18 Aralık 2024 itibariyle Covid-19 ile mücadelede aşılanan sayısı kişiye ulaştı.
20 Mart 2024 Çarşamba
Gümrükten Eşya İthalatında TSE Sonucunu Etkileyecek İşlemler
Ortadoğu'da bahar yaşanacak mı?
Rusya'nın saldırısı meşru mu?
Merkez Bankası'nın Faiz Kararı Ne Olacak?
Gıda atıklarından gübre nasıl üretiliyor?
Enflasyon %20’li Düzeylere İner mi?
Elbette nihai kararı vermek için bir hayli erken ancak dijitalleşme münasip biçimde ve doğru miktarda kullanıldığı takdirde firmalara mühim faydalar yaratabilecek bir enstrüman görünümünde. Nitekim firmalarda dijital dönüşümün karar kalitesini yükseltmek, maliyetleri azaltmak, verimliliği (emek, makine, enerji vb.) arttırmak, süreç optimizasyonu sağlamak, yeni piyasalara açılmak, yaratıcılığı ve yenilikçiliği güçlendirmek gibi bazı faydalar yaratabileceği muhtelif çalışmaların bulgularıyla büyük ölçüde desteklenmiş vaziyette. Öte yandan hemen her şeyin aşırısının zarar getireceği düşüncesinin firmalarda dijitalleşme için de geçerli olduğunu iddia etmek pek ala da mümkün. Örneğin yazında, dijitalleşmede ifrata kaçıldığında firmada çalışan tatmininin düşmesi, kurumsal aidiyetin ve kuruma duyulan güvenin zayıflaması, firmanın güvenlik açıklarının artması vb. bazı potansiyel menfi sonuçlardan da bahsediliyor. Peki bu noktada, dijitalleşmede aşırıya kaçtığımıza nasıl hükmedeceğiz?
Kanımca, çalışmalarıyla bizlere her daim ilham kaynağı olan, Columbia Üniversitesi İşletme Fakültesi’nin çok kıymetli hocası Eric Abrahamson’nun kaleme aldığı ve 2004 yılında meşhur Sloan Management Review dergisinde yayınladığı makale bizlere bu hususta yardımcı olabilir. Abrahamson’a göre bir firmada değişim projelerinde aşırıya kaçılıp kaçılmadığını test etmek için üç semptomdan istifade edilebilir. Bunlardan birincisi, bir firmanın yarıda bırakılmış projeler mezarlığına dönüşmesidir. Bu tür firmalar mercek altına alındıklarında, başlanmış ancak sonu getirilememiş onlarca projenin var olduğu rahatlıkla görülebilecektir. Değişimde aşırıya kaçan firmalar için bir diğer gösterge de kaotik değişim ortamıdır. Bu tür bir durumda, çalışanların mühim bir kısmının sıklıkla hangi değişim projelerinin, neden hayata geçirildiği konusunda kafası karışmış vaziyettedir. İlaveten, çoğu zaman değişim projelerinde kimlerin, hangi görevlerden sorumlu olacağı da büyük ölçüde muğlaktır. Abrahamson’a göre bir firmada aşırı düzeyde değişime gidildiğinin bir üçüncü göstergesi de; kurumda projelerin getirdiği ağır psikolojik yükün neticesinde “tükenmişlik” yaşayan çok sayıda çalışanın mevcut olmasıdır. Abrahamson bu üç semptomdan yola çıkarak, firmaların bu göstergeleri takip ederek, hali hazırda devam eden değişim projelerine yenilerini ekleyebileceklerini ya da portföylerine yeni değişim projeleri eklemekten derhal vazgeçip, biraz istirahat edebilecekleri noktayı tayin edebileceklerini iddia ediyor. Bu arada bahsi geçen makalenin benim açımdan oldukça hoş bir yanı da var. Makalede, ülkemizin güzide kuruluşlarından bir tanesi olan Koç Topluluğu; nerede, ne kadar değişilmesini ve nerede değişmekten uzak durup, biraz nefeslenilmesi gerektiğini çok iyi bilen, bilge kuruluşlara bir misal olarak gösterilmiş.
Abrahamson’un genel olarak, tüm değişim projeleri için çıkardığı bu reçeteyi özelde firmaların dijital dönüşüm çalışmalarına da tatbik etmek mümkün aslında. Öncelikle firmalar kendilerine dönüp bir bakarak, dijitalleşmek mevcut koşullarda gerçekten de elzem mi yoksa olmasa da olur mu, bu hususta bir karar vermeliler. Ardından, eğer dijitalleşme yönünde bir karar aldılarsa; firma, çalışanları ve toplum için en çok katma değer yaratacak olanlardan başlayarak dijital dönüşüm projelerini hayata geçirmeliler. Firmalar “çok taraflı” katma değer yaratabildikleri ve yukarıda bahsi geçen semptomları görmedikleri müddetçe dijitalleşme sürecini devam ettirebilirler. Ancak firmanın dijitalleşme projelerinden yorulduğuna işarete edebilecek yukarıdaki semptomlar görülmeye başladığında, biraz durup nefeslenmek ve yürürlükteki projelerin olgunlaşmasını beklemek firmalar için daha münasip olabilecektir. Hülasa, firmaların dijital dönüşüm seyahatlerinde muvaffak olabilmeleri için “Koç gibi dijitalleşmek” parolasıyla hareket etmeleri ve ifrat ile tefrit arasındaki dengeyi yakalamaları önem arz ediyor.