23 Kasım 2024 itibariyle Covid-19 ile mücadelede aşılanan sayısı kişiye ulaştı.

1xbetbetpasmariobet
a
en iyi rulet siteleri
Sinem Toplan

Sinem Toplan

16 Şubat 2023 Perşembe

Ya Çiftçi Küserse?

Ya Çiftçi Küserse?
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Türkiye, iklim olarak kahve ağacı yetiştiremiyor böylece kahve meyvesini ithal etmek zorunda kalıyor.

Ülkemizde zaten yetişmeyen bir ürünü ithal etmek mantıklı tabi ama ucuza alsak güzel olurdu.

Dünyada kahve fiyatları 2 katı artmışken vergi olarak indirim kulağa hoş geliyor. Zaten 4 ülkeden (Brezilya, Kolombiya, Etiyopya, Guatemala) ithal edilen ve oraların ikliminde yetişen kahveyi ucuza tüketmek güzel olur ama çaya rakip olan kahve kültürü yaygınlaştıkça çay eken çiftçiyi küstürmeyelim…

Çünkü mevcut durumda çay fiyatları da çiftçinin yüzünü pek güldürmüyor. Halk kahveye ilgi duydukça çaya ilgi azalır oldu.

Kahve yetiştiremiyoruz yine de vergisinde indirim yapıyoruz yani vergisini sıfırlamıyoruz. Ülkemizde kahveden zarar görecek çiftçi yok, çünkü kahve üreticisi yok, sadece dolaylı olarak zaman içerisinde çay pazarından pay alarak çay üreticisini olumsuz etkiler ama ülkemizde hububat yetiştiriyoruz (mercimek, nohut, buğday vs) ve onun gümrük vergisini sıfırlıyoruz. Niye elin yabancısını bizim çiftçiye rakip yapıyoruz? Neden Ülkeye sıfır gümrük vergisi ile ürün sokuyoruz?

En yüksek enflasyon gıdada yaşanıyor.

Fiyatı en çok artan 20 üründen 15’i gıda olarak yer alıyor.

Enflasyon ile mücadele için üretim modelinin desteklenmesi gerekirken, çiftçileri güçlendirecek tarım politikası ihtiyacı varken gümrük vergisi indirimleri ile geçici çözümler yaratılıyor. Gümrük vergisi indirimi gıdada fiyat artışlarının önünü kısa süreli keser ve yıl sonu gıda enflasyon hedefini tutturabilmek için fırsat yaratır ama küsen çiftçi o ürünü ekmemeye başlar ise halimiz hiç iyi olmaz. Biz hububat üretiminde Avrupa 3’üncüsüyüz. Niye lider olmak varken çiftçiyi küstürüyoruz?

Çiftçi evlatlarını da şehire gönderiyor ve tarlayı işleyecek nüfus kayboluyor.

Dünya kıtlığa doğru yol alırken biz çiftçimizin kıymetini bilmek zorundayız.

Enflasyon en çok gıdada yaşanıyor diye hemen gıda fiyatlarına suni müdahale yapmak yapısal problemlerimizi çözmüyor.

Gıda Enflasyonu düşük gelirse faizi indirmek için güzel bir zemin hazırlanmış olur ama piyasa kendi dengesini bulmadan yapılan suni müdahaleler daha sonra daha büyük sorun olarak karşımıza çıkıyor.

Biz üretimde de, tüketimde de doğru sosyal politika uygulamalıyız.

Eskidir bizde kahve kültürü ama yeniymiş gibi davranıyoruz. Tüketim alışkanlıklarımız değiştiriliyor. Eskiden kahvehaneler vardı ama orada çay içilirdi. Şimdi çaya rakip olarak doğan kâğıt bardaklı kahve dükkanlarına ödenen bedeller çok yüksek. Kahve parasına, karın doyuran çeşitli yiyecek menüleri var ama kahve popülaritesini hiç kaybetmiyor

Mercimek, nohut, arpa ve buğdayın gümrük vergisinin “SIFIR” olarak belirlenmesi leblebi sevenleri sevindirmiş olabilir. Nohuttaki bu iyileştirme leblebi sevenleri mutlu edecektir. Nohuttan yapılan leblebi fiyatlarında artış olmayacaktır ama yine sevinen tüketici olmuş olacaktır. Küsen ise üretici.

Üretim durduğunda, tüketecek ürünümüz olmadığında ödenecek bedel ağır olur, o sebeple sevinen hem üretici hem tüketici olacak modellere ihtiyacımız var…

Tarım bakanlığının açıkladığı tarımsal girdilerin maliyetleri raporunda gübre fiyatlarında %148 ‘e varan fiyat artışları yer alıyor. Temel maliyetlerin fiyatları ile mücadele edelim ki üretim sürecimiz aksamasın. Girdi maliyetlerine bakalım çıktılara değil.