18 Aralık 2024 itibariyle Covid-19 ile mücadelede aşılanan sayısı kişiye ulaştı.
20 Mart 2024 Çarşamba
Gümrükten Eşya İthalatında TSE Sonucunu Etkileyecek İşlemler
Ortadoğu'da bahar yaşanacak mı?
Rusya'nın saldırısı meşru mu?
Merkez Bankası'nın Faiz Kararı Ne Olacak?
Gıda atıklarından gübre nasıl üretiliyor?
Enflasyon %20’li Düzeylere İner mi?
Artık hepimizin bildiği gibi, “Kurumsal Sosyal Sorumluluk (KSS)” kadim ve oldukça kurumsallaşmış bir çalışma sahası ve pratiktir. Daha önce, KSS yazınında yürütülen çalışmalardan kurumların ekonomik, yasal, etik, özgür irade vb. muhtelif sorumluluklarının olduğunu öğrenmiştik. Ancak bir yandan da, dijital çağla beraber neredeyse tüm ekonomik aktörlerde mühim dönüşümler yaşandığını önceki yazılarımızda dile getirdik. Bu durumun neticesinde, idrak etme gayretinde olduğumuz dijital fırtına ile birlikte firmalar için yeni bir sorumluluk alanı daha doğuyor gibi görünüyor: “Kurumsal Dijital Sorumluluk (KDS) – (Corporate Digital Responsibility – CDR)”. Peki KDS ne manaya geliyor?.
Belki de, henüz KSS gibi mühim ölçüde kurumsallaşmış bir saha olmadığı için, gayet doğal olarak KDS’nin tanımına ve KSS’yle olan ilişkisine dair mutlak bir fikir birliği de yok. Ancak en yalın ifadeyle KDS’yi, firmaların dijital teknolojileri ve bu teknolojilerle topladıkları- ürettikleri verileri sosyal, çevresel ve ekonomik boyutlarda sorumluluk sahibi bir firmaya yakışır biçimde üretmelerine ve/veya kullanmalarına vesile olan, paylaşılan kurallar ve davranışlar seti olarak tasvir etmek mümkün. Ancak yukarıda da ifade ettiğimiz gibi KDS’nin henüz “ön kurumsallaşma” safhasında ya da “proto kurum” statüsünde olduğu söylenebilir. Bu bağlamda, henüz emekleme aşamasında olan kavrama dair gelecekte muhtelif (ve çok sayıda) tanımların verileceğini ön görmek için bir Nostradamus ya da Baba Vanga olmaya da elbette lüzum yok.
Peki KDS ve KSS arasında nasıl bir ilişki var? Yenice oluşan yazında kimi çalışmalar KDS’nin KSS altında bir alt küme gibi ele alınabileceğine dair örtük göndermeler yapıyorlar. Ancak sanki baskın görüş, alanın başat akademisyenlerinden biri olan Jochen Wirtz ve meslektaşlarınınki gibi görünüyor. Bu perspektife göre, KDS ve KSS kesişim kümeleri olan ve aralarında sanki herhangi bir hiyerarşik münasebet bulunmayan, iki ayrı küme görünümünde. Bu iki sorumluluk alanının kesişim noktaları, her iki kümenin de ekonomik, yasal, etik, özgür irade vb. boyutlarının olması. Öte yandan bu gruba göre, KDS’nin KSS’den farklılaşarak hüviyetini kazandığı, haliyle ayrıca ele alınmasını gerekli kılan husus, KDS’nin yüksek dozda dijital teknoloji vurgusuna sahip olması.
Zihinlere takılabilecek bir diğer mühim sual de, KDS’nin kimin sorumluluğu olduğu. Bu noktada, belki farklı miktarlarda ancak birçok aktörün bu sorumluluğu elbirliğiyle üstlenmesi gerektiğini söylemek mümkün. Örneğin, dijital teknolojilerin ve verinin üreticileri olan firmalar, geliştirilen teknolojilerden ve üretilen verilerden istifade eden firmalar, bu teknolojilerin pazarlama süreçlerine katkı veren reklam ajansları vb. bu aktörlerden sadece ilk akla gelenler.
Son olarak, kanımca enteresan bir gözlem de dijital olgunluk modellerinde KDS’nin esamesinin henüz okunmaması. Dijital dönüşüm yazınında, akademisyenlerinkilerden danışmanlık firmalarınınkilere kadar onlarca dijital olgunluk modeli ilgililerine sunulmasına rağmen, bırakın ana kategori olarak incelenmeyi, bu modellerde ekseriyetle KDS’ye ilişkin dolaylı vurguyu yakalamanın dahi imkansız gibi görünmesi, en azından benim açımdan biraz tedirginlik verici. Haliyle, kanımca dengeleri koruyan, mümkün mertebe çok yönlü katma değer yaratacak bir dijital dönüşüm için, dijital olgunluk modellerine bir ana ya da en azından alt kategori olarak KDS’yi eklemek elzem gibi görünüyor.