04 Aralık 2024 itibariyle Covid-19 ile mücadelede aşılanan sayısı kişiye ulaştı.
21 Haziran 2023 Çarşamba
Gümrükten Eşya İthalatında TSE Sonucunu Etkileyecek İşlemler
"Ekim ayını çıkarabilirsem bile Kasım ayını çıkarabileceğimi hiç sanmıyorum!.."
Rusya'nın saldırısı meşru mu?
Merkez Bankası'nın Faiz Kararı Ne Olacak?
Gıda atıklarından gübre nasıl üretiliyor?
Enflasyon %20’li Düzeylere İner mi?
Geçtiğimiz gün dış ticaret rakamları açıklandı. Rekor bir açıkla karşılaştık. Dış ticaretimiz 14.23 milyar dolar açık vermiş. İhracatımız 19.4 milyar dolar, geçen yıl Ocak ayına göre %10.3 artmış. Ama diğer tarafta ithalatımız 33.6 milyar dolar olmuş. Bu da %20.7 arttığı anlamına geliyor. İhracatın ithalatı karşılama oranı ise %57.6. Yani ihracatımızla neredeyse ithalat harcamamızın sadece yarısını karşılayabiliyoruz.
Aslında dış ticaretimizdeki bozulma yeni değil. 2021 Ekim’den beri yavaş yavaş bir bozulma dikkati çekiyor. 2022 boyunca bu bozulmayı açıklamak için Rusya-Ukrayna savaşı gibi nedenler öne sürülüyordu. Bu miktar doğruydu da. 2022 Şubat’ta başlaya Rusya-Ukrayna Savaşı nedeniyle doğalgaz, petrol ve emtia fiyatlarında sıçramalar görmüştük. Bizim gibi enerji ithalatçısı bir ülke için tabi bu dış ticarette bir bozulma anlamına geliyordu. Oysa şimdi hem petrolde hem de doğal gazda savaş öncesi fiyatlamalar düzeyine gelindi. Ama bizim açığımız artarak sürüyor…
Altın ve enerjiyi dışarıda bıraktığımızda dış ticaretimize bakalım. Yine açık 1.8 milyar dolar. İhracatın ithalatı karşılama oranı %91. Yani biz doğalgaz çıkarsak ve kendimize yeterli olsak, vatandaş belirsizlikten ve getiri arayışıyla altına hücum etmese bile, ihracatımızla ithalatımızı karşılayamıyoruz.
Neden Böyle?
Bunun için önce ihracatımızın yapısına bakalım. İhracatımızda yüksek teknolojili ürünlerin payı çok düşük. Ocak ayında imalat sanayi ihracatımızın yaklaşık %3.1’i yüksek teknolojili ürünlerden oluşuyor. Yani biz daha orta yüksek ve orta düşük teknolojili ürünler satıyoruz. Bu ürünlerde ise fiyat rekabeti çok yoğun, kâr marjları çok düşük. Daha fazla satabilmek için fiyat düşürmek zorunda kalıyor ihracatçı. Kur yükseldiği zaman hemen yabancı müşterilerden fiyat düşürme baskısı geliyor.
İhracat tarafında en önemli ticaret partnerimiz olan Avrupa’nın da resesyonun kıyısında olduğunu unutmamak gerek. Geçen hafta Eurostat’ın açıkladığına göre Avrupa’da iflas eden şirket sayısı bir önceki çeyreğe göre %26.8 artmış. Avrupa’dan gelen siparişlerde bir gerileme olduğu göze çarpıyor.
İthalat yapımız ise özellikle ara malı ve hammaddeden oluyor. Ara malı ve hammadde ithalatımızın payı %80. Bu mallar zorunlu mallar. Eğer üretmek istiyorsak bu malları almak zorundayız. Yani Türkiye’de sanayi çalışıyorsa ithalatımız artıyor. En temelde, kullandığımız elektriğin %33’ü doğal gaz santrallerinde üretiliyor ve doğal gazı ithal ediyoruz.
Ne yapmalı?
Tabii ki ihracat ve ithalatımızın yapısını değiştirmek kolay bir iş değil. Uzun vadeli bir planlama ve sanayi politikası gerektiriyor. İhracatımızın yapısını değiştirmek için inovasyonu, teknoloji üreten sanayiyi desteklemek gerek. ARGE politikamızı yeniden gözden geçirmek ve de daha etkin bir ARGE politikası şart. Enerjide dışa bağımlılığı önlemek için ise yenilenebilir enerjiyi desteklemek gerekiyor. Türkiye’nin yenilenebilir enerjide potansiyeli yüksek.
Ayrıca ihracatta çeşitlendirmeye gitmek gerek. Uzak Ülkeler Stratejisi başlatmıştık. OVP’de de yer almıştı. Ama sanıyorum bu strateji rafa kalktı. Bu stratejiyi yeniden devreye almak önemli bir başlangıç olabilir.
Bunlar kolay değil farkındayım. Ama bir yerden başlamamız da lazım. Uzun vadeli stratejik bir plan oluşturmalıyız. İskan problemleri, eğitim, altyapı hepsi bu plan dahilinde yeniden ele alınmalı.
Benjamin Franklin’in güzel bir sözü ile bitireyim;
“Plan yapmayı başaramazsanız, batışınızı planlarsınız”.