03 Mayıs 2024 itibariyle Covid-19 ile mücadelede aşılanan sayısı kişiye ulaştı.

1xbetbetpasmariobet
a
en iyi rulet siteleri

Sınırda Karbon Vergisi düzenlemesinden en çok hangi sektörler etkilenecek?

AB'de Sınırda Karbon Vergisi düzenlemesinin pilot olarak yürürlüğe girmesinden, ilk etapta "karbon kaçağı riski" taşıyan sektörlerin yanı sıra risk listesinde bulunmayan fosil yakıtlı elektrik üretimi ve hidrojen sektörleri etkilenecek.

Karbon kaçağı, bir karbon fiyatlandırması pratiğiyle düzenlenen şirketlerin genel merkezlerinin, karbon düzenlemesine tabi olmaktan kaçınmak için daha gevşek iklim düzenlemelerine sahip farklı bir bölgeye taşınması riskini ifade ediyor.

Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) 1 Ekim’de raporlama uygulamasıyla yürürlüğe giriyor. Ä°thalatçılar için ilk raporlama dönemi 31 Ocak 2024’te bitecek.

Yönetmelik uyarınca AB, SKDM için 1 Ekim’den 31 Aralık 2025’e kadar geçiÅŸ dönemi uygulayacak. SKDM’nin pilot fazına uyum her 3 ayda bir yapılacak raporlamalarla tamamlanacak.

Bu süreçte şirketlerden, karbon emisyonlarına ilişkin veri toplaması ve bu verilere ilişkin raporlamalar gerçekleştirilmesi bekleniyor.

Bu uygulamayla, ithalatı gerçekleştirilecek ürünlerin üretim süreçlerindeki karbon emisyonlarının AB standartlarında kabul görmemesi halinde, bunların ithalatçıları sınırda karbon fiyatı uygulamasına maruz kalabilecek.

Böylelikle AB, ithal edilen ürünlerin üretiminde açığa çıkan sera gazı emisyonlarının, ürünün üretildiği ülke dışına taşınmasını önlemeyi veya bu ürünlerin karbon yükünü kendi standartlarına uygun olarak düzenlemeyi amaçlıyor.

Bu sürece AB standartları doğrultusunda uyum gösterebilen şirketler ürünlerini AB pazarına, rekabetçiliklerini kaybetmeden ihraç edebilecek.

SKDM ile şirketler yeniden yapılanacak

SunduÄŸu piyasa temelli karbonsuzlaÅŸma hizmetleriyle iÅŸletmelerin net sıfır ve karbon nötr hedeflerine ulaÅŸmasına yardımcı olan iklim deÄŸiÅŸikliÄŸi danışmanlığı Climate Balanced Åžirketi Ãœst Yöneticisi (CEO) OÄŸuz Tosun, pilot baÅŸlayacak uygulamadan, baÅŸta ağırlıklı olarak karbon kaçağı riski taşıyan çimento, demir çelik, alüminyum, gübre gibi sektörlerden AB’ye ihraç edilen ürünlerin etkileneceÄŸini söyledi.

Bu süreçte karbon kaçağı riski taşımayan fosil yakıtlı elektrik üretimi ve hidrojen sanayilerinin de SKDM’ye pilot aÅŸamada maruz kalacak sektörlerden olacağını belirten Tosun, özellikle fosil yakıtlı enerji üretim yapan sanayinin bu uygulamayla yeniden yapılanacağına iÅŸaret etti.

Tosun, 1 Ekim itibarıyla SKDM’nin, söz konusu sektörleri kapsayacak ÅŸekilde devreye gireceÄŸini ancak ilk aÅŸamanın emisyon ya da karbon raporlaması yükümlülüklerini içerdiÄŸini dile getirdi.

Bu sektörlerde AB’ye gerçekleÅŸen ihracat faaliyetlerinin beraberinde ürünlerin doÄŸrulanmış emisyon raporlarının da isteneceÄŸini anlatan Tosun, şöyle konuÅŸtu:

“Emisyon raporlaması üç kapsamda yapılmaktadır. Fakat SKDM’nin pilot fazında çelik sanayisindeki birkaç ara ürün dışarıda bırakıldığında sadece Kapsam-1 raporlaması zorunlu tutulacak. Yani iÅŸletmelerin tesiste neden olduÄŸu emisyonların raporlaması ve bu raporların doÄŸrulamaları, önümüzdeki günlerde devreye girecek pilot fazla birlikte, AB’ye gerçekleÅŸtirilecek bir ithalat faaliyetinin zorunlu parçası olacak. ÖrneÄŸin bir ürün satılırken, bu ürünün ithalatçısının, ilgili ürünün karbon yükünü gösteren emisyon raporunu ve doÄŸrulama raporunu, AB’nin yetkilendirildiÄŸi ulusal SKDM ajanslarına sunmak üzere ihracatçısı firmadan tedarik etmesi gerekecek.”

AB sınırlarına giren ürünler için alelade bir emisyon raporu istenmediÄŸini vurgulayan Tosun, “AB, doÄŸrulanmış bir raporun teslimini dikte ediyor. Bu doÄŸrulamaların, AB Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) kapsamında akredite edilen ve önümüzdeki yıllarda akredite edilecek yeni denetçi firmalar tarafından yapılması gerekiyor. AB standartlarına uygun raporlama ve doÄŸrulama yapan Türk firmaları AB sınırlarına ürünlerini gönderebilecek.” ifadelerini kullandı.

Uygulamayla daha fazla yenilenebilir enerji yatırımı bekleniyor

Güneş santrali ekipman üreticisi ELİN Enerji Yönetim Kurulu Başkanı Arda Yalı ise uygulamanın ilk etapta ihracatçı firmalar açısından sorun olarak değerlendirildiğini anlattı.

Ä°hracatçıların, ÅŸu an enerji ihtiyaçlarını yenilenebilir enerjiden karşılamak için güneÅŸ enerjisi ve benzeri “yerinde tüketim” saÄŸlayan lisanssız elektrik üretim tesislerine yatırım yaptığını belirten Yalı, şöyle devam etti:

“Aynı zamanda kendi tedarikçilerinin de karbon nötr olabilmesi için tedarikçilerini yönlendirici birtakım çalışmalar yürütüyorlar. Veya tedarikçilerini, yenilenebilir enerji kaynaklarından üretim yapan, karbon konusunda adımlar atmış firmalardan seçiyorlar. Yeni tedarikçi listelerini buna göre ayarlıyorlar. Zincirin bütün noktalarında bir tedbir almadan sınırda karbon vergisiyle karşılaÅŸmamak mümkün. Şöyle diyebilirim, biz tedarikçimizi karbon nötr yaparsak, o kendi tedarikçisini karbon nötr yaparsa, ayrıca kendimiz karbon nötr bir ÅŸirket olursak, karbon nötr hedeflerine bir o kadar daha yaklaÅŸabiliriz. Bunları yaparken en büyük karbon nötr etkisi olan da yenilenebilir enerji yatırımıdır.”

Yalı, Türkiye’nin 2053’e kadar karbon nötr hedefi olduÄŸunu, özel sektörün de kendine ait hedefler belirlemesi gerektiÄŸini vurgulayarak, “Tabii 2024-2025’te hiçbir firma bir anda karbon nötr olmayacak. Ama karbon nötr hedeflerini tutturmak için kendi iç hedefleri, tedarikçilere verdiÄŸi hedefler ve benzeri süreç yönetimini baÅŸlatmak durumunda kalacak. Bütün ihracatçı firmaların almış olduÄŸu tedbirler bu ve benzeri. Bizim de isteÄŸimiz, karbon nötr hedeflere ulaÅŸmada çok büyük yardımcı olan yenilenebilir enerji kaynaklarına daha fazla yatırım yapılsın.” dedi.

AA

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Sanayicilerden “sığınmacı” tepkisi

HIZLI YORUM YAP



Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.