21 Aralık 2024 itibariyle Covid-19 ile mücadelede aşılanan sayısı kişiye ulaştı.

1xbetbetpasmariobet
escort konya
a
en iyi rulet siteleri
Yrd. Doç. Dr. Dyt. Esin Şeker

Yrd. Doç. Dr. Dyt. Esin Şeker

02 Aralık 2024 Pazartesi

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VE SORUNLAR

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VE SORUNLAR
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Bugün tüm dünyayı ilgilendiren iklim değişiklikleri ile ilgili bir yazıyı sizlerle paylaşmak istiyorum. New York Times’dan David Leonhardt tarafından yazılan bir makaleden alıntılar yaparak konuyu sizlere iletmek istedim.

Tüm Dünya kuraklık, susuzluk, açlık, hava kirliliği ve esas olarak iklim değişiklikleri gibi önemli sorunlarla yüz yüzedir.

Batı Avrupa’nın, küresel doğası nedeniyle iklim sorunlarını şiddetle yaşaması kaçınılmaz olarak yorumlanıyor. Avrupalılar ortaya çıkan sorunları yönetmeye de pek hazırlıklı değil gibi görünüyor. Geçtiğimiz günlerde iklim değişikliğiyle Avrupa sıcaklardan kavruluyor. Çok sayıda insan ve hayvan yaşamını kaybetti.

Batı Avrupa, sera gazı emisyonlarını azaltmak için son otuz yılda dünyadaki pek çok ülkeden daha fazlasını yaptı. İlkeler koydu ve uygulanmasını sağladı.

Güneş ve rüzgar enerjisini büyük ölçüde genişletti. Kirli enerjinin maliyetini artırmak için karbon vergileri ve diğer politikaları uygulamaya koydu. Toplamda, Avrupa Birliği 1990’dan bu yana sera gazı emisyonlarını yaklaşık yüzde 30 oranında azalttı. Bu durum ABD, Kanada, Japonya, Avustralya veya diğer zengin ülkelerden çok daha fazla bir azaltma olarak görünüyor.

Ancak Avrupa’nın temiz enerjide kaydettiği ilerleme, kıtayı küresel ısınmanın artan tahribatından koruyamıyor.

İngiltere, termometrelere 40° C’yi gördü ve bu ısı ile asırlardır en yüksek sıcaklığı yaşadı. Britanya’nın evleri, otelleri, iş yerlerinin çoğu yüksek sıcaklıklara dayanacak şekilde tasarlanmamıştır. Londra’da temmuz ayında ortalama en yüksek sıcaklık seviyesi 21° C kadardır.

İngiliz evlerinin çoğu klimasız olarak yapılmıştır. Aynı zamanda ısıyı tutan malzemelerle inşa edilir. Londra metro sisteminin çoğu bölümünde klima yoktur. Ülkenin önemli bir havaalanında, yüksek ısının bir piste zarar vermesinin ardından saatlerce uçuşları durdurmak zorunda kalınmıştır. Eskiyen Hammersmith Köprüsü’nün çökmesini önlemek için işçiler, çatlakların genişlemesini önlemek için bazı kısımlarını folyoya sardı.

Paris’te de sıcaklık dün 40 dereceyi aşarak, şehrin 1800’lerin sonlarından bu yana sadece iki günde ulaştığı en yüksek seviyeye ulaştı. Güneybatı Fransa’da itfaiyeciler sekizinci gün boyunca orman yangınlarıyla mücadele etti. Yunanistan’da kuru koşullar, Atina’nın kuzeyinde binlerce insanı evlerini boşaltmaya zorlayan bir orman yangınına neden oldu. İtfaiyeciler ayrıca Portekiz ve İspanya’da alevlerle mücadele ediyor.

Biz de durum farklı mı? Orman yangınları güzelim ülkenin doğal kaynaklarını yok etmeye devam ediyor. Alınan önlemler yeterli değil. Yerel yönetimler geçen yıllarda meydana gelen yangınlardan kazandıkları deneyimle kendi güçleri doğrultusunda yangınları önlemeye, halktan destek almaya çalışıyor.

Bunların hepsi hem iklim değişikliğinden kaynaklanan aşırı tehlikeleri hem de bunun neden olduğu haksız yükleri hatırlatıyor.

İnsanlığı bekleyen açlık, susuzluk ve savaşlar gelecekteki dünyanın bizden aldığı tek miras olacak.

Uzmanların uzun zamandır belirttiği gibi, en büyük iklim adaletsizlikleri, zaten daha sıcak olma eğiliminde oldukları için derinden hissedecek olan düşük gelirli ülkeleri içeriyor. Afrika kuraklıkla mücadele ediyor. Güney Afrika, Şili ve Brezilya su kıtlığıyla karşı karşıya. Buna ek olarak Amazon ormanları kapitalist tutumların kurbanı olmaya devam ediyor.

İşin ilginç yanı yukarıda saydığımız fakir ülkeler, sanayileşme başladığından beri kümülatif sera gazlarının yalnızca küçük bir kısmını ürettiler. Bu gazlar, elektrik kullanımından, araba kullanımından ve diğer ekonomik çıktı biçimlerinden gelme eğilimindedir. Örneğin Afrika, tarihsel emisyonların yaklaşık yüzde 4’ünü üretti. Oysa ABD, Çin ve diğer ülkelerin rakamlarına bakılarak bir kıyaslama yapıldığında dünyayı kirletenlerin hangi ülkeler olduğu net olarak görülmektedir.

Avrupa’nın temiz enerji politikalarının tümü başarılı olamadı. Ancak eksiklikler bazen emisyonları azaltmada başka herhangi bir yerden daha fazla ilerleme kaydettiği gerçeğini gizleyebilir. Avrupa’daki yönetimler, ABD’deki duruşunun aksine, iklim değişikliğinin bir yanıt gerektirdiği konusunda hemfikirler.

Konuyu irdeledikçe Neden? Niye? Soruları daha da önem kazanıyor. Uzmanlara göre bölgedeki yavaşlayan rüzgarlar ve zayıflayan okyanus akıntılarının her ikisi de rol oynayabilir. Ancak bilim adamları, insan kaynaklı iklim değişikliği olmadan Avrupa’nın sıcak dalgasının olmayacağı konusunda hemfikir.

Kısacası “Küresel ısınma her noktada her sıcak hava dalgasında rol oynuyor”.