18 Aralık 2024 itibariyle Covid-19 ile mücadelede aşılanan sayısı kişiye ulaştı.
31 Ocak 2023 Salı
Gümrükten Eşya İthalatında TSE Sonucunu Etkileyecek İşlemler
Ortadoğu'da bahar yaşanacak mı?
Rusya'nın saldırısı meşru mu?
Merkez Bankası'nın Faiz Kararı Ne Olacak?
Gıda atıklarından gübre nasıl üretiliyor?
Enflasyon %20’li Düzeylere İner mi?
Merkez Bankası Faiz İndirecek mi?
Geçtiğimiz hafta TCMB başkanı Şahap Kavcıoğlu’nun Alman İş Ortakları toplantısında yaptığı konuşma iç piyasalara damgayı vurdu. Kavcıoğlu konuşmasında küresel Merkez Bankaları’nın para politikası duruşlarını belirlerken “çekirdek enflasyonu” dikkate aldıklarını dile getirdi. Başkan’ın bu söylemini piyasa “TCMB’nin bundan böyle politika faizini manşet enflasyona göre değil çekirdek enflasyona göre belirleyeceği” şeklinde yorumladı. Oysa Kavcıoğlu bundan önceki sözlü yönlendirmelerinde ve faiz karar metinlerinde politika faizinin gerçekleşen ve beklenen enflasyona yani “manşet enflasyona” göre belirleneceğini söylüyordu.
Neden manşet enflasyondan vazgeçilip de çekirdek enflasyona geçiş yapılmıştı?
Bu soruyu cevaplamadan önce isterseniz gelin önce kabaca manşet enflasyon ve çekirdek enflasyonun ne olduğuna bir bakalım. Manşet enflasyon adından da anlaşılacağı üzere manşetlerde yer alan yani TÜİK’in kamuoyuna açıkladığı enflasyon yani TÜFE oranı. Çekirdek enflasyon ise manşet enflasyondan Merkez Bankası’nın uyguladığı para politikası ile doğrudan etki edemeyeceği enerji, gıda ve alkolsüz içecekler, alkollü içecekler ve tütün, altın gibi ürünler çıkarıldıktan sonra hesaplanan enflasyon oranıdır. Bu nedenle uygulanan para politikasının etkinliğini çekirdek enflasyon daha doğru yansıtacağı kesin. Ama gelgelim ki vatandaşın alım gücündeki asıl erimeyi de manşet enflasyon yansıtıyor. O nedenle böylesine yüksek enflasyonun olduğu bir konjonktürde manşet enflasyonu dikkate almamak çok doğru olmaz kanımca.
TCMB manşet enflasyon yerine çekirdek enflasyon baz alsa ne gibi farklılık olacak?
İsterseniz bu durumu iki senaryo altında inceleyelim. İlki TCMB’nin yine eskiden olduğu manşet enflasyonu baz aldığını varsayalım. Temmuz ayında manşet enflasyon %18.95 iken Ağustos ayında %19.25’e yükseldi. Politika faizi ise %19. Bu demek oluyor ki manşet enflasyon politika faizini geçmiş durumda. O halde TCMB’de her fırsatta politika faizini enflasyonun üzerinde belirleyeceğim sözü verdiğine göre 23 Eylül’deki toplantıda faizi artırarak enflasyonun üzerine çıkarması gerek. Şimdi gelin ikinci senaryoya bir göz atalım, yani TCMB çekirdek enflasyonu baz alırsa ne olur? Temmuz ayında çekirdek enflasyon %17.22 iken Ağustos’ta azalarak %16.76’ya geriledi. Yani çekirdek enflasyon Ağustos’ta manşet enflasyonun aksine azalmaya başlamış, üstelikte %19 olan politika faizinin de altında. O halde 23 Eylül’deki toplantıda faiz artırımına gerek kalmayacak, hatta ve hatta faiz indirimi bile yapılabilir.
İşte piyasaya göre yukarıda anlattığım iki senaryo gereği TCMB’nin birden manşet enflasyon yerine söylemelerini değiştirerek çekirdek enflasyonu gündeme getirmesini “faizleri artırmamak ve hatta erken faiz indirimi yapabilmek için” bir manevradan başka bir şey değil. Yani piyasa bu değişen söylemi olması gereken para politikası olarak değil de TCMB’nin işine gelen politika olarak olumsuz fiyatladı. Sözün özü piyasadaki hâkim görüşe göre TCMB faizleri indirebilmek için aslında hiçte rasyonel olmayan bir çekirdek enflasyon bahanesi üretivermişti. Bu nedenle başkan konuşması başladığında 8.33 olan kur konuşma sonunda 8.48’i çoktan görmüştü bile. Bu demek oluyor ki en azından 23 Eylül’e kadar para politikasına yeni bir belirsizlik daha eklenivermiş ve TCMB yine ve yeniden kredibilite kaybına uğramıştı.
Şimdi ne olacak, ilk faiz indirimi ne zaman gelecek?
Bu konuyla ilgili konuşma sonrasında iki senaryo dillendirildiğini görüyorum. Kimilerine göre 23 Eylül’deki faiz toplantısında TCMB faizleri direk indirecek. Benim de desteklediğim diğer senaryoya göre ise TCMB piyasaları ürkütmemek adına yumuşak bir geçiş yapmak isteyecek. Bu nedenle 23 Eylül’deki toplantının faiz karar metni ve sözlü yönlendirmelerinde çekirdek enflasyon vurgusu ön plana çıkarılıp daha güvercin bir tonlama kullanılacak ve arkasından tam bir ay sonra yani Ekim ayındaki faiz toplantısında da faizler indirilecek.
Anlaşılacağı üzere faizler konusunda hala bir belirsizlik var ve bu belirsizlik dolar/TL kurunu da yukarı itmeye devam edecek. Son birkaç gündür ABD 10 yıllık tahvil faizlerinde ve dolar endeksindeki gevşemeye rağmen söz konusu bu iç belirsizlik nedeniyle kurun kritik destek noktası 8.44 üzerinden fiyatlandığını görüyoruz. Oysaki böylesine olumlu bir dış hava varken kurun kritik destek seviyesi 8.20’nin altında dengelenmesi gerekirdi. Haliyle Eylül ayında faiz indirimi gelmesi kuru 8.60 kritik seviyesi üzerine rahatlıkla çekebilir. Hatta 8.74 üstü kapanışlarında yükselişler daha da artabilir. Sözün özü TCMB’nin bu söylem değişimi her ama her hâlükârda kuru yukarı iten bir etmen oldu ve olmaya da devam edecek.