatın geliştirilmesi adına Eximbank’ın daha aktif olması şart. Öncelikle desteklenecek ve gelişme potansiyeli olan sektörlere teminat olmadan, risk değerlendirmelerine bakılarak kredi sağlanabilir. İçsel bir risk değerleme mekanizması tartışılıyor ancak henüz bir açıklama yok. Eximbank kredilerinden KOBİ’lerin daha fazla yararlanabilmesi için bu gereklilik.  Keza Türkiye’nin önünde Yeşil Mutabakata Uyum süreci var. Bu kapsamda ihracatçılarımızın AB’ye ihracat yapması için karbon salınımını düşürecek yatırımlara ihtiyaçları var. Bu yatırımların selektif bir kredi politikası ile desteklenebilmesi için Eximbank kredileri iyi bir seçenek olabilir.
Sonuç olarak Eximbank ihracatçı için ucuz finansman kaynağı. İhracatçıların finansman maliyetini düşürerek gerçek bir rekabet avantajı sağlayabilir. Ancak;  bu kredilerin daha etkin kullanılması, Türkiye’nin ihracat potansiyelinin olduğu sektörlerde kredi süreçlerinin kolaylaştırılması ve kredilerin tabana yayılması da şart. Tabi bunun için öncelikle orta ve uzun vadede ticaret politikasının belirlenmesi ve hangi sektörlere odaklanılması gerektiğinin saptanması gerekiyor. Sonuçta iş yine uzun vadeli bir bakış açısına dayanıyor.