18 Aralık 2024 itibariyle Covid-19 ile mücadelede aşılanan sayısı kişiye ulaştı.
02 Aralık 2024 Pazartesi
Gümrükten Eşya İthalatında TSE Sonucunu Etkileyecek İşlemler
Ortadoğu'da bahar yaşanacak mı?
Rusya'nın saldırısı meşru mu?
Merkez Bankası'nın Faiz Kararı Ne Olacak?
Gıda atıklarından gübre nasıl üretiliyor?
Enflasyon %20’li Düzeylere İner mi?
İnsan vücudunda yaşayan bakteriler, virüsler ve mantarlar gibi mikroorganizmalar mikrobiyota olarak adlandırılır. Mikrobiyota parmak izi gibi benzersiz bir yapıdır. Genetik özelliklerin yanı sıra doğum şekli, beslenme şekli, çevresel faktörler ve antibiyotik kullanımının mikrobiyota gelişiminde önemli olduğunu kanıtlanmıştır.
İnsan vücudunda yaşayan 100 trilyona yakın dost bakteri sağlıklı kalmakta büyük önem taşır.
Modern yaşam tarzı, aşırı hijyen, batı tarzı beslenme alışkanlıkları, artan sezaryen doğumları, anne sütü yerine formula ile beslenme, antibiyotikler, bağırsak mikrobiyotasını olumsuz yönde etkileyerek dost/zararlı bakteri oranını değiştirebilir. Bu faktörler dost bakterilerin sayısı ve çeşitliliğini azaltırken, zararlı bakterilerin sayısını da artırabilmektedir. Sonuç olarak sindirim sistemi, bağışıklık sistemi, hormonal yapı, düşünce ve duygularınıza kadar tüm vücudunuzu etkileyen problemler ortaya çıkarabilmektedir. Daha ciddi sağlık sorunlarının oluşmasını önlemek için bağırsak mikrobiyotasının dengesini sağlamak gerekir. Özellikle ilk 3 yaşta mikrobiyota dengesizliği ileri yaşamda astım, alerji, obezite ve diyabet riskini artırdığı belirlenmiştir.
Dost bakteriler yani probiyotikler yeterli miktarda alındığında insan sağlığını yararlı etkileri olan canlı mikroorganizmalar vücuda alınmış olur. Faydalı mikroorganizmaları besleyen, çoğalmalarını sağlayan sindirilemeyen bileşiklere prebiyotik denildiğini tekrarlamak istiyorum.
Probiyotiklerin olumlu etkileri şöyle sıralanabilir:
 Birçok dost bakteri içeren mucize besin anne sütü de bir probiyotiktir.
İnsan vücudunda çok bilinen iki cins bakteri vardır: Lactobasiller ve Bifidobakteriler
Bebekler bu yararlı mikroorganizmaları, normal doğum sırasında anneden almaktadır. Sezaryenle doğan bebekler doğum kanalından geçmediği için maalesef bu yararlı/dost bakterileri alamazlar ve bu bebeklerde astım, alerji, obezite gibi kronik hastalıklara yakalanma riskleri artar. Bebeğin sağlıklı mikrobiyota gelişimi için en az normal doğum kadar önemli olan diğer bir etmen ise bebeğin anne sütü almasıdır. Yaşama sağlıklı başlaması için tüm bebeklerin doğumdan hemen sonra emzirmeye başlatılması, ilk 6 ay sadece anne sütü verilmesi ve 6’ncı aydan sonra uygun besinlerle beraber emzirmenin 2 yaş ve ötesine kadar devam ettirilmesi önerilmektedir. Birçok dost bakteri içeren anne sütü mucizevi bir probiyotiktir. Aynı zamanda bakterileri besleyen prebiyotikleri de içermektedir. İlerleyen dönemde ise bebeği kanser ve kronik hastalıklardan korur. Tıbbı gereklilik durumunda sezaryen kaçınılmaz ise ve bebek anne sütü alamıyorsa, bebekler dost bakterilerin %90-95’ini oluşturan bifidobakterileri alamazlar.